Gündüz Yaşıyor, Gece Ölüyor, Sabah Diriliyoruz .

Gündüz Yaşıyor

Gündüz
Yaşıyor, Gece Ölüyor, Sabah Diriliyoruz



"Niçin varsın?" şeklindeki soruya "yok
olmak için" şeklinde cevap vermek, var olan ve yaşanılan her şeyi bir anda
anlamsız kılmak demektir. Öyle ya, siz bir şey icad eder, bir şey var edersiniz;
ardından size sorarlar: "Bunu niçin var ettin?" Cevap verirsiniz: "Var etmiş
olmak için var ettim!" Neticede her iki cevap da oldukça anlamsız olup, kişinin
kendisini, hayatı ve varlığı tanımadığını, olup bitenlerden gaflet içinde
yaşadığını gösterir.

"Onlar, ayakta, oturarak ve yanları
üzerine yatarken Allah'ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde
düşünürler. Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın (derler). Sen yücesin, bizi ateş
azabından koru." (Âl-i
İmran: 3/191)

Her şeyin bir anlamı vardır. Hayatın,
ölümün, ağaçların, dağların, insanların, hayvanların... Ölümü anlamlandırdığımız
zaman, her şey bir anlam kazanacaktır. Ölüm, bir yok olma değil; yeni bir
hayatın başlangıcıdır. Ölümlü, fani sıkıntılarla dolu bir diyardan, ölümün
olmadığı, ebedî, mükâfatlarla dolu zahmet ve sıkıntının bulunmadığı, sevdiğimiz
her şeyin bulunduğu bir diyara yolculuktur. Onun için müslüman ölümden korkmaz;
sadece ona hazır olur. Hatta, yeri geldiğinde seve seve canını verir, âhiret
karşılığında dünyayı satar. "Ölüm yok olmak değil; bir diriliştir, yeni bir
hayata geçiştir" cümlesinden hareketle, yaşadığımız hayatı ve varlıkları
seyredelim:

Her gece bir ölüm, her sabah bir
diriliştir. Gece olur uyuruz. Uyku, ölümün kardeşidir, ölmenin provasıdır. Bir
müddet sonra uyanırız. Yani ölümden dirilişe geçeriz. Bunu her gün tekrarlarız.
Gündüz yaşar, gece ölür, sabah diriliriz.

[1]








[1] Ahmet
Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.