BESMELE . Besmele; Anlam ve Mâhiyeti
BESMELE
BESMELE
Besmele;
Anlam ve Mâhiyeti:
Besmele:
"Bismillâhirrahmânirrahîm" sözünün kısaltılmış şekli. Hayırlı ve helâl bir işe
başlarken, Allah'ın adını anmak ve bu adla işe başlamak için besmele çekilir.
Bismillâhirrahmânirrahîm: "Rahmân ve Rahîm Allah'ın adıyla (başlarım)" anlamına
gelir.[1]
Besmeleyi "esirgeyen, bağışlayan Tanrı'nın adıyla" gibi yanlış; yanlış olduğu
kadar gaflet ve cehâlet kokan tercümeyi kabul etmek mümkün değildir. "Allah"
lafzı, özel isim olduğu ve Yaratıcımızın tüm güzel isimlerini içinde barındıran
bir anlam taşıdığı için başka bir dile tercüme edilemez. Ayrıca "esirgeyen"
tabiri çok yanlış bir tercümedir. Türkçede "esirgemek", daha çok olumsuz bir
sıfat anlamında kullanılır. Saklamak, korumak gibi anlamlarından daha çok;
kıyamamak ve cimrilik yapmak manalarında kullanılır ki Allah'ın Rahmân sıfatının
kesinlikle karşılığı değildir.[2]
Kur'ân-ı Kerîm'in ilk nâzil
olan âyet-i kerimesi "Yaratan Rabb'inin adıyla (besmele çekerek) oku!.."
(Alak: 96/1)[3]
mealinde olup emir sıgasıyla inzâl buyurulmuştur. Bu emir sadece Peygamber
Efendimize değil, bütün mü'minleredir. Çünkü usûl-i tefsirde kaidelerden birisi
de: "Sebebin hususî olması, hükmün umumî olmasına mâni değildir"[4]
cümlesiyle ifade olunmuştur. Mü'minler meşrû (şer'i, mübah) bir işe başlarken
"Besmele-Hamdele ve Salvele" getirmeyi ihmal etmezler. Çünkü bilirler ki, bu
usûle riayet edilmeden başlanan herhangi bir işte, mutlaka bereketsizlik ortaya
çıkar.[5]
Kur'ân-ı Kerim okurken, hayvan keserken, abdest alırken, namaz kılarken ve av
ile meşgul olurken besmeleyi ihmal etmezler. Kaldı ki hayvan keserken, ava silah
atarken ve ava köpeği salarken besmele çekmenin kat'i delille (nassla) sabit
olduğunun şuurundadırlar.[6]
Aksi davranışın, yani besmeleyi kasten terk etmenin; elde ettikleri eti haram
kılacağını bilirler.[7]
Kur'ân-ı Kerîm'de; Fir'avn
kıssası haber verilirken, sihirbazların "Kaalû bi'izzeti Fir'avne" (Fir'avn'ın
izzeti için) diyerek asalarını yere bıraktıkları beyan edilir.[8]
Bilindiği gibi Fir'avn kelimesi "RA ilâhının oğlu" anlamına gelen bir terkiptir.
Fir'avn, Mısır'ı "RA" ilâhı adına yönetirdi. Tabii bu, bugünkü çağdaş
ideolojilerden farklı bir tutum değildi. Dikkat edilirse; sosyalist ülkelerin
yöneticileri, başta Karl Marx olmak üzere, Lenin ve diğer teorisyenler adına
sistemi sürdürürler. Kapitalizm'de de durum bundan farklı değildir. Genel olarak
her ülkede, iktidar durumunda olan ideoloji, aynı metodlarla ayakta tutulur. Her
işe başlarken, o ideolojinin kurucusunun adını anmak zarurettir. Dolayısıyle,
Fir'avna bağlı olan sihirbazların kıssasında, bu hususun beyan edilmesi,
sürekliliğinin bir belgesidir.
[9]
İslâmiyet'ten önce Araplar,
herhangi bir işe başlarken, bağlı bulundukları ilâhlarının adlarını anarak
başlarlar, meselâ, Bismi'l-Lat (Lat'ın ismiyle), Bismi'l-Uzza (Uzza'nın ismiyle)
derlerdi. Her kavimde buna benzer sözlerin kullanıldığı ve meselâ bir
hizmetlinin, âmirinin verdiği bir emri yerine getirirken,
"Bunu falanın adına yapıyorum"
demesi âdettendir.
Resulullah (s.a.s.), İslâm
dinini tebliğ etmeğe başladıktan sonra, cahiliye Arapları'nın kullandığı sözü
değiştirmiş ve, "Ey Allah'ım, senin adınla" anlamına gelen, "Bismike
Allahümme" ve "Allah'ın adıyla" anlamına gelen, "Bismillahi"
sözlerini kullanmıştır. Ancak Kur'an-ı Kerîm'de Neml suresinin otuzuncu ayeti
nazil olduktan sonra besmele son şeklini almıştır. Bu ayette Süleyman (a.s.)
tarafından yazılan bir mektup söz konusudur. Mektupta "Bu mektup
Süleymandan'dır ve Rahman, Rahim olan Allah'ın adıyla başlamaktadır."
denilmektedir. Kısaca besmele dediğimiz ve "Rahman, Rahim olan Allah'ın adıyla"
anlamına gelen Bismi'llahi'r-Rahmani'r-Rahim'in Kur'ân-ı Kerîm'den bir ayet,
yahut bir ayetin bir kısmı olduğu anlaşılmaktadır.
"İşime, Rahman ve Rahim olan
Allah'ın adıyla başlıyorum. O'nun emriyle ve O'nun için bu işin başındayım ve
O'nun adına teşebbüste bulunuyorum, O'nun emriyle yapıyorum. Çünkü bu başladığım
işin tamamlanmasında gerekli olan kuvvet ve kudret O'nun tarafından bana
verilmiştir ve O'ndandır. O bana bu kuvvet ve kudreti vermezse ben bu işi
tamamlayamam."
Helâl ve hayırlı bir işe
başlarken, Allah'ın adını anmak, her müslümanın üzerinde titizlikle durması
gereken görevlerindendir. Kur'an-ı Kerîm'de buna işaret eden pek çok emirler,
vardır.
"Atalarınızı andığınız gibi,
hatta daha çok Allah'ı anın." (el-Bakara: 2/200)
"Namazlarınızı kıldıktan
sonra, ayakta otururken ve yanlarınızın üzerinde iken Allah'ı anın."
(en-Nisa: 4/103)
"Rabbı'nın adını an. İhlâs
ile O'na yönel." (el-Müzzemmil: 73/8)
"Rabbı'nın adını sabah akşam
an" (İnsan: 76/25)
Resulullah
(s.a.s.)'den nakledilen bir hadîsde şöyle denilmiştir: "Bismillah ile
başlamayan her ciddi iş noksandır."[10]
[1]
Şâmil İslam Ansiklopedisi: 1/226.
[2]
Ahmet Kalkan, Kur'an Kavramları.
[3] Geniş
bilgi için bkz.: Mecmuat'u't-Tefasir, İst.1320, Mt. Amire baskısından
tıpkıbasım Çağrı Yay. 1979 c. VI, sh. 539 (Kadı Beyzâvi ve Haazin bölümü)
[4]
Celâlüddin Abdurrahman İbn-i Ebû Behir es-Suyuti, el-İtkan fi ûlumû'l Kur'ân,
Kahire,1951, c. I, sh. 29.
[5] Ebû
Abdullah b. Yezid b. Mace, Sünenû İbn-i Mace; İst.1401, Çağn Yay. c. I, sh.
610 Had. No:1894.
[6]
Molla Hüsrev, Dürerû'l-Hükkam fi Şerhû
Gureru'1 Ahkâm, İst.1307, c. I, sh. 278. Ayrıca, Ebu Bekir el-Cessas, el-Ahkâmu'l-Kur'ân,
Beyrut 1335 c. I, sh. 8.
[7] İmam-ı
Merginani, el-Hidaye, Kahire, 1965, c. IV, sh. 63, Molla Hüsrev, a.g.e., c.
I, sh. 278 (Not: İmam-ı Şafü'ye göre haram olmaz. İmam-ı Malik'e göre haram
olur.)
[8] Şuara:
26/44. (Geniş bilgi için bkz.: İbn-i Kesir, Tefsirü'l Kur'ân'il Azim,
Beyrut:1969, Daru'1 Ma'rife Yay. c. III, sh. 334).
[9] Yusuf
Kerimoğlu, Kelimeler ve Kavramlar, İnkılap Yayınları: 65-66.
[10] Şâmil
İslam Ansiklopedisi: 1/226-227. Ahmet Kalkan, İslam Akaidi: 328-329.
BESMELE
Besmele;
Anlam ve Mâhiyeti:
Besmele:
"Bismillâhirrahmânirrahîm" sözünün kısaltılmış şekli. Hayırlı ve helâl bir işe
başlarken, Allah'ın adını anmak ve bu adla işe başlamak için besmele çekilir.
Bismillâhirrahmânirrahîm: "Rahmân ve Rahîm Allah'ın adıyla (başlarım)" anlamına
gelir.[1]
Besmeleyi "esirgeyen, bağışlayan Tanrı'nın adıyla" gibi yanlış; yanlış olduğu
kadar gaflet ve cehâlet kokan tercümeyi kabul etmek mümkün değildir. "Allah"
lafzı, özel isim olduğu ve Yaratıcımızın tüm güzel isimlerini içinde barındıran
bir anlam taşıdığı için başka bir dile tercüme edilemez. Ayrıca "esirgeyen"
tabiri çok yanlış bir tercümedir. Türkçede "esirgemek", daha çok olumsuz bir
sıfat anlamında kullanılır. Saklamak, korumak gibi anlamlarından daha çok;
kıyamamak ve cimrilik yapmak manalarında kullanılır ki Allah'ın Rahmân sıfatının
kesinlikle karşılığı değildir.[2]
Kur'ân-ı Kerîm'in ilk nâzil
olan âyet-i kerimesi "Yaratan Rabb'inin adıyla (besmele çekerek) oku!.."
(Alak: 96/1)[3]
mealinde olup emir sıgasıyla inzâl buyurulmuştur. Bu emir sadece Peygamber
Efendimize değil, bütün mü'minleredir. Çünkü usûl-i tefsirde kaidelerden birisi
de: "Sebebin hususî olması, hükmün umumî olmasına mâni değildir"[4]
cümlesiyle ifade olunmuştur. Mü'minler meşrû (şer'i, mübah) bir işe başlarken
"Besmele-Hamdele ve Salvele" getirmeyi ihmal etmezler. Çünkü bilirler ki, bu
usûle riayet edilmeden başlanan herhangi bir işte, mutlaka bereketsizlik ortaya
çıkar.[5]
Kur'ân-ı Kerim okurken, hayvan keserken, abdest alırken, namaz kılarken ve av
ile meşgul olurken besmeleyi ihmal etmezler. Kaldı ki hayvan keserken, ava silah
atarken ve ava köpeği salarken besmele çekmenin kat'i delille (nassla) sabit
olduğunun şuurundadırlar.[6]
Aksi davranışın, yani besmeleyi kasten terk etmenin; elde ettikleri eti haram
kılacağını bilirler.[7]
Kur'ân-ı Kerîm'de; Fir'avn
kıssası haber verilirken, sihirbazların "Kaalû bi'izzeti Fir'avne" (Fir'avn'ın
izzeti için) diyerek asalarını yere bıraktıkları beyan edilir.[8]
Bilindiği gibi Fir'avn kelimesi "RA ilâhının oğlu" anlamına gelen bir terkiptir.
Fir'avn, Mısır'ı "RA" ilâhı adına yönetirdi. Tabii bu, bugünkü çağdaş
ideolojilerden farklı bir tutum değildi. Dikkat edilirse; sosyalist ülkelerin
yöneticileri, başta Karl Marx olmak üzere, Lenin ve diğer teorisyenler adına
sistemi sürdürürler. Kapitalizm'de de durum bundan farklı değildir. Genel olarak
her ülkede, iktidar durumunda olan ideoloji, aynı metodlarla ayakta tutulur. Her
işe başlarken, o ideolojinin kurucusunun adını anmak zarurettir. Dolayısıyle,
Fir'avna bağlı olan sihirbazların kıssasında, bu hususun beyan edilmesi,
sürekliliğinin bir belgesidir.
[9]
İslâmiyet'ten önce Araplar,
herhangi bir işe başlarken, bağlı bulundukları ilâhlarının adlarını anarak
başlarlar, meselâ, Bismi'l-Lat (Lat'ın ismiyle), Bismi'l-Uzza (Uzza'nın ismiyle)
derlerdi. Her kavimde buna benzer sözlerin kullanıldığı ve meselâ bir
hizmetlinin, âmirinin verdiği bir emri yerine getirirken,
"Bunu falanın adına yapıyorum"
demesi âdettendir.
Resulullah (s.a.s.), İslâm
dinini tebliğ etmeğe başladıktan sonra, cahiliye Arapları'nın kullandığı sözü
değiştirmiş ve, "Ey Allah'ım, senin adınla" anlamına gelen, "Bismike
Allahümme" ve "Allah'ın adıyla" anlamına gelen, "Bismillahi"
sözlerini kullanmıştır. Ancak Kur'an-ı Kerîm'de Neml suresinin otuzuncu ayeti
nazil olduktan sonra besmele son şeklini almıştır. Bu ayette Süleyman (a.s.)
tarafından yazılan bir mektup söz konusudur. Mektupta "Bu mektup
Süleymandan'dır ve Rahman, Rahim olan Allah'ın adıyla başlamaktadır."
denilmektedir. Kısaca besmele dediğimiz ve "Rahman, Rahim olan Allah'ın adıyla"
anlamına gelen Bismi'llahi'r-Rahmani'r-Rahim'in Kur'ân-ı Kerîm'den bir ayet,
yahut bir ayetin bir kısmı olduğu anlaşılmaktadır.
"İşime, Rahman ve Rahim olan
Allah'ın adıyla başlıyorum. O'nun emriyle ve O'nun için bu işin başındayım ve
O'nun adına teşebbüste bulunuyorum, O'nun emriyle yapıyorum. Çünkü bu başladığım
işin tamamlanmasında gerekli olan kuvvet ve kudret O'nun tarafından bana
verilmiştir ve O'ndandır. O bana bu kuvvet ve kudreti vermezse ben bu işi
tamamlayamam."
Helâl ve hayırlı bir işe
başlarken, Allah'ın adını anmak, her müslümanın üzerinde titizlikle durması
gereken görevlerindendir. Kur'an-ı Kerîm'de buna işaret eden pek çok emirler,
vardır.
"Atalarınızı andığınız gibi,
hatta daha çok Allah'ı anın." (el-Bakara: 2/200)
"Namazlarınızı kıldıktan
sonra, ayakta otururken ve yanlarınızın üzerinde iken Allah'ı anın."
(en-Nisa: 4/103)
"Rabbı'nın adını an. İhlâs
ile O'na yönel." (el-Müzzemmil: 73/8)
"Rabbı'nın adını sabah akşam
an" (İnsan: 76/25)
Resulullah
(s.a.s.)'den nakledilen bir hadîsde şöyle denilmiştir: "Bismillah ile
başlamayan her ciddi iş noksandır."[10]
[1]
Şâmil İslam Ansiklopedisi: 1/226.
[2]
Ahmet Kalkan, Kur'an Kavramları.
[3] Geniş
bilgi için bkz.: Mecmuat'u't-Tefasir, İst.1320, Mt. Amire baskısından
tıpkıbasım Çağrı Yay. 1979 c. VI, sh. 539 (Kadı Beyzâvi ve Haazin bölümü)
[4]
Celâlüddin Abdurrahman İbn-i Ebû Behir es-Suyuti, el-İtkan fi ûlumû'l Kur'ân,
Kahire,1951, c. I, sh. 29.
[5] Ebû
Abdullah b. Yezid b. Mace, Sünenû İbn-i Mace; İst.1401, Çağn Yay. c. I, sh.
610 Had. No:1894.
[6]
Molla Hüsrev, Dürerû'l-Hükkam fi Şerhû
Gureru'1 Ahkâm, İst.1307, c. I, sh. 278. Ayrıca, Ebu Bekir el-Cessas, el-Ahkâmu'l-Kur'ân,
Beyrut 1335 c. I, sh. 8.
[7] İmam-ı
Merginani, el-Hidaye, Kahire, 1965, c. IV, sh. 63, Molla Hüsrev, a.g.e., c.
I, sh. 278 (Not: İmam-ı Şafü'ye göre haram olmaz. İmam-ı Malik'e göre haram
olur.)
[8] Şuara:
26/44. (Geniş bilgi için bkz.: İbn-i Kesir, Tefsirü'l Kur'ân'il Azim,
Beyrut:1969, Daru'1 Ma'rife Yay. c. III, sh. 334).
[9] Yusuf
Kerimoğlu, Kelimeler ve Kavramlar, İnkılap Yayınları: 65-66.
[10] Şâmil
İslam Ansiklopedisi: 1/226-227. Ahmet Kalkan, İslam Akaidi: 328-329.
BESMELE
- BESMELE . Besmele; Anlam ve Mâhiyeti
- Besmele Bir Ayet midir? .
- Besmelenin Tahlili
- Kur'an'da Besmele
- Besmelenin Anlam Derinlikleri
- Besmele, Allah'la Yapılan Bir Sözleşme Gibidir
- Besmele, Her Rasul ve Ümmetinin Kullandığı Bir Şifredir
- Besmele, Allah'tan İzin ve Onay İstemektir
- Besmele, Laik Mantığı Protestodur
- Besmele Çekmenin Hükmü
- Besmele Şuurunun Mü'mine Kazandırdıkları
- Besmeleyle İlgili Geniş Bilgi Alınabilecek Kaynaklar