1. Kur'an'a Yönelmek
1
1. Kur'an'a Yönelmek:
Kur'an-ı Kerim, ilk sebat vasıtasıdır. Allah'ın
sağlam ipidir. Aydınlatıcı nurdur. O'na sımsıkı sarılanı Allah korur. O'na tâbi
olanı Allah kurtuluşa erdirir. O'na davet eden doğru yola yönlendirilir.
Allah, Kur'an'ın belirli bir aşamayla ayrıntılı
olarak indirilmesindeki amacın kalpleri iyice sağlamlaştırmak olarak açıklar:
Allah Teâlâ, kâfirlerin şüphelerini reddederek şöyle buyurur: "İnkar edenler,
âKur'an ona bir defada topluca indirilmeli değil miydi?' dediler. Biz onunla
senin kalbini sağlamlaştırmak için böyle yaptık ve onu tane tane okuduk. Onların
sana getirdikleri hiçbir temsil yoktur ki, sana doğrusunu ve daha açığını
getirmeyelim." (25/Furkan, 32-33)
Kur'an Niçin Dinde Sebatın Kaynağıdır? Çünkü,
imanı yeşertir. Allah ile bağını kurarak nefsi arındırır. Kur'an ayetleri,
mü'minin kalbine serinlik ve esenlik indirir. Böylece, fitne rüzgârları onu
sürükleyemez. Kalbi, Allah'ın zikri ile huzur bulur. Müslümanı, doğru değerler
ve düşüncelerle donatır. Bununla, çevresinde olanları düzenleyebilir. Yine;
kendisine olayları değerlendirme imkânı sağlayan ölçüler kazandırır. Olayların
ve insanların değişmesine göre sözleri değişip birbiriyle çelişmez ve kararında
tereddüt olmaz.
Kâfirler ve münâfıklardan oluşan İslâm
düşmanlarının ortaya attığı şüphelere cevap verir. İslâm'ın ilk yıllarında
yaşananlar, canlı örneklerdir:
Müşriklerin "Muhammed terk edildi" (S. Müslim,
Nevevî Şerhi, c. 12, s. 156) demelerine karşı, Allah azze ve celle'nin
"Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı" (93/Duhâ, 3)
kavlinin Rasûlullah (s.a.s.)'in nefsine etkisi nedir? Kureyş kâfirleri, Muhammed
sallallahu aleyhi ve sellem'e öğretenin bir beşer olduğunu ve O'nun, Kur'an'ı
Mekke'deki bir Rum marangozdan aldığını iddia edince Allah azze ve celle'nin
"Kendisine nisbet ettikleri şahsın dili yabancıdır. Halbuki bu (Kur'an) apaçık
bir Arapça'dır."(16/Nahl, 103) buyurmasının etkisi nedir? Münâfığın "bana
izin ver, beni fitneye düşürme!" demesi üzerine Allah azze ve celle'nin
"Bilesiniz ki onlar zaten fitneye düşmüşlerdir!" (9/Tevbe, 49) buyurmasının
mü'minlerin kalplerindeki etkisi nedir?
Destek üzerine destek ve iman etmiş kalpleri
kuvvetlendirme, şüpheleri reddetme ve bâtıl ehlini susturma değil mi? Kesinlikle
evet!
Hayret edilecek bir durum da Allah'ın mü'minlere,
Hudeybiye'den dönüşlerinde çok ganimetler alacaklarını vaadetmesidir (Hayber
ganimetleri). Bunu, kendileri için kısa bir süre sonra gerçekleştireceğini,
oraya yalnız çıkacaklarını ve münâfıkların onlara katılmak isteyeceğini,
müslümanların onlara kendilerine tâbi olmamalarını söyleyeceğini; münâfıkların,
Allah'ın kelâmını değiştirmek isteyerek ısrar edeceklerini ve mü'minlere "Siz
bizi çekemiyorsunuz" diyeceklerini bildirir. Allah azze ve celle onlara şöyle
cevap verir: "Neredeyse hiç laf anlamıyorlar!"
(4/Nisâ, 78). Sonra bunların
hepsi mü'minlerin gözleri önünde aşama aşama, adım adım ve kelime kelime
gerçekleşir.
İşte bu noktada; hayatlarını Kur'an'a
bağlayanlar; Kur'an'ı okumaya, ezberlemeye, anlamaya ve düşünmeye yönelenler,
O'nunla hareket edip O'na boyun eğenler ile insanların sözünü tüm uğraşları ve
meşguliyetleri haline getirenler arasındaki farkı anlayabiliriz.
1. Kur'an'a Yönelmek:
Kur'an-ı Kerim, ilk sebat vasıtasıdır. Allah'ın
sağlam ipidir. Aydınlatıcı nurdur. O'na sımsıkı sarılanı Allah korur. O'na tâbi
olanı Allah kurtuluşa erdirir. O'na davet eden doğru yola yönlendirilir.
Allah, Kur'an'ın belirli bir aşamayla ayrıntılı
olarak indirilmesindeki amacın kalpleri iyice sağlamlaştırmak olarak açıklar:
Allah Teâlâ, kâfirlerin şüphelerini reddederek şöyle buyurur: "İnkar edenler,
âKur'an ona bir defada topluca indirilmeli değil miydi?' dediler. Biz onunla
senin kalbini sağlamlaştırmak için böyle yaptık ve onu tane tane okuduk. Onların
sana getirdikleri hiçbir temsil yoktur ki, sana doğrusunu ve daha açığını
getirmeyelim." (25/Furkan, 32-33)
Kur'an Niçin Dinde Sebatın Kaynağıdır? Çünkü,
imanı yeşertir. Allah ile bağını kurarak nefsi arındırır. Kur'an ayetleri,
mü'minin kalbine serinlik ve esenlik indirir. Böylece, fitne rüzgârları onu
sürükleyemez. Kalbi, Allah'ın zikri ile huzur bulur. Müslümanı, doğru değerler
ve düşüncelerle donatır. Bununla, çevresinde olanları düzenleyebilir. Yine;
kendisine olayları değerlendirme imkânı sağlayan ölçüler kazandırır. Olayların
ve insanların değişmesine göre sözleri değişip birbiriyle çelişmez ve kararında
tereddüt olmaz.
Kâfirler ve münâfıklardan oluşan İslâm
düşmanlarının ortaya attığı şüphelere cevap verir. İslâm'ın ilk yıllarında
yaşananlar, canlı örneklerdir:
Müşriklerin "Muhammed terk edildi" (S. Müslim,
Nevevî Şerhi, c. 12, s. 156) demelerine karşı, Allah azze ve celle'nin
"Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı" (93/Duhâ, 3)
kavlinin Rasûlullah (s.a.s.)'in nefsine etkisi nedir? Kureyş kâfirleri, Muhammed
sallallahu aleyhi ve sellem'e öğretenin bir beşer olduğunu ve O'nun, Kur'an'ı
Mekke'deki bir Rum marangozdan aldığını iddia edince Allah azze ve celle'nin
"Kendisine nisbet ettikleri şahsın dili yabancıdır. Halbuki bu (Kur'an) apaçık
bir Arapça'dır."(16/Nahl, 103) buyurmasının etkisi nedir? Münâfığın "bana
izin ver, beni fitneye düşürme!" demesi üzerine Allah azze ve celle'nin
"Bilesiniz ki onlar zaten fitneye düşmüşlerdir!" (9/Tevbe, 49) buyurmasının
mü'minlerin kalplerindeki etkisi nedir?
Destek üzerine destek ve iman etmiş kalpleri
kuvvetlendirme, şüpheleri reddetme ve bâtıl ehlini susturma değil mi? Kesinlikle
evet!
Hayret edilecek bir durum da Allah'ın mü'minlere,
Hudeybiye'den dönüşlerinde çok ganimetler alacaklarını vaadetmesidir (Hayber
ganimetleri). Bunu, kendileri için kısa bir süre sonra gerçekleştireceğini,
oraya yalnız çıkacaklarını ve münâfıkların onlara katılmak isteyeceğini,
müslümanların onlara kendilerine tâbi olmamalarını söyleyeceğini; münâfıkların,
Allah'ın kelâmını değiştirmek isteyerek ısrar edeceklerini ve mü'minlere "Siz
bizi çekemiyorsunuz" diyeceklerini bildirir. Allah azze ve celle onlara şöyle
cevap verir: "Neredeyse hiç laf anlamıyorlar!"
(4/Nisâ, 78). Sonra bunların
hepsi mü'minlerin gözleri önünde aşama aşama, adım adım ve kelime kelime
gerçekleşir.
İşte bu noktada; hayatlarını Kur'an'a
bağlayanlar; Kur'an'ı okumaya, ezberlemeye, anlamaya ve düşünmeye yönelenler,
O'nunla hareket edip O'na boyun eğenler ile insanların sözünü tüm uğraşları ve
meşguliyetleri haline getirenler arasındaki farkı anlayabiliriz.
AZİM VE TEVEKKÜL
- AZİM VE TEVEKKÜL .
- Azim; Anlam ve Mâhiyeti
- Tevekkül; Anlam ve Mâhiyeti
- Tevekkül ve Türevleri
- Allah'ın Vekil Olması
- İnsanlar Hakkında âVekil' Denilmesi
- Tevekkülün Boyutları
- Kader ve Rızık .
- Tevekkül; "Kısmetimde Varsa, Rızkım Ayağıma Gelir" Demek midir? .
- Rezzâk (Rızık Veren) Allah'tır
- Rızık Kazanmak İçin Çalışmak
- Kader ve Tevekkül
- Kur'ân-ı Kerim'de Azim ve Tevekkül
- Hadis-i Şeriflerde Azim ve Tevekkül
- Allah el-Vekîl'dir, Kendisine Dayanılıp Güvenilmesi Gereken Tek Zâttır
- Konumuzla İlgisi Bulunan Diğer Esmâü'l-Hüsnâdan Diğer İsimler ve Mânâları
- İnsanın Tevekküle İhtiyacı
- Tevekkül Nasıl Olmalıdır? .
- Tevekkül Konusunda Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar
- Tevekkül Hakkındaki Sözlerden Seçmeler
- Mehmet Âkif Ersoy'un Tevekkülle İlgili Bazı Mısrâları
- Sebat ve Kararlılık; Azmin Açılımı
- Sebatı Sağlayan Etkenler
- 1. Kur'an'a Yönelmek
- 2. Allah'ın Şeriatı'na Tutunup Salih Amel İşlemek
- 3. Peygamber Kıssalarını Düşünüp Örnek Almak İçin İncelemek
- 4. Duâ
- 5. Allah'ı Zikretmek
- 6. Müslümanın, Doğru Yolda Yürümeye Gayret Etmesi
- 7. Terbiye