Mâbed/Tapınak.
Mâbed
Mâbed/Tapınak
Mâbed (ma'bed): İbadet mahalli, ibâdete mahsus
bina, cami, mescid bir dine bağlı olanların belirli zamanlarda toplu olarak veya
tek başlarına ibâdet etmeleri için yapılmış özel bina, ibâdethâne, ibâdetgâh.
Türkçe'de yeni bir terim olarak kullanılmakta olan tapınak sözü ise, İslâm'ın
dışındaki dinlerin mâbedlerini ifade eder. Tapınak: Taepım yeri demektir.
Çeşitli dinsel geleneklerde tapınmak için yapılan özel binalara denir. Genelde
tüm dinlerin içinde ibâdet edilen kutsal mekânları için kullanılmakla birlikte,
özelde Yahûdi, Hint ve Çin dinsel geleneklerindeki ilgili yapılar için
kullanılır. Bununla birlikte, en ilkel inançlarda bile tapım için belli yerler
ayrılmıştır. Bunun nedeni kutsal olanı kutsal olmayandan ayrı tutma gereğidir.
Bazı müşrik câhiliyye inanışlarında tapınak, ata ruhlarının eğleştiğine inanılan
kutsal bir kaya, bir orman, bir ırmak vb. olabilir.
Mâbed kavramı Lâtince'de "templum" kelimesinin
karşılığı olup, kâhinlerin kuşların uçuşunu gözetlemek için kullandıkları
yüksekçe mekan, herhangi bir mekan, gökyüzü, mâbed veya tanrılara tahsis edilmiş
yer, kapalı ve çevrili her yer, sığınak, mezar, bir mâbedteki heykel, veya
mâbedde heykelin bulunduğu yer, bir çatının kalınlığı veya eni, gibi anlamlara
gelip Fransızca ve İngilizce'de mâbed anlamına gelen "temple" kelimesine de
kaynaklık etmiştir. Temple de kaynağını çağrıştıran bir anlama bağlı kalmış
olup, Yahudilik ve Hristiyanlıkta ibâdet etmeğe mahsus yeri (Place of God, house
of God), putperestlerde ise bir tanrıya adanan veya kurban kesmeye yarayan yeri
ifade eder. Yunanlılarda, Romalılarda ve Kudüs Yahudileri'nde mâbed her iki
amacı gerçekleştirmek için inşa edilmiştir. Hint dinlerindeki mâbedler -halkın
ibâdet yerleri olmaktan çok- tanrıların yeryüzündeki ikamet yerleridir. Mısır ve
Sâmi mâbedleri de bu espriyi andıran bir tarzda ev (house) veya saray (palace)
kelimeleriyle ifade edilir (M. Affred De Wailly, Nouveau Dictionnaire Latin
Français, Paris 1861, s. 938; Shailer Mathews-Gerald Birney Smith, A Dictionary
of Religion and Ethics (U.S.A) 1921, s. 439-440; E. Royston Pıke, Encyclopedia
of Religion and Religons, London 1951, s. 371).
Yahudilik terminolojisinde ibâdet yerleri için
genel anlamda mâbed (temple); daha özel anlamda Süleyman Mâbedi (Solomon Temple),
Kudüs Mâbedi, Bet ha-Mikdaş (Beytü'l-Makdis), Sinagog (Synagogue), Bet ha-keneset
gibi kelimeler kullanılmıştır (The Jewish Encyclopedia, (U.S.A) 1905, XI,
619-620, XII, 93-94; The Universal Jewish Encyclopedia, (U.S.A) 1948, X, 119,
194; Encyclopedia Britannica, (U.S.A) 1970, XXI, 827-828; Pıke, a.g.e., s. 371).
Hristiyan ibâdet yerleri de Katakomp (Catacomp), Kilise (Churc), Katedral (Cathedral),
Manastır (Monastery) gibi kelimelerle ifade edilmiştir (S.G.F. Brandon, A
Dictionary of Comparative Religion, London 1971, s.177, 178, 196; Pıke, a.g.e.,
s. 84, 86, 101).
İslâm'da genel mâbedler için mescid ve cami;
Kâbe için hem "Beyt" hem de mescid kelimeleri kullanılır. Âyet ve hadislerde
İslâm mâbedlerinin yanısıra, diğer dinlerin mâbedlerinden de söz edildiğini
görmekteyiz. Nitekim Sion Dağı'ndaki Süleyman Mâbedi için Mescid ve Mescid-i
Aksâ; Sinagog karşılığında Salavat (Havra), Kenîsetü'l-Yehûd; Kilise
karşılığında da Bîa ve Kenîse kelimeleri kullanılır. Kur'ân-ı Kerim'de
münâfıklar tarafından sözde ibâdet ama gerçekte İslâm toplumunu bölmek için bir
toplanma yeri olarak yapılan mekâna da mescid denilmesi dikkate değer.[1]
[1] Ahmet
Güç, Şamil İslâm Ansiklopedisi, c. 4, s. 34-37
Mâbed/Tapınak
Mâbed (ma'bed): İbadet mahalli, ibâdete mahsus
bina, cami, mescid bir dine bağlı olanların belirli zamanlarda toplu olarak veya
tek başlarına ibâdet etmeleri için yapılmış özel bina, ibâdethâne, ibâdetgâh.
Türkçe'de yeni bir terim olarak kullanılmakta olan tapınak sözü ise, İslâm'ın
dışındaki dinlerin mâbedlerini ifade eder. Tapınak: Taepım yeri demektir.
Çeşitli dinsel geleneklerde tapınmak için yapılan özel binalara denir. Genelde
tüm dinlerin içinde ibâdet edilen kutsal mekânları için kullanılmakla birlikte,
özelde Yahûdi, Hint ve Çin dinsel geleneklerindeki ilgili yapılar için
kullanılır. Bununla birlikte, en ilkel inançlarda bile tapım için belli yerler
ayrılmıştır. Bunun nedeni kutsal olanı kutsal olmayandan ayrı tutma gereğidir.
Bazı müşrik câhiliyye inanışlarında tapınak, ata ruhlarının eğleştiğine inanılan
kutsal bir kaya, bir orman, bir ırmak vb. olabilir.
Mâbed kavramı Lâtince'de "templum" kelimesinin
karşılığı olup, kâhinlerin kuşların uçuşunu gözetlemek için kullandıkları
yüksekçe mekan, herhangi bir mekan, gökyüzü, mâbed veya tanrılara tahsis edilmiş
yer, kapalı ve çevrili her yer, sığınak, mezar, bir mâbedteki heykel, veya
mâbedde heykelin bulunduğu yer, bir çatının kalınlığı veya eni, gibi anlamlara
gelip Fransızca ve İngilizce'de mâbed anlamına gelen "temple" kelimesine de
kaynaklık etmiştir. Temple de kaynağını çağrıştıran bir anlama bağlı kalmış
olup, Yahudilik ve Hristiyanlıkta ibâdet etmeğe mahsus yeri (Place of God, house
of God), putperestlerde ise bir tanrıya adanan veya kurban kesmeye yarayan yeri
ifade eder. Yunanlılarda, Romalılarda ve Kudüs Yahudileri'nde mâbed her iki
amacı gerçekleştirmek için inşa edilmiştir. Hint dinlerindeki mâbedler -halkın
ibâdet yerleri olmaktan çok- tanrıların yeryüzündeki ikamet yerleridir. Mısır ve
Sâmi mâbedleri de bu espriyi andıran bir tarzda ev (house) veya saray (palace)
kelimeleriyle ifade edilir (M. Affred De Wailly, Nouveau Dictionnaire Latin
Français, Paris 1861, s. 938; Shailer Mathews-Gerald Birney Smith, A Dictionary
of Religion and Ethics (U.S.A) 1921, s. 439-440; E. Royston Pıke, Encyclopedia
of Religion and Religons, London 1951, s. 371).
Yahudilik terminolojisinde ibâdet yerleri için
genel anlamda mâbed (temple); daha özel anlamda Süleyman Mâbedi (Solomon Temple),
Kudüs Mâbedi, Bet ha-Mikdaş (Beytü'l-Makdis), Sinagog (Synagogue), Bet ha-keneset
gibi kelimeler kullanılmıştır (The Jewish Encyclopedia, (U.S.A) 1905, XI,
619-620, XII, 93-94; The Universal Jewish Encyclopedia, (U.S.A) 1948, X, 119,
194; Encyclopedia Britannica, (U.S.A) 1970, XXI, 827-828; Pıke, a.g.e., s. 371).
Hristiyan ibâdet yerleri de Katakomp (Catacomp), Kilise (Churc), Katedral (Cathedral),
Manastır (Monastery) gibi kelimelerle ifade edilmiştir (S.G.F. Brandon, A
Dictionary of Comparative Religion, London 1971, s.177, 178, 196; Pıke, a.g.e.,
s. 84, 86, 101).
İslâm'da genel mâbedler için mescid ve cami;
Kâbe için hem "Beyt" hem de mescid kelimeleri kullanılır. Âyet ve hadislerde
İslâm mâbedlerinin yanısıra, diğer dinlerin mâbedlerinden de söz edildiğini
görmekteyiz. Nitekim Sion Dağı'ndaki Süleyman Mâbedi için Mescid ve Mescid-i
Aksâ; Sinagog karşılığında Salavat (Havra), Kenîsetü'l-Yehûd; Kilise
karşılığında da Bîa ve Kenîse kelimeleri kullanılır. Kur'ân-ı Kerim'de
münâfıklar tarafından sözde ibâdet ama gerçekte İslâm toplumunu bölmek için bir
toplanma yeri olarak yapılan mekâna da mescid denilmesi dikkate değer.[1]
[1] Ahmet
Güç, Şamil İslâm Ansiklopedisi, c. 4, s. 34-37
PUT VE PUTA TAPMA
- PUT VE PUTA TAPMA..
- Put; Anlam ve Mâhiyeti
- Putlara Tapınmanın Sebepleri
- Putperestlik
- Tarihten Günümüze Put ve Putlaştırma
- İlâh Nedir; Putlaştırıp İlâhlaştırma Nasıl Olmaktadır?.
- İlâh'ın Kur'an'daki Iki Mânâsı
- İlâh Düşüncesi
- Putlaştırılıp İlâh Haline Getirilen Bâtıl Ta ı Anlayışları
- Kur'ân-ı Kerim'de Put Kavramı ve Puta Tapma.
- Kur'ân-ı Kerim'de Her Çeşit Puta Tapma ve Şirk, Şu Şekillerde Tanımlanır
- Hadis-i Şeriflerde Put Kavramı ve Puta Tapma.
- Tevhid Penceresinden Günümüz ve İnsanımız.
- Tevhidin ve Putçuluğun Amelle İlişkisi
- Muvahhid; Tüm Putları Her Şekilde Reddeden Mü'min.
- Endâd; Bir Şeyi Allah'a Denk Tutma ve Putlaştırılan Sevgi
- Endâd Edinmenin İki Yansıması a- Endâdı (Bir Şeyi) Allah'ı Sever Gibi Sevmek
- b- Endâda Tâbi Olup Allah'a İtaat Eder Gibi İtaat Etmek
- Şirk; Putlaştırmanın Genel Adı
- Şirk ve Küfür İlişkisi
- Şirk En Büyük Zulümdür
- Şirk İnancının Bir Temeli Yoktur
- Allah (c.c.) şirk günahını affetmez
- Şirk koşmadan ölenlerin affedileceği umulur
- Şirkin ve Putperestliğin Çağdaş Yansımaları
- Güncel Câhilî Eğitimde Şirk
- Şirkin Sebepleri
- 1-) İnsanın Kendisini/Hevâsını (Basit Arzu ve Şehvetlerini) Ta ılaştırması
- 2-) Ataların Yolunu Körü Körüne Tâkip Etmek, Gelenekleri, Örf ve Âdetleri Yüceltmek, Irkçılık
- 3-) Aşırı Hürmet ve Saygı; Diğer Varlıkları Allah ve Rasûlünden Çok Sevmek