Tekbir
Tekbir
Tekbir:
"Tekbir", sözlükte, yüceltmek, büyük tanımak,
ululamak demektir. Tekbir, bu anlamda Kur'an'da söyle geçmektedir:"Ve de ki:
âHamd (övgü), çocuk edinmeyen, mülkte ortağı olmayan ve düşkünlükten dolayı
yardımcıya da (ihtiyacı) bulunmayan Allah'a aittir.' Ve O'nu tekbir
edebildikçe tekbir et (büyük tanı)" (17/İsrâ, 111)
Şüphesiz âlemlerin Rabbi Allah (c.c.) her şeyden
yücedir ve büyüktür. âKibriyâ' yani her türlü yücelik ve büyüklük O'nun
Rabliğinin gereğidir. Mü'minler, iman ederek bu büyüklüğü tasdik ederler. Onlar
Allah'ın büyüklüğü (kibriyâsı) karşısında istikbar etmezler, büyüklük taslayıp
kibir göstermezler. Mü'minler, Allah'ın kendilerine hidâyet vermesinden dolayı
Allah'ı âtekbir' ederler, âSen en büyüksün' derler. Büyüklük (kibriyâ) kelimesi
neyi ifade ediyorsa, büyüklükten ne kasdediliyorsa hepsinin Allah'a ait olduğunu
ilân ederler. İşte âtekbir', Allah'ın her şeyden üstün, ulu, azamet sahibi ve
büyük olduğunu söylemenin adıdır.
âTekbir' deyince elbette akla âtekbir cümlesi'
gelir. O da herkesin bildiği gibi âAllahü ekber' cümlesidir. Bu da âAllah en
büyüktür' demektir. Bu söz, sıradan bir cümle değildir. Farklı ilâhlara inanan
kimseler, tapındıkları ilâhları büyük bilirler. Birtakım zorbaların,
diktatörlerin, tâğutların önünde secde edenler, ya da onlara severek itaat
edenler; onları çok büyük, en büyük tanırlar. Kimileri kendilerine hükmeden güç
odaklarını, iktidar seçkinlerini, devlet erkini en güçlü ve büyük zannederler.
Rabbimiz mü'minlere âAllahü ekber'i öğreterek,
bütün bu büyüklük yanlışlığından onları kurtarmıştır. En yüce olan; eşi ve
benzeri olmayan, her şeyi yoktan var eden, sonsuz güç sahibi, her an diri ve
canlı olan, ezelî ve ebedî olan Allah'tır. âAllahü ekber' bir iman ifadesidir.
Bir din seçiminin sözle dile getirilmesi, bir kulluk bildirimidir. İnanan insan,
bu cümleyi söyleyerek kimi büyük tanıdığını, kime ibâdet edeceğini ilân eder.
Mekke'de ilk inen âyetlerde şöyle bir ifadeyi
görüyoruz: "Ey bürünüp örtünen! Kalk (ve) bundan
böyle uyarıp korkut. Rabbini tekbir et (yücelt). Elbiseni de temizleâ¦" (74/Müdessir,
1-4) İslâm bu ilk mesajla, insanlara kimin âbüyük' tanınması gerektiğini haber
veriyordu. Ya çıkarları olduğu için, ya korktukları için, ya da baba mirası
olduğu için yalancı ilâhları âekber' tanıyan insanlara bundan güzel bir mesaj
olamazdı. Bu ilân/duyuru karşısında, âbüyüklüğü' başka şeye veren insanların
sarsılmaması mümkün değildi. âAllahü ekber' yüce bir gerçeği haykırıyordu ve
işitenleri ürpertiyordu.
Tekbir:
"Tekbir", sözlükte, yüceltmek, büyük tanımak,
ululamak demektir. Tekbir, bu anlamda Kur'an'da söyle geçmektedir:"Ve de ki:
âHamd (övgü), çocuk edinmeyen, mülkte ortağı olmayan ve düşkünlükten dolayı
yardımcıya da (ihtiyacı) bulunmayan Allah'a aittir.' Ve O'nu tekbir
edebildikçe tekbir et (büyük tanı)" (17/İsrâ, 111)
Şüphesiz âlemlerin Rabbi Allah (c.c.) her şeyden
yücedir ve büyüktür. âKibriyâ' yani her türlü yücelik ve büyüklük O'nun
Rabliğinin gereğidir. Mü'minler, iman ederek bu büyüklüğü tasdik ederler. Onlar
Allah'ın büyüklüğü (kibriyâsı) karşısında istikbar etmezler, büyüklük taslayıp
kibir göstermezler. Mü'minler, Allah'ın kendilerine hidâyet vermesinden dolayı
Allah'ı âtekbir' ederler, âSen en büyüksün' derler. Büyüklük (kibriyâ) kelimesi
neyi ifade ediyorsa, büyüklükten ne kasdediliyorsa hepsinin Allah'a ait olduğunu
ilân ederler. İşte âtekbir', Allah'ın her şeyden üstün, ulu, azamet sahibi ve
büyük olduğunu söylemenin adıdır.
âTekbir' deyince elbette akla âtekbir cümlesi'
gelir. O da herkesin bildiği gibi âAllahü ekber' cümlesidir. Bu da âAllah en
büyüktür' demektir. Bu söz, sıradan bir cümle değildir. Farklı ilâhlara inanan
kimseler, tapındıkları ilâhları büyük bilirler. Birtakım zorbaların,
diktatörlerin, tâğutların önünde secde edenler, ya da onlara severek itaat
edenler; onları çok büyük, en büyük tanırlar. Kimileri kendilerine hükmeden güç
odaklarını, iktidar seçkinlerini, devlet erkini en güçlü ve büyük zannederler.
Rabbimiz mü'minlere âAllahü ekber'i öğreterek,
bütün bu büyüklük yanlışlığından onları kurtarmıştır. En yüce olan; eşi ve
benzeri olmayan, her şeyi yoktan var eden, sonsuz güç sahibi, her an diri ve
canlı olan, ezelî ve ebedî olan Allah'tır. âAllahü ekber' bir iman ifadesidir.
Bir din seçiminin sözle dile getirilmesi, bir kulluk bildirimidir. İnanan insan,
bu cümleyi söyleyerek kimi büyük tanıdığını, kime ibâdet edeceğini ilân eder.
Mekke'de ilk inen âyetlerde şöyle bir ifadeyi
görüyoruz: "Ey bürünüp örtünen! Kalk (ve) bundan
böyle uyarıp korkut. Rabbini tekbir et (yücelt). Elbiseni de temizleâ¦" (74/Müdessir,
1-4) İslâm bu ilk mesajla, insanlara kimin âbüyük' tanınması gerektiğini haber
veriyordu. Ya çıkarları olduğu için, ya korktukları için, ya da baba mirası
olduğu için yalancı ilâhları âekber' tanıyan insanlara bundan güzel bir mesaj
olamazdı. Bu ilân/duyuru karşısında, âbüyüklüğü' başka şeye veren insanların
sarsılmaması mümkün değildi. âAllahü ekber' yüce bir gerçeği haykırıyordu ve
işitenleri ürpertiyordu.
ZİKİR
- ZİKİR..
- Zikir Kelimesinin Anlam Sahası
- Zikir Kavramı ve Türevleri
- Zikrin Mü'minlere Emredilmesi
- Zikir İbâdetinin Yerine Getirilmesi
- Zikir; Anlam ve Mâhiyeti
- Kur'ân-ı Kerim'de Zikir Kavramı
- Zikir ve İbâdetler
- Zikir ve Namaz.
- Zikir ve Kur'an.
- Hadis-i Şeriflerde Zikir Kavramı
- Bazı Fazîletli Zikir Sözleri
- Namaz ve Kur'an'dan Sonra En Faziletli Zikirler; Tehlil, Tesbih, Tahmîd, Tekbir
- Tehlil
- Tesbih
- Allah'ın Sübhân Oluşu
- Namaz ve Tesbih İbâdeti
- Tahmîd
- Tekbir
- İbâdetlerde Tekbir
- Zikrin Zıddı; Unutma ve Gaflet Zikir ve Unutma
- Zikir ve Gaflet
- Kur'an'da Gaflet Kavramı
- İbâdetlerin En Büyüklerinden Biri, Belki Birincisi; Zikir
- Mü'minlere Zikrin Emredilmesi
- Zikir Ibâdetinin Yerine Getirilmesi
- Tesbih/Zikir Kurbanları
- Zikrin Yozlaştırılması; Zikirde Usûl ve Âdâba Riâyetsizlik.
- Zikri İhyâ Etmek, Zikirle İhyâ Olmak.
- Allah'ın Zikri İle Kalplerin Titremesi