Allah ile insanlar arasında, İbâdetleri Allah'a çıkaran ve aracılık/arabuluculuk yapan varlıklar olduğuna inanmak
Allah ile insanlar arasında
Allah ile insanlar
arasında, İbâdetleri Allah'a çıkaran ve aracılık/arabuluculuk yapan varlıklar
olduğuna inanmak:
Allah ile insanlar arasında, Allah'ın
buyruklarını insanlara ulaştıran peygamberlerden başka, Allah ile insanlar
arasında bu anlamda aracılar/şefaatçiler yoktur. Kul ile Allah arasına İbâdet
yönüyle hiç kimse giremez. Allah, kulun İbâdetini, duâsını işitir ve onu görür.
Allah, kuluna şah damarından daha yakındır. Kul duâ ettiği zaman, Allah onun
duâsını ânında işitir. Allah'ı hakkıyla takdir edemeyen câhiller ise, kulu
Allah'a yaklaştırıcı, aracı zatların olduğuna inanırlar, böylece şirke düşerler.
Yanlış bir örnekle doğruluklarını isbatlamaya kalkışırlar: "Bir vatandaşın
cumhurbaşkanı ile görüşebilmesi için aracılara, cumhurbaşkanına yakın zatlara
ihtiyaç duyulur da âlemlerin rabbi olan Allah ile görüşebilmek için aracılara
ihtiyaç duyulmaz mı?" derler. Elbette cumhurbaşkanı ile herkes görüşemez,
aracılara ihtiyaç duyulur. Çünkü cumhurbaşkanı, bir anda ancak bir kişiyle
görüşebilen, bir kişiyi duyabilen âciz ve zavallı bir varlıktır. Milyonlarca
vatandaşı bir anda kabul etmesi, onları görmesi ve işitmesi mümkün değildir.
Fakat, Allah bundan âciz midir ki aracılara gerek duysun! O, bir anda bütün
kâinatı ve yarattığı varlıkları görür ve duyar. O, semî' ve basîrdir. Çünkü O,
ilâhtır. Gerçek İlâh, âcizlik göstermez, eksik ve noksanlıktan uzaktır. Kul ile
Allah'ı karşılaştırıp kıyas ederek böyle bir şirki, İbâdet gibi insanlara
sunmak, şeytanın evliyâsının bir tuzağıdır. Bu tuzağa düşmemek için uyanık
olmak, Allah'ın kitabını okumak ve anlamak gerekir. Allah Kitab'ında ne
buyuruyor: "Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları Kur'an ile
uyar. Ki onların Allah'tan başka velîleri ve şefaatçilerı (aracıları) yoktur.
Umulur ki sakınırlar." (6/En'âm, 51) "Kullarım sana Benden sorarlarsa,
Ben şüphesiz onlara yakınım. Bana duâ edenin, duâ ettiği zaman duâsına cevap
veririm. O halde onlar da Benim çağrımı kabul etsinler ve Bana inansınlar ki
doğru yolu bulabilsinler." (2/Bakara, 186)
Allah ile insanlar
arasında, İbâdetleri Allah'a çıkaran ve aracılık/arabuluculuk yapan varlıklar
olduğuna inanmak:
Allah ile insanlar arasında, Allah'ın
buyruklarını insanlara ulaştıran peygamberlerden başka, Allah ile insanlar
arasında bu anlamda aracılar/şefaatçiler yoktur. Kul ile Allah arasına İbâdet
yönüyle hiç kimse giremez. Allah, kulun İbâdetini, duâsını işitir ve onu görür.
Allah, kuluna şah damarından daha yakındır. Kul duâ ettiği zaman, Allah onun
duâsını ânında işitir. Allah'ı hakkıyla takdir edemeyen câhiller ise, kulu
Allah'a yaklaştırıcı, aracı zatların olduğuna inanırlar, böylece şirke düşerler.
Yanlış bir örnekle doğruluklarını isbatlamaya kalkışırlar: "Bir vatandaşın
cumhurbaşkanı ile görüşebilmesi için aracılara, cumhurbaşkanına yakın zatlara
ihtiyaç duyulur da âlemlerin rabbi olan Allah ile görüşebilmek için aracılara
ihtiyaç duyulmaz mı?" derler. Elbette cumhurbaşkanı ile herkes görüşemez,
aracılara ihtiyaç duyulur. Çünkü cumhurbaşkanı, bir anda ancak bir kişiyle
görüşebilen, bir kişiyi duyabilen âciz ve zavallı bir varlıktır. Milyonlarca
vatandaşı bir anda kabul etmesi, onları görmesi ve işitmesi mümkün değildir.
Fakat, Allah bundan âciz midir ki aracılara gerek duysun! O, bir anda bütün
kâinatı ve yarattığı varlıkları görür ve duyar. O, semî' ve basîrdir. Çünkü O,
ilâhtır. Gerçek İlâh, âcizlik göstermez, eksik ve noksanlıktan uzaktır. Kul ile
Allah'ı karşılaştırıp kıyas ederek böyle bir şirki, İbâdet gibi insanlara
sunmak, şeytanın evliyâsının bir tuzağıdır. Bu tuzağa düşmemek için uyanık
olmak, Allah'ın kitabını okumak ve anlamak gerekir. Allah Kitab'ında ne
buyuruyor: "Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları Kur'an ile
uyar. Ki onların Allah'tan başka velîleri ve şefaatçilerı (aracıları) yoktur.
Umulur ki sakınırlar." (6/En'âm, 51) "Kullarım sana Benden sorarlarsa,
Ben şüphesiz onlara yakınım. Bana duâ edenin, duâ ettiği zaman duâsına cevap
veririm. O halde onlar da Benim çağrımı kabul etsinler ve Bana inansınlar ki
doğru yolu bulabilsinler." (2/Bakara, 186)
PUT VE PUTA TAPMA
- PUT VE PUTA TAPMA..
- Put; Anlam ve Mâhiyeti
- Putlara Tapınmanın Sebepleri
- Putperestlik
- Tarihten Günümüze Put ve Putlaştırma
- İlâh Nedir; Putlaştırıp İlâhlaştırma Nasıl Olmaktadır?.
- İlâh'ın Kur'an'daki Iki Mânâsı
- İlâh Düşüncesi
- Putlaştırılıp İlâh Haline Getirilen Bâtıl Ta ı Anlayışları
- Kur'ân-ı Kerim'de Put Kavramı ve Puta Tapma.
- Kur'ân-ı Kerim'de Her Çeşit Puta Tapma ve Şirk, Şu Şekillerde Tanımlanır
- Hadis-i Şeriflerde Put Kavramı ve Puta Tapma.
- Tevhid Penceresinden Günümüz ve İnsanımız.
- Tevhidin ve Putçuluğun Amelle İlişkisi
- Muvahhid; Tüm Putları Her Şekilde Reddeden Mü'min.
- Endâd; Bir Şeyi Allah'a Denk Tutma ve Putlaştırılan Sevgi
- Endâd Edinmenin İki Yansıması a- Endâdı (Bir Şeyi) Allah'ı Sever Gibi Sevmek
- b- Endâda Tâbi Olup Allah'a İtaat Eder Gibi İtaat Etmek
- Şirk; Putlaştırmanın Genel Adı
- Şirk ve Küfür İlişkisi
- Şirk En Büyük Zulümdür
- Şirk İnancının Bir Temeli Yoktur
- Allah (c.c.) şirk günahını affetmez
- Şirk koşmadan ölenlerin affedileceği umulur
- Şirkin ve Putperestliğin Çağdaş Yansımaları
- Güncel Câhilî Eğitimde Şirk
- Şirkin Sebepleri
- 1-) İnsanın Kendisini/Hevâsını (Basit Arzu ve Şehvetlerini) Ta ılaştırması
- 2-) Ataların Yolunu Körü Körüne Tâkip Etmek, Gelenekleri, Örf ve Âdetleri Yüceltmek, Irkçılık
- 3-) Aşırı Hürmet ve Saygı; Diğer Varlıkları Allah ve Rasûlünden Çok Sevmek