Nefr (Seferberlik)
Nefr
Nefr (Seferberlik)
âNefr' sözlükte, heyecan verici
bir emirden dolayı fırlayıp çıkmak demektir. Aynı kökten gelen ânüfûr', ürküp
kaçmak anlamındadır. Bu kelime daha çok olumsuz anlamda kullanıldığı halde
ânefr' kelimesi, cihad için düşmana karşı harekete geçmek, ileri atılmak
anlamında olumlu olarak kullanılmaktadır. Düşmana karşı koymak için evinden
çıkan ve bu amaçla bir araya gelen topluluğa ânefîr' adı verilmektedir. Bu
topluluğa katılan her bir kişiye de ânefer' denir. Türkçe'de askerlere, düşmana
karşı koymak üzere hazırlanan erlere ânefer' denildiğini hatırlayalım.
Müslümanların başkanının onları
cihad için toplanmaya, ileri atılmaya çağırmasına da âistinfâr' adı verilir.
Bunun Türkçe'deki karşılığı âgenel seferberliktir'. Bu seferberlik (istinfâr) ya
genel olabilir, ya da özel olabilir. Genel olanına eskiden ânefîr-i âmm' (genel
seferberlik) denirdi.
Kur'an-ı Kerim'de şöyle
buyuruluyor: "Ey iman edenler! (düşmanlarınıza karşı) tedbirinizi alın da cihada
bölük bölük çıkın (infirû) ya da (gerektiğinde) topluca seferber olun (infirû)."
(4/Nisâ, 71). Mü'minler gerektiği zaman Allah yolunda ya bölük bölük, ya da
ihtiyaç halinde toptan seferber olmalılar. İslâm'ı ve onun değerlerini saldırgan
düşmana karşı korumanın yolu bundan geçmektedir. Bir başka âyette şöyle
buyuruluyor: "Gerek hafif, gerek ağır olarak hep birlikte savaşa kuşanıp çıkın (infirû
-nefr olun-) ve Allah yolunda mallarınızla canlarınızla cihad edin. Eğer
bilirseniz, bu sizler için daha hayırlıdır." (9/Tevbe, 41)
İhtiyaç olduğu zaman fakir
zengin, gönüllü gönülsüz, genç yaşlı, yaya veya binekli olarak Allah yolunda
cihada çıkmak Allah'ın emridir. İslâm toplumunun, kendisini savunma açısından
bu, çok mühimdir. Bu öneminden dolayı Rabbimiz, bu işi hafife alanları, cihada
katılmayı ağırdan alanları kınamaktadır (9/Tevbe, 38). Müslüman toplum
içerisinde bu işi ağırdan alanlar, cemaatin genel durumunu bozar, iştahını
kaçırır.
âNefr' (seferberlik) olayına,
Tebük seferi güzel bir örnektir. Peygamberimiz (s.a.s.) Hicretin 8. yılında
Tebük seferi için genel seferberlik çağrısı yaptığı zaman, kimileri seferden
kaçmak için Peygamberimizden izin istedi. Münâfıklar ise, âbu sıcakta nefr
olmayın (sefere çıkmayın) diye aleyhte propoganda yaptılar. Allah (c.c.), onlara
Cehennem ateşinin daha sıcak olduğunu hatırlatarak şöyle cevap verdi: "...De
ki: Cehennem ateşi daha sıcaktır (ona nasıl dayanacaksınız?) Keşke anlasalardı!"
(9/Tevbe, 81)
Bu seferberlik
müslümanların başkanının, gerektiği zaman uygulayacağı olağanüstü bir durumdur.
Bazen de bu seferberlik özel ve yerel olabilir. Fıkıf dilinde âNefr günü',
hacıların Mina'dan Mekke'ye indikleri gündür. Peygamberimiz bu günü ve kurban
kesme gününü övmektedir.[1]
[1]
Hüseyin K. Ece, İslâm'ın Temel Kavramları, s. 491-492
Nefr (Seferberlik)
âNefr' sözlükte, heyecan verici
bir emirden dolayı fırlayıp çıkmak demektir. Aynı kökten gelen ânüfûr', ürküp
kaçmak anlamındadır. Bu kelime daha çok olumsuz anlamda kullanıldığı halde
ânefr' kelimesi, cihad için düşmana karşı harekete geçmek, ileri atılmak
anlamında olumlu olarak kullanılmaktadır. Düşmana karşı koymak için evinden
çıkan ve bu amaçla bir araya gelen topluluğa ânefîr' adı verilmektedir. Bu
topluluğa katılan her bir kişiye de ânefer' denir. Türkçe'de askerlere, düşmana
karşı koymak üzere hazırlanan erlere ânefer' denildiğini hatırlayalım.
Müslümanların başkanının onları
cihad için toplanmaya, ileri atılmaya çağırmasına da âistinfâr' adı verilir.
Bunun Türkçe'deki karşılığı âgenel seferberliktir'. Bu seferberlik (istinfâr) ya
genel olabilir, ya da özel olabilir. Genel olanına eskiden ânefîr-i âmm' (genel
seferberlik) denirdi.
Kur'an-ı Kerim'de şöyle
buyuruluyor: "Ey iman edenler! (düşmanlarınıza karşı) tedbirinizi alın da cihada
bölük bölük çıkın (infirû) ya da (gerektiğinde) topluca seferber olun (infirû)."
(4/Nisâ, 71). Mü'minler gerektiği zaman Allah yolunda ya bölük bölük, ya da
ihtiyaç halinde toptan seferber olmalılar. İslâm'ı ve onun değerlerini saldırgan
düşmana karşı korumanın yolu bundan geçmektedir. Bir başka âyette şöyle
buyuruluyor: "Gerek hafif, gerek ağır olarak hep birlikte savaşa kuşanıp çıkın (infirû
-nefr olun-) ve Allah yolunda mallarınızla canlarınızla cihad edin. Eğer
bilirseniz, bu sizler için daha hayırlıdır." (9/Tevbe, 41)
İhtiyaç olduğu zaman fakir
zengin, gönüllü gönülsüz, genç yaşlı, yaya veya binekli olarak Allah yolunda
cihada çıkmak Allah'ın emridir. İslâm toplumunun, kendisini savunma açısından
bu, çok mühimdir. Bu öneminden dolayı Rabbimiz, bu işi hafife alanları, cihada
katılmayı ağırdan alanları kınamaktadır (9/Tevbe, 38). Müslüman toplum
içerisinde bu işi ağırdan alanlar, cemaatin genel durumunu bozar, iştahını
kaçırır.
âNefr' (seferberlik) olayına,
Tebük seferi güzel bir örnektir. Peygamberimiz (s.a.s.) Hicretin 8. yılında
Tebük seferi için genel seferberlik çağrısı yaptığı zaman, kimileri seferden
kaçmak için Peygamberimizden izin istedi. Münâfıklar ise, âbu sıcakta nefr
olmayın (sefere çıkmayın) diye aleyhte propoganda yaptılar. Allah (c.c.), onlara
Cehennem ateşinin daha sıcak olduğunu hatırlatarak şöyle cevap verdi: "...De
ki: Cehennem ateşi daha sıcaktır (ona nasıl dayanacaksınız?) Keşke anlasalardı!"
(9/Tevbe, 81)
Bu seferberlik
müslümanların başkanının, gerektiği zaman uygulayacağı olağanüstü bir durumdur.
Bazen de bu seferberlik özel ve yerel olabilir. Fıkıf dilinde âNefr günü',
hacıların Mina'dan Mekke'ye indikleri gündür. Peygamberimiz bu günü ve kurban
kesme gününü övmektedir.[1]
[1]
Hüseyin K. Ece, İslâm'ın Temel Kavramları, s. 491-492
KITÂL-SAVAŞ
- KITÂL/SAVAŞ. Kıtâl/Savaş; Anlam ve Mâhiyeti
- Barış ve Savaş. Barış; İslâm'ın Temel Hedefi ve İnsanlararası İlişkilerin Temeli
- 1- Haksızlığa Uğramak
- 2- Fitneyi Önlemek, Tevhîdi/Allah'ın Birliğini Ortaya Koymak
- Hangi Kâfirlerle Savaşmadan İyi Geçinilebilir?.
- Kur'ân-ı Kerim'de Savaş Kavramı
- Tefsirlerden İktibaslar
- Hadis-i Şeriflerde Savaş.
- İslâm'da Savaşın Sebebi ve Amacı İslâm'da Kıtâlin Sebebi; Kurtarıcı Merhamet
- Yeryüzündeki Savaşların Sebebi
- Bir Savaşçı, Bir Komutan Olarak Rasûlullah.
- Düşmanlık ve Dostluk; Tevhidin Gereğidir, İmanın Dışa Yansımasıdır
- Her Din ve İdeolojinin Dostluk ve Düşmanlık Anlayışı Kendine Hastır
- Düşmanın Silâhıyla Silâhlanmak
- Cihad ve Mücâhede.
- Cihad Saldırı mıdır?.
- Cihadın Amacı ve Kapsamı
- Cihadın Fazileti
- Neye Karşı Cihad?
- Mücâhede
- Mücâhid
- Mücâhidlerin Özellikleri
- Gazve ve Seriyye.
- Seriyye
- Kıyâm..
- Nefr (Seferberlik)
- Ribat ve Murâbıt Ribat
- Murâbıt
- Râbıta
- Hadis-i Şeriflerde Murâbıtların Fazileti