Fecir | Konular | Kitaplar

Zulmün Cezâsı

Zulmün Cezâsı



Zulmün Cezâsı



 

Hakkın/doğrunun ve Adâletin ölçülerini
koyan Allah, zâlimleri cezâlandırmak sûretiyle adâleti gerçekleştirmiş olur.
Çünkü O, Âdil-i mutlaktır. Zulmün cezâsı esas olarak âhirette verilecektir.
Çünkü bu dünya, ödül ve cezâ yeri değil; imtihan yeridir. Hesap ve mahkeme
âhirette görülecek, hak edenlere cezâları orada verilecektir. Ancak, bazı azgın
zâlimlerin cezâsı dünyada verilmeye başlanır. Çünkü cezâsı en çabuk ve hatta
daha dünyada iken verilen suçlardan biri ve en önemlisi, zulüm; özellikle
başkalarına yapılan zulümdür. Zulmün bazısı affedilebildiği gibi, bazısı da
kesinlikle azâbı, hem de ebedî azâbı gerektirir. Zulmün affı ise, tevbeye
bağlıdır. Zâlimlerin tevbesini kabul, Allah'a kalmıştır (3/Âl-i İmrân, 128).
Allah, insanların zulümlerine rağmen onları bağışlayabilir. Cezâlandırması da
çetindir (13/Ra'd, 6). Zulmedenler, âhirette, yeryüzündeki herşeyi, azâbın
fidyesi olarak vermeye râzıdır. Ama artık onların hiçbir fidyesi kabul edilmez
(10/Yûnus, 54; 39/Zümer, 47).

 

Günah işleyip kendisine yazık eden,
nefsine zulmedenler, af dilemeli, tevbe etmelidir:  "Kim zulmettikten sonra
tevbe eder ve halini düzeltirse, Allah da tevbesini kabul eder." (5/Mâide,
39). "Ve onlar, bir fâhişe/kötülük yaptıklarında veya nefislerine/kendilerine
zulmettiklerinde Allah'ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe, istiğfâr
ederler. Zaten günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar,
işledikleri kötülüklerde bile bile ısrar etmezler." (3/Âl-i İmrân, 135). Bu
tevbe ile affedilen zulüm, başkalarının hukunun çiğnendiği, başkalarına karşı
yapılan zulüm değildir. Bu tür zulmün affedilmesi için, o kişinin hakkını helâl
etmesi şarttır.    



Allah, zâlmleri sevmediği (3/Âl-i İmrân, 40, 57) gibi, onlardan intikamını alır
(15/Hicr, 78-79). "...Biz ahâlisi zâlim olanlardan başkasını helâk edici
değiliz." (28/Kasas, 59). Bu dünyada helâke uğrayan Nûh kavmi, suda
boğulmayla (23/Mü'minûn, 28), Âd kavmi, korkunç sesli azgın kasırgaya tutulmakla
(23/Mü'minûn, 41), Lût kavmi üstlerinden taş yağmasıyla (11/Hûd, 82), Medyen
halkı depremle (7/A'râf, 91), Eyke'liler buluttan ateş yağmasıyla (26/Şuarâ,
189), Firavun ve adamları suda boğulmakla (7/A'râf, 136) helâk olmayı hak
etmişlerdir. Yoksa "Rabbin hiç kimseye zulmetmez." (18/Kehf, 49).