Fecir | Konular | Kitaplar

Hadis-i Şeriflerde Sihir

Hadis



Hadis-i Şeriflerde Sihir:

 

"İçki bağımlısı, sihre inanan ve
akrabalarıyla alâkasını (sıla-i rahmi) kesen cennete giremeyecektir."
(Hadisin bazı rivâyetlerinde
"mü'minun bi-sihrin, -sihre inanan-"geçmesine karşılık, bazılarında
"musaddıkun bi's-sihr -sihri tasdik eden-" şeklinde geçmektedir.) (Ahmed bin
Hanbel, 4/399; Ebû Ya'lâ, el-Müsned hds no: 3386; İbn Hibbân, Sahîh 7/366, 648;
Hâkim, Müstedrek 4/146)

"Düğüm atarak üzerine üfleyen kimse
sihir yapmıştır. Sihir yapan ise şirk koşmuştur. Üzerine bir şey takan kimse,
(taktığı şeye) güvenmiş olur."
(Nesâî, Tahrîmu'd-Dem 199, 7/117)

 "(Şu) Helâk edici yedi şeyden
sakının." Dediler ki:
‘Bunlar nelerdir, ey Allah'ın Rasûlü? Buyurdular ki: "Allah'a şirk/ortak
koşmak, sihir yapmak, Allah'ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmek, yetim
malı yemek, fâiz malı yemek, savaşta düşmandan kaçmak, kendini savunmaktan âciz
nâmuslu kadınlara zinâ iftirâsında bulunmak." (Buhârî, Vesâyâ 23, Tıb 48,
Muhâribîn 31; Müslim, İman 38, 4; Ebû Dâvud, Vesâyâ 10, 1; Nesâî, Vesâyâ 11)

İki yahûdiden birisi, diğerine
‘beraberce gidip şu peygamber'e soru soralım' dedi. Arkadaşı, ‘ona peygamber
deme! Sonra senin ona peygamber dediğini duyarsa (sevincinden) dört gözlü olur'
dedi. Sonra Nebî (s.a.s.)'ye geldiler ve ona: "Mûsâ'ya apaçık dokuz âyet
verdik" (17/İsrâ, 101) âyet-i kerimesini sordular. Bunun üzerine Rasûlullah
(s.a.s.) şöyle buyurdu: "Allah'a hiçbir şeyi şirk/ortak koşmayın, zinâ
etmeyin, Allah'ın haram kıldığı bir canı haksız yere öldürmeyin, hırsızlık
yapmayın, sihir yapmayın, bir suçsuzu öldürmesi için devlet adamına götürmeyin,
fâiz yemeyin, iffetli bir kadına zinâ suçu isnâd etmeyin, savaştan kaçmayın ve
siz yahûdilere mahsus olmak üzere Cumartesi gününe tecâvüz etmeyin." Bunun
üzerine o iki yahûdi, Hz. Peygamber'in iki elini ve iki ayağını öptüler. ‘Senin
peygamber olduğuna şehâdet ederiz' dediler. Hz. Peygamber, "o halde müslüman
olmaktan sizi engelleyen nedir?" buyurunca dediler ki: ‘Dâvud (a.s.),
zürriyetinden bir peygamberin devamlı olarak bulunması için duâ etmiştir. Şâyet
müslüman olursak, yahûdilerin bizi öldürmelerinden korkarız. (Tirmizî, İsti'zân
33, Tefsîr Benî İsrâil 18, 16; Nesâî, Tahrîmu'd-Dem 18; İbn Mâce, Edeb 16/2)

"Dâvud Peygamber'in gecede bir saati
vardı ki, bu saatte âilesini uyandırarak şöyle derdi: ‘Ey Dâvud âilesi, kalkın
ve namaz kılın. Zira bu saat öyle bir saattir ki, sâhir (sihir ve büyüyle
uğraşan) veya vergi toplayandan başkasının duâsına karşılık verilir."
(Ahmed bin Hanbel, 4/22, 218)

 "(Belîğ olan) sözlerden bir kısmı,
muhakkak sihirdir."
(Buhârî, Tıbb 51, Nikâh 47; Müslim, Cum'a 47)

 "Baykuşlarda (uğursuzluk diye) bir
şey yoktur. Yorum yapmanın en doğrusu, hayra yormadır. Göz değmesi de bir
gerçektir." (Tirmizî, Tıbb,
hadis no: 2062; İbn Mâce, Tıbb, hadis no: 3506-3509; Ebû Dâvud, Tıb, c. 2, s.
336)

"Uğursuzluğa yorma yoktur. Dürüst
yorum, güzel söz hoşuma gider."
(Buhârî, Tıbb 44; Müslim, Selâm 111,
112; Ebû Dâvud, Tıbb, c. 2, s. 343; Tirmizî, Siyer, hadis no: 1615; İbn Mâce, c.
2, s. 365-366)

"Fal açan ve kendisi için fal açtıran
ve kehânette bulunan ve kendisi için kehânette bulunulan ile sihir yapan ve
kendisi için sihir yaptıran kişi Bizden değildir."
(Bezzâr, Müsned; Taberânî,
Mu'cemu'l-Evsat)