Fecir | Konular | Kitaplar

Adâlet ve Şehâdet

Adâlet ve Şehâdet




Adâlet ve Şehâdet

 
Şehâdet, ancak adâlet
duygusuyla  gerçekleştirilebilir. Yerde ve gökte mutlak anlamda İlâhî adâlet
vardır. Allah'ın adâlet sıfatının tecellisi bütün yaratıkları kuşatmıştır.
İnsanlar arasındaki adâletin sağlanması da hakkıyla ‘şâhitlik' yapmakla
mümkündür. Kur'an, hukukî anlamda yapılacak şehâdetin de hakkıyla yapılmasını
emrediyor. Bu şehâdet adâlet sahibi kimseler tarafından yerine getirilir (5/Mâide,
8, 44; 65/Talâk, 2).
Kur'an, borçlanmalarda,
vasiyetlerde, zinâ ve  iftira cezalarında şâhid getirilmesini bu gibi şeylerin
şâhitlerle isbatlanmasını emrediyor (2/Bakara, 282; 4/Nisâ, 15; 24/Nûr, 4, 6-9).

Müslüman ve iffetli kadınlara
zinâ iftirası yapıp da bunu dört şâhitle isbat edemeyenlerin şâhitlikleri
ebediyyen kabul edilmez (24/Nûr, 6-9).
Kıyâmet günü Allah (c.c.) bütün
herkes ve her şey üzerine şâhiddir. O, elbette dünya hayatında her şeye tanıklık
ediyor. Hesap günü de O, insanların yaptıklarına şâhitlik edecektir (4/Nisâ,
159; 10/Yûnus, 29; 13/Ra'd, 43...). Bütün insanlar da kendi şâhitleriyle
(peygamberiyle) diriltilir ve hesapları görülür (16/Nahl, 84). Peygamberimiz
(s.a.s.) hem kendi ümmeti üzerine, hem de bütün insanlar üzerine şâhid olarak
getirilir (16/Nahl, 89; 4/Nisâ, 42).
Ayrıca her insanın elleri ve
ayakları, derisi, kulağı ve gözü kendi aleyhine şâhitlik edecektir (41/Fussilet,
20-22; 36/Yâsin, 65; 24/Nûr, 24).
Allah'a ve Rasûlüne itaat
edenler, kendilerine Allah'ın nimet verdiği peygamberler, sâdık olanlar, sâlih
ve şühedâ (şâhidler/şehidler) ile beraber olurlar. Onlar gerçekten güzel
arkadaştır (4/Nisâ, 69). Buradaki ‘şühedâ' yukarıdan beri açıklamaya
çalıştığımız anlamda Hakk'a şâhitlik edenler olabileceği gibi, Allah yolunda
canlarını fedâ eden şehidler anlamına da gelebilir.
Şehâdet, ilimle ve  yaşantı ile
Hakk'a şâhitlik etmek olduğu için, bunun göstergesi olarak Allah yolunda can
vermeye de ‘şehâdet-şehidlik' denilir. Bu yolda canlarını fedâ edenlere ‘şehid'
denilir. Bu şehidlik, şehâdetin bir başka şekilde gerçekleşmiş halidir. Ancak
asıl ‘şehâdet' yakîn bilgi (ilim), adâlet, takvâ ve İslâmî yaşayışla Hakk'a
şâhit olmaktır. Bu mânâda bütün güzel mü'minler birer şehiddir.