e) Cenâzeye Çelenk Götürmek ve Yeşil Düşmanlığı
e
e) Cenâzeye Çelenk Götürmek ve Yeşil
Düşmanlığı:
İslâm hayat
dinidir. Her şeyde canlılık ister. Bu sebeple de hayat sembolü olan yeşili,
yeşilliği korur, geliştirilmesini teşvik eder. Rahmete, berekete, sıhhate ve
çevre sağlığına yararlı ve yeşilliğin (her çeşit ot, bitki ve ağaçların) Allah'ı
kendi halleriyle zikredip ibâdet ettiklerini kabul eder. Ne var ki, her güzel ve
doğrunun düşmanı olan hurâfe ve bâtıl inanışlar, kör taklitçilik, amacı
bilinmeden başka milletlerden devşirilen, kapılardan gümrüksüz geçirilen
câhiliyye âdetleri yeşilin ve yeşilliğin de düşmanıdırlar.
İslâm ile
uzaktan yakından ilişkisi olmayan "hıdırellezde yeşil çiğnemek gerek" düşüncesi
ve uygulaması, yılbaşı kutlamaları dolayısıyla çam kesmeler, vitrin süslemeler,
bayramlarda mezarlara yeşil çalı götürmeler, kabirlere çiçek bırakmalar, büyük
kentlerde salgın hale gelen cenâzeleri çelenklerle uğurlamalar gibi bir sürü
uygulama, bize yabancı, zararlı ve başka milletlere benzeme girişimleri olarak
sosyal ve dinî bünyeyi kemirip durmaktadırlar. Ölüm ve ölüm ötesi ile ilgili
hurâfe ve bâtıl inanışlar, gün geçtikçe artmaktadır. Oysa çok dikkatli
davranılması gerekli hayat olayı, ölüm ve sonrası ile ilgili muâmelelerdir. Ne
ses, ne gürültü, ne bando, ne top arabası, hatta ne slogan... Sadece acele fakat
telaşsız, üzgün fakat vakur, hayat kadar ölüme de râzı bir havada, duâlarla ve
sürekli ölümü düşünerek ölü için duâ makamında kılınacak cenâze namazı ve
yapılacak mütevâzi bir merâsim, ölene karşı son görevin yerine getirilmesi için
kâfidir. Ötesi bir yığın hurâfe ve günahtır, israf ve yorgunluktur, cenâzeyi de
rahatsız, huzursuz etmektir.
Bilinmelidir
ki, cenâzeyi çelenklerle uğurlamak hıristiyan âdetidir. Çelenk, aslında
hıristiyanların kutsal kabul ettiği haç taşıma aracıdır. Haçı çıplak taşımamak
için onu çiçeklerle süslemekte ve öylece mezara kadar götürmekteler. Peki, bir
müslüman, bu çelenk hurâfesiyle mezara ne götürmekte veya göndermektedir?
Hıristiyanın haçını mı, yoksa çiçek buketleri arasına sıkışmış, üzüntülerle
harmanlanmış hurâfeleri mi? Yapmadığı duâları mı? Çelenk için, cenâze için
çiçeği koparmak, onu zikirden/ibâdetten ve insanlara güzellikler veren
özelliklerden mahrum etmektir. Ayrıca israftır, bu paralarla fakirlere sadakalar
verilse daha iyi olmaz mı?
Dinimiz, kabir
üzerine yığılmış kurumaya mahkûm çelenk ve çalı değil; büyümeye ve yeşil kalmaya
lâyık fidanlar, çiçekler dikilmesinden yanadır. Peygamberimiz bizzat buna örnek
vermişler, iki kabrin üzerine hurma fidanı dikerek, "bunlar yeşil kaldıkça,
içeridekiler için rahmet vesilesi olmaları umulur" buyurmuşlardır. O halde
ne yapılması gerektiğine dikkat edilmelidir? Allah'ı râzı etmek, cenâzeye rahmet
vesilesi olmak veya hıristiyanları körü körüne taklit edip hurâfeyi çağdaşlık
sanarak çeşitli zararları seçmek. Kararı inançlar
belirleyecektir.
Bir de kurban
olarak horoz adamak veya kesmek var ki, horozdan kurban olsa olsa, böyle sahte
tanrılara olur dedirtiyor insana. Yine, yatırların yanlarına konulan tuz ve
şekerlerden medet ummak, onları şifalı kabul edip almak veya dağıtmak,
istismarcıların ekmeğine yağ süren hurâfelerdendir. Oraların toprağını kutsal
kabul edip beraberinde götürmek, kabirlerin etrafında tavaf etmek... Bütün
bunlar şirk unsuru olan hurâfelerdir.
[1]
[1]
Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.
e) Cenâzeye Çelenk Götürmek ve Yeşil
Düşmanlığı:
İslâm hayat
dinidir. Her şeyde canlılık ister. Bu sebeple de hayat sembolü olan yeşili,
yeşilliği korur, geliştirilmesini teşvik eder. Rahmete, berekete, sıhhate ve
çevre sağlığına yararlı ve yeşilliğin (her çeşit ot, bitki ve ağaçların) Allah'ı
kendi halleriyle zikredip ibâdet ettiklerini kabul eder. Ne var ki, her güzel ve
doğrunun düşmanı olan hurâfe ve bâtıl inanışlar, kör taklitçilik, amacı
bilinmeden başka milletlerden devşirilen, kapılardan gümrüksüz geçirilen
câhiliyye âdetleri yeşilin ve yeşilliğin de düşmanıdırlar.
İslâm ile
uzaktan yakından ilişkisi olmayan "hıdırellezde yeşil çiğnemek gerek" düşüncesi
ve uygulaması, yılbaşı kutlamaları dolayısıyla çam kesmeler, vitrin süslemeler,
bayramlarda mezarlara yeşil çalı götürmeler, kabirlere çiçek bırakmalar, büyük
kentlerde salgın hale gelen cenâzeleri çelenklerle uğurlamalar gibi bir sürü
uygulama, bize yabancı, zararlı ve başka milletlere benzeme girişimleri olarak
sosyal ve dinî bünyeyi kemirip durmaktadırlar. Ölüm ve ölüm ötesi ile ilgili
hurâfe ve bâtıl inanışlar, gün geçtikçe artmaktadır. Oysa çok dikkatli
davranılması gerekli hayat olayı, ölüm ve sonrası ile ilgili muâmelelerdir. Ne
ses, ne gürültü, ne bando, ne top arabası, hatta ne slogan... Sadece acele fakat
telaşsız, üzgün fakat vakur, hayat kadar ölüme de râzı bir havada, duâlarla ve
sürekli ölümü düşünerek ölü için duâ makamında kılınacak cenâze namazı ve
yapılacak mütevâzi bir merâsim, ölene karşı son görevin yerine getirilmesi için
kâfidir. Ötesi bir yığın hurâfe ve günahtır, israf ve yorgunluktur, cenâzeyi de
rahatsız, huzursuz etmektir.
Bilinmelidir
ki, cenâzeyi çelenklerle uğurlamak hıristiyan âdetidir. Çelenk, aslında
hıristiyanların kutsal kabul ettiği haç taşıma aracıdır. Haçı çıplak taşımamak
için onu çiçeklerle süslemekte ve öylece mezara kadar götürmekteler. Peki, bir
müslüman, bu çelenk hurâfesiyle mezara ne götürmekte veya göndermektedir?
Hıristiyanın haçını mı, yoksa çiçek buketleri arasına sıkışmış, üzüntülerle
harmanlanmış hurâfeleri mi? Yapmadığı duâları mı? Çelenk için, cenâze için
çiçeği koparmak, onu zikirden/ibâdetten ve insanlara güzellikler veren
özelliklerden mahrum etmektir. Ayrıca israftır, bu paralarla fakirlere sadakalar
verilse daha iyi olmaz mı?
Dinimiz, kabir
üzerine yığılmış kurumaya mahkûm çelenk ve çalı değil; büyümeye ve yeşil kalmaya
lâyık fidanlar, çiçekler dikilmesinden yanadır. Peygamberimiz bizzat buna örnek
vermişler, iki kabrin üzerine hurma fidanı dikerek, "bunlar yeşil kaldıkça,
içeridekiler için rahmet vesilesi olmaları umulur" buyurmuşlardır. O halde
ne yapılması gerektiğine dikkat edilmelidir? Allah'ı râzı etmek, cenâzeye rahmet
vesilesi olmak veya hıristiyanları körü körüne taklit edip hurâfeyi çağdaşlık
sanarak çeşitli zararları seçmek. Kararı inançlar
belirleyecektir.
Bir de kurban
olarak horoz adamak veya kesmek var ki, horozdan kurban olsa olsa, böyle sahte
tanrılara olur dedirtiyor insana. Yine, yatırların yanlarına konulan tuz ve
şekerlerden medet ummak, onları şifalı kabul edip almak veya dağıtmak,
istismarcıların ekmeğine yağ süren hurâfelerdendir. Oraların toprağını kutsal
kabul edip beraberinde götürmek, kabirlerin etrafında tavaf etmek... Bütün
bunlar şirk unsuru olan hurâfelerdir.
[1]
[1]
Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.
ATALAR YOLU
- ATALAR YOLU .. Atalar Yolu; Anlam ve Mâhiyeti
- Atalar Yolu, Her Dönemdeki Câhiliyyenin Temel Dinidir
- Kur'ân-ı Kerim'de Atalar Yolu İle İlgi Âyetler
- Atalar Kültü; Sosyal Çevre ve Geleneğin Putlaştırılması Sosyal Çevre
- Atalar Kültü
- ATALAR DNİ
- HURÂFE-HURAFECİLİK .. Hurâfe; Anlam ve Mâhiyeti
- 1) Bid'atler
- 2) İsrailiyyat
- 3) Batıl İnançlar
- 4) Esâtîr
- 5) Hurafeler
- Hurâfe-Atalar Dini İlişkisi
- Hurâfe-Ümniyye İlişkisi
- Çokça Görülen Hurâfe ve Bâtıl İnanışlar
- 1) Ölüler ve Kabirlerle/Türbelerle İlgili Hurâfeler
- a) Türbelere Adak
- b) Ölülere Yalvarıp Duâ Etmek
- c) Çaput Bağlamak
- d) Mum Yakmak
- e) Cenâzeye Çelenk Götürmek ve Yeşil Düşmanlığı
- 2) Günlerle İlgili Hurâfeler a) İki Bayram Arası Nikâh Kıyılmaz mı? .
- b) Salı Yola Çıkılmaz, Cuma İş Yapılmaz mı? .
- 3) Gaybdan Haber Vermeye Bağlı Hurâfeler a) Gaybı Bilmek Mümkün mü? .
- b) Falcılık ve Fala Baktırmak
- c) Ruh Çağırma
- d) Taş Yapıştırmak
- e) Uğursuzluk Var mıdır? .
- 4) Bazı Yanlış Kabuller a) Dünya Kâfirin, Âhiret Mü'minin mi? Dünya Mü'mine Zindan mıdır? .
- b) Dünya Öküzün Boynuzunda mı? .