Kur'an Okuma ve Hatta Öğretme Karşılığında Ücret Almayı Yasaklayan Hadis-i Şerifler

Kur

Kur'an Okuma ve Hatta Öğretme
Karşılığında Ücret Almayı Yasaklayan Hadis-i Şerifler

Ahmed bin
Hanbel'in Abdurrahman bin Şibl'den rivayet ettiği hadis:
"Kur'an-
Kerim'i okuyun, onu (dünya menfaatlerine vesile kılmak suretiyle) yemeyin!"[1]

"Kur'an
okuyun, onunla amel edin, On(u okumak)dan asla uzaklaşmayın, onun hakkında haddi
aşmayın; onun karşılığında ücret alıp yemeyin, onunla dünya menfaati artırmayı
talep etmeyin."[2]

Übeyy bin Kâ'b:
"Bir adama Kur'ân-ı Kerim öğrettiydim de, bana bir yay hediye etmişti. Durumu
Rasûlullah'a söylediğimde:
"Onu alırsan,
ateşten bir yay almış olursun demektir" buyurdular,
ben de sahibine geri verdim.[3]
Ubâde bin Sâmit: Ehl-i
Suffe'den bir çok kimselere Kur'an öğrettim. Bu öğrencilerimden birisi bana ok
atılan bir yay hediye etti. -Kendi kendime- 'Bu bir mal/para değildir. Özellikle
bununla ben savaşlarda Allah yolunda ok atacağım' dedim. Bununla beraber, Nebî
(s.a.s.)'e bu olayı arz ettim. Rasül-i Ekrem cevaben şöyle buyurdu:
"Allah Teâlâ'nın Kıyamet
gününde boynuna ateşten bir halka takmasını arzu edersen kabul et!"

[4]
"Kim Kur'an öğretmesi
karşılığında bir kavs/yay alırsa, Allah ona ateşten bir yay kılâde yapıp boynuna
takar."[5]

"Kim Kur'an okuyup Kur'an'ı
insanların malını yemeye vesile edinirse, Kıyamet gününde yüzü etten soyulmuş
bir kemikten ibaret olarak Arasat meydanına gelir."[6]

"Kur'an okuyan, onunla
Allah'tan istesin. Zira birtakım insanlar gelecek, Kur'an'ı okuyacaklar ve
onunla insanlardan menfaat temin edeceklerdir."[7]

İmam Buhârî, Sahih-i Buhârî'nin
"Fedâilu'l-Kur'an" bölümünde "Kur'ân'ı; gösteriş, yeme ve övünme için okuyanlar"
diye bir başlık açmış ve ilk olarak şu hadis-i şerifi almıştır:
"Dünyanın sonunda birtakım
insanlar gelecek ki, onlar basit akıllıdırlar. Allah'ın kelâmını okurlar, ama
okun yaydan çıktığı gibi İslâm'dan çıkarlar. İmanları gırtlaklarından öteye
geçmez; onları bulduğunuz yerde öldürün. Çünkü onları öldürmek, Kıyamet gününde
ecir olacaktır."[8]

"Kim Allah'ın rızâsı için
öğrenilmesi gereken bir ilmi, sadece bir dünya metaı/malı elde etmek için
öğrenirse, kıyamet gününde Cennetin kokusunu duyamaz."[9]

"Kim Allah (c.c.) rızâsından
başka bir şey için ilim öğrenirse, veya ilimle Allah rızâsından başka bir şeyi
murâd ederse, Cehennemdeki yerine hazırlansın."[10]

"İlim adamlarıyla boy
ölçüşmek veya bilgisiz kimselerle tartışmak ya da halkın yüzünü kendine
döndürmek amacıyla ilim edinen kimseyi Allah (c.c.) Cehenneme sokacaktır."[11]

"Bir kimse, âhiret ameli ile
dünyayı talep ederse, yüzü insan sûretinden çıkar, zikri de mahvolur. İsmi de
ehl-i nâr (Cehennemlikler) siciline girer."[12]

"Kapkaranlık gece parçaları
gelmeden (fitnelerin karanlığında, nur/ışık temini için) amellere sür'atle koşun
ki, o devirde insan sabah mü'min olduğu halde akşama kâfir olarak ulaşır. Mü'min
olarak gecelediği halde kâfir olarak sabaha çıkar. Ve o günün adamları dinini,
dünyadan az bir şeye karşılık satarlar."[13]

"Sizin içinizde öyle
zümreler türeyecektir ki, siz onların namazlarının yanında kendi namazlarınızı,
onların oruçları yanında kendi oruçlarınızı, onların amelleri/iyi işleri yanında
kendi sâlih amellerinizi küçük göreceksiniz. Onlar Kur'an da okuyacaklar. Fakat
Kur'ân(ın feyzi) onların hançerelerinden (boğazlarından) öteye geçmeyecek.
Onlar, okun avı delip geçtiği gibi dinden çıkacaklar..."[14]

"Birtakım dâîler, yani
çığırtkan hatipler türeyecek, onlar bizim dilimizle (bizim aziz duygularımıza
seslenerek) konuşurlar (Halbuki gönüllerinde hayırdan eser yoktur). Bizim dinî
kaidelerimizle, bizim dînî hislerimize hitab edecekler ve ümmeti Cehenneme ve
felâkete dâvet edecekler!"[15]

Peygamber (s.a.s.) ashâbından
iki kişi bir gün bir mescide geldiler. İmam namazdan selâm verince, cemaatten
biri, bir miktar Kur'an okudu; sonra da yardım istedi. Olaydan müteessir olan
sahâbîlerden biri: 'Hepimiz Allah içiniz, O'na aidiz ve O'na döneceğiz.
Peygamber Efendimiz'i şöyle derken işitmiştim:
"Pek yakın bir gelecekte bir
grup insan türeyecek, bunlar Kur'an'ı âlet edip dilenecekler. Bu işi kimin
yaptığını görürseniz, sakın ona bir şey vereyim demeyiniz."[16]

"Kur'ân'ı Arap lâhnı ve
üslûbu ile okuyun. Fâsıkların, yahûdi ve hıristiyanların lâhnı ve tavrı ile onu
okumaktan sakının. Benden sonra bir kavim gelecek; onlar Kur'an'ı şarkıcıların,
râhibelerin ve yas tutan kadınların üslûbu ile okurlar. Ama, okudukları
hançerelerinden (boğazlarından) öteye geçmez. Onların da, bu okuyuşlarından
hoşlananların da kalpleri fitne ile dolmuştur."[17]

"Benden sonra birtakım
emîrler (idareciler) olacaktır. Kim onların yalanlarını tasdik eder, yaptıkları
zulümde kendilerine yardımcı olursa benden değildir. Ben de onlardan değilim. O
kimse benim 'havz'ımın etrafına yaklaşamayacaktır. Kim onların yalanlarını
tasdik etmez, zulümlerinde onlara yardım etmezse bendendir. Ben de onunla
beraberim. Ve o kimse havzımın kenarında bana ulaşacaktır."[18]

"Benden sonra, yakında
birtakım sultanlar peydah olur. Kapılarında fitneler develerin yatakları
gibidir. Kimseye bir hayır göstermezler (ellerinden kimse hayır görmez). Bir şey
verirlerse, ancak onların dinlerinden bir tâviz kopararak verirler."[19]







[1]
Heysemî, M. Zevâid, VI/168.




[2]
Ahmed bin Hanbel, Müsned II/428; Heysemî, VI/167; Şevkânî, Neylü'l-Evtâr,
V/322; Aynî, Umdetü'l-Kaarî, XII/95; S. Buhari, Tecrid-i Sarih Terc.
VII/46.



[3]
İbn Mâce, II/157; S. Buhari, Tecrid-i Sarih Terc. VII/47-48.




[4]
Ebû Dâvud; S. Buhari, Tecrid-i Sarih Terc. VII/47.



[5]
Dârimî; S. Buhari, Tecrid-i Sarih Terc. VII/48.
Bu hadislerin
çoğunda Suffe talebelerinin, öğretmenlerine hep kavs, ok yayı hediye
ettikleri zikredilmiştir. 'Bunların hediye edecek başka şeyleri yok mu idi?
Bunların hepsi de ok, yay sahibi mi idi?' Evet, başka şeyleri yoktu.
Bunların tümü, fakir ve ihtiyaç sahibi kimselerdi. Ayrıca, bunların hepsi
mücâhid idi. Hepsinin de mâlik olduğu dünya malı okla yaydan ibaret idi.
Ekserisi bâdiye (çöl) halkından idi. En güzel yay bunlarda bulunurdu.
Birbirini görerek hocalarına yay hediye etmek istedikleri anlaşılıyor. -S.
Buhâri, Tecrid-i Sarih Terc. VII/48.



[6]
Aynî, Umdetü'l-Kaarî, XII/96; Beyhakî; S. Buhari, Tecrid-i Sarih Terc. VII/48.



[7]
Tirmizî, V/179, hadis no: 2917; S. Buhari, Tecrid-i Sarih Terc. VII/48-49;
Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, V/322; Aynî, Umdetü'l-Kaarî, XII/96.





[8]
Buhâri, Tecrid-i Sarih IX/301; XI/248.

Buhârî'yi şerheden âlimlerden Kirmânî, bu
hadisle ilgili şu açıklamayı yapar: "Bu hadisin, konulan başlığın ikinci
kısmıyla, yani Kur'an'ı yeme vesilesi yapmakla ilişkisi şudur: Kur'an
okuma, Allah için olmazsa, elbette ya gösteriş, ya yeme vesilesi, ya da
benzeri bir şey için olacaktır." Kirmânî, Şerhu'l-Buhârî XIX/49; Kastalânî,
İrşâdü's-Sârî, VII/388.




[9]
Ebû Dâvud, İlim 12, hadis no: 3664; İbn Mâce, Mukaddime 23; Müsned, III/338.



[10]
Tirmizî, hadis no: 2793; İbn Mâce, hadis no: 258.



[11]
İbn Mâce, hadis no: 259, 260; Tirmizî, hadis no: 2793.



[12]
Taberâni, Kebir; Ebû Nuaym; Râmûz el-Ehâdis, II/429.



[13]
Müslim, Tirmizi, Ahmed bin Hanbel; Râmûz el-Ehâdis, I/243.



[14]
Buhâri, Tecrid-i Sarih Tercümesi, XI/247; hadis no: 1783.



[15]
Buhâri, Tecrid-i Sarih Tercümesi, IX/298; XI/248.




[16]
Fudayl bin Amr'dan, et-Tıbyân fî Âdâb-ı Hameleti'l-Kur'an, Muhyiddin Nevevî,
s. 29.



[17]
Beyhakî, Şuabu'l-İman, I/429; Süyûtî, Câmiu's-Sağîr, 1/43.




[18]
Sünen-i Tirmizî, 121, hadis no: 2360; Tâc Terc. III/106, hadis no: 168.



[19]
Ahmed Ziyâüddin Gümüşhânevî, Râmûzu'l-Ehâdîs, I/302; Taberânî, Kebir;
Hâkim, Müstedrek -Abdullah bin Hars'dan-
Ahmet Kalkan,
Kur'an Kavram Tefsiri.