Ahlak .
Ahlak
Ahlak
Ahlakî değerlere gelince, bunlar da imanın
meyvalarıdır. İslam'da ahlakın da kaynağı vahiydir. Dolayısıyla başka
milletlerin kültür değerleri ya da dinleri ölçü alınarak ahlâk kuralları
konamaz. Şu varki İslam'ın ruhuyla çakışan yabancılara ait ahlâk ve görgü
kuralları da reddedilmez ve temel bakımından bu kuralların da ilhamını
İslam'dan aldığı olasılığı büyüktür. Örneğin "Musafaha", yani tokalaşmak, bir
sevgi ve saygı alışverişinin sembolü olarak İslam'ın malıdır. Çünkü tokalaşmak
peygamberlerin sünnetidir. Bununla birlikte kâfir milletler de ilişkilerinde
bu jest biçimine geniş yer vermişlerdir. Yani peygamberlerin bu sünneti
milletlerarası bir içerik kazanarak dünyanın hemen her yerine yayılmış ve
tutunmuştur. Aynı şekilde aksıran mümin kişiye (Allah'a hamd ettiği takdirde)
Allah'dan rahmet dilemek de küçük değişikliklerle yabancı milletlerce
benimsenmiştir. Binaenaleyh müslümanlar tokalaşmakla, ya da aksırana iyi
dileklerde bulunmakla bu gelenekleri hayatlarında yaşatan kafirlere benzemiş
olmazlar; Bilakis Peygamberlerin sünnetlerinden birini uygulamış olurlar.
Bütün yapıcı ve güzel davranışlar İslam'da ahlâk
kurumunu oluşturmaktadır. Genelde ahlâklı olmak için zorlayıcı bir müeyyide
yoktur. Örneğin bir insanın mağrur, kıskanç, kaprisli, geçimsiz, hoşgörüsüz,
kirli ve düzensiz olmasını yasaklayan ya da bunların aksini emreden belli zecrî
kanunlar yoktur. Bunların yerine çeşitli öğütler vardır. İnsan bu konudaki
bilgileri gerek okul, gerekse aile içi eğitimiyle ve toplumdaki erdemli
insanları örnek almakla öğrenir, aynı zamanda genelin otokontrolü sayesinde
bunları hayata geçirir. Temiz, disiplinli, dürüst, çalışkan, alçak gönüllü,
nazik, saygılı, güler yüzlü, yardımsever, hoşgörülü, fedakar, merhametli,
paylaşımcı, sabırlı, geçimli ve görgülü olmak ahlâktandır. Kişide iman, işte bu
erdemlerle ancak olgunlaşır. Yani eğer müminin ahlakı güzelse bu, onun temiz
bir iç dünyaya ve olgun bir imana sahip bulunduğunu ortaya koyar. Bu nedenle
dinin bütünlüğü içinde ahlâkın çok önemli bir yeri vardır. Yalnızca emir ve
yasaklara uymakla insan, toplumdaki yapıcı rolünü idael biçimde yerine getirmiş
olamaz. Bununla birlikte erdemleriyle ve örnek davranışlarıyla da toplumun
daha mutlu olmasına katkıda bulunmalıdır. İşte onun, hiç bir zorlama söz konusu
olmadan sergileyeceği yapıcı davranışlara din sosyolojisinde ahlâk
denilmiştir.
[1]
[1]
Ferit Aydın, İslam'da İnanç Sistemi, Kahraman Yayınları: 26-27.
Ahlak
Ahlakî değerlere gelince, bunlar da imanın
meyvalarıdır. İslam'da ahlakın da kaynağı vahiydir. Dolayısıyla başka
milletlerin kültür değerleri ya da dinleri ölçü alınarak ahlâk kuralları
konamaz. Şu varki İslam'ın ruhuyla çakışan yabancılara ait ahlâk ve görgü
kuralları da reddedilmez ve temel bakımından bu kuralların da ilhamını
İslam'dan aldığı olasılığı büyüktür. Örneğin "Musafaha", yani tokalaşmak, bir
sevgi ve saygı alışverişinin sembolü olarak İslam'ın malıdır. Çünkü tokalaşmak
peygamberlerin sünnetidir. Bununla birlikte kâfir milletler de ilişkilerinde
bu jest biçimine geniş yer vermişlerdir. Yani peygamberlerin bu sünneti
milletlerarası bir içerik kazanarak dünyanın hemen her yerine yayılmış ve
tutunmuştur. Aynı şekilde aksıran mümin kişiye (Allah'a hamd ettiği takdirde)
Allah'dan rahmet dilemek de küçük değişikliklerle yabancı milletlerce
benimsenmiştir. Binaenaleyh müslümanlar tokalaşmakla, ya da aksırana iyi
dileklerde bulunmakla bu gelenekleri hayatlarında yaşatan kafirlere benzemiş
olmazlar; Bilakis Peygamberlerin sünnetlerinden birini uygulamış olurlar.
Bütün yapıcı ve güzel davranışlar İslam'da ahlâk
kurumunu oluşturmaktadır. Genelde ahlâklı olmak için zorlayıcı bir müeyyide
yoktur. Örneğin bir insanın mağrur, kıskanç, kaprisli, geçimsiz, hoşgörüsüz,
kirli ve düzensiz olmasını yasaklayan ya da bunların aksini emreden belli zecrî
kanunlar yoktur. Bunların yerine çeşitli öğütler vardır. İnsan bu konudaki
bilgileri gerek okul, gerekse aile içi eğitimiyle ve toplumdaki erdemli
insanları örnek almakla öğrenir, aynı zamanda genelin otokontrolü sayesinde
bunları hayata geçirir. Temiz, disiplinli, dürüst, çalışkan, alçak gönüllü,
nazik, saygılı, güler yüzlü, yardımsever, hoşgörülü, fedakar, merhametli,
paylaşımcı, sabırlı, geçimli ve görgülü olmak ahlâktandır. Kişide iman, işte bu
erdemlerle ancak olgunlaşır. Yani eğer müminin ahlakı güzelse bu, onun temiz
bir iç dünyaya ve olgun bir imana sahip bulunduğunu ortaya koyar. Bu nedenle
dinin bütünlüğü içinde ahlâkın çok önemli bir yeri vardır. Yalnızca emir ve
yasaklara uymakla insan, toplumdaki yapıcı rolünü idael biçimde yerine getirmiş
olamaz. Bununla birlikte erdemleriyle ve örnek davranışlarıyla da toplumun
daha mutlu olmasına katkıda bulunmalıdır. İşte onun, hiç bir zorlama söz konusu
olmadan sergileyeceği yapıcı davranışlara din sosyolojisinde ahlâk
denilmiştir.
[1]
[1]
Ferit Aydın, İslam'da İnanç Sistemi, Kahraman Yayınları: 26-27.
DİN
- DİN ..
- DİN ..
- Din; Anlam ve Mâhiyeti
- Sözlük Anlamı
- Din Kelimesinin Türevleri
- Terim Olarak Din
- Kur'ân-ı Kerim'de Din Kavramı
- "Din"in Kur'an'daki Anlamları
- Din Kelimesindeki Unsurlar
- Hadis-i Şeriflerde Din Kavramı
- Din Anlayışları ve Diğer İnançlarda Din .
- İslam'a Göre Din Gerçeği
- Dinde Aşırılık
- Karşı Din; Allah'a Din Öğretmeye Kalkmak
- Dinin Kaynağı
- Din Duygusunun Menşei
- Dinin Gerekliliği
- Din ve Bilim ..
- Dinlerin Tasnifi
- Hak Din .
- Muharref Dinler
- Bâtıl Dinler (Uydurma Dinler)
- Bâtıl Dinleri de Tanımanın Gerekliliği
- Yozlaştırılan Din; Halkın Dini ve Hakkın Dini
- Bu Din Benim Dinim Değil!
- Liselerde Din Dersi Eğitimi ve Ders Kitapları
- Kemalizm; Resmî Din mi? Atatürk'e Ta ı veya Peygamber Diyenler
- Yönlendirilen Din; Devlet Dini ve Diyânet
- Diyanetin Hutbelerinden Küçük Birer Kesit
- DİN .. Dinin Tanımı