Fecir | Konular | Kitaplar

Hadis-i Şeriflerde Put Kavramı ve Puta Tapma.

Hadis



Hadis-i Şeriflerde
Put Kavramı ve Puta Tapma

 

"Cebrâil (a.s.) bana gelerek; ‘Ümmetinden kim
Allah'a herhangi bir şeyi şirk koşmadan ölürse cennete girer müjdesini verdi."
Ben, (hayretle) zina ve hırsızlık yapsa da mı? diye sordum. "Evet, hırsızlık
etse de, zina yapsa da" cevabını verdi. Ben tekrar: ‘Yani hırsızlık etse,
zina yapsa da ha?' dedim. "Evet, bunları yapsa da (Cennete girecektir)"
buyurdu. Ben aynı soruyu dördüncü defa sorunca; "Ebû Zerr'in burnu kırılsa
(patlasa) da Cennete girecektir" buyurdu. (Müslim, İman 153-154, hadis no:
94, 1/94-95; Tirmizî, İman 18, hadis no: 2644, 5/27; Buhârî, Tevhid 33; K. Sitte, 
2/205)

 "Bazı insanlar, Allah'ın nimetiyle geceyi
geçiriyor, sabah olunca da, ‘bize şu yıldız sebebiyle yağmur yağdırıldı' diyor.
Böyle demeleri sebebiyle onların çoğu kâfir olmuştur."
(Buhârî, Megâzi 35; Müsned, Ahmed b. Hanbel, II/525)

Sahâbeden Muaz b. Cebel anlatıyor: Bir
gün Rasûlullah (s.a.s.) bana, "Ey Muaz! Allah'ın kulları üzerindeki
hakkı nedir? diye sordu. Ben: ‘Allah ve Rasûlü daha iyi bilir'
dedim. Rasûlullah: "Allah'ın kulları üzerindeki hakkı, kulların
O'na İbâdet edip, başka hiçbir şeyi şirk/ortak koşmamalarıdır." buyurdu. (Buhârî;
Müslim)

"Ümmetimle ilgili olarak en çok korktuğum şey,
Allah'a şirk/ortak koşmalarıdır. Dikkat edin; ben size ‘onlar aya, güneşe ve
puta tapacaklar' demiyorum. Fakat onlar (hâkimiyet hakkını bazı fertlerde,
zümrelerde meclis ve toplumlarda görecekler), Allah'tan başkasının emirlerine ve
arzularına göre iş yapacaklardır ve gizli şehvet içinde olacaklardır."
(İbn Mâce, Zühd 21, hadis no: 4205)     

"Her ümmetin bir ıcl'i vardır; bu ümmetin ıcl'i
de dînâr ve dirhemdir (küçük ve büyük paradır)."
(Deylemî, Müsned; Hayâtu'l Hayevân, 2/16; naklen, S. Ateş, Kur'an Ans. 8/92)

"Yüce Allah'ın yanında gök kubbe altında
Allah'tan başka tapınılan tanrılar içinde, kendisine uyulan hevâ (aşırı istek ve
tutkulardan) daha büyüğü yoktur." (Taberanî,
nak. Elmalılı, 6/70; Şamil İslâm Ans. II/397)

"Allah, Yahûdi ve Hıristiyanlara lânet etsin.
Onlar, peygamberlerinin kabrini mâbed (tapınak) hilene getirdiler."
(Buhârî, Cenâiz 216)

"Altına tapanlar mel'undur, gümüşe tapanlar
mel'undur." (Tirmizî, Zühd 42, hadis
no: 2376

Câhiliye döneminde cömertliğiyle meşhur Hâtem
Tâî'nin oğlu Adiyy bir gün boynunda altından bir haç asılı olduğu halde
Peygamberimizi ziyarete geldi. Kendisine Adiyy b. Hatem'in geldiği haber
verildi. Rasûlullah (s.a.s.) o sırada şu âyeti okuyordu: "Onlar, Allah'ı
bırakıp bilginlerini ve râhiplerini rabler (ilâhlar) edindiler ve Meryem oğlu
Mesih'i de... Oysa onlar, tek olan bir ilâh'a İbâdet etmekten başka bir şeyle
emrolunmadılar. O'ndan başka ilâh yoktur. O, bunların şirk koştukları şeylerden
yücedir." (9/Tevbe, 31). Adiy b. Hâtem, orada söylenenleri duyunca şöyle
dedi: "Ben yahûdileri ve hıristiyanları tanırım, onlar hahamlarına ve
papazlarına ibâdet etmiyorlar onları rab ve ilâh edinmiyorlar ki"  Bunun üzerine
Ekrem Rasûl şöyle buyurdu: "Onlara haramı helâl, helâlı da haram yaptılar,
onlar da uymadılar mı din adamlarına?" Adiy: "Evet" dedi. Efendimiz buyurdu
ki: "İşte bu, onlara İbâdettir. (Evet, onlar onların önünde secde
ederek ibâdet etmiyorlar, fakat onlar halka bir şeyi helâl veya haram
kılıyorlar, halk da din adamlarının bu hükümlerini kabul edip uyuyorlar. İşte
onları ilâhlaştırıp rab haline getirmenin mânâsı budur.)" Sonra
Peygamberimiz onu İslâm'a dâvet etti, o da müslüman oldu. (Tirmizî, Tefsîru
Kur'an, 10, hadis no: 3292)

"Hıristiyanların Meryem oğlu İsa'yı övdükleri
gibi beni övmeyiniz. Yalnız, ‘Allah'ın kulu ve elçisidir' deyiniz."
(Buhârî, Enbiyâ 48; Ahmed bin Hanbel, Müsned, I/23, 24, 47, 55)

İbn Mes'ud (r.a.) diyor ki: "Ben, "Ey Allah'ın
Rasûlü, günahların en büyüğü hangisidir?"  diye sorduğumda, buyurdu ki: "En
tec'ale lillâhi nidden ve hüve halekake (Allah, seni yaratmış olduğu halde
kendisine nidd/şirk koşmandır)."  (Buhârî; Müslim)

Bir adamın Peygamberimiz (s.a.s.)'e "Allah ve
sen isterseniz"  demişti. Bu söze karşılık Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
"E cealtenî lillâhi niddâ (Beni Allah'a nidd/eş mi koşuyorsun?"

"Sizden hiç biriniz Allah isterse ve falan da
isterse demesin. 'İnşâallah', yani ' Allah isterse' desin."
(İbn Mâce)

Sahâbeden Muaz b. Cebel anlatıyor: Bir gün
Rasûlullah bana, "Ey Muaz! Allah'ın, kulları üzerindeki hakkı nedir?"
diye sordu. Ben; "Allah ve Rasûlü daha iyi bilir" dedim. Rasûlullah:
"Allah'ın kulları üzerindeki hakkı, kulların O'na ibâdet edip, başka hiçbir şeyi
şirk/ortak koşmamalarıdır." buyurdu. (Buhârîi, Müslim)

"Her doğan, fıtrat üzere doğar. -Başka bir
rivâyette ise ‘bu din üzere doğar'- (Fakat sonradan) ana-babası onu
yahûdileştirir, hıristiyanlaştırır veya mecûsileştirir..."
(Buhârî, Cenâiz 33, 79; Müslim, Kader 23-25,
İman 264; Ahmed bin Hanbel, II/315, 233, III/435, IV/9)

"Bir kişi, beni anne ve babasından daha fazla
sevmedikçe iman etmiş olmaz." (Buhârîi,
İman 8; Müslim, İman 69)

"Kişi, Allah ve Rasûlünü, o ikisi dışında kalan
her şeyden daha çok sevmedikçe imanın tadını bulamaz."
(Buhârî, İman 9;
Müslim, İman 67; Tirmizî, İman 10)  

Ebû Rezîn el-Akîl, kendisine: "Ey Allah'ın
elçisi, iman nedir?" diye sorunca, Rasûlullah (s.a.s.) şöyle cevap vermiştir:
"Allah ve Rasûlünün, sana, her şeyden daha sevgili olmasıdır" (Ahmed bin
Hanbel, IV/11)

"Hiçbiriniz, Allah ve Rasûlü, kendisine her
şeyden daha sevgili olmadıkça iman etmiş olmaz."
(Nesâî, İman 2-4; İbn Mâce, Fiten 23; Ahmed bin
Hanbel, IV/11).

"Kul beni âilesinden, malından ve bütün
insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiş olmaz."
(Buhârî, İman 8, Eymân 3; Müslim, İman 69, 70;
Nesâî, İman 19; İbn Mâce, Mukaddime 9; Ahmed bin Hanbel, III/170, 207, 275)  



"Ben, müşrikler arasında ikamet eden her
müslümandan berîyim/uzağım." Ashâb;
"Niçin yâ Rasûlallah?" diye sorunca, şöyle buyurdu: "Çünkü o ikisinin ateşi
birbirini görmez." (Ebû Dâvud, III/45, hadis no: 2645)

"Kim bir müşrikle ittifak yapar ve onunla
birlikte ikamet ederse, o da onun gibidir."
(Ebû Dâvud, III/93, hadis no: 2787)

"İnsanlar ‘Allah'tan başka ilâh yoktur, Muhammed
O'nun rasûlüdür'  deyinceye kadar kendileriyle savaşmaya emrolundum. Ne zaman
bunu söylerlerse kanlarını ve mallarını benden korumuş olurlar. Ancak dinî
cezalar müstesna; iç yüzlerinin muhasebesi ise Allah'a aittir."
(Buhârîi, Cihad 102, İman 17; Müslim, İman 8; Ebû Dâvud, Cihad 104; Tirmizî,
Tefsir 78; Nesâî, Zekât 3; İbn Mâce, Fiten 1; Dârimî, Siyer 10)

Abdullah bin Mes'ûd dedi ki: "Rasûlullah
(s.a.s.) bize karşı yaptığı bir konuşmasında dedi ki: "Kendisinden başka ilâh
olmayan (Allah) hakkı için söylüyorum: Allah'tan başka hiçbir ilâh
bulunmadığına, benim de Allah'ın peygamberi olduğuma şehâdet eden bir kimsenin
kanı ancak şu üç şeyden biri dolayısıyla helâl olur: İslâm'ı terkedip İslâm
cemaatinden ayrılan, evli olduğu halde zinâ eden ve birisini öldürdüğü için
(kısas cezâsı olarak) öldürülmesi gereken." (Müslim, Kasâme 25-26; Ebû Dâvud,
Hudûd 1; Nesâî, Tahrîmu'd-Dem' 5, 14; İbn Mâce, Hudûd 1)  

"Kâfir müslümana, müslüman da kafire mirasçı
olamaz" (Buhârî, Ferâiz, 26; Müslim,
Ferâiz, 1).

"İki millet (mü'min ve kâfir) arasında miras
yoktur." (Ebû Dâvud Ferâiz, 13;
Tirmizi, Ferâiz, 16; İbn Mâce, Ferâiz, 6)

"…Her kim ‘Lâ ilâhe illâllah' der ve Allah'tan
başka tapınılan şeyleri reddederse, onun malına ve canına haksız yere dokunmak
haram olur. Hesabı Allah'a kalmıştır."
(Müslim, İman 35, hadis no: 21, 1/52)

"Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in
O'nun Rasulü olduğuna şehâdet eden kimseye Allah ateşi haram kılmıştır."
(Buhârî, İlim, 49)

Ebû Zer (r.a.)'in rivâyet ettiğine göre
Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurdu: "Cebrail (a.s.) bana gelerek;
‘Ümmetinden kim Allah'a herhangi bir şeyi şirk koşmadan ölürse cennete girer
müjdesini verdi." Ben, (hayretle) zina ve hırsızlık yapsa da mı? diye sordum.
"Evet, hırsızlık etse de, zina yapsa da" cevabını verdi. Ben tekrar: ‘Yani
hırsızlık etse, zina yapsa da ha?' dedim. "Evet, bunları yapsa da (Cennete
girecektir)" buyurdu. Ben aynı soruyu dördüncü defa sorunca; "Ebû Zerr'in
burnu kırılsa (patlasa) da Cennete girecektir" buyurdu. (Müslim, İman
153-154, hadis no: 94, 1/94-95; Tirmizî, İman 18, hadis no: 2644, 5/27; Buhârî,
Tevhid 33; K. Sitte,  2/205)        

"Allah'a inanıp, O'na hiç bir şeyi ortak
koşmayan Cennet'e girmiştir. Allah'a inanıp da, O'na şirk koşan ise Cehenneme
girmiştir" (Müslim, İmân, 152)

"Allah yahudi ve hırıstiyanlara lânet etsin,
peygamberlerinin ve sâlih kişilerinin kabirlerini mescid yaptılar."
(Buhârî, Salât 48, Cenâiz 62, 96, Enbiyâ 50, Meğâzî 83; Müslim, Mesâcid 19, 23)

Hz. Ali: "Rasûlullah'ın beni gönderdiği bir iş
için seni gönderiyorum. Yerden yüksek ne kadar kabir varsa yık ve ne kadar
heykel varsa yerle bir et." (Müslim, Cenâiz 93)  

"Dikkat edin! Bütün câhiliyye emirleri
(kanunları, yasaları, hükümleri ve bakış açıları) ayaklarımın altındadır ve
hepsi de kaldırılmıştır..."
-Vedâ Hutbesinden- (Müslim, Hacc 194,
h. no: 1218; Tirmizî, Fiten 2, h. no: 2610; Tefsîr 2, h. no: 3087) 

"Ümmetimin içinde câhiliyye döneminden kalma,
tamamen terk edemeyecekleri dört âdet vardır: Asâletleriyle övünmek,
başkalarının soyuna dil uzatmak, yıldızlar vesilesiyle yağmur istemek, ölünün
arkasından yüksek sesle ağlamak."
(Müslim, Cenâiz 29, hadis no: 934)

"Câhiliyye dâvâsıyla hak iddia eden kimse bizden
değildir." (Buhârî, Cenâiz 39)

"Herkim körükörüne (dikilmiş) bir sancağın
altında asabiyete davet veya bir asabiyete yardım ederken ölürse, bu câhiliyyet
ölümüdür." (Müslim, İmâre, 57; Neseî,
Tahrîmu'd-Dem, h. no: 4098)

Ebû Mes'ud el-Bedrî (r.a.) anlatıyor: "Ey
Allah'ın Rasûlü dendi, biz câhiliye devrinde yaptıklarımızdan hesaba çekilecek
miyiz?" Şu cevabı verdiler: "Müslüman olduktan sonra iyi olana, câhiliye
devrinde yaptıklarından sorulmayacaktır. Kötü amel işleyene, hem İslâm'daki
ameli hem de önceki ameli sebebiyle hesap sorulacaktır." (Buhârî, İstitâbe
1; Müslim, İman 189, h. no: 120)