Ana Babaya İhsanı Emreden Âyetlerde Dikkat Çeken Hususlar

Ana Babaya İhsanı Emreden Âyetlerde Dikkat Çeken Hususlar

Ana Babaya İhsanı Emreden Âyetlerde Dikkat Çeken
Hususlar:

Bakara sûresi, 83. âyetten
anlaşılıyor ki, Allah'a kulluk ve ana babaya iyilik, sadece Muhammed ümmetinin
değil; aynı zamanda eski şeriatlerin de ortak yasasıdır. Benî İsrâilden de bu
konuda mîsak/söz alınmıştır. İlâhî Kitaplarda Allah'a kulluk emrinden sonra ana
babaya iyiliğin vurgulanması, ana baba hakkının önemini gösterir. Ana babaya
itaat, yahûdilikteki temel emirleri içeren meşhur "on emir"den biridir. Bunların
içerisinde, Allah'a şirk koşmanın yasaklanmasından hemen sonra ikinci olarak
emredilmiştir. Çıkış 20/1-17'de on emir sayılırken şöyle denir: "Babana ve anana
hürmet et. Tâ ki Allah'ın Rabbin sana vermekte olduğu toprakta ömrün uzun
olsun." Allah'tan sonra insanın üzerinde en çok hakkı olanlar, ana babasıdır.
Allah'ı bir bilip sadece O'na ibâdet ve kulluk nasıl önemliyse, ana babaya
ihsanla muâmele etmek de öyle önemlidir. Çünkü Allah insanın yaratıcısı, ana
baba da yaratmanın sebepleridir. İnsanı besleyen, rızıklandıran Allah;
yetiştiren, eğiten, şefkatle koruyup büyüten ana babadır. Bu bakımdan her şeyin
başında Allah'ın birliğini tanıyıp sadece O'na ibâdet ve kulluk etmek, sonra da
ana babaya iyilik etmek şarttır.
Kur'an'da ve hadislerde Allah'a
ibâdetten hemen sonra ana babaya iyilik görevinin zikredilmesinin sebepleri
şunlardır: a) İnsanın maddî ve mânevî gelişmesi için en değerli katkı, Allah'ın
nimetlerinden sonra ana babanın fedâkârlıklarıdır. Çünkü ana baba, çocuğun hem
varlık sahnesine çıkmasının sebebidirler, hem de yetiştirilip terbiye
edilmesini, eğitimini sağlayan kişilerdir. b) Çocuğun varlık alanına çıkmasının
asıl ve gerçek sebebi Allah, zâhirî ve hukukî sebebi ise ana babadır. c) Allah
nimetlerini karşılıksız verdiği gibi; ana baba da çocuklarının ihtiyaçlarını
hiçbir karşılık beklemeden seve seve yerine getirirler. d) Allah kuluna günahkâr
bile olsa nimetler verdiği gibi; ana baba da âsi bile olsa çocuklarına
desteklerini sürdürürler. e) Allah, kullarının iyiliklerinden râzı olduğu,
karşılığını fazlasıyla verdiği gibi; ana baba da çocuklarının sahip olduğu imkân
ve değerleri korumaya ve geliştirmeye çalışırlar.
İsrâ sûresinin 23-24.
âyetlerinde Allah'a ibadetle yan yana emredilen ana babaya ihsanın/ iyiliğin,
hiçbir şarta bağlanmadığı dikkat çekmektedir. Bundan da, ana babanın müslüman
veya gayr-i müslim, faziletli veya fâsık/günahkâr olup olmadığına bakılmaksızın
onlara itaat etmenin gerekli olduğu sonucuna varılır. Nitekim Mümtehıne
sûresinin 8 ve 9. âyetleri de bunu desteklemektedir.
İsrâ sûresinin 23. âyetinde,
ana babaya karşı saygısızlığın en basit ifadesi olmak üzere, "onlara öf bile
demeyin" buyurulmuştur. Tefsir âlimleri, iç sıkıntısını ifade eden bu
kelimenin, her türlü kabalık, saygısızlık ve isyankârlığı içerdiğini
belirtirler. 24. âyette, merhamet duygusundan kaynaklanan bir tevâzu anlayışıyla
ebeveynin himaye altına alınması istenmiş ve
"De ki: Rabbim! Onlar bana
küçükken nasıl şefkat ve merhamet gösterdilerse Sen de onlara merhamet et"
buyurulmuştur. Burada ana babaya saygının en temel sebebi olarak merhametten söz
edilmesi ve böylece ebeveyn ile çocuklar arasındaki duygusal bağın öneminin
vurgulanmış olması hayli anlamlıdır. Çünkü merhamet duygusu, çocuklarla ana baba
arasında bulunan maddî ve mânevî ilginin temelidir. Allah'ın nimet ve ikramları
da O'nun merhametine bağlı olduğu için, Allah'tan ana babaya merhamet dilemek,
diğer bütün ilâhî lütufları dilemek anlamına gelir.
Lokman sûresinin 14. âyetinin
sonunda ana babaya iyilik etmeyenin, Allah huzurunda sorumlu olacağını belirtmek
için "Dönüş banadır!" buyuruluyor. Yani dünyada Allah'a ve ebeveynine
karşı yanlış davrananların, Allah huzurunda hesaba çekilecekleri hatırlatılıyor.
Aynı şekilde 15. âyetin sonunda da benzer ifade tekrar ediliyor ve dünyada
yapılan herşeyin kendilerine âhirette haber verileceği belirtiliyor. Böylece
insan, âhiret hesap ve sorumluluğunu düşünerek Allah'a ve ana babasına karşı
davranışlarına dikkat etmesi için uyarılıyor.