e) Nazarlık Takmak Doğru mu? .

e

e) Nazarlık Takmak Doğru mu?


"Göz değmesi"
veya "nazar değmesi" diye bilinen, mikrobik olmayan ve âniden çoğunlukla baş
ağrısı şeklinde beliren mânevî rahatsızlıkların varlığını bilmeyen veya duymayan
yoktur. "Nazar değdi, nazara geldi, nazara uğradı" gibi cümlelerle hep aynı
rahatsızlık anlatılmak istenir. Tıb da bu tür rahatsızlıkları kabullenmekte ve
"insan gözünden çıkan şuaların/manyetik ışınların, dikkatle ve belki biraz da
kıskançlıkla bakış esnâsında yoğunluk kazanması ve bu yoğun şuaların karşı
organizmanın atomlarının çalışma düzenine etki etmesi" şeklinde açıklamaktadır.

Rasûlullah
Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Nazar/göz
değmesi gerçektir (vâkidir)."[1]

Hatta Peygamber
Efendimiz, "dokunan her kötü gözden" Allah'a sığınmayı, Hz. İbrâhim'in
bir duâsı olarak ümmetine ta'lim etmiştir.[2]
Hz. Âişe vâlidemiz de Hz .Peygamber'in göz değmesine karşı okumayı emrettiğini
haber vermiştir.[3]

Nazar değmesine
karşı okuma sûretiyle uygulanan tedâvinin Hz. Peygamber ve ashâbı tarafından
yapıldığı ve müsbet neticeler alındığı örnekleriyle sâbittir. Bu tedâvide daha
çok Fâtiha, İhlâs, Felak ve Nâs sûreleri ve Âyetü'l-Kürsî'nin okunduğu da
hadislerde yer alan bilgiler arasındadır. Yine Kalem: 68/51 ve 52. âyetlerinin
okunması tavsiye edilir. Elmalılı'nın belirttiği gibi[4]
bu tedâvi çeşidinde aslolan hastanın bizzat kendisinin okumasıdır. İnsan, hoşuna
giden bir şeye bakarken nazarı değmemesi için "Mâşâallah, lâ kuvvete illâ
billâh" demelidir. Bu, Peygamber Efendimiz'in okuduğu bir duâdır.
Bu
açıklamalardan sonra, göz değmesine karşı gûya tedbirmiş gibi, halk arasında
dolaşan birtakım hurâfelerin mânâsızlığı kendiliğinden ortaya çıkmış olmalıdır.
Çocukların elbiselerine mavi boncuklar, nazarlıklar, iğde çekirdekleri,
kaplumbağa kabuğu vs. takmak; evlerin, binâların girişine, arabalara boynuz, at
nalı, at kafası, çeşitli muskalar, cevşenler asmak, kurşun dökmek, tütsü yapmak,
ceplere sarımsak koymak, arabalara ve dükkânlara göz resimleri yapıştırmak,
acâyip heykeller monte etmek ve benzeri şeylerin hepsi, bu bâtıl inanışın
zavallı âletleridir. Bunların tıb açısından en küçük bir faydası
düşünülemeyeceği gibi, bâtıl inanışları yaygınlaştırması ve sürdürmesi
noktasından büyük sakıncaları vardır. Bu yüzden de bunları bu niyetle kullanmak
kesinlikle haramdır; bazı İslâm âlimleri, Allah'tan başka şifa veren, zararı def
eden mânevî sığınak ve çözüm kaynağı kabul edildiğinden bunları nazar giderici
olarak kullanmayı şirk kabul etmişlerdir. Bir tür koruyucu totem izlenimi veren
ve hastalıklardan koruduğu yanlış kanısının zihinlere yerleşmesine vesile olan
nazarlıkların, nazar boncuklarının kullanılmasını Peygamber Efendimiz kesin bir
şekilde yasaklamıştır. Hatta böyle bir nazarlığı üzerinde taşıyan kişinin
bey'atını kabul etmemiş ve onu çıkarıp atmasını emretmiştir.[5]
Yine Rasûlullah (s.a.s.)'ın şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir:
"Efsun
yapmak, nazar boncuğu takmak, kadınların kocalarına kendilerini sevdirmek için
sihir yapmak şirktir."[6]

Müslümana
yakışan, basit birer madde olan nazarlıkların koruyuculuğu zannına kapılmak
değil; her şeyini borçlu olduğu ve kulluğunu kendisine sunduğu Rabbına
sığınmaktır. Şifâyı verecek olanın ilaç, doktor, okuma, üfürme, hoca değil;
bizzat Allah olduğunu hiç unutmamaktır. Allah şifâ vermeyecek olduktan sonra,
dünya bir araya gelse ne çıkar? Ma'kul ve meşrû yollarla hastalıklara çare
aramak nasıl görev ise, şifâyı yalnız ve yalnız Allah'tan bilmek ve beklemek de
aynı şekilde görevdir. Mânevî hastalıkların tedbiri de mânevîdir. Kur'an
âyetlerinin ve sünnette geçen duâların okunması ve Allah'a sığınılması bu
tedbirin en üst seviyede alınması demektir. Ötesi avunma, aldanma, gerçeği
bırakıp bâtıla dalma, denize düşünce yılana sarılma demektir.
"Allah'ım,
her şeytan (tabiatlının şerrin)den, zehirli haşerâttan ve dokunan her kötü
gözden Senin şifâ veren kelimelerine sığınırım."[7]






[1]Buhârî,
Tıb 36, Libas 86; Müslim, Selâm 41-42; Ebû Dâvud, Tıb 15; Tirmizî, Tıb 19;
Ahmed bin Hanbel, I/294, II/222, IV/67, V/70.



[2]
Buhârî, Enbiyâ 10; Ebû
Dâvud, Sünnet 20; İbn Mâce, Tıb 36). "Nazardan Allah'a sığının; çünkü
nazar haktır." (İbn Mâce, hadis no: 3508.



[3]
Buhârî, Tıb 35.



[4]
Hak Dini Kur'an Dili, c. 9,
s. 6394-6399.



[5]
Nesâî, Ziynet 17; İbn Mâce,
Tıb 39.



[6]
Fethu'l-Kebir, c. 1, s. 304.



[7]
İsmail Lütfi Çakan, Hurâfeler ve Bâtıl İnanışlar, Marifet Y. s. 11 vd. Ahmet
Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.