c- İstikbâr (Büyüklük Taslama)
c
c- İstikbâr
(Büyüklük Taslama):
Helâke uğrayan toplumların başta gelen
özellikleri istikbâr ve ona bağlı olarak peygamberlere karşı çıkıştır.
Büyüklenerek kendilerini yücelten, hem Allah'a, hem de küçük gördükleri
insanlara karşı kibirlenerek kendilerini öne çıkaran toplumlar, büyüklenmeyle
birlikte getirdikleri aşırı sosyal farklılaşma ve çözülme, haktan sapma,
şımarma, zulüm, baskı ve işkence, hoşgörüsüzlük, toplumsal birliği bozma,
ekonomik gücü tekelleştirme ve nihâyet kendilerini bunlardan vazgeçirmek için
gelen peygamberi ve Allah'tan getirdiği âyetleri alaya alıp tahkir etme gibi
olumsuz davranışları yüzünden helâk edilmişler, ortadan kaldırılmışlardır.
Helâke uğrayan her toplumun ortak yanlarından
birisi, kendilerine azap tehdidi ile gelen uyarıcılara karşı büyüklük
kompleksine kapılmak, zayıfları ezip sömürmek olmuştur. Bu kompleks ile Allah'ın
âyetlerine kulak tıkayıp sırt çevirmişlerdir. "Kavminin küfreden ileri gelenleri
şöyle demişti: âBiz seni beyinsizlik içinde görüyoruz ve senin yalancılardan
olduğunu sanıyoruz." (7/A'râf, 66). "Kavminin büyüklük taslayan ileri
gelenleri: âEy Şuayb, ya seni ve seninle birlikte iman edenleri mutlaka
ülkemizden çıkaracağız ya da siz bizim yolumuza döneceksiniz!' dediler." (7/A'râf,
88) "Biz bir ülkeyi helâk etmeyi murâd ettiğimiz zaman, oranın nimet ve
refahtan şımarmış elebaşlarına emirlerimizi bildiririz. Onlar ise orada
bozgunculuk yaparlar, kötülük işlerler. Artık onun üzerine hüküm hak olur ve o
ülkeyi kökünden helâk ederiz." (17/İsrâ, 16)
Âd kavmi, büyüklenerek Allah'ın âyetlerini
yalanladığı için, dondurucu kasırga (sarsar) azâbına uğradı (41/Fussılet,
15-16). Semûd kavmi, müstekbirliğin sonucu olarak bir sarsıntı tuttu, oldukları
yerde diz üstü çöküverdiler (7/A'râf, 77-79) Hz. Şuayb'ı ve iman edenleri tehdit
eden Medyen halkının bu müstekbirliği yüzünden bir sarsıntı tuttu, oldukları
yerde diz üstü çöküverdiler; sanki hiç yaşamamış gibi oldular, izleri bile
kalmadı (7/A'râf, 91-93). Müstekbirlerin en önemli sembol tipi olan Firavun ve
çevresi, bunun karşılığını gördü: Önce su baskını, çekirge, haşerât ve kurbağa
istilâsını ve kan musallat oldu. Bunlardan kurtulurlarsa iman etme sözü
verdikleri halde, yine sözlerinden cayarak inanmadılar; Sonunda denizde
boğuldular (7/A'râf, 132-137).
"Zâlimler, ölüm dalgaları içinde, melekler de pençelerini uzatmış, onlara:
âHaydi (bakalım, bizim elimizden) canlarınızı kurtarın, Allah'a karşı gerçek
olmayanı söylemenizden ve O'nun âyetlerine karşı istikbâr etmenizden/kibirlilik
taslamanızdan ötürü, bugün alçaklık azâbı ile cezâlandırılacaksınız!' derken
onların halini bir görsen!"
(6/En'âm, 93)
c- İstikbâr
(Büyüklük Taslama):
Helâke uğrayan toplumların başta gelen
özellikleri istikbâr ve ona bağlı olarak peygamberlere karşı çıkıştır.
Büyüklenerek kendilerini yücelten, hem Allah'a, hem de küçük gördükleri
insanlara karşı kibirlenerek kendilerini öne çıkaran toplumlar, büyüklenmeyle
birlikte getirdikleri aşırı sosyal farklılaşma ve çözülme, haktan sapma,
şımarma, zulüm, baskı ve işkence, hoşgörüsüzlük, toplumsal birliği bozma,
ekonomik gücü tekelleştirme ve nihâyet kendilerini bunlardan vazgeçirmek için
gelen peygamberi ve Allah'tan getirdiği âyetleri alaya alıp tahkir etme gibi
olumsuz davranışları yüzünden helâk edilmişler, ortadan kaldırılmışlardır.
Helâke uğrayan her toplumun ortak yanlarından
birisi, kendilerine azap tehdidi ile gelen uyarıcılara karşı büyüklük
kompleksine kapılmak, zayıfları ezip sömürmek olmuştur. Bu kompleks ile Allah'ın
âyetlerine kulak tıkayıp sırt çevirmişlerdir. "Kavminin küfreden ileri gelenleri
şöyle demişti: âBiz seni beyinsizlik içinde görüyoruz ve senin yalancılardan
olduğunu sanıyoruz." (7/A'râf, 66). "Kavminin büyüklük taslayan ileri
gelenleri: âEy Şuayb, ya seni ve seninle birlikte iman edenleri mutlaka
ülkemizden çıkaracağız ya da siz bizim yolumuza döneceksiniz!' dediler." (7/A'râf,
88) "Biz bir ülkeyi helâk etmeyi murâd ettiğimiz zaman, oranın nimet ve
refahtan şımarmış elebaşlarına emirlerimizi bildiririz. Onlar ise orada
bozgunculuk yaparlar, kötülük işlerler. Artık onun üzerine hüküm hak olur ve o
ülkeyi kökünden helâk ederiz." (17/İsrâ, 16)
Âd kavmi, büyüklenerek Allah'ın âyetlerini
yalanladığı için, dondurucu kasırga (sarsar) azâbına uğradı (41/Fussılet,
15-16). Semûd kavmi, müstekbirliğin sonucu olarak bir sarsıntı tuttu, oldukları
yerde diz üstü çöküverdiler (7/A'râf, 77-79) Hz. Şuayb'ı ve iman edenleri tehdit
eden Medyen halkının bu müstekbirliği yüzünden bir sarsıntı tuttu, oldukları
yerde diz üstü çöküverdiler; sanki hiç yaşamamış gibi oldular, izleri bile
kalmadı (7/A'râf, 91-93). Müstekbirlerin en önemli sembol tipi olan Firavun ve
çevresi, bunun karşılığını gördü: Önce su baskını, çekirge, haşerât ve kurbağa
istilâsını ve kan musallat oldu. Bunlardan kurtulurlarsa iman etme sözü
verdikleri halde, yine sözlerinden cayarak inanmadılar; Sonunda denizde
boğuldular (7/A'râf, 132-137).
"Zâlimler, ölüm dalgaları içinde, melekler de pençelerini uzatmış, onlara:
âHaydi (bakalım, bizim elimizden) canlarınızı kurtarın, Allah'a karşı gerçek
olmayanı söylemenizden ve O'nun âyetlerine karşı istikbâr etmenizden/kibirlilik
taslamanızdan ötürü, bugün alçaklık azâbı ile cezâlandırılacaksınız!' derken
onların halini bir görsen!"
(6/En'âm, 93)
HELÂK
- Âd Kavmi Nasıl Helâk Edildi?.
- Allah, Bazen Bir Zâlimi Diğer Bir Zâlimin Üzerine Musallat Ederek Cezâlandırır
- Hangi Toplumlar Helâk Edildi?.
- HELÂK..
- Hz. Süleyman'ın Sarayı
- Kavmin Hz. Nûh'u Yalanlaması
- Tûfân'ın Arkeolojik Delilleri
- Ashâb-ı Kehf
- Helâk; Anlam ve Mâhiyeti
- Helâkten So a
- Hz. Nûh'a Uyanların Küçük Görülmeleri
- Semûd Kavmi
- Tûfân'dan Söz Eden Din ve Kültürler
- Zâlimler Kurtulmazlar
- Allah'ın Hz. Nûh'a Üzülmemesini Hatırlatması
- Ashâb-ı Kehf Efes'te mi?
- Hz. Sâlih'in Tebliği
- Kâfir Toplumların İmtihanı
- Nice Kavim Kendi Zulümleriyle Helâk Olmuştur
- Tehlike (tehlüke)
- Tevrat'ta Nûh Tûfânı
- Ashâb-ı Kehf Tarsus'ta mı?.
- Helâk Sırasında Kâfirlerin "İman Ediyorum!" Demesi Fayda Vermez.
- Hz. Nûh'un Duâları
- İncil'de Nûh Tûfânı
- Semûd Kavmi Hakkındaki Arkeolojik Bulgular
- Toplumsal Helâkler
- Zâlim Toplumların Helâki İçin Belli Bir Ecel (Süre) Vardır
- Bir Devlet, Küfür İle Ayakta Durabilir Ama Zulümle Duramaz
- Geminin Yapılışı