b) Salı Yola Çıkılmaz, Cuma İş Yapılmaz mı? .

b

b) Salı Yola Çıkılmaz, Cuma İş
Yapılmaz mı?

Özellikle
hanımlar arasında çok yaygın olan iki yanlıştan biri, "Salı günü bir işe
başlanmaz, çamaşır yıkanmaz, yola çıkılmaz" anlayışı; ötekisi ise, kadınların
Cuma günü iş yapmalarının doğru olmadığı inanışıdır. Tabii, her iki
yanlışın/hurâfenin de dinî ve ma'kul bir gerekçesi yoktur. Bâtılın bâtıl/yanlış
olmaktan başka gerekçesi olur mu?
Dinimizde
haftanın günleri ile ilgili olarak, "şu yapılmaz, bu yapılır" şeklinde bir ayrım
bulunmamaktadır. Zaman, sahne olduğu eylemlere göre kıymet kazanır veya tehlike
arzeder. Salı günü ile ilgili söylentilerin asılsızlığı müslümanlar açısından
İstanbul'un 29 Mayıs 1453 Salı günü fethedilmiş olması ile ortaya konmuş
bulunmaktadır. Bu fetihden fevkalâde üzüntü duyan hıristiyanlar; İstanbul'u
kaybettikleri gün olduğu için Salı gününü kendileri açısından uğursuz saymış,
yas günü ilan etmiş ve bir süre o gün herhangi bir iş yapmamış olabilirler.
Zamanla, onların bu -kendileri açısından- bir ölçüde haklı görülebilecek kanaat
ve uygulamaları, işin farkında ve bilincinde olmayan hurâfeye düşkün müslüman
halk arasına girmiş ve yerleşmiştir. Sonra da müslümanlığa ait bir görüş ve
esasmış gibi yayılıp gitmiştir.
Yine, 13
sayısının hıristiyan Batılı halka göre uğursuzluğu da, fethin 1453 yılında
gerçekleşmesi dolayısıyla olduğu şeklinde izah edilir. 1453 sayısının rakamları
tek tek toplandığı zaman 13 sayısı çıkar; tabii bundan da önemlisi Batılılar
açısından da rahmet olduğu halde, kendi sapık yollarının yanlışlığının isbat
edildiği dönemin başlangıcı olan Peygamberimiz'in doğum yılı milâdî 571 yılının
rakamları da toplandığı zaman 13 sayısı ortaya çıkmaktadır. Bu sebeplerle 13
sayısı hıristiyan Batılı halklar tarafından eskiden beri uğursuz sayılmıştır.
Peki, müslümanlara ne oluyor da bu tür gün ve tarihleri uğursuz sayıyorlar?
Cuma günü
kadınların iş yapmamasına gelince, bu da anlaşılması güç bir tutum ve bâtıl
inanıştır. Zira Cuma günü, iç ezan dediğimiz câmi içinde okunan ezandan, Cuma
namazının farzını kılıncaya kadar geçecek süre içinde işi, alış verişi terketmek
bir vecîbedir, Kur'an emridir.[1]
Ama tabii, Cuma namazıyla mükellef olan müslüman erkekler için. Kadınların Cuma
namazı kılmak gibi bir mükellefiyetleri olmadığından işi bırakmak zorunlulukları
da yoktur. Zaten erkekler de Cuma namazının farzı bittikten sonra işlerinin
başına ve ticarete dönebileceklerdir. Konu ile ilgili âyetlerin mealini görelim:

"Ey iman
edenler, Cuma günü namaz için çağrıldığı(nız) zaman, Allah'ı anmaya koşun ve
alış-verişi (işi-gücü) bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır.
Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lutfundan (nasibinizi)
arayın. Allah'ı çok zikredin; umulur ki kurtuluşa erersiniz."
(Cum'a: 62/9-10).
Evet, tekrar
belirtelim ki, bu âyetlerin muhâtabı, genelde mükelleflik çağında bulunan,
özelde Cuma namazının edâ şartlarına sahip olan müslüman erkeklerdir, kadınlar
değil. Öte yandan, Cuma günü kadınların iş yapmayı doğru bulmamaları, Cuma
gününün hafta tatili olduğu günlerden kalma mânâ ve mâhiyet değiştirmiş bir
uzantısı gibi değerlendirilebilir. Şöyle ki:
Kur'an o günü
tatil günü kabul etmemesine, namaz saati dışında iş günü olduğunu ilan etmesine
rağmen, müslümanlar ibâdetlerini daha rahat icrâ etsin diye, uygulama olarak
Cuma günü Osmanlılarda ve günümüzdeki çokça müslümanların yaşadığı hemen her
yerde tatil kabul edilmiştir. O yüzden evin erkeği genellikle evdedir. Cuma
namazına gidecektir. Onu rahatsız etmemek ve özel hizmetlerinde bulunmak için
genel temizlik ve çamaşır gibi işlerin yapılması belki uygun bulunmamıştır. Bu
yüzden böyle bir gelenek yerleşmiş olmalıdır. Hafta tatilinin değiştirilmesinden
sonra bu anlayış ve uygulamanın, Cuma gününün, gün olarak kendisine ait bir
nitelikten ileri geldiği sanılmış ve böylece de bugünkü yanılgıya ve yanlışa
düşülmüş olabilir. Ve bu anlayışın, yahûdilerin Cumartesi günü iş yapma
yasağının müslümanların mübârek kabul ettiği Cuma gününe aktarılması gibi bir
yahûdi taklitçiliğinden kaynaklandığı da düşünülebilir.
Kaynağı ne
olursa olsun, Salı ve Cuma günleri hakkında hanımlar arasında dolaşıp duran bu
ve benzeri sözlerin İslâmî bir ölçüyü ifade etmediği, hurâfe ve bâtıl inanış
olduğu ortadadır.

[2]







[1]
Cum'a: 62/9.



[2]
Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.