Saâdet Asrında Gözyaşı

Saâdet Asrında Gözyaşı

Saâdet Asrında
Gözyaşı

Ebû Bekir (r.a.)... Hayatı
ağlamayla geçer. Vefat ederken de öyle. Müşrikler neden onu Mekke'de istemezler?
Muhrik bir sesi vardır. Namaza durunca hıçkıra hıçkıra ağlar. Çoluk çocuk, genç
yaşlı etrafını sararlar, etrafında halkalar teşekkül eder. Ebû Bekir öyle bir
insandır ki hayatında karıncayı bile incitmemiştir. Mekke'de onu istememek
demek, insanlığı ve merhameti istememek demektir. Hz. Ebû Bekir'i Mekke'den
dışarıya niçin çıkarmak isterler, bilir misiniz? "Bunun huşû ile namaz kılması
ve ağlaması, bizim çoluk çocuğumuzu, gençlerimizi baştan çıkarıyor" diyorlardı.
Sürülmesine, hicrete zorlanmasına sebep buydu. "Sen Mekke'de yaşayamazsın."
Niçin? "Okuduğun Kur'an, kıldığın namaz gönülleri çekiyor. Ağlamakla gönüllere
giriyorsun!" O, çok ince bir insandır. Vefatına yakın hastalığında Allah Rasûlü,
"Ebû Bekir'e söyleyin, yerime namaz kıldırsın." demişti. Bunun üzerine
Âişe vâlidemiz der ki, "O ince kalplidir. Kur'an okurken ağlar o. Namaza durur
ve ağlar!" Hz. Ömer, bunca şecaat ve sert yapısına rağmen, çok yufka yürekliydi.
Bir kalbi kırığın yanında oturur, onunla hıçkıra hıçkıra ağlardı. Sahâbi diyor
ki, çok defa namaz kıldırırken Kur'an okur, ağlar ve bayılırdı. Eve baygın insan
gibi götürürdük, sonra da hasta ziyaret eder gibi ziyaretine gider gelirdik. (7)

Hz. Ömer, kızkardeşi Fâtıma'nın
evinde dinlediği âyetlerin tesirinde kalarak ağlamış ve müslüman olmuştu (İbn
Hişâm, 1/230). Hz. Ebû Bekir'in de yufka yürekli olduğu, Sevr mağarasında
ağladığı, Hz. Peygamber'in vefat edeceğini sezince gözyaşı döktüğü bilinmektedir
(Buhârî, Fezâilu' Ashâbi'n-Nebî, 2; Müslim, Fezâilu's-Sahâbe 2). Tebük seferine
katılamayan Kâ'b bin Mâlik, Mürâre bin Rebî' ve Hilâl bin Ümeyye kusurlarını
affettirmek için hüngür hüngür ağlamışlardı (İbn Hişâm, 4/945).
Hz. Fâtıma, ablası Rukiyye'nin
kabri başında sessizce ağlar, Rasûlullah (s.a.s.) da mübârek elbisesinin ucuyla
onun gözyaşlarını silerdi. Kâfirler Hz. Câbir ibn Abdullah'ın babasını Uhud'da
işkenceyle şehid etmişler, Câbir ile bacısı, şehid babalarına sarılıp ağlamışlar
ve Rasûlullah onları bundan alıkoymamıştır.
İslâm'a göre sadece insanlar
ağlamaz; yer, gök, mü'minin gökyüzünde bulunan rızık ve amel kapıları, melekler,
hayvanlar, diğer canlılar dahi ağlamaktadır. Firavun ve âl-i Firavun'un
(denizde boğulup helâk olmasına) gök ve yer ağlamamış ve onların azapları ihmal
edilmemiştir (44/Duhan, 29). Rasûlullah bir gün hutbe okurken, üzerinde
bulunduğu hurma kütüğü inlemiş, o, mübârek elini kütüğün üzerine koyduğunda
susmuş; Rasûlullah, o kütüğün, işittiği zikrullah için ağladığını söylemiştir (Buhârî,
Menâkıb 25; Tirmizî, Cum'a 10, Menâkıb 6; Nesâî, Cum'a 17).