Zanniyat
Zanniyat
Zanniyat:
Kesinlik ifade etmeyen aklî delîllere de
zanniyyât denir. Bunların da altı çeşidi vardır
1) Müsellemât:
İlmî münâkaşada karşı tarafın kabul ettiği hükümlerdir. Peygamberimizin mîrâcını
inkâr eden hıristiyana karşı Hz. İsâ'nın mîrâcını delil getirmek gibi.
2) Meşhûrât:
İnsanların hepsinin veya büyük çoğunluğunun kabul ettiği hükümlerdir. "Adalet
güzeldir. Zulüm çirkindir" gibi.
3) Makbûlât:
Yalan söylemeyeceğine dair kendilerine hüsn-i zan beslenilen büyük âlimlerin ve
mürşidlerin sözleri bu kategoriye dahildir.
4) Karînelerle hüküm vermek:
Yoğun bulut görüp yağmurun yağacağını söylemek gibi.
5) Muhayyelât:
Psikolojik olarak arzu uyandırmak veya nefret ettirmek için tahayyül edilen
hükümlerdir. "Bal, iğrenç bir kusmuktur", "Şarap, akıcı bir yâkûttur" gibi.
6) Vehmiyyât:
Duyular âleminin ötesinde kalan hususlar için duyulan âlemle kıyas edilerek
verilen hükümlerdir. "Kâinâtın ötesi sonsuz bir fezâdır", "Var olan her şey
görülebilir" gibi .
Bu tür delîller, insanı kesin bilgi edinmeye
götürmeyen aklî deliller olduğundan zannî deliller adını almışlardır.[1]
[1]
el-Cürcânî, Şerhu'l-Mevâkıf, İstanbul 1286 h., 76; et-Tehânevi, Keşşâf, II,
939; Bekir Topaloğlu, a.g.e., 75. Mehmet Bulut, Şamil İslam Ansiklopedisi:
1/91.
Zanniyat:
Kesinlik ifade etmeyen aklî delîllere de
zanniyyât denir. Bunların da altı çeşidi vardır
1) Müsellemât:
İlmî münâkaşada karşı tarafın kabul ettiği hükümlerdir. Peygamberimizin mîrâcını
inkâr eden hıristiyana karşı Hz. İsâ'nın mîrâcını delil getirmek gibi.
2) Meşhûrât:
İnsanların hepsinin veya büyük çoğunluğunun kabul ettiği hükümlerdir. "Adalet
güzeldir. Zulüm çirkindir" gibi.
3) Makbûlât:
Yalan söylemeyeceğine dair kendilerine hüsn-i zan beslenilen büyük âlimlerin ve
mürşidlerin sözleri bu kategoriye dahildir.
4) Karînelerle hüküm vermek:
Yoğun bulut görüp yağmurun yağacağını söylemek gibi.
5) Muhayyelât:
Psikolojik olarak arzu uyandırmak veya nefret ettirmek için tahayyül edilen
hükümlerdir. "Bal, iğrenç bir kusmuktur", "Şarap, akıcı bir yâkûttur" gibi.
6) Vehmiyyât:
Duyular âleminin ötesinde kalan hususlar için duyulan âlemle kıyas edilerek
verilen hükümlerdir. "Kâinâtın ötesi sonsuz bir fezâdır", "Var olan her şey
görülebilir" gibi .
Bu tür delîller, insanı kesin bilgi edinmeye
götürmeyen aklî deliller olduğundan zannî deliller adını almışlardır.[1]
[1]
el-Cürcânî, Şerhu'l-Mevâkıf, İstanbul 1286 h., 76; et-Tehânevi, Keşşâf, II,
939; Bekir Topaloğlu, a.g.e., 75. Mehmet Bulut, Şamil İslam Ansiklopedisi:
1/91.
AKIL
- AKIL .
- Akıl Tanımı ve Mâhiyeti
- Aklın İşleyişi
- Kur'an-ı Kerim'de Akıl
- İslâm'da Aklın Önemi ve Değeri
- Akletmek, Aklı Kullanmak .
- Kur'an-ı Kerim'e Göre Akıl ve Duyu Organlarının Önemi
- Aklın Gücü, Sınırı ve Sorumluluğu .
- SEFİH-SEFİHLİK-SEFAHAT .. Sefih Nedir? .
- Fıkıhta Sefih
- Kur'anın Sefih Dedikleri
- Akıl İle İlgili Veciz Sözler
- AKIL EMNİYETİ
- AKIL HASTALIĞI
- AKLÎ DELİL .
- Yakiniyyat
- Zanniyat
- Konuyla İlgili Geniş Bilgi Alınabilecek Kaynaklar