Ribat ve Murâbıt Ribat
Ribat ve Murâbıt
Ribat ve Murâbıt
Ribat:
Bu kelimenin kökü ârabeta'
fiilidir. Bu kökten türeyen ârâbıta', âribât', âmurâbıt', âirtibât', ârabt' gibi
kelimeler farklı anlamlarda kullanılmaktadır. âRâbıta'; bağ, bağlantı, bağlamak,
düşmanla karşılaşmaya hazır olmak gibi mânâlara gelir. Râbıtanın türediği fiil
sözlükte, bir şeyi bağlamak, birinin kalbine sabır vererek kuvvetlendirmek,
kalbi cesur olmak, korku anında cesaretli olmak demektir. Ribat kelimesinin
türediği ra-be-ta ve türevleri Kur'an'da beş yerde geçmektedir (3/Âl-i İmrân,
200; 8/Enfâl, 11, 60, 18/Kehf, 14; 28/Kasas, 10).
âRibat' bir işe sarılıp devam
etmek, düşmana karşı savaş atları (veya malzemeleri) hazırlamak ve sınırı
düşmana korumak için beklemek demektir. "Onlara karşı gücünüzün yettiği
kuvvet ve ribat atları (cihad malzemeleri) hazırlayınâ¦." (8/Enfâl, 60).
Buradaki âribat', hem savaş için hazırlıklı olmayı, hem de savaş için gerekli
malzemeyi hazırlamayı ifâde etmektedir. Eğer mü'minler, düşmanlarına karşı
hazırlıksız olurlarsa, düşmanların saldıracakları gediklerde, sınır boylarında
nöbet tutmazlarsa, yani her an saldırı olacakmış gibi hazırlıklı olmazlarsa;
düşmanları onları gâfil avlarlar ve onlara zarar verebilirler.
âRibat' aynı zamanda ibâdete
sarılmak, ibâdete devam etmek, gönlü ve duyguları en samimi bir şekilde ibâdet
şuuruna bağlamak demektir. Mü'min her an ibâdete hazırdır, ibâdetinde
süreklidir. O böyle yapmakla, imanın düşmanlarına karşı kendini korumuş olur,
imanını koruma altına almış olur. İslâm ülkesinin sınır boylarında müslümanların
vatanlarını, ırzlarını ve dinlerini korumak için düşmanlara karşı hazırlıklı
olan İslâm askeri gibi, her müslüman da, imanın yeri olan kalbinin kapısında
imanı tehlikeye düşüren tehlikelere karşı âribat' yapar, nöbet tutar, hazır
olur, ibâdetine sürekli dikkat eder.
Türkçe'de bağ anlamında
kullanılan âirtibat' aslında saldırgan düşmana karşı hazır olmak demektir. Bu
kelime elbette bir şeyle bağ ve bağlantı kurmak anlamına da gelmektedir.
Ribat ve Murâbıt
Ribat:
Bu kelimenin kökü ârabeta'
fiilidir. Bu kökten türeyen ârâbıta', âribât', âmurâbıt', âirtibât', ârabt' gibi
kelimeler farklı anlamlarda kullanılmaktadır. âRâbıta'; bağ, bağlantı, bağlamak,
düşmanla karşılaşmaya hazır olmak gibi mânâlara gelir. Râbıtanın türediği fiil
sözlükte, bir şeyi bağlamak, birinin kalbine sabır vererek kuvvetlendirmek,
kalbi cesur olmak, korku anında cesaretli olmak demektir. Ribat kelimesinin
türediği ra-be-ta ve türevleri Kur'an'da beş yerde geçmektedir (3/Âl-i İmrân,
200; 8/Enfâl, 11, 60, 18/Kehf, 14; 28/Kasas, 10).
âRibat' bir işe sarılıp devam
etmek, düşmana karşı savaş atları (veya malzemeleri) hazırlamak ve sınırı
düşmana korumak için beklemek demektir. "Onlara karşı gücünüzün yettiği
kuvvet ve ribat atları (cihad malzemeleri) hazırlayınâ¦." (8/Enfâl, 60).
Buradaki âribat', hem savaş için hazırlıklı olmayı, hem de savaş için gerekli
malzemeyi hazırlamayı ifâde etmektedir. Eğer mü'minler, düşmanlarına karşı
hazırlıksız olurlarsa, düşmanların saldıracakları gediklerde, sınır boylarında
nöbet tutmazlarsa, yani her an saldırı olacakmış gibi hazırlıklı olmazlarsa;
düşmanları onları gâfil avlarlar ve onlara zarar verebilirler.
âRibat' aynı zamanda ibâdete
sarılmak, ibâdete devam etmek, gönlü ve duyguları en samimi bir şekilde ibâdet
şuuruna bağlamak demektir. Mü'min her an ibâdete hazırdır, ibâdetinde
süreklidir. O böyle yapmakla, imanın düşmanlarına karşı kendini korumuş olur,
imanını koruma altına almış olur. İslâm ülkesinin sınır boylarında müslümanların
vatanlarını, ırzlarını ve dinlerini korumak için düşmanlara karşı hazırlıklı
olan İslâm askeri gibi, her müslüman da, imanın yeri olan kalbinin kapısında
imanı tehlikeye düşüren tehlikelere karşı âribat' yapar, nöbet tutar, hazır
olur, ibâdetine sürekli dikkat eder.
Türkçe'de bağ anlamında
kullanılan âirtibat' aslında saldırgan düşmana karşı hazır olmak demektir. Bu
kelime elbette bir şeyle bağ ve bağlantı kurmak anlamına da gelmektedir.
KITÂL-SAVAŞ
- KITÂL/SAVAŞ. Kıtâl/Savaş; Anlam ve Mâhiyeti
- Barış ve Savaş. Barış; İslâm'ın Temel Hedefi ve İnsanlararası İlişkilerin Temeli
- 1- Haksızlığa Uğramak
- 2- Fitneyi Önlemek, Tevhîdi/Allah'ın Birliğini Ortaya Koymak
- Hangi Kâfirlerle Savaşmadan İyi Geçinilebilir?.
- Kur'ân-ı Kerim'de Savaş Kavramı
- Tefsirlerden İktibaslar
- Hadis-i Şeriflerde Savaş.
- İslâm'da Savaşın Sebebi ve Amacı İslâm'da Kıtâlin Sebebi; Kurtarıcı Merhamet
- Yeryüzündeki Savaşların Sebebi
- Bir Savaşçı, Bir Komutan Olarak Rasûlullah.
- Düşmanlık ve Dostluk; Tevhidin Gereğidir, İmanın Dışa Yansımasıdır
- Her Din ve İdeolojinin Dostluk ve Düşmanlık Anlayışı Kendine Hastır
- Düşmanın Silâhıyla Silâhlanmak
- Cihad ve Mücâhede.
- Cihad Saldırı mıdır?.
- Cihadın Amacı ve Kapsamı
- Cihadın Fazileti
- Neye Karşı Cihad?
- Mücâhede
- Mücâhid
- Mücâhidlerin Özellikleri
- Gazve ve Seriyye.
- Seriyye
- Kıyâm..
- Nefr (Seferberlik)
- Ribat ve Murâbıt Ribat
- Murâbıt
- Râbıta
- Hadis-i Şeriflerde Murâbıtların Fazileti