Fecir | Konular | Kitaplar

Peygamberimiz'in Âyetü'l Kübrâ Oluşu

Peygamberimiz



Peygamberimiz'in Âyetü'l Kübrâ Oluşu:
 
"Kuluna (Peygamber'e)
âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye bir gece Mescid-i Haram'dan etrafını
mübârek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya kadar götüren (Allah) münezzehtir..." (İsrâ:
17/1).
Bu âyetteki ilgili ifâde,
"... onu âyetlerimizden biri olarak gösterelim diye..." şeklinde de
meallendirilmiştir. İbn Atiyye gibi bazı müfessirler, konuyu bu paralelde
açıklamışlardır: "O'nu, yani Hz. Muhammed (s.a.s.)'i, âyetlerimizden göstermemiz
için geceleyin yürüttük.
Bu şekilde miraç, Peygamber'e
âyet göstermekten ibâret değil; Peygamberin kendisini bir âyet olarak kâinata
göstermek olmuştur. Gerçekten Necm sûresinin inişi daha önce olduğuna göre,
Peyamber hakkında;
"Andolsun o, Rabbinin en
büyük âyetlerinden (âyât-ı kübrâdan) bir kısmını gördü." (Necm: 53/18)
anlamı, daha önce gerçekleşmiştir. Ve o, kendisi Allah'ın âyetlerinden en büyük
bir âyettir. Ve İsrâ'nın hikmeti de O'na göstermekten çok, O'nu göstermeye
yöneliktir."[1]

Bizi Allah'a ulaştıracak her
iz, her işâret ve her delil âyettir. Allah'a götüren en emin rehberler de
peygamberler olduğuna göre, onların içinden seçilmiş, süzülmüş, "âlemlere rahmet
olarak gönderilmiş", zirveyi temsil eden son peygamber Hz. Muhammed (s.a.s.) de
âyetü'l-kübrâ, yani en büyük âyettir.

[2]
    

 



[1]
Elmalılı, c. 5, s. 282-283.



[2]
Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.