Muvahhid; Tüm Putları Her Şekilde Reddeden Mü'min.
Muvahhid
Muvahhid; Tüm
Putları Her Şekilde Reddeden Mü'min
âVahdet' ve âTevhid' kökünden gelen bu kelime,
birleyen, Tevhid inancını kabul eden, Allah'ı bir olarak kabul eden kişi
demektir. Kelime, bu şekilde Kur'an'da ve hadislerde geçmez. Özellikle Kelâm
ilminin (Allah'tan, O'nun sıfatlarından ve kaderden bahseden ilim) ortaya
çıkmasından sonra yaygınlaşmıştır. âAllah'ı birleme-Vahhadellahü' şeklinde
kullanılan tâbir, Allah'ı bir olarak kabul etmenin ifadesidir. "...Her kim
Allah'ı tevhid ederse (Tevhid kelimesini ve içeriğini kabul eder, muvahhid
olursa) malını ve canını korumuş olur. Hesabı Allah'a kalmıştır." (Müslim,
İman 31-38, hadis no: 21, 1/52-53)
Müslümanların en başta gelen görevi, âmuvahhid'
olmaktır. âMuvahhid' olanlar, Allah'ı bir olarak kabul ederler ve O'na hiç bir
şeyi ortak koşmazlar. Allah'a, O'na ait sıfatlarla ve Kur'an'da geçtiği gibi
inanırlar. O'na noksan sıfatları yakıştırnmazlar. Yalnızca O'na İbâdet ederler.
O'na olan İbâdetlerinde bir aracıya ihtiyacı duymazlar. Yalnızca O'na duâ
ederler, kimsenin yapamayacağı yardımları O'ndan beklerler. Bir darlığa
düştükleri zaman O'ndan yardım isterler. O'nun sevâbını umarlar, O'nun
cezasından korkarlar. Ölünce de O'na hesap vereceklerine inanırlar. O'ndan gelen
vahyi ve vahyin hükümlerine inanır ve hükümler doğrultusunda yaşamaya
çalışırlar.
Muvahhid, İslâm'a tam anlamıyla inanan ve bu
inancını yaşama çabasında olan insandır. İslâm'ın diğer adı âTevhid Dini';
müslümanın diğer adı ise âmuvahhid'dir. âŞirk'in karşıtı nasıl âTevhid' ise,
âmüşrik'in karşıtı da âmuvahhid'dir. Kur'an'da muvahhid kelimesinin yerine
âhanîf' kelimesi geçmektedir. Hanîf kelimesi, anlamı ve ifade ettiği şey
açısından âmuvahhid' kavramına benzemektedir. Haniflik aslında, bâtıl ve şer
tarafından hak ve hayır tarafına yönelmedir. Ki muvahhid, bunu yapan insandır
(3/Âl-i İmrân, 67; 30/Rûm, 30).
Kur'an ve O'nun tebliğcisi Peygamberimiz
(s.a.s.), insanları şirkin her türlüsünden sakındırıyorlar. Şirk, Bir ve Tek
olan Allah'a ortak aramanın boş çabasıdır. İslâm, kendisinin dışındaki dinlere
âşirk dinleri' diyor ve insanları bütün âlemlerin Rabbi olan Allah'a dâvet edip
onların âmuvahhid'ler olmasını istiyor. Muvahhid'ler, yaratılıştaki ve evrendeki
tevhidi görüp, âVâhid' olan Allah'ı Tevhid ederler. Tevhid Dini olan İslâm'a
gönül verirler. Muvahhidler, iman, tavır ve hayatlarıyla, ideal ve amaçlarıyla
şirk dinlerine uyanlardan ayrılırlar.
Muvahhidler, aydınlık bir dünyanın, adâlet üzere
yürüyecek olan bir sistemin, insana yakışacak bir hayatın özlemcisidirler ve
bunun için çalışırlar. Onlar her türlü bâtıl ve şer olan şeylerden yüz
çevirirler. Onlar hak için ve hakka göre yaşarlar. Hayırlı olan şeyleri tercih
ederler. Yaratılışlarındaki temizliği korurlar. Kelime-i Tevhidi söylerek
fıtrata yerleştirilmiş olan Allah'ı bilme, anlama ve O'na kulluk etme gerçeği
ile buluşurlar. Onlar evrenin, ister istemez teslim olduğu İslâm dâvetini;
hayatlarını anlamlı, huzurlu ve bereketli kılmak için kabul etmişlerdir. Onların
gönüllerine Tevhid hayat verir, hayatların Tevhid şekillendirir. Onlar bütün
ölçülerini Tevhid inancından alırlar.
[1]
[1]
Hüseyin K. Ece, İslâm'ın Temel Kavramları, Beyan Y., s. 427-428
Muvahhid; Tüm
Putları Her Şekilde Reddeden Mü'min
âVahdet' ve âTevhid' kökünden gelen bu kelime,
birleyen, Tevhid inancını kabul eden, Allah'ı bir olarak kabul eden kişi
demektir. Kelime, bu şekilde Kur'an'da ve hadislerde geçmez. Özellikle Kelâm
ilminin (Allah'tan, O'nun sıfatlarından ve kaderden bahseden ilim) ortaya
çıkmasından sonra yaygınlaşmıştır. âAllah'ı birleme-Vahhadellahü' şeklinde
kullanılan tâbir, Allah'ı bir olarak kabul etmenin ifadesidir. "...Her kim
Allah'ı tevhid ederse (Tevhid kelimesini ve içeriğini kabul eder, muvahhid
olursa) malını ve canını korumuş olur. Hesabı Allah'a kalmıştır." (Müslim,
İman 31-38, hadis no: 21, 1/52-53)
Müslümanların en başta gelen görevi, âmuvahhid'
olmaktır. âMuvahhid' olanlar, Allah'ı bir olarak kabul ederler ve O'na hiç bir
şeyi ortak koşmazlar. Allah'a, O'na ait sıfatlarla ve Kur'an'da geçtiği gibi
inanırlar. O'na noksan sıfatları yakıştırnmazlar. Yalnızca O'na İbâdet ederler.
O'na olan İbâdetlerinde bir aracıya ihtiyacı duymazlar. Yalnızca O'na duâ
ederler, kimsenin yapamayacağı yardımları O'ndan beklerler. Bir darlığa
düştükleri zaman O'ndan yardım isterler. O'nun sevâbını umarlar, O'nun
cezasından korkarlar. Ölünce de O'na hesap vereceklerine inanırlar. O'ndan gelen
vahyi ve vahyin hükümlerine inanır ve hükümler doğrultusunda yaşamaya
çalışırlar.
Muvahhid, İslâm'a tam anlamıyla inanan ve bu
inancını yaşama çabasında olan insandır. İslâm'ın diğer adı âTevhid Dini';
müslümanın diğer adı ise âmuvahhid'dir. âŞirk'in karşıtı nasıl âTevhid' ise,
âmüşrik'in karşıtı da âmuvahhid'dir. Kur'an'da muvahhid kelimesinin yerine
âhanîf' kelimesi geçmektedir. Hanîf kelimesi, anlamı ve ifade ettiği şey
açısından âmuvahhid' kavramına benzemektedir. Haniflik aslında, bâtıl ve şer
tarafından hak ve hayır tarafına yönelmedir. Ki muvahhid, bunu yapan insandır
(3/Âl-i İmrân, 67; 30/Rûm, 30).
Kur'an ve O'nun tebliğcisi Peygamberimiz
(s.a.s.), insanları şirkin her türlüsünden sakındırıyorlar. Şirk, Bir ve Tek
olan Allah'a ortak aramanın boş çabasıdır. İslâm, kendisinin dışındaki dinlere
âşirk dinleri' diyor ve insanları bütün âlemlerin Rabbi olan Allah'a dâvet edip
onların âmuvahhid'ler olmasını istiyor. Muvahhid'ler, yaratılıştaki ve evrendeki
tevhidi görüp, âVâhid' olan Allah'ı Tevhid ederler. Tevhid Dini olan İslâm'a
gönül verirler. Muvahhidler, iman, tavır ve hayatlarıyla, ideal ve amaçlarıyla
şirk dinlerine uyanlardan ayrılırlar.
Muvahhidler, aydınlık bir dünyanın, adâlet üzere
yürüyecek olan bir sistemin, insana yakışacak bir hayatın özlemcisidirler ve
bunun için çalışırlar. Onlar her türlü bâtıl ve şer olan şeylerden yüz
çevirirler. Onlar hak için ve hakka göre yaşarlar. Hayırlı olan şeyleri tercih
ederler. Yaratılışlarındaki temizliği korurlar. Kelime-i Tevhidi söylerek
fıtrata yerleştirilmiş olan Allah'ı bilme, anlama ve O'na kulluk etme gerçeği
ile buluşurlar. Onlar evrenin, ister istemez teslim olduğu İslâm dâvetini;
hayatlarını anlamlı, huzurlu ve bereketli kılmak için kabul etmişlerdir. Onların
gönüllerine Tevhid hayat verir, hayatların Tevhid şekillendirir. Onlar bütün
ölçülerini Tevhid inancından alırlar.
[1]
[1]
Hüseyin K. Ece, İslâm'ın Temel Kavramları, Beyan Y., s. 427-428
PUT VE PUTA TAPMA
- PUT VE PUTA TAPMA..
- Put; Anlam ve Mâhiyeti
- Putlara Tapınmanın Sebepleri
- Putperestlik
- Tarihten Günümüze Put ve Putlaştırma
- İlâh Nedir; Putlaştırıp İlâhlaştırma Nasıl Olmaktadır?.
- İlâh'ın Kur'an'daki Iki Mânâsı
- İlâh Düşüncesi
- Putlaştırılıp İlâh Haline Getirilen Bâtıl Ta ı Anlayışları
- Kur'ân-ı Kerim'de Put Kavramı ve Puta Tapma.
- Kur'ân-ı Kerim'de Her Çeşit Puta Tapma ve Şirk, Şu Şekillerde Tanımlanır
- Hadis-i Şeriflerde Put Kavramı ve Puta Tapma.
- Tevhid Penceresinden Günümüz ve İnsanımız.
- Tevhidin ve Putçuluğun Amelle İlişkisi
- Muvahhid; Tüm Putları Her Şekilde Reddeden Mü'min.
- Endâd; Bir Şeyi Allah'a Denk Tutma ve Putlaştırılan Sevgi
- Endâd Edinmenin İki Yansıması a- Endâdı (Bir Şeyi) Allah'ı Sever Gibi Sevmek
- b- Endâda Tâbi Olup Allah'a İtaat Eder Gibi İtaat Etmek
- Şirk; Putlaştırmanın Genel Adı
- Şirk ve Küfür İlişkisi
- Şirk En Büyük Zulümdür
- Şirk İnancının Bir Temeli Yoktur
- Allah (c.c.) şirk günahını affetmez
- Şirk koşmadan ölenlerin affedileceği umulur
- Şirkin ve Putperestliğin Çağdaş Yansımaları
- Güncel Câhilî Eğitimde Şirk
- Şirkin Sebepleri
- 1-) İnsanın Kendisini/Hevâsını (Basit Arzu ve Şehvetlerini) Ta ılaştırması
- 2-) Ataların Yolunu Körü Körüne Tâkip Etmek, Gelenekleri, Örf ve Âdetleri Yüceltmek, Irkçılık
- 3-) Aşırı Hürmet ve Saygı; Diğer Varlıkları Allah ve Rasûlünden Çok Sevmek