AKLÎ DELİL .

AKLÎ DELİL

AKLÎ DELİL



Delîl; "Mürşid, rehber, kılavuz" anlamlarına
gelir. Istılahda ise, "bilinmeyen şeylerin bilinmesini mümkün kılan şeydir."
Veya "Kendisine iyice bakarak ve düşünerek, istenilene götüren şeydir."[1]

Delîl, bize rehberlik eder ve bir şeyin doğru
veya yanlış oluşu hakkında bizi bilgi sahibi ederek yol gösterir. Olumlu veya
olumsuz, hüküm vermemizi sağlar. Delille öğrenilen ve doğruluğu kanıtlanan şeye
"medlûl" denir.

Delîller bir bakıma, akli ve naklî (sem'î) olmak
üzere ikiye ayrılır. "Vahye ve işitmeye dayanan delîle" naklî delîl denir. Naklî
delile dînî delîl de denmektedir. Kur'an ve hadislerin bildirdikleri, naklî
delillere dâhildir. Aklı delil ise; "mukaddimeleri (önermeleri), akla dayanan
delildir. Aklî ve naklî deliller, kat'î ve zannî olmak üzere ikiye ayrılırlar.
Kesin olarak medlûlü isbât eden aklî delile burhan (ve huccet) denir. Önermeleri
kesin olmayan aklî delile de hatâbe adı verilir.

Burhan; zekî ve kültürlü insanların,
inceliklerini anlayıp yararlanabilecekleri delîl çeşididir. Meselâ: "Âlem
değişkendir, her değişken hâdistir (sonradandır)" delîli bir burhandır. Cahil ve
kültürsüz insanlar burhanı anlamaz. Burhan, münâkaşa ve münâzaralarda
geçerliliği olan bir delildir.

Hatâbî deliller ise, kafası olumsuz fikirlerle
şartlanmamış kimseleri ikna edebilen delillerdir. "Bir yerde iki yönetici olmaz"
ifadesi bir hatâbî delîl sayılır Bu tür delillerin mukaddimeleri, genellikle
doğruluğu kabul edilmiş ifâdelerdir.








[1]
el-Cüveynî, el İrşâd, Mısır, 1369/1950, 8; el-Cürcânî, et-Ta'rîfât, İstanbul
1253, 61, et-Tehânevî, Keşşâfu Istılâhâti'l-fünûn, İstanbul 1984, I, 492.