CENNET .. Cennet Kelimesi; Anlam ve Mâhiyeti

CENNET

CENNET


Cennet Kelimesi;
Anlam ve Mâhiyeti

Ağaçlı bahçe; yeşillikleri bol
bostan; sık dal ve yaprakları ile yeri gölgelendiren hurmalık ve bağlık.
Peygamberlerin davetine uyarak
iman edip, dünya ve ahirete ait işleri, kulluk vazifelerini elden geldiği kadar
güzel bir şekilde yapan temiz ve müttakî kişiler için hazırlanmış bir huzur ve
saadet yurdudur. Kısaca ahiretteki nimetler yurdunun adıdır. Çoğulu Cinân ve
Cennât'tır.[1]
‘Cennet', örtmek, gizlemek
anlamına gelen ‘cenn' kökünden türemiş bir isimdir. Sözlük
anlamı, bitki ve ağaçlarıyla toprağı örten bahçe veya bostan demektir.
Aynı kökten
gelen diğer kelimelerde de bir çeşit ‘örtme, gizlilik' anlamları vardır. Örneğin,
aynı kökten gelen ‘cinn', herkese görünmeyen bir başka yaratık, ‘cinnet', aklın
kaybolması, gizlenmesi, ‘mecnun' aklı gitmiş demektir.
Kavram olarak ‘Cennet',
dünya gözüyle görülmeyen, Ahiretteki ‘sevap yurdu'nun özel adıdır.
İnsanların
işledikleri güzel amellerin sevabının, yani karşılığının verileceği bu yere
‘Cennet' denmesinin sebebi; görünüş yönünden dünyadaki bahçelere benzemesi,
içerisinde bulunan eşi ve benzeri olmayan nimetlerin insan anlayışına gizli
olması, insanların onu dünyada iken görmemeleridir.
Kur'an, bu
kelimeyi ‘cennetün', ya da ‘el-Cennetü' şeklinde kullanmaktadır ki, bazen
dünyadaki bahçeler, bazen de Ahiret yurdundaki ‘cennet' kasdedilir.
Şu âyette
‘cennet' dünyadaki bahçe, bostan anlamındadır:
"Yalnızca
Allah'ın rızasını istemek ve kendilerinde olanı kökleştirip-güçlendirmek için
mallarını infak edenlerin örneği, yüksekçe bir tepede bulunan, sağanak yağmur
altında ürünlerini iki kat veren bir bahçenin (cennetin) örneğine benzer ki ona
sağnak yağmur isabet etmese de bir çisintisi (vardır). Allah, yapmakta
olduklarınızı görendir." (Bakara: 2/265)

‘Cennet' kelimesinin çoğulu ‘cinan' veya ‘cennât' olarak gelir. Kur'an, ‘cennât'
kelimesini sık sık kullanmaktadır.

[2]







[1]
Durak Pusmaz, Şamil İslam
Ansiklopedisi: 1/300.





[2]
Hüseyin K. Ece, İslam'ın Temel Kavramları, Beyan Yayınları: 105-106.