Tevhid'in Kapsamı
Tevhid
Tevhid'in Kapsamı:
Bilindiği gibi'Tevhid' veya
âİslâm Dini', Tevhid Kelimesi veya Şehâdet Kelimesi ile özetlenmiştir. Bu yüzden
kim bu iki cümleyi inanarak söylerse mü'min olur. Bu iki cümle, İslâmın bütün
iman ve ibadet ilkelerini içerisine almaktadır. Mu'min, bu iki cümleden birini
söylediği zaman, bütün benliği ile Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Hz.Muhammed'in
getirdiği dinin Hakk din olduğuna tanıklık (şahitlik) eder. Her iki cümle de
ayrı ayrı İslâmın ve buna inanmayı ifade etmenin özetidir. Unutmamak gerekir ki,
İslâm yalnızca bu cümleleri âdil' ile tekrar etmek değildir. Bunlar İslâma giriş
ve İslâma girdikten sonra İslâma ait ne varsa hepsini peşinen kabul etme
duyurusudur. Mü'min, bunları söyleyerek seçtiği dini ve bunun her türlü
ilkesini, prensibini kabul ettiğini ortaya koymuş olur.
Mü'min, niçin
Tevhid Kelimesini söylediğinin farkındadır. Bu sözün yalnızca iki gerçeği haber
veren bir şey olmadığını bilir. Bu sözü söylerken neyi kabul ettiğini, neyi
reddettiğini anlar. Bütün kalbiyle inanır, bunu diliyle ilan eder ve inandığı
şeyin gereğini yapar. Tevhid veya Şehâdet Kelimesi iki hüküm cümlesidir.
Birinci bölümde önce âlâ ilâhe'-ilâh yoktur, sonra da âAllah vardır', yaygın
söyleyişle âAllah'tan başka ilâh-tanrı yoktur' denilir. Dikkat edilirse
inanmanın ilk şartı, bütün ilâhları-tanrıları, ilâh-tanrı düşüncelerini,
ilâha-tanrıya benzetilen her şeyi kafadan ve gönülden silmek, sonra da tek Allah
inancını kabul etmektir. Önce ânefy-yani reddetme', sonra da âtasdik-yani kabul
etme' söz konusudur. Islâm açısından son derece önemli bir durumdur bu. Çünkü
İslâmın üzerinde durduğu en önemli mesele, Tevhid inancıdır. İnsanlar öncelikli
olarak bu inancı benimsemekten sorumludurlar. âTevhid' yaratılışın ve var
olmanın en önemli olayıdır.
Kur'an'ın üzerinde en çok
durduğu konu da budur. Hz.Muhammed (s.a.s.)'in mesajı, Kur'an'ın öncelikli
konusu, insanların şirk dinlerini terkederek, Tevhid dinini benimsemeleridir. Bu
hem fıtrata (yaratılışa) uygun bir seçimdir, hem evrendeki teslimiyete
katılmadır, hem de dünya ve Ahiret kurtuluşudur. İslâmın bütün yükümlülükleri,
bütün prensipleri, emir ve yasakları; gönüllerine Tevhid inancı girmiş
âmuvahhidler' tarafından hakkıyla yerine getirilir. İnsanlık ailesinin en
öncelikli faaliyeti ve meselesi âTevhid' ile şirk arasındaki seçimdir. Kendi
özgür iradesi elinde bulunan insan, Tevhid ile şirk arasında kendi isteği ile
bir seçim yapacaktır. Yaptığı seçimin, yani seçtiği hayat tarzının sonucuna da
kendisi katlanacaktır.
Tevhid veya Şehâdet kelimesinin
ikinci kısmı, Hz.Muhammed'in Allah'ın rasûlü (elçisi) olduğunu kabul ve ilân
etmektir. Bunun anlamı da yalnızca âO, Allah tarafından gönderilmiş bir elçidir'
demek değildir elbette. O'nu Allah'ın son rasûlü tanıdıktan sonra, O'nunla
gönderilenleri, O'nun tebliğ ettiklerini, O'nun dediklerinin doğru olduğunu da
kabul etmek demektir. Aynı zamanda O'nun anlatıp gösterdiği yaşama biçimini
seçmek, O'nun tebliğ ettiği ilâhí şeriati hayat prensibi haline getirmek
anlamına da gelmektedir. Rabbimiz (cc) hükümlerini ve
kullarından istediklerini rasûlleri aracılığıyla insanlara bildirmiştir. Tevhid
veya Şehâdet Kelimesini söyleyenler, Allah'ın hükümlerini kabul edenler ve
onları hayatlarına uygulamaya karar verenlerdir.
Tevhid Kelimesi
Islâmın giriş kapısıdır desek yanlış olmaz. Ancak bu kapıdan içeri girenler,
içeride olan her bir ilkeyi, her bir iman esasını, her bir kulluk şartını kabul
etmiş ve pratik hayatta uygulamaya söz vermiş demektir.[1]
[1]
Hüseyin K. Ece, İslâm'ın Temel Kavramları, Beyan Yayınları: 718-719.
Tevhid'in Kapsamı:
Bilindiği gibi'Tevhid' veya
âİslâm Dini', Tevhid Kelimesi veya Şehâdet Kelimesi ile özetlenmiştir. Bu yüzden
kim bu iki cümleyi inanarak söylerse mü'min olur. Bu iki cümle, İslâmın bütün
iman ve ibadet ilkelerini içerisine almaktadır. Mu'min, bu iki cümleden birini
söylediği zaman, bütün benliği ile Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Hz.Muhammed'in
getirdiği dinin Hakk din olduğuna tanıklık (şahitlik) eder. Her iki cümle de
ayrı ayrı İslâmın ve buna inanmayı ifade etmenin özetidir. Unutmamak gerekir ki,
İslâm yalnızca bu cümleleri âdil' ile tekrar etmek değildir. Bunlar İslâma giriş
ve İslâma girdikten sonra İslâma ait ne varsa hepsini peşinen kabul etme
duyurusudur. Mü'min, bunları söyleyerek seçtiği dini ve bunun her türlü
ilkesini, prensibini kabul ettiğini ortaya koymuş olur.
Mü'min, niçin
Tevhid Kelimesini söylediğinin farkındadır. Bu sözün yalnızca iki gerçeği haber
veren bir şey olmadığını bilir. Bu sözü söylerken neyi kabul ettiğini, neyi
reddettiğini anlar. Bütün kalbiyle inanır, bunu diliyle ilan eder ve inandığı
şeyin gereğini yapar. Tevhid veya Şehâdet Kelimesi iki hüküm cümlesidir.
Birinci bölümde önce âlâ ilâhe'-ilâh yoktur, sonra da âAllah vardır', yaygın
söyleyişle âAllah'tan başka ilâh-tanrı yoktur' denilir. Dikkat edilirse
inanmanın ilk şartı, bütün ilâhları-tanrıları, ilâh-tanrı düşüncelerini,
ilâha-tanrıya benzetilen her şeyi kafadan ve gönülden silmek, sonra da tek Allah
inancını kabul etmektir. Önce ânefy-yani reddetme', sonra da âtasdik-yani kabul
etme' söz konusudur. Islâm açısından son derece önemli bir durumdur bu. Çünkü
İslâmın üzerinde durduğu en önemli mesele, Tevhid inancıdır. İnsanlar öncelikli
olarak bu inancı benimsemekten sorumludurlar. âTevhid' yaratılışın ve var
olmanın en önemli olayıdır.
Kur'an'ın üzerinde en çok
durduğu konu da budur. Hz.Muhammed (s.a.s.)'in mesajı, Kur'an'ın öncelikli
konusu, insanların şirk dinlerini terkederek, Tevhid dinini benimsemeleridir. Bu
hem fıtrata (yaratılışa) uygun bir seçimdir, hem evrendeki teslimiyete
katılmadır, hem de dünya ve Ahiret kurtuluşudur. İslâmın bütün yükümlülükleri,
bütün prensipleri, emir ve yasakları; gönüllerine Tevhid inancı girmiş
âmuvahhidler' tarafından hakkıyla yerine getirilir. İnsanlık ailesinin en
öncelikli faaliyeti ve meselesi âTevhid' ile şirk arasındaki seçimdir. Kendi
özgür iradesi elinde bulunan insan, Tevhid ile şirk arasında kendi isteği ile
bir seçim yapacaktır. Yaptığı seçimin, yani seçtiği hayat tarzının sonucuna da
kendisi katlanacaktır.
Tevhid veya Şehâdet kelimesinin
ikinci kısmı, Hz.Muhammed'in Allah'ın rasûlü (elçisi) olduğunu kabul ve ilân
etmektir. Bunun anlamı da yalnızca âO, Allah tarafından gönderilmiş bir elçidir'
demek değildir elbette. O'nu Allah'ın son rasûlü tanıdıktan sonra, O'nunla
gönderilenleri, O'nun tebliğ ettiklerini, O'nun dediklerinin doğru olduğunu da
kabul etmek demektir. Aynı zamanda O'nun anlatıp gösterdiği yaşama biçimini
seçmek, O'nun tebliğ ettiği ilâhí şeriati hayat prensibi haline getirmek
anlamına da gelmektedir. Rabbimiz (cc) hükümlerini ve
kullarından istediklerini rasûlleri aracılığıyla insanlara bildirmiştir. Tevhid
veya Şehâdet Kelimesini söyleyenler, Allah'ın hükümlerini kabul edenler ve
onları hayatlarına uygulamaya karar verenlerdir.
Tevhid Kelimesi
Islâmın giriş kapısıdır desek yanlış olmaz. Ancak bu kapıdan içeri girenler,
içeride olan her bir ilkeyi, her bir iman esasını, her bir kulluk şartını kabul
etmiş ve pratik hayatta uygulamaya söz vermiş demektir.[1]
[1]
Hüseyin K. Ece, İslâm'ın Temel Kavramları, Beyan Yayınları: 718-719.
TEVHİD
- TEVHİD..
- Tevhid; Anlam ve Mâhiyeti
- Tevhid'in Amacı
- Tevhid'in Kapsamı
- Tevhid'in Kısımları
- 1- Zat'ta Tevhid
- 2- Sıfatta Tevhid
- 3- Fiilde Tevhid
- Allah'tan Başka İlâh/Ta ı Yoktur İfadesinin Anlamı
- Tevhidin Pratik Görüntüleri
- 1- Kâinattaki Tevhid
- 2- Siyasette Tevhid
- 3- Toplumda Tevhid
- 4- Kişide Tevhid
- 5- Yürekte ve Dilde Tevhid
- Tevhid
- Tevhid ve Ahlak
- Tevhid; Hayatın Anlamı
- 1) Rubûbiyet Tevhidi
- 2) Ulûhiyet Tevhidi
- İbâdet
- Tevhidin Yansımaları
- Evrendeki Tevhid.
- Tevhid ve Allah'ın Hâkimiyeti
- Tevhid ve Tâğutlarla Mücâdele.
- Tevhidi Bozan Durumlar
- Kur'ân-ı Kerim'de Tek İlâh/Tevhid Kavramı
- Kur'an'da Tevhidle İlgili Önemli Vurgular
- Kur'an Metodu
- Allah İnancının Fıtrî Oluşu