Dünyamız ve Güneş

Dünyamız ve Güneş

Dünyamız ve Güneş:

Şu dönmekte olan dünya,
birdenbire duruverse acaba ne olur? Hemen, âni firen yapan bir arabayı
hatırlamışızdır. Araba, âniden durunca herkes nasıl öne fırlıyorsa, dünyanın
durmasıyla birlikte her şey, yerinden fırlayacak, belki dağlarla denizler yarış
ederken, hepsi bir kül yığını gibi savrulacak. İhtimallere devam ediyoruz:
Güneşe yakın olan gezegenler,
hızla döndüklerine; böylece güneşin çekimiyle dengede kalıp bulundukları yeri
koruduklarına göre; dünyamızın güneş etrafında dönüşü biraz yavaşlasa, o
nispette güneşe yaklaşacak ve yanacaktık. Hızlansa, uzaklaşacak ve donacaktık.
Öyle bir noktada bulundurulmuşuz ki, dünyanın güneşe olan uzaklığı, mevcut
canlıların yaşama sebeplerinden biridir. Dünyanın güneşe olan uzaklığını kim
tayin etmiş? Dünyayı kim tartmış? Ona bu şekli kim vermiş? Sonra, dünyanın hem
kendi ekseni etrafında, hem de güneşin etrafında dönüşü var ki, ilk hareketi
veren kim? Bu hareketin devamını sağlayan kim? İşte bunları düşünüp tefekkür
etmek, her şeyin her şeyle ve tüm şeylerin de Allah'la ilgisini görmek, insana
düşen bir görevdir.
Büyük dünyamız, güneşe oranla
çok küçüktür. Mesela, bir milyon dört yüz bin adet dünyayı bir araya toplamak
mümkün olsaydı, işte o zaman güneşin büyüklüğü meydana çıkardı. Demek ki gözü
doymadığı için dünyayı yemeğe kalkışanlara, güneşi vermek gerekecek; belki o
ateş, onları doyurur. Güneşin verdiği ışık, 16 rakamının arkasına 27 tane sıfır
koyarsanız, çıkan rakam kadar mum ışığına eşittir. Bir mumun nasıl yapıldığını
ve kaç bin liraya satıldığını, ne kadar süreyle ve ne kadar yeri aydınlattığını
hesaplarsak, güneşin –sadece ışık- değerini de bulmuş sayılırız. Acaba bu kadar
lütuf, sadece isyan etmemiz veya günah işlememiz için mi?
Güneşin çevresindeki sıcaklık,
altı bin dereceyi bulmaktadır. İç kısımlardaki ısı ise, 20 milyon santigrat
derecedir. Güneş yüzeyinin bir santimetre karesinin bir dakikada verdiği kalori
miktarı 900.000 kilokaloridir. Sathından fışkıran alevler, 400.000 kilometreye
kadar yükselmektedir. Bu rakamlar ve bilgiler, bizi düşündürmektedir. Bütün
bunlar, Allah'ın kudretine ve ilmine imanı arttırmalıdır. Güneş, hem yakın, hem
de uzaktır. Kendisi milyonlarca kilometre uzaklarda bulunur, fakat çok
yakınımızda hissederiz.
Gölgeden güneşe çıkan kimse,
güneşle çok yakın ve sıkı bir ilişki içindedir; o, güneşli bir havada yürüyor ve
üzerine güneş ışınları sanki çok yakından düşüyor. Ayrıca güneş ışınlarının
faydası düşünülürse, bir varlığın uzak olması, onun faydasız veya az faydalı
olduğu anlamına gelmediği görülür. Güneş ışınları, dünyamıza sekiz dakikada
ulaşır. Bu kadar uzun yolu kat ederken o kadar değişikliklere uğrar ki, bize
ulaşan güneş ışınları, en faydalı duruma gelmiş şeklidir.
Dünya üç hareketi bir anda
yapmaktadır. Hem kendi etrafında dönmekte, hem güneşin etrafında ve hem de güneş
sistemi ile birlikte helezoni bir yay çizerek Vega burcuna doğru ilerlemektedir.
Bu hareketler, topaca benzetilebilir. Mesela beton bir zemin üzerinde dönmekte
olan topaç, ekseni etrafında dönerken ilerler, yer değiştirir. Fakat topacın
hareketi düzenli değildir. Gittikçe hızı azalır. Geometrik bir şekil de çizemez.
Dünya ise binlerce sene evvelinde hangi hızla dönüyordu ise, bu gün de aynı
şekilde dönmektedir. Bütün bu hareketleri, bize hissettirmeden, bizi rahatsız
etmeden yapmaktadır. Bir taksiyi, bir otobüsü, bir uçağı, içindekileri hiç
rahatsız etmeden kullanmakta güçlük çeken insan, yer küresini idare edenin
gücüne, maharetine hayran olmalıdır. Elbette ki, yerküresine hâkim olan, yer
küresinin üzerindekileri kendi hallerinde bırakmamıştır. Bu bakımdan tesadüf ve
kendiliğinden oluş diye bir şey olamayacağı gibi, dünyaya hâkim olan da,
Allah'tan başkası değildir. Onun yerine tabiatı zikretmek, en hafif tabirle
bilimsel gerçeklere ihanettir.
"O söylenenlerden sonra, ey
insan, hangi düşünce sana dini yalanlatır? Allah, hâkimler hâkimi değil midir?"
(95/Tîn, 7-8)[1]







[1]
Hekimoğlu İsmail, H. Hüseyin Korkmaz, İlimler ve Yorumlar, s. 371-372.