Din Olarak İslâm
Din Olarak İslâm
Din Olarak İslâm:
âİslâm', bütün peygamberlere
gönderilen semaví (ilahí) dinlerin ortak adıdır. Çünkü İlâhí vahyin kaynağı
birdir ve O da Allah'tır. Allah'ın âİslâm' adını verdiği bu ilâhí din, Hz.
Muhammed ile olgunluğa ulaşmış, bütün hükümler açısından tamamlanmış, bütün
ilkeleri Peygamber tarafından açıklanmış bir hidayet yoludur.
Allah katında geçerli din
yalnızca İslâmdır.[1]
Bu dine inananlara âmüslüman'
adını Allah vermiştir.[2]
Geçmiş peygamberler de
müslümandılar, onlara inanan insanlar da müslümandılar. O peygamberler de
insanları yalnızca İslâma davet ettiler.[3]
Mü'min kelimesinin türediği
âemn' kelimesi, her tür korkudan ve şüpheden emin olmak manasına gelmektedir.
İslâm kelimesi ise, barışı ve güvenliği, bir anlamda emin olmayı ifade
etmektedir. Mü'min, kendisine âemanet' edilen inanma işini yerine getirir,
âemanetin' sahibine teslim olur (müslüman olur) ve böylece gerçek emniyete ve
kurtuluşa erer.
Bütün organlarıyla Allah'a
teslim olmuş birisi hem imanın emniyetine, hem de İslâmın getirdiği âsilm'e
(barışa) girmiş demektir.
Müslüman olan kimse, bir
taraftan Allah'a teslim olmakta, bu teslimiyetiyle yalnızca O'na boyun eğmekte;
bir taraftan da gerçek âselâm'a (barışa) ve güvenliğe kavuşmaktadır.
Demek ki İslâm, yalnızca bir
inanç ilkeleri değil, aynı zamanda dünya hayatının barışı ve güvenliği için bir
yoldur.
İslâm, evrendeki bütün
varlıkların uyduğu, teslim olduğu ve insanın da isteyerek uyması istenen
âhayat'tır, yaşama biçimidir. Evrendeki bütün varlıkların hayatı âislâm'dır.
Yani evrenin Sahibine teslim olmuşlardır, barış ve güvenlik içerisinde
hayatlarını devam ettiriyorlar. İnsanlar da İslâmı kendilerine hayat yaparlarsa,
aynı sonucu elde ederler. Böylesine Allah'a teslim olmuş insanlardan kurulu
toplum da âselâm' toplumudur, barış ve güvenliğe kavuşmuş toplumdur. Onların
yaşadıkları yerler o zaman âdarü's Selâm' olur.
Bu açıklamlar ışığında
diyebiliriz ki, İslâm kavramı içiçe bir kaç anlamı haber veriyor:
Evrendeki bütün yaratıkların
uyduğu yaratılış'tır (fıtrat'tır). Yaratıklar, Yaratıcıya boyun eğerler, teslim
olurlar.[4]
Bütün peygamberlerin anlattığı
yaratılış dininin genel adı.
Hz. Muhammed'in bütün insanlığa
öğrettiği son dinin, son ilahí yolun adı.
İslâm'a teslim olan, inanana
âmüslim' veya âmüslüman' denilir. Müslim kavramı, Mü'min kavramından daha dar
kapsamlıdır ama bu iki önemli kavram arasında sıkı bir bağlantı vardır. Müslim
iman eden mü'min'dir, mü'min de İslâma teslim olmuş müslim'dir. Mü'min, İslâm'a
şüphesiz inanan ve asla şüphesi olmayan kimsedir. O imanın içerisinde emniyet te
vardır, teslim olma da. Bazı insanlar İslâmın büyüklüğü ve gücü karşısında
(kelimenin sözlük anlamıyla) teslim (müslim) olmuş, müslümanların otoritesine
itaat etmiş olabilirler. Ancak kalbe inmeyen bir imanın, iman ilkeleri
karşısında teslim olmayan bir itaat anlayışının fazla bir değeri yoktur.[5]
Bir kimse diliyle şehâdet
kelimesini getirse veya ben âmüslümanım' dese, o kimse hükmen müslümandır. Ancak
iman kalbine kökleşmemişse onun müslümanlığı ancak dilinde kalır. İslâm, hem
inanmayı hem de inanılan ilkeleri yaşamayı kapsar. İman kalpte kökleşirse kişi;
imanının gereğini yapmaya gayret eder. Müslümanlar arasında yaşayarak âben de
müslümanım' deyip, sonra da her türlü aşırılığı yapan kimseler zayıf imanlı
kimselerdir. Kuvvetli bir iman insanı kötülüklerden salih amele götürür.
İslâm, Allah'ın insanlara
gönderdiği dinin genel adıdır dedik. Bu ilâhí din, Hz. Muhammed ve Kur'an'la
tamamlanmıştır. İslâm, Allah'ın insana teklifidir (önerisidir). Bu teklifi
candan kabul eden müslüman olur ve İslâmın getirdiği barış ve güvenliğe, hatta
mutluluğa kavuşur.
Hz. Muhammed ve Kur'an'la
tamamlanan ve olgunluğa ulaşan bu din, kıyamete kadar bozulmadan devam
edecektir. Bu dinin Kitabı olan Kur'an-ı Kerim, Allah'ın koruması altındadır ve
asla bozulmayacaktır. İnsanların din hakkındaki görüşleri ve değerlendirmeleri
değişse bile, İslâm Allah'ın dini olarak devam edecektir.
İslâm iki ana kaynağa dayanır:
Kur'an ve Peygamberimizin Sünneti, yani hayatı ve İslâmı uygulaması.[6]
[1]
Âli Imran: 3/19.
[2]
el-Hacc: 22/78.
[3]
Bakara: 2/128, 131-133,135-136; Âli Imran: 3/20, 67. v.d.
[4]
Âli Imran 3/83.
[5]
Hucurat: 49/14.
[6]
Hüseyin K. Ece, İslam'ın Temel Kavramları, Beyan Yayınları: 309-310.
Din Olarak İslâm:
âİslâm', bütün peygamberlere
gönderilen semaví (ilahí) dinlerin ortak adıdır. Çünkü İlâhí vahyin kaynağı
birdir ve O da Allah'tır. Allah'ın âİslâm' adını verdiği bu ilâhí din, Hz.
Muhammed ile olgunluğa ulaşmış, bütün hükümler açısından tamamlanmış, bütün
ilkeleri Peygamber tarafından açıklanmış bir hidayet yoludur.
Allah katında geçerli din
yalnızca İslâmdır.[1]
Bu dine inananlara âmüslüman'
adını Allah vermiştir.[2]
Geçmiş peygamberler de
müslümandılar, onlara inanan insanlar da müslümandılar. O peygamberler de
insanları yalnızca İslâma davet ettiler.[3]
Mü'min kelimesinin türediği
âemn' kelimesi, her tür korkudan ve şüpheden emin olmak manasına gelmektedir.
İslâm kelimesi ise, barışı ve güvenliği, bir anlamda emin olmayı ifade
etmektedir. Mü'min, kendisine âemanet' edilen inanma işini yerine getirir,
âemanetin' sahibine teslim olur (müslüman olur) ve böylece gerçek emniyete ve
kurtuluşa erer.
Bütün organlarıyla Allah'a
teslim olmuş birisi hem imanın emniyetine, hem de İslâmın getirdiği âsilm'e
(barışa) girmiş demektir.
Müslüman olan kimse, bir
taraftan Allah'a teslim olmakta, bu teslimiyetiyle yalnızca O'na boyun eğmekte;
bir taraftan da gerçek âselâm'a (barışa) ve güvenliğe kavuşmaktadır.
Demek ki İslâm, yalnızca bir
inanç ilkeleri değil, aynı zamanda dünya hayatının barışı ve güvenliği için bir
yoldur.
İslâm, evrendeki bütün
varlıkların uyduğu, teslim olduğu ve insanın da isteyerek uyması istenen
âhayat'tır, yaşama biçimidir. Evrendeki bütün varlıkların hayatı âislâm'dır.
Yani evrenin Sahibine teslim olmuşlardır, barış ve güvenlik içerisinde
hayatlarını devam ettiriyorlar. İnsanlar da İslâmı kendilerine hayat yaparlarsa,
aynı sonucu elde ederler. Böylesine Allah'a teslim olmuş insanlardan kurulu
toplum da âselâm' toplumudur, barış ve güvenliğe kavuşmuş toplumdur. Onların
yaşadıkları yerler o zaman âdarü's Selâm' olur.
Bu açıklamlar ışığında
diyebiliriz ki, İslâm kavramı içiçe bir kaç anlamı haber veriyor:
Evrendeki bütün yaratıkların
uyduğu yaratılış'tır (fıtrat'tır). Yaratıklar, Yaratıcıya boyun eğerler, teslim
olurlar.[4]
Bütün peygamberlerin anlattığı
yaratılış dininin genel adı.
Hz. Muhammed'in bütün insanlığa
öğrettiği son dinin, son ilahí yolun adı.
İslâm'a teslim olan, inanana
âmüslim' veya âmüslüman' denilir. Müslim kavramı, Mü'min kavramından daha dar
kapsamlıdır ama bu iki önemli kavram arasında sıkı bir bağlantı vardır. Müslim
iman eden mü'min'dir, mü'min de İslâma teslim olmuş müslim'dir. Mü'min, İslâm'a
şüphesiz inanan ve asla şüphesi olmayan kimsedir. O imanın içerisinde emniyet te
vardır, teslim olma da. Bazı insanlar İslâmın büyüklüğü ve gücü karşısında
(kelimenin sözlük anlamıyla) teslim (müslim) olmuş, müslümanların otoritesine
itaat etmiş olabilirler. Ancak kalbe inmeyen bir imanın, iman ilkeleri
karşısında teslim olmayan bir itaat anlayışının fazla bir değeri yoktur.[5]
Bir kimse diliyle şehâdet
kelimesini getirse veya ben âmüslümanım' dese, o kimse hükmen müslümandır. Ancak
iman kalbine kökleşmemişse onun müslümanlığı ancak dilinde kalır. İslâm, hem
inanmayı hem de inanılan ilkeleri yaşamayı kapsar. İman kalpte kökleşirse kişi;
imanının gereğini yapmaya gayret eder. Müslümanlar arasında yaşayarak âben de
müslümanım' deyip, sonra da her türlü aşırılığı yapan kimseler zayıf imanlı
kimselerdir. Kuvvetli bir iman insanı kötülüklerden salih amele götürür.
İslâm, Allah'ın insanlara
gönderdiği dinin genel adıdır dedik. Bu ilâhí din, Hz. Muhammed ve Kur'an'la
tamamlanmıştır. İslâm, Allah'ın insana teklifidir (önerisidir). Bu teklifi
candan kabul eden müslüman olur ve İslâmın getirdiği barış ve güvenliğe, hatta
mutluluğa kavuşur.
Hz. Muhammed ve Kur'an'la
tamamlanan ve olgunluğa ulaşan bu din, kıyamete kadar bozulmadan devam
edecektir. Bu dinin Kitabı olan Kur'an-ı Kerim, Allah'ın koruması altındadır ve
asla bozulmayacaktır. İnsanların din hakkındaki görüşleri ve değerlendirmeleri
değişse bile, İslâm Allah'ın dini olarak devam edecektir.
İslâm iki ana kaynağa dayanır:
Kur'an ve Peygamberimizin Sünneti, yani hayatı ve İslâmı uygulaması.[6]
[1]
Âli Imran: 3/19.
[2]
el-Hacc: 22/78.
[3]
Bakara: 2/128, 131-133,135-136; Âli Imran: 3/20, 67. v.d.
[4]
Âli Imran 3/83.
[5]
Hucurat: 49/14.
[6]
Hüseyin K. Ece, İslam'ın Temel Kavramları, Beyan Yayınları: 309-310.
İSLÂM-MÜSLÜMAN
- Cahiliyye
- E- Meşşâilik
- İSLÂM... İslâm ve Türevleri
- İSLÂM'IN ŞARTLARI
- Asli Kaynaklar
- İslâm Kelimesinin Lügat Manaları
- MÜSLİM-MÜSLÜMAN..
- Fer'i Deliller
- İslam Kelimesinin Menşei
- İslâm'a İnanıp Teslim Olan Kimse; Müslim/Müsliman. Müslim Kelimesi ve Türevleri
- İslâm Kelimesinin Anlamları
- İslâm'ın Bölümleri
- Müslim Kelimesinin Anlam Sahası
- İslâm Kelimesinin Şer'î Anlamıyla Kazandığı Genişleme 1. Hz. Peygamber (s.a.s.)'in Verdiği Tarifler
- İslami Esaslar
- Selâm-Müslim Bağlantısı
- 2) Tefsir, Kelâm ve Dil Alimlerinin, Asıl Lügavî Mânâlara Verdikleri Şer'î anlamlar
- İslâm Din 'nin Gayesi ve Hükümleri
- Mü'min ve Müslim
- "SLM" Kökünden Türeyen İsimler
- İslâm Dini'nin Hükümleri
- İslâm'a Teslim Olmanın Boyutları
- a- İman (İtikadî hükümler)
- Din Olarak İslâm
- Müslim'in Özellikleri
- b- Amel
- Konuyla İlgili Geniş Bilgi Alınabilecek Kaynaklar
- Kur'ân-ı Kerim'de İslâm Kavramı
- c- Ahlâk
- Hadis-i Şeriflerde İslâm Kavramı