Hüsn/Güzellik Kavramına Yakın Anlam Taşıyan Diğer Kavramlar (Hayır, Birr, Cemâl, Tayyib, Sâlih Amel) a) Hayır
Hüsn
Hüsn/Güzellik Kavramına Yakın Anlam Taşıyan Diğer
Kavramlar
(Hayır, Birr, Cemâl, Tayyib, Sâlih Amel)
a) Hayır:
âHayr' taşıdığı özellik
dolayısıyla istenilen, arzu edilen, değerli, dünya ve âhirette faydalı, yara
yışlı olan her şeydir.
Hayır, ister bir davranış,
ister bir ibâdet, ister mal, yani dünyalık yönünden olsun; dinî, yani dünyaya
ve âhirete âit meselelerde faydalı olan, arzu edilen şeyleri ifade eder. O;
istenilen, kötü karşılanmayan, kendisine rağbet edilen bir değerdir. âHayr'ın
karşıtı âşerr'dir. Hayır kelimesinin hem dünya işlerini, hem de uhrevî değerleri
anlatan birkaç boyutu bulunmaktadır.
Hayır, iyi ve faydalı, rağbet
edilen tercihleri ifade ettiği için; ibâdet, iyilik etmek, Allah yolunda
harcamak, faydalı mal, kişiye sevap veya şeref kazandıran şeyler hakkında da
kullanılmaktadır. Aynı kökten gelen âhayrât', beğenilen özellikler, davranışlar,
sevap amacıyla yapılan iyilikler ve sadaka-i câriye (devam eden sadaka) olan
şeyler demektir.
Hayır, kavram olarak bazen hem
mal, hem de o malı Allah yoluna sarf etme iyiliğini veya infak anlayışını ifade
etmektedir. Allah'ın insana verdiği mal, -her ne kadar bazıları için şer olsa
da- bizzat hayrın kendisidir. Meselâ, Kur'an, Hz. Süleyman (a.s.)'a verilen
atlara âhayır' demektedir (38/Sâd, 32). Mü'minler, Allah yolunda âhayır'dan ne
infak ederlerse; bu, kendileri içindir. Onlar âhayr' olarak infak ettiklerinin
karşılığını tastamam alacaklardır (2/Bakara, 272-273). Görüldüğü gibi burada
âhayır' hem sahip olunan mal, hem de bu maldan Allah yolunda infak edilen pay,
sadaka anlamına gelmektedir.
Bir başka âyette ise âhayır'
yine ikili bir anlam ifade ederek hem sahip olunan şey, hem takvâya bağlı olarak
yapılan amel (iş) yerinde kullanılmaktadır: "Sana neyi infak edeceklerini
soruyorlar. De ki: âHayır olarak infak edeceğiniz şey, ana-babaya, yakınlara,
yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışadır. Hayır olarak ne yaparsanız, Allah onu
şüphesiz bilir." (2/Bakara, 215)
Hayır kavramı Kur'an'da birkaç
anlamda daha kullanılmaktadır: Allah'ın sayısız nimeti anlamında (3/Âl-i İmrân,
26); bütün hayırların kaynağı olan vahy ve peygamberlik anlamında da kullanılır.
Vahye uyan mü'minler birçok nimetlere, güzelliklere, sağlam bir inanca ve
aralarında kardeşlik duygularına sahip olurlar. Bütün bunlar hayr'ın ta
kendisidir (2/Bakara, 105; ayrıca bkz. 16/Nahl, 30). Gerçek iman, ya da iman
etme eğilimi, samimiyet ve iyi niyet anlamında (8/Enfâl, 70); iman etmenin güzel
sonucu, imanın olumlu etkisi anlamında (6/En'âm, 158); sâlih amel, hayırlı iş,
kulluk ve sonucu güzel olan işler anlamında (2/Bakara, 110; 5/Mâide, 48;
21/Enbiyâ, 90) kullanılır.
Hayrın bu mânâlarına bakarsak
onun iki yönü bulunduğunu görürüz: Birincisi, kaynağı Allah olan hayır;
ikincisi, kaynağı insan olan hayır. Bu iki durumda da hayrın anlamı, İslâm'ın
bakış açısıyla faydalı, değerli olduğuna hükmedilecek bir şeydir.
Hayır ve şer; ya mutlak
(kesin)tır, ya da izâfî (göreceli)dir. Sözgelimi; adâlet, iyilik
duygusu, akıl, erdem sahibi olmak gibi şeyler her durumda herkes için hayr'dır.
Zulmetmek, haklara tecavüz, yalan, hırsızlık gibi şeyler de herkes için her
zaman şerdirler. İzâfî (göreceli) hayır ve şer nitelemesi, kişilere ve
onların durumlarına göre değişiklik gösterebilir. İzâfî hayrın başında mal
sahibi olmak gerekir. Mal, servet, dünyalıklar kimileri için hayır; kimileri
için de şer olabilir. Helâlden kazanılıp helâle harcanmayan bir mal, sahibi için
hayır değildir. Kendisinden İslâm'ın çizdiği sınırlar içerisinde faydalanılmayan
mala âhayırlı' mal denilemez. Meselâ, cimrilik yüzünden Allah yolunda
harcanmayan bir malda, onun sahibi bir hayır olduğunu sanmamalıdır (3/Âl-i İmrân,
180). Demek ki az da olsa helâlden kazanılan ve Allah rızâsı uğruna harcanabilen
bir mal veya kazanç sahibi için hayırdır.
Allah (c.c.) mü'minlere
gerektiği zaman kendi yolunda, kendi dini uğruna cihâd etmeyi, savaşmayı
emretti. Mü'minlerden bazıları böyle bir şeyi kendileri için şer (zorluk,
meşakkat, ağır bir imtihan, zararlı) sayabilirler. Ancak Rabbimiz buyuruyor ki:
"â¦.Olur ki hoşunuza gitmeyen
bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için şerdir.
Allah bilir, siz bilemezsiniz." (2/Bakara, 216)
Hüsn/Güzellik Kavramına Yakın Anlam Taşıyan Diğer
Kavramlar
(Hayır, Birr, Cemâl, Tayyib, Sâlih Amel)
a) Hayır:
âHayr' taşıdığı özellik
dolayısıyla istenilen, arzu edilen, değerli, dünya ve âhirette faydalı, yara
yışlı olan her şeydir.
Hayır, ister bir davranış,
ister bir ibâdet, ister mal, yani dünyalık yönünden olsun; dinî, yani dünyaya
ve âhirete âit meselelerde faydalı olan, arzu edilen şeyleri ifade eder. O;
istenilen, kötü karşılanmayan, kendisine rağbet edilen bir değerdir. âHayr'ın
karşıtı âşerr'dir. Hayır kelimesinin hem dünya işlerini, hem de uhrevî değerleri
anlatan birkaç boyutu bulunmaktadır.
Hayır, iyi ve faydalı, rağbet
edilen tercihleri ifade ettiği için; ibâdet, iyilik etmek, Allah yolunda
harcamak, faydalı mal, kişiye sevap veya şeref kazandıran şeyler hakkında da
kullanılmaktadır. Aynı kökten gelen âhayrât', beğenilen özellikler, davranışlar,
sevap amacıyla yapılan iyilikler ve sadaka-i câriye (devam eden sadaka) olan
şeyler demektir.
Hayır, kavram olarak bazen hem
mal, hem de o malı Allah yoluna sarf etme iyiliğini veya infak anlayışını ifade
etmektedir. Allah'ın insana verdiği mal, -her ne kadar bazıları için şer olsa
da- bizzat hayrın kendisidir. Meselâ, Kur'an, Hz. Süleyman (a.s.)'a verilen
atlara âhayır' demektedir (38/Sâd, 32). Mü'minler, Allah yolunda âhayır'dan ne
infak ederlerse; bu, kendileri içindir. Onlar âhayr' olarak infak ettiklerinin
karşılığını tastamam alacaklardır (2/Bakara, 272-273). Görüldüğü gibi burada
âhayır' hem sahip olunan mal, hem de bu maldan Allah yolunda infak edilen pay,
sadaka anlamına gelmektedir.
Bir başka âyette ise âhayır'
yine ikili bir anlam ifade ederek hem sahip olunan şey, hem takvâya bağlı olarak
yapılan amel (iş) yerinde kullanılmaktadır: "Sana neyi infak edeceklerini
soruyorlar. De ki: âHayır olarak infak edeceğiniz şey, ana-babaya, yakınlara,
yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışadır. Hayır olarak ne yaparsanız, Allah onu
şüphesiz bilir." (2/Bakara, 215)
Hayır kavramı Kur'an'da birkaç
anlamda daha kullanılmaktadır: Allah'ın sayısız nimeti anlamında (3/Âl-i İmrân,
26); bütün hayırların kaynağı olan vahy ve peygamberlik anlamında da kullanılır.
Vahye uyan mü'minler birçok nimetlere, güzelliklere, sağlam bir inanca ve
aralarında kardeşlik duygularına sahip olurlar. Bütün bunlar hayr'ın ta
kendisidir (2/Bakara, 105; ayrıca bkz. 16/Nahl, 30). Gerçek iman, ya da iman
etme eğilimi, samimiyet ve iyi niyet anlamında (8/Enfâl, 70); iman etmenin güzel
sonucu, imanın olumlu etkisi anlamında (6/En'âm, 158); sâlih amel, hayırlı iş,
kulluk ve sonucu güzel olan işler anlamında (2/Bakara, 110; 5/Mâide, 48;
21/Enbiyâ, 90) kullanılır.
Hayrın bu mânâlarına bakarsak
onun iki yönü bulunduğunu görürüz: Birincisi, kaynağı Allah olan hayır;
ikincisi, kaynağı insan olan hayır. Bu iki durumda da hayrın anlamı, İslâm'ın
bakış açısıyla faydalı, değerli olduğuna hükmedilecek bir şeydir.
Hayır ve şer; ya mutlak
(kesin)tır, ya da izâfî (göreceli)dir. Sözgelimi; adâlet, iyilik
duygusu, akıl, erdem sahibi olmak gibi şeyler her durumda herkes için hayr'dır.
Zulmetmek, haklara tecavüz, yalan, hırsızlık gibi şeyler de herkes için her
zaman şerdirler. İzâfî (göreceli) hayır ve şer nitelemesi, kişilere ve
onların durumlarına göre değişiklik gösterebilir. İzâfî hayrın başında mal
sahibi olmak gerekir. Mal, servet, dünyalıklar kimileri için hayır; kimileri
için de şer olabilir. Helâlden kazanılıp helâle harcanmayan bir mal, sahibi için
hayır değildir. Kendisinden İslâm'ın çizdiği sınırlar içerisinde faydalanılmayan
mala âhayırlı' mal denilemez. Meselâ, cimrilik yüzünden Allah yolunda
harcanmayan bir malda, onun sahibi bir hayır olduğunu sanmamalıdır (3/Âl-i İmrân,
180). Demek ki az da olsa helâlden kazanılan ve Allah rızâsı uğruna harcanabilen
bir mal veya kazanç sahibi için hayırdır.
Allah (c.c.) mü'minlere
gerektiği zaman kendi yolunda, kendi dini uğruna cihâd etmeyi, savaşmayı
emretti. Mü'minlerden bazıları böyle bir şeyi kendileri için şer (zorluk,
meşakkat, ağır bir imtihan, zararlı) sayabilirler. Ancak Rabbimiz buyuruyor ki:
"â¦.Olur ki hoşunuza gitmeyen
bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için şerdir.
Allah bilir, siz bilemezsiniz." (2/Bakara, 216)
HASENE-GÜZELLİK
- d) Tayyib
- Güzel Koku.
- HUSN-HASENE-GÜZEL VE GÜZELLİK.. Husn/Hasene (Güzellik); Anlam ve Mâhiyeti
- Selâm Vermede Güzellik
- Davranışlarda Güzellik
- e) Sâlih Amel
- Hasene/Güzellik
- Hüsn-i Zan; Güzel Değerlendirme ve İyiye Yorma.
- Güzelliğin Zıddı Olan Kavramlar (Seyyie, Kubh, Hubs, Fahşâ, Rics, Ricz, Şer, Necâset) a- Seyyie
- Husün ve Kubuh.
- İlmü'l-Cemâl/Estetik (Güzellik Bilimi)
- Kötülükler ve Çirkinlikler Karşısında Güzellik
- Estetik
- Hakka Çağırmada Güzellik
- Husün ve Kubuh.
- Küfretmenin Sonucu Olarak Seyyie
- Ana babaya ihsân/Güzel Davranma
- Estetik ve Müslüman Sanatçı
- Husün ve Kubuh.
- Seyyie'nin Çeşitleri
- Günâhı İfade Etmesi Yönünden Seyyie
- Güzellik Duygusu.
- Kur'ân-ı Kerim'de Husn/Güzellik Kavramı
- Yediklerimiz ve Giydiklerimizde Güzellik
- Güzel Bakan, Güzel Görür; Güzel İş Yapan, Daha Güzeline Kavuşur
- Kur'ân-ı Kerim'de Husn/Güzellik Kavramı
- Kur'an'da Seyyie Kavramı
- Mücerred Hüsün/Soyut Güzellik.
- "Rabbımız, Bize Dünyada da Hasene Ver; Âhirette de Hasene Ver!".
- Allah Güzeldir; Her Yaptığı ve Yarattığı da Güzeldir