Ticârette kâr sınırı
Ticârette kâr sınırı
Ticârette kâr sınırı:
Ticârette maksat; insanlara hizmetle beraber, o işten bir kâr sağlamaktır.
Yalnız bu kârın aşırı (ğabn-i fâhiş) olmaması gerekir. Genel olarak İslâm,
ticârette belirli bir kâr haddi koymamıştır. Kâr oranı satılan malların cinsine,
özelliklerine göre değişir. Bazı mallarda düşük bir kâr haddi yeterlidir; toptan
satışlarda ve değeri yüksek olan mallarda olduğu gibi. Bazı mallarda ise bu oran
normal tutulur; bozulma ihtimâli olmayan mallar, perakende satışlar vs. gibi.
Bazı mallarda da kâr oranı yüksek olur; bozulma oranı fazla, çeşitli riskleri
mevcut olan mallar gibi.
Kâr
oranı şartlara göre değişir. Fakat bu, her şeyden önce vicdan işidir. Çünkü
müslüman, kardeşini aldatmaz, ona ihânet etmez, onu kendisi gibi düşünür. Yani
satacağı malı almak istediğinde, ona ihtiyacı olduğunda, kendisine kaça veya
hangi şartlarda satılmasını istiyorsa başkasına da öyle satar. İslâmiyet belirli
bir kâr haddi koymamıştır derken, bundan, hiç müdâhale edilemez mânâsı
çıkarılamaz. Devlet lüzum gördüğünde malların cinsine göre belirli kâr hadleri
(narh) koyar; buna uymayanları da cezâlandırır .
Ticârette kâr sınırı:
Ticârette maksat; insanlara hizmetle beraber, o işten bir kâr sağlamaktır.
Yalnız bu kârın aşırı (ğabn-i fâhiş) olmaması gerekir. Genel olarak İslâm,
ticârette belirli bir kâr haddi koymamıştır. Kâr oranı satılan malların cinsine,
özelliklerine göre değişir. Bazı mallarda düşük bir kâr haddi yeterlidir; toptan
satışlarda ve değeri yüksek olan mallarda olduğu gibi. Bazı mallarda ise bu oran
normal tutulur; bozulma ihtimâli olmayan mallar, perakende satışlar vs. gibi.
Bazı mallarda da kâr oranı yüksek olur; bozulma oranı fazla, çeşitli riskleri
mevcut olan mallar gibi.
Kâr
oranı şartlara göre değişir. Fakat bu, her şeyden önce vicdan işidir. Çünkü
müslüman, kardeşini aldatmaz, ona ihânet etmez, onu kendisi gibi düşünür. Yani
satacağı malı almak istediğinde, ona ihtiyacı olduğunda, kendisine kaça veya
hangi şartlarda satılmasını istiyorsa başkasına da öyle satar. İslâmiyet belirli
bir kâr haddi koymamıştır derken, bundan, hiç müdâhale edilemez mânâsı
çıkarılamaz. Devlet lüzum gördüğünde malların cinsine göre belirli kâr hadleri
(narh) koyar; buna uymayanları da cezâlandırır .
TİCÂRET
- TİCÂRET..
- Ticâret/Alış-Veriş; Anlam ve Mâhiyeti
- Alış-verişin Rüknü;
- Hüküm Yönünden Alış-veriş Şekilleri
- 1- Sahîh alış-verişler
- 2- Fâsit alış-verişler
- 3- Bâtıl alış-verişler
- Bedelleri Açısından Alış-veriş Şekilleri 1- Bey'
- 2- Sarf
- 3- Mubâdele
- 4- Selem
- 5- Veresiye satışlar
- Kâr Açısından Alış-veriş Şekilleri 1- Musâveme
- 2- Murâbaha
- 3- Tevliye
- 4- Vâzia
- Muhayyer Alış-verişler
- Alış-verişin şartları Ticârette mübâdele edilen malın kıymetli olması
- Malın özelliklerinin belirli olması, gizli bir kusuru bulunmaması
- Satılan malın mevcut olması
- Mal ve bedelin belirli olması
- Malın teslim alınması, (Kabz)
- Ticârette kâr sınırı
- Müslüman olarak alış-verişlerde dikkat edeceğimiz bazı hususlar vardır
- Malı değerinin altında almak
- Pazarlık etmek
- Alış-verişte yemin etmek
- Ölçü ve tartının doğru olması, alış-verişe hilenin karıştırılmaması
- Kur'ân-ı Kerim'de Ticâret Kavramı
- Allah'ın Âyetlerini Satmak (Din Ticâreti Yapmak) Konusunda Âyetler