Kur'an'da Din Günü
Kur
Kur'an'da Din Günü:
"Allah, din gününün (mükâfat
ve ceza gününün) sahibidir." (Fâtiha: 1/4)
Bu âyet, Allah'ın ceza ve
öldükten sonra dirilme gününün tek sahibi olduğunu, itaatkâr olanlarla, günahkâr
olanların ortaya çıkarılıp yaptıklarının karşılığını göreceklerini belirtiyor.
Allah dünyada zulüm yapanlara hemen cezalarını vermiyor. Ancak, zâlimlerin
zulmüne râzı olmadığını beyan etmiş, bu emre uymayanlardan mutlaka intikam
alacağını açıkça bildirmiştir. İşte, "din gününün mâliki" âyetinden kastedilen
mana budur. Yani zerre miktarı iyilik yapan mükâfatını, yine en küçük kötülük
yapan da cezasını görecektir.
"(Şeytana) tâ ceza gününe
kadar lânetim üzerinedir." (Sâd: 38/78)
Yani ceza günü gelince, o da
lâyık olduğu ebedî azâba kavuşmuş olacaktır. Âyetler, "din günü"nün, yapılan
işlerin karşılığının görüleceği "ceza günü" anlamına geldiğine işaret ediyor.
Kıyâmet gününe kadar lânete uğramış kişiler, ebedî azâbı hak etmiş olanlardır.
Bunun için, şeytan da âhiret âleminde, lânetin üzerinde azâba uğrayacak,
Allah'ın emrini uygun görmemenin ebedî cezasını çekecektir. Ayrıca âyetler,
dünya hayatında, Allah'ın hükümlerini beğenmeyip uygun bulmayanlara, yani
şeytanlaşanlara ilâhî bir ikaz niteliği taşımaktadır.
"(İbrahim a.s.), ceza günü
hatamı bağışlayacağını umduğum da O'dur." (Şûrâ: 42/82)
Âyet, Allah'ın her şeye kadir
bir ma'bud olduğunu ifade ediyor. Hz. İbrahim, bir peygamber olduğu için,
günahtan mâsumdur. Fakat bu âyette, insanlığa bir fazilet dersi verilmek
isteniyor. Din gününe gerçekten inanmanın, günahlardan korunup, Allah'ın
rahmetine ilticâ etmekle mümkün olacağı, insanlara böylece öğretilmiş oluyor.
"Vah bize, bu ceza günüdür!
dediler. Bu, (daha önce) yalanlamakta olduğunuz hüküm günüdür." (Saffât:
37/20-21)
Bu âyetler, din gününü
yalanlayarak ona inanmayanların, o günde nasıl üzüntüler içinde kalacaklarını
haber veriyor. Dünyada iken âhiret hayatını inkâr edenler, o âleme
sevkedildiklerinde, bunun bir gerçek olduğunu görüp anlamış olurlar. Kur'an,
kendine özgü üslûbuyla, bu hâdisenin mutlaka olacağını ifade etmiştir. İşte o
gün, yaratıklar arasında Allah'ın hükmünün tecellî edeceği gün olacaktır.
"Ceza günü
ne zaman?' diye sorarlar. O gün onlar ateşte yakılacaklardır. (Kendilerine:) 'Fitnenizi
(fesatçılığınızın cezasını) tadın! Acele isteyip durduğunuz şey budur işte!' (denilecek)."
(Zâriyât: 51/12-14)
Âyetler, koyu
bir cehâlet içinde kalıp, apaçık örnekleri kavrayamamış kimselerin âhiret
inançlarını açıklıyor. Onların "ceza günü ne zaman?" sözlerindeki maksatlarını
bildiriyor. Bilmek ve öğrenmek için değil, alay etmek için sorduklarını
belirtirken, onların bu sorularına gereken cevabı da veriyor. Din gününü
yalanlayanların, kıyâmet gününde ateşe atıldıkları anki durumları anlatılıyor.
"Ve diyorlardı ki: 'Biz
öldükten, toprak ve kemik yığını olduktan sonra, biz mi bir daha diriltileceğiz?
Önceki atalarımız da mı?' De ki, öncekiler ve sonrakiler. Belli bir günün
buluşma vakti için mutlaka toplanacaklardır. Sonra siz ey sapık yalancılar,
elbette bir ağaçtan, bir zakkum ağacından yiyeceksiniz. Onunla karınlarınızı
dolduracaksınız. Üzerine de kaynar su içeceksiniz. Susuzluk hastalığına tutulmuş
develerin içişi gibi içeceksiniz. İşte ceza gününde onların ağırlanışı bu
şekilde olacaktır." (Vâkıa: 56/47-56)
"Onlar ki, namazlarına devam
ederler. Mallarında belli bir hisse vardır. İsteyene ve mahruma. Ceza gününü
tasdik ederler." (Meâric: 70/22-26)
Bu âyetler, Allah'a ve âhiret
gününe iman etmenin, insan hayatındaki önemini belirtiyor. Şu âyet de âhireti
yalanlayanların bazı temel özelliklerini açıklıyor:
"(Onlar da) dediler ki: 'Biz
namaz kılanlardan olmadık. Yoksula da yedirmezdik. Boş şeylere dalanlarla
birlikte dalardık. Ceza gününü yalanlardık." (Müddessir: 74/43-46)
"Ceza günü oraya (ateşe)
girerler. Onlar ondan (hiçbir yere kaçıp) kaybolacak değillerdir. Ceza gününün
ne olduğunu sen nereden bileceksin! Ve yine ceza gününün ne olduğunu sen nereden
bileceksin! (O gün,) kimsenin kimseye yardım edemeyeceği bir gündür. O gün emir
yalnız Allah'a aittir." (İnfitâr: 82/15-19)
"Onlar ceza gününü
yalanlamaktadırlar. Onu ancak saldırgan ve günaha düşkün kimse yalanlar." (Mutaffifin:
83/11-12)
[1]
[1] Ahmet
Kalkan, Kur'an Kavramları.
Kur'an'da Din Günü:
"Allah, din gününün (mükâfat
ve ceza gününün) sahibidir." (Fâtiha: 1/4)
Bu âyet, Allah'ın ceza ve
öldükten sonra dirilme gününün tek sahibi olduğunu, itaatkâr olanlarla, günahkâr
olanların ortaya çıkarılıp yaptıklarının karşılığını göreceklerini belirtiyor.
Allah dünyada zulüm yapanlara hemen cezalarını vermiyor. Ancak, zâlimlerin
zulmüne râzı olmadığını beyan etmiş, bu emre uymayanlardan mutlaka intikam
alacağını açıkça bildirmiştir. İşte, "din gününün mâliki" âyetinden kastedilen
mana budur. Yani zerre miktarı iyilik yapan mükâfatını, yine en küçük kötülük
yapan da cezasını görecektir.
"(Şeytana) tâ ceza gününe
kadar lânetim üzerinedir." (Sâd: 38/78)
Yani ceza günü gelince, o da
lâyık olduğu ebedî azâba kavuşmuş olacaktır. Âyetler, "din günü"nün, yapılan
işlerin karşılığının görüleceği "ceza günü" anlamına geldiğine işaret ediyor.
Kıyâmet gününe kadar lânete uğramış kişiler, ebedî azâbı hak etmiş olanlardır.
Bunun için, şeytan da âhiret âleminde, lânetin üzerinde azâba uğrayacak,
Allah'ın emrini uygun görmemenin ebedî cezasını çekecektir. Ayrıca âyetler,
dünya hayatında, Allah'ın hükümlerini beğenmeyip uygun bulmayanlara, yani
şeytanlaşanlara ilâhî bir ikaz niteliği taşımaktadır.
"(İbrahim a.s.), ceza günü
hatamı bağışlayacağını umduğum da O'dur." (Şûrâ: 42/82)
Âyet, Allah'ın her şeye kadir
bir ma'bud olduğunu ifade ediyor. Hz. İbrahim, bir peygamber olduğu için,
günahtan mâsumdur. Fakat bu âyette, insanlığa bir fazilet dersi verilmek
isteniyor. Din gününe gerçekten inanmanın, günahlardan korunup, Allah'ın
rahmetine ilticâ etmekle mümkün olacağı, insanlara böylece öğretilmiş oluyor.
"Vah bize, bu ceza günüdür!
dediler. Bu, (daha önce) yalanlamakta olduğunuz hüküm günüdür." (Saffât:
37/20-21)
Bu âyetler, din gününü
yalanlayarak ona inanmayanların, o günde nasıl üzüntüler içinde kalacaklarını
haber veriyor. Dünyada iken âhiret hayatını inkâr edenler, o âleme
sevkedildiklerinde, bunun bir gerçek olduğunu görüp anlamış olurlar. Kur'an,
kendine özgü üslûbuyla, bu hâdisenin mutlaka olacağını ifade etmiştir. İşte o
gün, yaratıklar arasında Allah'ın hükmünün tecellî edeceği gün olacaktır.
"Ceza günü
ne zaman?' diye sorarlar. O gün onlar ateşte yakılacaklardır. (Kendilerine:) 'Fitnenizi
(fesatçılığınızın cezasını) tadın! Acele isteyip durduğunuz şey budur işte!' (denilecek)."
(Zâriyât: 51/12-14)
Âyetler, koyu
bir cehâlet içinde kalıp, apaçık örnekleri kavrayamamış kimselerin âhiret
inançlarını açıklıyor. Onların "ceza günü ne zaman?" sözlerindeki maksatlarını
bildiriyor. Bilmek ve öğrenmek için değil, alay etmek için sorduklarını
belirtirken, onların bu sorularına gereken cevabı da veriyor. Din gününü
yalanlayanların, kıyâmet gününde ateşe atıldıkları anki durumları anlatılıyor.
"Ve diyorlardı ki: 'Biz
öldükten, toprak ve kemik yığını olduktan sonra, biz mi bir daha diriltileceğiz?
Önceki atalarımız da mı?' De ki, öncekiler ve sonrakiler. Belli bir günün
buluşma vakti için mutlaka toplanacaklardır. Sonra siz ey sapık yalancılar,
elbette bir ağaçtan, bir zakkum ağacından yiyeceksiniz. Onunla karınlarınızı
dolduracaksınız. Üzerine de kaynar su içeceksiniz. Susuzluk hastalığına tutulmuş
develerin içişi gibi içeceksiniz. İşte ceza gününde onların ağırlanışı bu
şekilde olacaktır." (Vâkıa: 56/47-56)
"Onlar ki, namazlarına devam
ederler. Mallarında belli bir hisse vardır. İsteyene ve mahruma. Ceza gününü
tasdik ederler." (Meâric: 70/22-26)
Bu âyetler, Allah'a ve âhiret
gününe iman etmenin, insan hayatındaki önemini belirtiyor. Şu âyet de âhireti
yalanlayanların bazı temel özelliklerini açıklıyor:
"(Onlar da) dediler ki: 'Biz
namaz kılanlardan olmadık. Yoksula da yedirmezdik. Boş şeylere dalanlarla
birlikte dalardık. Ceza gününü yalanlardık." (Müddessir: 74/43-46)
"Ceza günü oraya (ateşe)
girerler. Onlar ondan (hiçbir yere kaçıp) kaybolacak değillerdir. Ceza gününün
ne olduğunu sen nereden bileceksin! Ve yine ceza gününün ne olduğunu sen nereden
bileceksin! (O gün,) kimsenin kimseye yardım edemeyeceği bir gündür. O gün emir
yalnız Allah'a aittir." (İnfitâr: 82/15-19)
"Onlar ceza gününü
yalanlamaktadırlar. Onu ancak saldırgan ve günaha düşkün kimse yalanlar." (Mutaffifin:
83/11-12)
[1]
[1] Ahmet
Kalkan, Kur'an Kavramları.