Fecir | Konular | Kitaplar

e- Kadın-erkek beraber bulunması

e



e- Kadın-erkek beraber bulunması:



 

İslâm, kadın-erkek ilişkilerini sınırlamış
olmakla beraber kadını dört duvar arasında hapsetmemiştir. İslâm'ın ilk
devrinden beri müslüman kadınların savaşa katıldıklarını biliyoruz. Ayrıca
Rasûlullah (s.a.s.), eşi Sevde'ye: "Allah, ihtiyaçlarınız için evden
çıkmanıza izin vermiştir." (Buhârî, Nikâh 115) ve ümmetine hitâben:
"Allah'ın hizmetçilerini (kadınları), Allah'ın mescidlerine gitmekten men
etmeyin." (Müslim, Salât 136; Buhârî, Cum'a 13) buyurarak kadınların ilim,
alış-veriş, düğün, ibâdet gibi meşrû sebeplerle dışarı çıkabileceklerini ifâde
buyurmuştur.

Kadın ve erkeklerin küçük yaştan itibaren
beraber bulunmaları ve serbest ilişki içinde yetişmelerinin saldırganlığı
azaltacağı, birtakım komplekslerin doğmasını önleyeceği nazariyesi İslâmî
toplumlar için geçerli değildir. Diğer toplumlar arasında da gerçeğin hayâle
uymadğı âşikârdır. Bu sebeple İslâm, kız-erkek beraberliğini serbest bırakmamış,
kayıt ve şartlara tâbi kılmıştır. Bir müslümanın evine, akrabâsı dışında kalan
dost ve arkadaşlarının da gelmesi doğaldır. Bu durumda kadın ve erkeklerin
beraber oturması ve evin kız ve kadınının misafirlere hizmet etmesi söz konusu
olabilir. Ashâb-ı kirâmdan Ebû Üseyd evlenirken düğün gecesi, Hz. Peygamber ve
dostlarını dâvet etmiş, fakat onlar için yemek hazırlamamış, bir şey de ikrâm
edememiştir, anca eşi (gelin) geceden, bir taş kabın içinde hurma ıslatmış, Hz.
Peygamber yemeğini bitirince bitirince bunu ezip sulandırmış (şerbet yapmış) ve
misafirlere ikram etmiştir (Buhârî, Nikâh 77; Müslim, Eşribe 86).

İbn Hacer, Aynî gibi Buhârî şârihlerinin işaret
ettiği üzere bu hadis-i şerif ve benzerlerinden şu netice çıkarılmıştır: Kadın,
kocasının arkadaşlarına hizmet edebilir, ancak bu durumda tesettüre (örtünmeye)
riâyet etmesi, tarafların kötü duygulara kapılmaktan emin olmaları, tahrik edici
davranışlardan kaçınmaları şarttır. Evin dar olması, ancak bir odanın ısıtılmış
bulunması, bir büyüğün sohbetinden kadınların da faydalanmalarını sağlamak gibi
durumlarda -şartlara riâyet edilerek- kadınlar, erkeklerle beraber
oturabilirler. Bu durumların dışında ayrı oturmak evlâdır. Müslüman kadın ve
kızlarımızın çoğunun, gerektiğinde nâmahrem erkeklerle beraber oturduğunda
kıyâfet ve davranışına gerekli titizliği göster(e)mediklerini gözden uzak
tutmamalıyız. Özellikle böyle durumlarda kadın dişiliğiyle değil, kişiliğiyle
bulunmalı, kadınsı tavır, gülüş, şaka, cana yakınlık vb. fitneye yol açabilecek
tavırlardan uzak olmalıdır. Yine kıyâfetine, ev dışında gösterdiği (veya
göstermesi gereken) itinâyı göstermelidir. Günümüzde yüz kızartıcı filmlerin
gösterildiği tevizyon karşısında birbirine yabancı (nâmahrem) kadın ve
erkeklerin, genç kız ve delikanlıların beraber oturmaları, çirkin sahneleri
birlikte seyretmeleri hiç şüphesiz İslâm ahlâk ve ahkâmına tümüyle aykırıdır.