İmâmet-i Kübrâ.
İmâmet
İmâmet-i Kübrâ
İslâmî topluluğun dinî ve
siyasî liderliğine imâmet-i kübrâ denilir. Bu anlamda "hilâfet" kavramı
kullanıldığı gibi, başlangıçtan itibaren ve özellikle şiî müslümanların bu
kavram yerine "imâmet"i kullanmasından sonra "imâmet" kelimesi de kullanılmaya
başlanmıştır. Aynı zamanda bu makama, namaz kıldırma vazifesi demek olan
imamlıktan (imâmet-i suğrâ/küçük imâmet) ayırdetmek için "İmâmet-i kübrâ" da
denilmiştir. Biz burada çeşitli İslâm fırkalarının imam anlayışını anlatmaktan
ziyade Ehl-i Sünnet'in bu konudaki görüşlerini özetlemekle yetineceğiz
Şiî müslümanların dışında ve
özellikle ehl-i sünnete göre imâmet-i kübrâ, itikadı ilgilendiren bir konu
değildir. Sadece kulların fiillerine ait muâmelâtla ilgili meselelerdendir.
Rasûlullah'ın (s.a.v.) vefatını müteâkip ashâbın imam/halîfe seçtikleri ve İslâm
ümmetinin imamsız bir zamanının geçmesine rızâ göstermedikleri tevâtüren
sâbittir. Nitekim Hz. Ebûbekir, meşhur ilk hutbesinde buna işaret ederek diyordu
ki; "Haberiniz olsun ki, Muhammed (s.a.s.) vefat etmiştir ve bu dini ayakta
tutacak bir reise (imâmet-i kübrâya) mutlaka ihtiyaç vardır." Muhtemel bir
zararın defedilmesi ve ümmetin çeşitli maslahatı bakımından da imam/halîfe
seçilmesinin vâcip olduğunda icmâ edilmiştir. Bu nedenle herkes Hz. Ebûbekir'in
sözünü yürekten kabul etmiştir.[1]
Taftazânî, şunları da
söylemektedir: "İmâmet-i kübrâ meselesi, itikadî esaslardan olmayıp fıkhı
ilgilendiren bir furu' meselesidir. Fıkıh kitaplarımızda zikredilmiştir ki;
millet için, dini yaşatacak, sünneti ayakta tutacak, mazlumları koruyacak ve
haklıyı haksızdan ayıracak bir başkana/imama mutlaka ihtiyaç vardır.[2]
İmamın seçimi ise; "ehl-i hall
ve'l-akd"in seçmesi ile olur. Diğer bir görüşe göre; daha evvelki imam
tarafından bir tavsiye ile beraber halkın ileri gelenlerinin bey'atından
ibârettir. Bu iki görüş arasında gerçekte büyük bir ayrılık yoktur. Bu ihtilâf,
ilk halîfelerin tesbit tarzından ileri gelmektedir.[3]
[1]
Taftazânî, Şerhu'l-Makasıd II/271. Avni İlhan, Mehdilik, s. 12.
[2]
Taftazânî, Şerhu'l-Makasıd II/27.
[3]
Ahmet Yaşar, Şamil İslam Ansiklopedisi: 3/143-144.
İmâmet-i Kübrâ
İslâmî topluluğun dinî ve
siyasî liderliğine imâmet-i kübrâ denilir. Bu anlamda "hilâfet" kavramı
kullanıldığı gibi, başlangıçtan itibaren ve özellikle şiî müslümanların bu
kavram yerine "imâmet"i kullanmasından sonra "imâmet" kelimesi de kullanılmaya
başlanmıştır. Aynı zamanda bu makama, namaz kıldırma vazifesi demek olan
imamlıktan (imâmet-i suğrâ/küçük imâmet) ayırdetmek için "İmâmet-i kübrâ" da
denilmiştir. Biz burada çeşitli İslâm fırkalarının imam anlayışını anlatmaktan
ziyade Ehl-i Sünnet'in bu konudaki görüşlerini özetlemekle yetineceğiz
Şiî müslümanların dışında ve
özellikle ehl-i sünnete göre imâmet-i kübrâ, itikadı ilgilendiren bir konu
değildir. Sadece kulların fiillerine ait muâmelâtla ilgili meselelerdendir.
Rasûlullah'ın (s.a.v.) vefatını müteâkip ashâbın imam/halîfe seçtikleri ve İslâm
ümmetinin imamsız bir zamanının geçmesine rızâ göstermedikleri tevâtüren
sâbittir. Nitekim Hz. Ebûbekir, meşhur ilk hutbesinde buna işaret ederek diyordu
ki; "Haberiniz olsun ki, Muhammed (s.a.s.) vefat etmiştir ve bu dini ayakta
tutacak bir reise (imâmet-i kübrâya) mutlaka ihtiyaç vardır." Muhtemel bir
zararın defedilmesi ve ümmetin çeşitli maslahatı bakımından da imam/halîfe
seçilmesinin vâcip olduğunda icmâ edilmiştir. Bu nedenle herkes Hz. Ebûbekir'in
sözünü yürekten kabul etmiştir.[1]
Taftazânî, şunları da
söylemektedir: "İmâmet-i kübrâ meselesi, itikadî esaslardan olmayıp fıkhı
ilgilendiren bir furu' meselesidir. Fıkıh kitaplarımızda zikredilmiştir ki;
millet için, dini yaşatacak, sünneti ayakta tutacak, mazlumları koruyacak ve
haklıyı haksızdan ayıracak bir başkana/imama mutlaka ihtiyaç vardır.[2]
İmamın seçimi ise; "ehl-i hall
ve'l-akd"in seçmesi ile olur. Diğer bir görüşe göre; daha evvelki imam
tarafından bir tavsiye ile beraber halkın ileri gelenlerinin bey'atından
ibârettir. Bu iki görüş arasında gerçekte büyük bir ayrılık yoktur. Bu ihtilâf,
ilk halîfelerin tesbit tarzından ileri gelmektedir.[3]
[1]
Taftazânî, Şerhu'l-Makasıd II/271. Avni İlhan, Mehdilik, s. 12.
[2]
Taftazânî, Şerhu'l-Makasıd II/27.
[3]
Ahmet Yaşar, Şamil İslam Ansiklopedisi: 3/143-144.
İMAM
- B- Bulunması Temenni Edilen Ve Fakat Fiiliyatta Her Zaman Bulunmayan İdeal Şartlar
- İMAM... İmam; Anlam ve Mâhiyeti
- İmama İtaatin Hududu
- İMAMET VE İTAAT MESELESİ
- Zâlim ve Fâsık İmama Karşı Kıyam Hakkı
- C- İhtilaflı Olan Ve Bâtıl Olan Şartlar
- Cemaat/Teşkilât İmamlığı
- Dinimizde İtaate Verilen Ehemmiyet
- Körü Körüne İtaat Yok
- Kur'ân-ı Kerim'de İmam Kavramı
- 1- Sağlam Bir İman ve İstikamet
- Hadis-i Şeriflerde İmam Kavramı
- İmama Ne Zaman İsyan?.
- İtaat Edilecek Üç makam
- Kureyşî Olması Meselesi
- 2- Zihnî Yetenek ve Kültür
- İmam-ı Muntazar
- İmamete En Liyakatli Olan Kim?.
- Makam Hususunda Nizâ
- Ululemr
- 3- Sosyal Kabiliyet
- Azli Gerektiren Tabiî Haller
- İmâmet-i Kübrâ.
- Liyakatsızın İmamlığı
- Ululemr Etrafında Birlik
- 4- İstişâre ve Adâlet
- Azledilen Tekrar Seçilemez
- Biat Şartı İtaat
- İmamet-i Kübra'da Aranan Şartlar
- Zorba İmam