Fecir | Konular | Kitaplar

Din ve Bilim ..

Din ve Bilim



Din ve Bilim

               

Bu konuyu açıklamadan önce ilmin  Allah'ın
sıfatı olduğunu belirtelim. 

İslam dininin geçmişten günümüze kadar ilimle
hiçbir meselesi olmamıştır. İlim ve din çatışması Hristiyan Avrupanın sorunu
olmuştur.

İslam inancına göre üç çeşit kitap vardır:

1) Kur'an-ı Kerim (Vahiy):
Bu kitaptan doğan ilimler; Tefsir, Hadis, Fıkıh, Akaid, Kıraat, Tecvid vs.

2) Kâinat:
Bu kitaptan doğan ilimler; Fizik, Kimya , Matematik, Biyoloji, Astro-nomi, 
Botanik, Coğrafya, Mühendislik bilimleri vs.

3) İnsan:
Bu kitaptan doğan ilimler; Tıp, Psikoloji, Sosyoloji, Tarih, Antropoloji vs.

Buna göre islam'da din ilmi, din dışı ilim diye
bir ayrım sözkonusu değildir. Yani bazı ilimler kutsal, bazıları ikinci,
üçüncü... sınıf ilimler şeklinde bir ayrım yoktur. Kur'an tüm kainatı ve insanı
ayetler topluluğu olarak görür. Bu ayetlerin tümünü inceleme görevini insana
yükler. İnsanın kendini ve kainatı anlamaya çalışması sonucu ortaya çıkan
ilimler ile, Kur'an'ı anlamaya çalışması sonucu ortaya çıkan ilimler arasında
fark yoktur. Tüm ilimler, ayetleri anlamaya çalışmak süretiyle Allah'a
yöneliştir. Bu yüzden tüm ilimler değerli ve tüm alimler hürmete layıktır.

Tabiatı, insanı ve Kur'an'ı anlamaya dönük
ilimler bir arada yürütülmelidir. Bunlardan birine ağırlık verilip diğerleri
ihmal edilirse, insanın ve tabiatın dengesi bozulur. Günümüzde yaşandığı gibi
insanlığı türlü felaketlere sürükler. Bu günkü modern dünyayı kuranlar Kur'an'ı
dışladıkları için insanlığı felakete sürüklemişlerdir.

Kur'an bize en küçük böceklerden en büyük
hayvanlara, bir sinek kanadından okyanuslara kadar, denizler, göller, yağmur,
güneş, bulut, rüzgar, bitkiler, gece ve gündüz, kısacası  yeryüzünden gökyüzüne
her zerrenin ve kürrenin bir ayet, Allah'a götüren bir işaret olduğunu söylüyor.

Kur'an-ı Kerim'de sureleri oluşturan bölümlere
de ayet denir. Tüm bu ayetlerin anlaşılmasına dönük ilimler ve âlimler
değerlidir. Zaten ilim demek, ayetlerin anlaşılması demektir.  Bir şartla ki, bu
ilimler insanlığın faydasına hizmet etmeli, âlimler, bilginler de iman sahibi
olmalıdır.

"Kesin olarak inananlara, yeryüzünde ve kendi
içinizde Allah'ın varlığına nice deliller vardır; görmez misiniz?"
(Zariyat, 20-21)

"O'nun hak olduğu meydana çıkıncaya kadar
varlığımızın belgelerini onlara hem dış dünyada ve hem de kendi içlerinde
göstereceğiz. Rabbinin her şeye şahid olması yetmez mi?"  
(Fussilet, 53)

Din, maaddî âlemden daha çok, maddî âlemin
dışında kalan, ölçülebilme, gözlenebilme özelliği olmayan bir âleme, kâinatı
yaratan, şekillendiren bir varlığa olan inançtır. Din bu âlem ve diğer âlem
hakkında bilgi verir. İnsanların bu dünyada nasıl yaşaması gerektiğini açıklar.

Bilim ise, ölçülebilme ve gözlenebilme özelliği
olan bu âleme dayanır. Kâinattaki düzeni ve bu düzenin uyduğu kuralları
araştırır, keşfeder ve aralarındaki çeşitli ilişkileri ortaya çıkarır.



Bilim elde edebilmek için, a) Bu âlemin
bizden bağımsız olarak var olduğuna, b) Bu âlemden bilgi elde etmenin
mümkün olduğuna, c) Bu âlemin anlaşılabilir olduğuna inanmak gerekir.

Burada şu hususa dikkat etmek gerekir. Din ve
ilim  insanın dışında ve insandan bağımsızdır. İnsan bunları icad edemez. Sadece
keşfeder veya idrak eder. Bunların yerine kendi heva ve hevesine uygun  yeni
şeyler koyamaz. Böyle yaptığını zannetse bile sadece kendi dışında var olan bu
olayları ortaya çıkarmış olur. 

Ayrıca kendisinden bağımsız olan, yerçekimi
yasasını, sofra tuzunun formülünü, güneş sisteminin işleyişini, kendi yaratılış
kanununu değiştirmek veya peygamberliği, günlük namazların sayısını beşten
altıya çıkarmak ya da dörde indirmek vs. mümkün değildir. Tüm bu ve benzeri
yasalar referandum yolu ile değiştirilemez. Çünkü ilimde ve dinde demokrasi
olmaz. Her ikisi de insandan bağımsızdır.       

Gerçek ilim adamları, dinin ve ilmin yasalarını,
bunların özelliklerini, bunlar arasındaki ilişkileri  anlamaya ve idrak etmeye
çalışan ve sonuçta Allah'ı bulanlardır.



[1]  




 



[1]
Ahmet Kalkan, İslam Akaidi 53-54.