Hadis-i Şeriflerde Anne Babaya İyilik .

Hadis

Hadis-i Şeriflerde Anne Babaya İyilik

Hadis-i şeriflerde evlâdın
ana-babaya nasıl davranması gerektiği, haklarını nasıl ödeyip ödeyemeyeceği,
onları rencide eden evlâdın cezasının dünyada verilmeye başlanacağı gibi
ayrıntılar vardır.
"Bir adam gelerek: ‘Ey Allah'ın
Rasûlü, iyi davranıp hoş sohbette bulunmama en çok kim hak sahibidir? Güzel
geçinmeme, güzel bakmama en lâyık olan kimdir?' diye sordu. Hz. Peygamber
(s.a.s.): ‘Annen!' diye cevap verdi. Adam: ‘Sonra kim?' dedi. Rasûlullah
(s.a.s.) ‘Annen' diye cevap verdi. Adam tekrar: ‘Sonra kim?' dedi.
Rasûlullah (s.a.s.) yine: ‘Annen!' diye cevap verdi. Adam tekrar sordu:
‘Sonra kim?' Rasûlullah (s.a.s.) bu dördüncüyü: ‘Baban!' diye cevapladı.
(Buhâri, Edeb 2; Müslim, Birr 1; K. Sitte, 2/478) Buhâri ve Müslim'deki diğer
rivâyette Rasûlullah şöyle cevap vermiştir: "Annene, yine annene, sonra
babana, daha sonra da bunları takip eden tedricî yakınlarına."
Küleyb el-Hanefî (r.a.),
Rasûlullah (s.a.s.)'a gelerek sormuştur: ‘Ey Allah'ın Rasûlü, kime karşı iyilik
yapayım?' Hz. Peygamber şu cevabı vermiştir: ‘Annene, babana, kız kardeşine,
oğlan kardeşine, bunu takip eden âzadlına. Bu iyiliği de, (nâfile olarak değil)
üzerine vâcib olan bir hakkın ödenmesi, yani sıla-i rahmin yerine getirilmesi
olarak yapacaksın." (Ebû Dâvud, Edeb 129; K. Sitte, 2/481)
Ebû Hüreyre (r.a.) anlatıyor:
Peygamberimiz bir gün: "Burnu sürtülsün, burnu sürtülsün, burnu sürtülsün!'
dedi. ‘Kimin burnu sürtülsün ey Allah'ın Rasûlü?' diye sorulunca şu
açıklamada bulundu: ‘Ebeveyninden her ikisinin veya sadece birinin
yaşlılığına ulaştığı halde cennete giremeyenin." (Müslim, Birr 9; Tirmizî
Deavât 110; K. Sitte, 2/483)
"Hiçbir evlât, babasının
hakkını, bir istisnâ durumu dışında ödeyemez. O durum da şudur: Babasını köle
olarak bulur, satın alır ve âzâd eder." (Müslim, Itk 25; Ebû Dâvud, Edeb
129; Tirmizî, Birr 8; İbn Mâce, Edeb 1; K. Sitte, 2/484)
"Allah size annelerinize
itaatsizliği... haram kıldı." (Buhârî, Edeb 4)
"Allah'ın rızâsı babanın
rızâsından geçer. Allah'ın memnuniyetsizliği de babanın memnuniyetsizliğinden
geçer." (Tirmizî, Birr 3; K. Sitte, 2/484)
Abdullah bin Amr (r.a.)
anlatıyor: ‘Bir adam, cihada iştirak etmek için Hz. Peygamber (s.a.s.)'den izin
istedi. Rasûlullah (s.a.s.): "Annen baban sağ mı?" diye sordu. Adam:
‘Evet' deyince: "Onlara (hizmet de cihad sayılır), sen onlara hizmet ederek
cihad yap." buyurdu. (Buhâri, Cihad 138; Edeb 3; Müslim, Birr 5; Ebû Dâvud,
Cihad 33; Nesâî, Cihad 5; Tirmizî, Cihad 2; K. Sitte, 2/485) Müslim'in diğer
rivâyetinde adam: ‘...Sana, hicret ve cihad etmek, ecrini de Allah'tan istemek
şartı üzerine biat ediyorum' der. Rasûlullah (s.a.s.): ‘Anne ve babandan sağ
olan var mı?" diye sorar. Adam: ‘Evet, her ikisi de sağ' deyince: "Yani
sen Allah'tan ecir istiyorsun?" der. Adamın ‘evet'i üzerine: "Öyleyse
vâlideynin (ana-babanın) yanına dön. Onlara iyi bak, (Allah'ın rızâsı ondadır)"
diye emreder. Ebû Dâvud ve Nesâî'den gelen bir diğer rivâyette adam: ‘Ağlamakta
olan ebeveynimi de geride bıraktım' der. Rasûlullah (s.a.s.): "Öyleyse
onların yanına dön, onları nasıl ağlattıysan öyle güldür, (Allah'ın rızâsı
bundadır)" buyurur. (K. Sitte, 2/485) Ebû Dâvud'un Ebû Said'den yaptığı bir
başka rivâyetinde ise şöyle denir: ‘Yemen ahâlisinden bir adam, Hz. Peygamber
(s.a.s.)'e hicret ederek geldi. Rasûlullah ona: "Yemen'de bir kimsen var mı?"
diye sordu. Adam: ‘Ebeveynim var' deyince; "Peki, onlar sana izin
verdiler mi?" diye tekrar sordu. ‘Hayır' cevabı üzerine: "Öyleyse onlara
geri dön, onlardan izin iste. Şayet izin verirlerse cihada katıl, vermezlerse
onlara hizmet et!" diye emretti. (K. Sitte, 2/485)
Câhime (r.a.), Hz. Peygamber
(s.a.s.)'e gelir ve: ‘Ey Allah'ın Rasûlü, ben gazveye (cihad) katılmak
istiyorum, bu konuda sizinle istişâre etmeye geldim' der. Rasûlullah (s.a.s.):
"Annen var mı?" diye sorar. ‘Evet' deyince, "Öyleyse ondan ayrılma;
zira cennet onun ayağının altındadır." buyurur. (Nesâî, Cihad 6; K. Sitte,
2/486)
Abdullah bin Ömer (r.a.)
anlatıyor: ‘Nikâhım altında bir kadın vardı ve onu seviyordum da. Babam Ömer
ise, onu sevmiyordu. Bana: ‘Boşa onu' dedi. Ben itiraz ettim ve boşamadım. Babam
Ömer Hz. Peygamber'e gelerek durumu arzetti. Rasûlullah (s.a.s.) bana: "Boşa
onu" dedi. (Ebû Dâvud, Edeb 129; Tirmizî, Talâk 13; K. Sitte, 2/486)
"Baba cennetin orta
kapısıdır. Dilersen bu kapıyı terket, dilersen muhâfaza et." (Tirmizî, Birr
3; K. Sitte, 2/486)
Hz. Ebû Bekir'in kızı Esmâ
(r.a.) anlatıyor: ‘Henüz müşrik olan annem yanıma geldi. (Nasıl davranmam
gerekeceği hususunda) Hz. Peygamber (s.a.s.)'den sorarak: ‘Annem yanıma geldi,
benimle (görüşüp konuşmak) arzu ediyor, anneme iyi davranayım mı?" dedim.
‘Evet' dedi, "ona gereken hürmeti göster." (Buhârî, Hîbe 28, Edeb 8;
Müslim, Zekât 50; Ebû Dâvud, Zekât 34; K. Sitte, 2/488)
Bir gün peygamberimiz (s.a.s.)
ashâbına: "Size büyük günahların en büyüğünü bildireyim mi?" diye üç defa
sordu. Üç defasında da: ‘evet, bildir ey Allah'ın rasûlü' diyen ashâb-ı kirâma,
bunların sırasıyla; "Allah'a ortak koşmak, ana babaya karşı gelmek, haksız
yere adam öldürmek ve yalan söylemek" olduğunu belirtti. (Buhârî, Edeb
6)
"Kebâir (büyük günahlar):
Allah'a şirk/ortak koşmak, ebeveyne âsi olmak ve yalan şâhitlik yapmaktır."
(Buhârî, Edeb 1; Müslim, İman 143, 144)
"En yüce el annesine,
babasına, kız kardeşine ve erkek kardeşine veren eldir, sonra en yakın
olanadır." (İbn Kesir, 9/4722)
"Ana babasına iyilik edene
cennet olsun; Aziz ve Celil olan Allah onun ömrüne bereket versin." (Buhârî,
Edebu'l Müfred Terc. 1/30; et-Terğîb ve't-Terhîb, Birr ve's-Sıla, c. 3, s. 317,
hadis no: 17)
"Bağy, yani âdil ve müslüman
idareciye karşı çıkmak, akrabalarla ilgiyi kesmek günahından daha çok dünyada
cezası peşin verilmeye lâyık hiçbir günah yoktur; âhirette bu günah sahibi için
hazırlanmış olan azab olmakla beraber." (Ebû Dâvud, Edeb 43; Tirmizî,
Kıyâmet 57; İbn Mâce, Zühd 23, no: 4211)
"Zina, şarap içmek ve çalmak
hakkında ne dersiniz?" Hz. Peygamber'in bu sorusuna karşı ashâb: ‘En iyi
bilen Allah ve Rasûlüdür' dedi. Rasûlullah: "Onlar çok çirkin şeylerdir ve
onlarda (öldürmek, dövmek ve el kesmek gibi) cezalar var. Dikkat edin! Ben, size
büyük günahların en büyüğünü bildireyim mi? Aziz ve Yüce olan Allah'a ortak
koşmak (müşrik olmak), ana babaya âsi olmak ve yalan söylemek." (Buhârî,
Edebu'l Müfred Terc. 1/40; Taberî; Beyhakî)
"Üç kimsenin duâsı, makbul
duâlardır; bunların kabul edilişinde şüphe yoktur: Zulme uğrayanın duâsı,
yolcunun (misafirin) duâsı, ana babanın çocuklarına duâsı." (Ebû Dâvud,
Salât 29; Tirmizî, Birr 7; İbn Mâce, Duâ 11)
"Kul vefat edince, bütün
amellerinin sevabı kesilir; üç ameli müstesnâdır: Sadaka-i câriye, kendisi ile
faydalanılan şerefli bir ilim, kendisine duâ eden sâlih çocuk." (Müslim,
Vesâyâ, 14; Ebû Dâvud, Vesâyâ 18; Tirmizî, Ahkâkm)
Sahâbeden bir adam Rasûlullah'a
şöyle sordu: ‘Ey Allah'ın Rasûlü! Benim annem vefat etti ve vasiyette bulunmadı.
Onun adına sadaka vermem, kendisine fayda verir mi?" Peygamber: "Evet"
dedi. (Buhârî, Vesâyâ, 55; Tirmizî, Zekât 5; Ebû Dâvud, Vesâyâ 18; Nesâî, Vesâyâ
30)
"Babanın dostunu gözet (ona
ikram et ve sevgi göster). Onunla ilgiyi kesme, yoksa Allah (iman) nurunu
söndürür." (Müslim, Birr ve's-Sıla, 45, no: 11, 12, 13)
"İyiliklerin en iyisi,
babasının dostu olanlara, kişinin iyilik etmesidir." (Müslim, Birr 45 hadis
no: 11)
"Sevgi verâset yolu ile
kazanılır." (Buhârî, Edebu'l Müfred Terc. 1/53; Beyhakî, Hâkim)
Bir adam: ‘Ey Allah'ın Rasûlü,
anne ve babamın vefatlarından sonra da onlara iyilik yapma imkânı var mı, ne ile
onlara iyilik yapabilirim?' diye sordu. Rasûlullah (s.a.s.): "Evet vardır"
dedi ve açıkladı: "Onlara hayır duâda bulunmak, onlar için Allah'tan
istiğfâr (günahlarının affedilmesini taleb etmek), onlardan sonra vasiyetlerini
yerine getirmek, anne ve babanın akrabalarına karşı da sıla-i rahmi ifa etmek,
onların dostlarıyla ilişkiyi devam ettirip onlara ikramda bulunmak;
Akrabalarıyla ilişkiyi devam ettirmek ki, senin bütün akrabaların ancak onlar
vasıtasıyla var olmuştur." (Ebû Dâvud, Edeb, 129; İbn Mâce, Edeb 2; K. Sitte,
2/490)
"Kişinin yapacağı en üstün
iyiliklerden biri, ölümünden sonra babasının dostlarına sıla-i rahimde
bulunmasıdır." (Müslim, Birr 11-13; Tirmizî, Birr 5; Ebû Dâvud, Edeb 129; K.
Sitte, 2/490)
"Babalarınızdan nefret
etmeyin. Bu, Rabbinize karşı bir küfr(ân-ı nimet)dir." (K. Sitte, 15/123)
"...Anne ve babasına veya
bunlardan birine yetişip de onlar sayesinde cennete giremeyen kimsenin burnu
sürtülsün..." (Tirmizî, Deavât, 110; K. Sitte, 16/339)
"Allah Teâlâ size
annelerinizin haklarına riâyeti tavsiye etmektedir. –Bunu üç kere tekrarladı-
Allah size babalarınızın haklarına riâyet etmenizi tavsiye etmektedir. Allah
size akrabalarınızın haklarına yakınlık derecesine göre riâyet etmenizi tavsiye
etmektedir." (K. Sitte, 17/471)
Ashabdan biri: ‘Ya Rasûlallah,
kime iyilik edeyim diye sorduğunda, Allah Rasûlü şöyle buyurdu: "Annene,
sonra annene, sonra annene; sonra babana, sonra derece derece yakın olanlara."
(Tirmizî, Birr 1; Buhârî, Edeb 2; Müslim, Edeb 1, 2; Ebû Dâvud, Edeb 120; İbn
Mâce, Edeb 1)
Abdullah bin Mes'ud (r.a.)
diyor ki: Allah'ın Elçisine sordum: ‘Hangi eylem (Allah katında) daha
üstündür?' "Vaktinde kılınan namaz" dedi. ‘Sonra hangisi?' dedim.
"Ana babaya ihsan/iyilik" dedi. ‘Sonra hangisi?' dedim. "Allah yolunda
cihad" buyurdu. Allah'ın Rasûlü bunları bana söyledi. Eğer sormağa devam
etseydim, daha da söyleyecekti.' (Buhârî, Mevâkît 5, Edeb 1; Müslim, Müsâfirîn
216; Tirmizî, Kur'an 11; Nesâî, Mevâkît 51)
"Cennet annelerin ayakları
altındadır." (Ahmed bin Hanbel, Nesâî, İbn Mâce)
"Allah'ın rızâsı, babanın
rızâsında, gazabı da babanın gazabındadır." (Tirmizî, Birr 3; Buhârî,
Edebu'l Müfred Terc. 1/4)
Muâviye bin Câhime es-Sülemî
diyor ki: Allah Rasûlüne geldim: ‘Ey Allah'ın Elçisi, ben sırf Allah rızasını ve
âhireti kazanmak için seninle beraber cihada katılmak istiyorum' dedim. Bunu
ayrı ayrı yerlerden gelerek üç kez tekrarladım. Her defasında şöyle buyurdu:
Yazık sana! Annene dön, ona iyilik et" buyurdu. Üçüncüsünde "Yazık sana,
onun ayağına sarıl; cennet oradadır" dedi. (İbn Mâce, Cihad 12; Ahmed bin
Hanbel, 2/197)
"Üç şey var ki, kimde
bulunsa Allah onu korur ve cennetine sokar: Zayıfa acımak, ana babaya şefkat ve
merhamet, el altında bulunanlara (işçilere, hizmetçilere) iyilik." (Tirmizî,
Kıyâmet 48)
Bir adam: ‘Ey Allah'ın Rasûlü,
anne ve babanın çocukları üzerinde hakları nedir?' diye sormuştu. Rasûlullah
(s.a.s.): "Onlar senin cennet ve cehennemindir." buyurdu. (K. Sitte,
17/471)
"Babanın duâsı, perdeyi
deler (kabul makamına ulaşır)." (K. Sitte, 17/509)
Buhâri'nin kaydettiği uzunca
bir hadiste, insanların zor durumdayken (mağarada mahsur kaldıklarında)
yaptıkları duânın kabul edilmesini sağlayan iyiliklerin başında ana babaya saygı
ve ikramın geldiği görülmektedir (bkz. Buhârî, Edeb 5; Ahmed bin Hanbel, 2/116)
"Dünyada iyilik işleyenler,
âhirette iyiliğe kavuşanlardır. Kimler de dünyada kötülük işlerse, işte onlar,
âhirette kötülüğe kavuşanlardır." (Buhârî, Edebu'l Müfred Terc. 1/234)
"Her iyilik bir sadakadır."
(Buhârî, Edeb 78, hadis no: 33)
Peygamberimiz, Allah'ın
dilediği birçok günahın cezasını kıyâmet gününe kadar erteleyeceğini, ancak, ana
babalarına âsi olanların cezasını dünyada başlatacağını belirtmiştir (Zehebî, s.
44). Ayrıca, Allah'a arz edilip de geri çevrilmeyecek duâ ve dilekler arasında
ana babaların beddualarını da saymıştır (bkz. Buhârî, Edeb 5).
İbn Ömer'in şöyle dediği
rivâyet edilmiştir: "Ana babayı ağlatmak, (onlara) isyan etmektir ve büyük
günahlardandır." (Buhârî, Edebu'l Müfred Terc. 1/41)
Ebû Hüreyre, iki adam gördü:
Bunlardan birine sordu: ‘Bu, senin neyindir?' Adam: ‘Babamdır' dedi. Ebû Hüreyre
dedi ki: ‘O halde onu ismi ile çağırma, önünde yürüme, ondan önce de oturma."
(Buhâri, Edebu'l Müfred Terc. 1/54)
İbn Abbas (r.a.)'dan rivâyet
edildiğine göre, o şöyle demiştir: "Müslüman ana babaya sahip olan bir müslüman,
Allah'tan sevap bekleyerek onların hizmetinde bulunursa, Allah ona muhakkak
cennette iki kapı açar. Eğer ana babadan biri bulunursa, bir kapı açar. Eğer
onlardan birini kızdırırsa, onun rızâsını kazanmadıkça, Allah o çocuktan râzı
olmaz." (Buhârî, Edebu'l Müfred Terc. 1/9)
Abdullah bin Ömer (r.a.)'dan
rivâyet edildiğine göre, o, Taysele bin Meyyas'a şöyle sordu: "Cehennemden
korkar, cennete girmek ister misin?" Ben: "Evet, vallahi!" dedim. Bana sordu:
"Ana-baban hayatta mı?" "Yanımda yalnız annem var" dedim. "Allah'a yemin ederim
ki, eğer annene yumuşak ve güzel söz söylersen, ona yemek yedirirsen, büyük
günahlardan sakındıkça, muhakkak cennete girersin." dedi. (Buhârî, Edebu'l
Müfred Terc. 1/12; Taberî Tefsiri)
Her namazda kişinin "Rabbenâ
âtinâ..." âyet ve duâsıyla anne ve babasının bağışlanması için duâ etmesi
sünnet kabul edilir.