Fecir | Konular | Kitaplar

KÖLELİK.. Abd/Köle; Anlam ve Mâhiyeti

KÖLELİK



KÖLELİK
 

Abd/Köle; Anlam ve Mâhiyeti 

 
Sâmi kökenli olduğu için
İbrânice ve diğer akraba dillerde de görülen "abd"; Arapçada bazı mânâ
farklılıklarıyla birlikte rakîk, rakabe, kınn, memlûk, vasîf, milk-i yemîn ve
sadece kadın köle anlamında câriye, eme, vasîfe, memlûke, ğurre kelimeleriyle de
ifâde edilmiştir. Kelimenin kökünü oluşturan ibâdet ve ubûdiyet köklerinde
kulluk ve itaat anlamı vardır. Kulluk ve itaat Allah'a yapılıyorsa abd: "Hür
insan"; kula yapılıyorsa: "Köle" mânâsında kullanılır. Kur'an'da bütün
müslümanlarca "insanların en fazîletlisi" kabul edilen Hz. Muhammed (s.a.s.)
için, ayrıca diğer peygamberler, cinler, hatta melekler için "abd" kelimesi
kullanılmıştır (17/İsrâ, 1; 51/Zâriyât, 56; 4/Nisâ, 172).
Köle anlamında kullanılan "abd"
için "Mü'min bir abd, hür bir müşrikten daha iyidir" (2/Bakara, 221)
denilmekte, câriye için de yine aynı âyette "eme" sözcüğü kullanılmakta ve
benzer yargıda bulunulmaktadır. Râgıb el-Isfahânî, "abd"in Kur'an'daki
kullanılış tarzını dörde ayırmıştır: 1) Hukuk açısından abd, 2) Yaratılması
bakımından abd, 3) Allah'a kulluk bakımından abd, 4) Dünyanın ve dünya
servetinin kölesi olan abd. Kulların en kötüsü dördüncü gruptan olan abddır.
Kur'ân-ı Kerim'de, göklerde ve
yerde bulunan herkesin, Allah'ın huzuruna abd olarak çıkacağı bildirilir
(19/Meryem, 93). Câhiliyye döneminde pek az kullanılan Abdullah (Allah'ın kulu)
şahıs adlarının, İslâm döneminde yaygın hale gelmesinin temelinde bu prensip
vardır. Ayrıca, bu ismin yaygınlaşmasında, İslâm'daki vicdan özgürlüğü ve tevhid
anlayışının yanı sıra, en güzel ismin Abdullah ve Abdurrahman olduğunu bildiren
hadis-i şerifin (Ahmed bin Hanbel, IV/178, 345) de büyük rol oynadığını kabul
etmek gerekir.
İnsanın başkalarına karşı
isteyerek veya istemeyerek yaptığı kulluk hizmetleri de vardır. Bu durumda abd,
sadece görevini yerine getiren, efendisinin emrini yapan insandır. Fakat insan,
Allah'a kulluk görevinde, sadece O'nun emirlerini yerine getirmekle yetinmez,
aynı zamanda O'nun rızâsını kazanmak amacıyla mümkün olan en içtenlikli söz ve
davranışlarıyla saygı, sevgi ve bağlılığını gösterir.[1] 

Köle; hukukî, iktisadî ve
sosyal bakımlardan hür insanlardan farklı ve aşağı statüde kabul edilen kimse
demektir. Bu statüde bulunan erkeğe "köle", kadına ise "câriye" denir. Kul,
bende, halayık ve halk dilinde esir, kölenin eş anlamlısıdır. Kadın köleye ise
Türkçede câriye ve odalık denir. Farsçada "bende" ve "gulâm" köle; "kenîz" ise
câriye anlamındadır.
Köle, hukukî muâmele ve
tasarruflara konu olabildiği için bir yönüyle "mal" sayılırken; iman, ibâdet,
muâmelât ve cezâ hukuku alanındaki sorumluluk ve yükümlülükleri dikkate
alındığında "edâ" ve "vücub" ehliyeti kısıtlanmış kendine özgü bir insan
statüsündedir. Velâyet, şâhitlik ve kazâ görevinden âciz olması ve mülk
edinememesi köleliğin ehliyet ârızası yönünü güçlendirir.
 

 




[1]
Muhammed Hamidullah, T.D.V. İslâm Ansiklopedisi, c. 1, s. 57.