Kur'ân-ı Kerim'de Fakirlik ve Zenginlik .
Kur
Kur'ân-ı Kerim'de Fakirlik ve
Zenginlik
Kur'ân-ı Kerim'de fakirlik/yoksulluk anlamındaki
"fakr" ve türevleri 13 yerde geçer. Aynı anlamda "miskîn" kelimesi, tekil ve
çoğul olarak 23 yerde kullanılır. Zenginlik anlamında "ğınâ" ve türevleri ise 73
yerde zikredilir.
"(O muttakiler ki,) Bizim rızıklandırdığımız
şeylerden infak ederler (Allah için harcarlar)."
(2/Bakara, 3)
"İşte onlar, âhirete karşılık dünya hayatını
satın alan kimselerdir. Bu yüzden ne azapları hafifletilecek, ne de kendilerine
yardım edilecektir." (2/Bakara, 86)
"Andolsun ki sizi biraz korku, açlık, mallardan,
canlardan ve ürünlerden biraz azalma (fakirlik) ile imtihan eder, deneriz. (Ey
Peygamber!) Sen sabırlı davrananları müjdele."
(2/Bakara, 155)
"Onlardan öylesi vardır ki: âRabbimiz, bize
dünyada da hasene (iyilik ve güzellik) ver, âhirette de hasene (iyilik ve
güzellik) ver ve bizi ateş azabından koru' der."
(2/Bakara, 201)
"İnkâr edip kâfir olanlara dünya hayatı süslendi
(süslü gösterildi). Bu yüzden onlar, iman edenlerden bazısı ile alay eder. Oysa
ki (iman edip) ittika eden, Allah'ın azâbından korunanlar, kıyâmet gününde
onların üstündedir. Allah dilediğine hesapsız rızık verir."
(2/Bakara, 212)
"Sana (Allah yolunda) ne infak edip
harcayacaklarını soruyorlar. De ki: âHayırdan harcadığınız şey, ebeveyn,
yakınlar, yetimler, fakirler ve yolcular içindir. Hayır olarak ne yaparsanız,
şüphesiz Allah onu bilir." (2/Bakara,
215)
"Mallarını Allah yolunda harcayanların hali, her
başağı yüz daneli yedi başak bitiren bir tohumun hali gibidir. Allah dilediği
kimseye daha kat kat verir. Allah'ın ihsânı çok geniştir. Her şeyi hakkıyla
bilendir." (2/Bakara, 261)
"Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden
ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan hayra harcayın. Size verilse
gözünüzü yummanız hâriç, severek alamayacağınız derecede kötü ve değersiz şeyler
vererek sakın hayır yapmaya kalkışmayın. Bilin ki Allah zengindir, övülmüştür."
(2/Bakara, 267)
"Şeytan sizi fakirlikle tehdit eder (korkutur,
fakir olursunuz diyerek sadaka vermenize engel olur) ve sizin cimri olmanızı
emreder/telkin eder. Allah ise size katından bir mağfiret ve lütuf/bolluk vaad
eder. Allah, her şeyi ihâta eden (ihsânı geniş olan) ve her şeyi bilendir."
(2/Bakara, 268)
"Eğer sadakaları açık olarak
verirseniz o, ne güzel. Eğer onları gizler ve bu şekilde fakirlere verirseniz,
işte bu, sizin için daha hayırlıdır."
(2/Bakara, 271)
"(Yapacağınız hayırlar, sadakalar) Kendilerini
Allah yolunda cihada adamış, Allah'a tâatten başka bir düşüncesi olmayan, o
sebeple yeryüzünde dalaşıp kazanmaya imkân bulamayan, durumunu bilmeyen
kimselere karşı gösterdikleri tokluktan dolayı onlarca zengin sayılan fakirlere
verilmelidir. Sen onları görünce yüzlerinden tanırsın. Çünkü onlar, yüzsüzlük
ederek insanlardan istemezler. Yaptığınız ve yapacağınız hayırlarınızı Allah
eksiksiz bilir ve karşılığını verir."
(2/Bakara, 273)
"Mallarını gizli ve açık olarak gece ve gündüz
harcayan kimseler var ya, işte onların, Rableri katında ecirleri vardır. Onlara
hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır."
(2/Bakara, 274)
"Allah, fâizi tüketir (fâiz karışan malın
bereketini giderir), sadakaları ise bereketlendirir. Allah küfürde ve günahtar
ısrar eden hiç kimseyi sevmez."
(2/Bakara, 276)
"Bilinmelidir ki inkâr edenlerin malları da,
evlâtları da Allah huzurunda kendilerine bir fayda sağlamayacaktır. İşte onlar
cehennem yakıtıdırlar." (3/Âl-i İmrân,
10)
"Kadınlardan, oğullardan, kantarlarca yığılmış
altın ve gümüşten, (otlağa) salınmış atlardan, davarlardan ve ekinlerden gelen
zevklere düşkünlük, insanlara süslü (câzip) gösterildi. Bunlar sadece dünya
hayatının geçimidir. Asıl varılacak güzel yer, Allah'ın yanındadır."
(3/Âl-i İmrân, 14)
"De ki: âMülkün gerçek sahibi olan Allah'ım! Sen
mülkü dilediğine verirsin ve mülkü dilediğinden geri alırsın. Dilediğini aziz
kılar, yüceltir; dilediğini de zelil kılar, alçaltırsın. Her türlü iyilik Senin
elindedir. Gerçekten Sen her şeye kaadirsin. Geceyi gündüze katar, gündüzü de
geceye katarsın. Ölüden diriyi çıkarır, doiriden de ölüyü çıkarırsın. Dilediğine
de sayısız rızık verirsin." (3/Âl-i
İmrân, 26-27)
"Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcayıncaya
kadar birre (Cennete ve iyiliğin en güzeline) eremezsiniz."
(3/Âl-i İmran, 92)
"...Kim inkâr edip kâfir olursa,
bilmelidir ki, Allah bütün âlemlerden müstağnîdir/zengindir."
(3/Âl-i İmrân, 97)
"İnkâr edip kâfir olanlar var ya,
onların malları da, evlâtları da Allah'ın huzurunda kendilerinden hiçbir şeyi
(azâbı) uzaklaştırmayacaktır. İşte onlar, orada ebedî kalacaklardır."
(3/Âl-i İmrân, 116)
"Allah'ın kereminden kendilerine
verdiklerini (infakta) cimrilik gösterenler, sanmasınlar ki o, kendileri için
hayırlıdır; tersine, bu, onlar için çok fenâdır. Cimrilik ettikleri şey de
kıyâmet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mîrâsı Allah'ındır.
Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır. Şüphesiz, 'Allah fakirdir, biz ise
zenginiz' diyenlerin sözünü andolsun ki Allah işitmiştir. Onların bu sözünü,
haksız yere peygamberleri öldürmeleri ile birlikte yazacağız ve diyeceğiz ki:
âtadın o yakıcı azâbı! "
(3/Âl-i İmrân, 180-181)
''Evlilik çağına gelinceye kadar
yetimleri (gözetip) deneyin. Eğer onlarda bir olgunlaşma görürseniz hemen
mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler (de geri alacaklar) diye o malları
israf ile ve tez elden yemeyin. Velilerden kim zengin ise, yetimin malını
yemekten kaçınsın. Kim de fakir ise, örfe göreç (ihtiyaç ve emeğine uygun
olarak) yesin..."
(4/Nisâ, 6)
"Allahâ ibâdet edin ve O'na hiçbir şeyi
şirk/ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara... ihsân edin,
iyi davranın. Allah kendini beğenen ve daima böbürlenen kimseyi sevmez. Bunlar
cimrilik eden ve insanlara da cimriliği tavsiye eden, Allah'ın kendilerine
lutfundan verdiğini gizleyen kimselerdir. Biz kâfirler için alçaltıcı bir azap
hazırladık." (4/Nisâ, 36-37)
"... De ki: Dünya metâı/menfaati
azdır/önemsizdir. Allah'tan korkanlar için âhiret daha hayırlıdır. Size kıl
kadar haksızlık edilmez." (4/Nisâ,
77)
"Eğer (eşler) birbirinden ayrılırsa Allah, bol
nimetinden her birini zenginleştirir (diğerine muhtaç olmaktan kurtarır);
Allah'ın lutfu geniş, hikmeti büyüktür."
(4/Nisâ, 130)
"Ey iman edenler, ...zengin olsun
fakir olsun, adâleti titizlikle ayakta tutan (hâkim) ler ve Allah için şahitlik
eden insanlar olun...''
(4/Nisâ, 135)
"Ey iman edenler! Allah'ın size helâl ettiği
şeyleri haram kılmayın, hudûdu aşmayın. Doğrusu Allah aşırı gidenleri sevmez.
Allah'ın size helâl ve temiz olarak verdiği rızıklardan yiyin ve kendisine iman
etmiş bulunduğunuz Allah'tan korkun."
(5/Mâide, 87-88)
"Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir
şey değildir. İttika edenler, (Allah'ın azâbından) korkanlar için elbette âhiret
yurdu daha hayırlıdır. (Dünya hayatının fâniliğine) hâlâ akıl erdiremiyor
musunuz?" (6/En'âm, 32)
"Rabbin zengindir, rahmet sahibidir. Dilerse
sizi yok eder ve sizden sonra yerinize dilediği bir kavmi yaratır. Tıpkı sizi,
başka bir kavmin zürriyetinden yarattığı gibi."
(6/En'âm, 133)
"De ki: âAllah'ın kulları için çıkardığı
(yarattığı) zîneti/süsü ve güzel rızıkları kim haram kılabilir?' De ki: âOnlar,
dünya hayatında (inanmayanlarla birlikte) mü'minlerindir. Kıyâmet gününde ise
yalnız iman edenlerindir.' İşte, bilen bir topluluk için âyetleri böyle
açıklarız." (7/A'râf, 32)
"İyi bilin ki mallarınız ve çocuklarınız birer
fitneden/imtihandan ibarettir. Allah yanında ise büyük ecirler/mükâfatlar
vardır."(8/Enfâl, 28)
"Eğer Allah'a hak ile bâtılın ayrıldığı gün, iki
ordunun birbiri ile karşılaştığı (Bedir Savaşı) günü kulumuza indirdiğimize iman
etmişseniz, bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri
Allah'a, Rasûlüne, O'nun akrabâlarına, yetimlere, yoksullara, ve (harçlıksız
kalmış) yolcuya âittir. Allah her şeye hakkıyla kaadirdir."
(8/Enfâl, 41)
"Ey iman edenler!... yoksulluktan korkarsanız,
(biliniz ki,) Allah dilerse sizi kendi lutfundan zengin edecektir. Çünkü Allah
her şeyi iyi bilendir, hikmet sahibidir."
(9/Tevbe, 28)
"Sadakalar (zekâtlar), Allah'tan
bir farz olarak ancak, fakirlere, miskinlere (yoksullara, düşkünlere)...
mahsustur. Allah alîm ve hakîmdir."
(9/Tevbe, 60)
"Allah ve Rasûlü için (insanlara) öğüt
verdikleri takdirde, zayıflara, hastalara ve (savaşta) harcayacak bir şey
bulamayanlara (savaşa katılmamalarından dolayı) bir günah yoktur. Zira iyilik
edenlerin aleyhine (kınanmasına) bir yol yoktur. Çünkü Allah çok bağışlayan ve
çok merhamet edendir. Kendilerini bindirip sevk etmen için sana geldiklerinde,
âSizi bindirecek bir binek bulamıyorum' deyince, harcayacak bir şey
bulamadıklarından dolayı üzüntüden gözleri yaş dökerek dönen kimselere de
(sorumluluk yoktur). Sorumluluk, ancak, zengin oldukları halde, senden izin
isteyenleredir. Çünkü onlar, geri kalan kadınlarla beraber olmaya râzı oldular.
Allah da onların kalplerini mühürledi, artık onlar bilemezler."
(9/Tevbe, 91-93)
"Dünya hayatının (şu yakın hayatın) durumu,
gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, insanların ve hayvanların yiyeceklerinden
olan yeryüzü bitkileri o su sebebiyle (ağ gibi birbirlerine örülüp) karışırlar.
Nihayet yeryüzü zînetini takınıp, (rengârenk) süslendiği ve sahipleri de ona
(ürünleri biçmeye, yemişleri toplamaya) kadir olduklarını sandıkları bir sırada,
gece veya gündüz ona emrimiz (âfetimiz) gelir de onu sanki dün (öyle süslü)
değilmiş gibi kökünden koparılarak biçilmiş bir hale getiririz. İşte iyi
düşünecek toplumlar için âyetlerimizi böyle açıklarız."
(10/Yûnus, 24)
"Yeryüzünde yürüyen her canlının rızkını vermek
Allah'a aittir." (11/Hûd, 6)
"Allah dilediğine rızkını bollaştırır ya da
daraltır. Onlar dünya hayatıyla şımardılar. Oysa âhiretin yanında dünya hayatı,
(basit) eşyadan, geçici bir zevkten başka bir şey değildir."
(13/Ra'd, 26)
"Hatırlayın ki, Rabbiniz size: Eğer
şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artıracağım ve eğer nankörlük ederseniz,
hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir! diye bildirmişti.
Mûsâ dedi ki: âEğer siz ve yeryüzünde olanların hepsi nankörlük etseniz
(Allah'ın bir şeyi noksan olmaz). Çünkü Allah gerçekten zengindir, hamdedilmeye
lâyıktır." (14/İbrâhim, 7-8)
"Allah, rızıkta kiminizi diğer bir kısmınıza
üstün kıldı." (16/Nahl, 71)
"Sizin yanınızdaki (dünya malı) tükenir ama,
Allah katında olanlar sonsuzdur, tükenmez. Elbette sabırlı davrananlara,
yapmakta olduklarının en güzeliyle mükâfatlarını vereceğiz."
(16/Nahl 96)
"Allah güven (ve) huzur içinde olan bir şehri
misal verir ki, o şehrin (halkının) rızkı, her taraftan bol bol gelirdi. Fakat,
Allah'ın nimetlerine nankörlük ettiler de yapmakta oldukları şeylerden dolayı
Allah, onlara açlık ve korku elbisesini tattırdı. Andolsun ki, onlara
kendilerinden peygamber geldi de onu yalanladılar. Onlar (kendilerine)
zulmederlerken azap onları hemen yakalayıverdi. Artık, Allah'ın size rızık
verdiği şeylerden helâl ve temiz olarak yiyin de eğer (gerçekten) yalnız Allah'a
ibâdet ediyorsanız, O'nun nimetlerine şükredin."
(16/Nahl, 112-114)
"(Cezayı hak etmiş bir toplumu) Bir ülkeyi helâk
etmek istediğimizde, o ülkenin zenginlik sebebiyle şımarmış elebaşılarına
(iyilikleri) emrederiz; buna rağmen onlar orada kötülük işlerler. Böylece o
ülke, helâke müstahak olur; Biz de orayı darmadağın ederiz."
(17/İsrâ, 16)
"Kim bu aceleciyi (çabuk geçen dünyayı) isterse,
ona, dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını verir, sonra da onu, kınanmış ve
mahrum bırakılmış olarak gireceği cehenneme sokarız. Kim de âhireti diler ve bir
mü'min olarak kendine yaraşır bir çaba ile o gün için çalışırsa, işte bunların
çalışmaları makbuldür. Hepsine; dünyayı isteyenlere de, âhireti isteyenlere de,
Rabbinin ihsânından, ayırdetmeksizin veririz. Rabbinin ihsânı kısıtlanmış
değildir. Baksana, Biz insanların kimini kiminden nasıl üstün kılmışızdır!
Elbette ki âhiret, derece ve üstünlük farkları bakımından daha büyüktür."
(17/İsrâ, 18-21)
"Akrabâya, miskîne/yoksula, yolcuya hakkını ver.
Gereksiz yere de saçıp savurma. Zira, böylesine saçıp savuranlar, şeytanların
dostlarıdır. Şeytan ise, Rabbine karşı çok nankördür. Eğer, Rabbinden umduğun
bir rızkı beklemek durumunda olduğun için onlara bakamıyorsan, hiç olmazsa,
kendilerine gönül alıcı bir söz söyle. Eli sıkı olma; büsbütün eli açık da olma.
Sonra kınanır, (kaybettiklerinin) hasretini çeker kalırsın. Çünkü Rabbin rızkı
dilediğine çok, dilediğine az verir. Şüphesiz ki O, kullarından haberdardır,
(onları) çok iyi görür. Geçim endişesi ile çocuklarınızın canına kıymayın. Biz,
onların da, sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek, gerçekten büyük bir
suçtur." (17/İsrâ, 26-31)
"Onlara, dünya hayatının tıpkı şöyle olduğunu
anlat: Gökten bir su indirdik, yerin bitkisi onunla karışıp yeşerdi. Sonra
(kuruyup) rüzgârların savurduğu çöp kırıntıları haline geldi (işte bu dünya
hayatı, böyle bir mevsim kadar kısadır). Allah her şeye kadirdir, her şey
üzerinde iktidar sahibidir. Mal/servet ve oğullar, dünya hayatının süsüdür.
Kalıcı ve ölümsüz olan güzel işler ise, Rabbinin katında hem sevapça daha
hayırlı, hem de ümit etmeye daha lâyıktır."
(18/Kehf, 45-46)
"Size verdiğimiz rızkın temizlerinden yiyin. Ama
bu hususta taşkınlık etmeyin; sonra gazabım üzerinize iner. Kimin üstüne gazabım
inerse artık o, (ateşe) düşmüştür."
(20/Tâhâ, 81)
"Sakın, kendilerini denemek için onlardan
bazılarını faydalandırdığımız dünya hayatının süsüne gözlerini dikme! Rabbinin
rızkı hem daha hayırlı, hem daha süreklidir.
Ailene namaz kılmakla emret ve kendin de ona sebat ile devam et. Biz senden
rızık istemiyoruz. Seni biz rızıklandırırız. Güzel âkıbet takvâ ehlinindir."
(20/Tâhâ, 131-132)
"Bayramda kesilen kurbanların
etlerinden yeyin; yoksulu, fakiri de doyurun."
(22/Hacc, 28)
"Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Hakikaten
Allah, yalnız O, (hiçbir şeye muhtaç olmayacak kadar) zengin ve övgüdeğerdir."
(22/Hacc, 64)
"İçinizden bekârları, köle ve
câriyelerinizden sâlih olanları evlendirin. Eğer fakir iseler Allah onları
(evlilik sâyesinde) kendi lutfu ile zengin kılar. Allah, (lutfu) geniş olan ve
(her şeyi) bilendir. Evlenme imkânını bulamayanlar ise, Allah, lutfu ile
kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar..."
(24/Nûr, 32-33)
"...Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur;
nankörlük edene gelince, o bilsin ki Rabbim müstağnîdir/zengindir, çok kerem
sahibidir." (27/Neml, 40)
(Hz. Mûsâ, Firâvun'un ülkesi
Mısır'dan çıkınca yolda yedi gün kadar aç kalmıştı) ve şöyle dedi:
"Rabbim, şüphesiz ben, bana
indireceğin hayra fakirim/muhtacım."
(28/Kasas, 24)
"Size verilen şeyler, dünya hayatının geçim
vâsıtası ve debdebesi/süsüdür. Allah'ın yanında olan ise, daha hayırlı ve daha
kalıcıdır. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz?"
(28/Kasas, 60)
"Allah'ın sana verdiğinden (O'nun yolunda
harcayarak) âhiret yurdunu gözet; ama dünyadan da nasibini unutma. Allah'ın sana
ihsân ettiği gibi, sen de (insanlara) iyilik et. Yeryüzünde fesâdı/bozgunculuğu
arzulama. Şüphesiz ki Allah, müfsidleri/bozguncuları sevmez."
(28/Kasas, 77)
"Cihad eden, ancak kendisi için cihad etmiş
olur. Şüphesiz Allah, âlemlerden müstağnîdir/zengindir."
(29/Ankebût, 6)
"Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan
ibarettir. Âhiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş
olsalardı." (29/Ankebût, 64)
"Allah, kullarından dilediği kimsenin rızkını
genişletir ve dilediğine de kısar. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilir."
(29/Ankebut, 82)
"Onlar, sadece şu dünya hayatının/yakın hayatın
görünen dış yüzünü bilirler; âhiretten ise onlar tamamen gâfildirler."
(30/Rûm, 7)
"İnsanlar bir darlığa uğrayınca, Rablerine
yönelerek O'na yalvarırlar. Sonra Allah, kendi katından onlara bir rahmet
(nimet ve bolluk) taddırınca, bakarsınız ki onlardan bir grup Rablerine
şirk/ortak koşup durmaktadırlar. Kendilerine verdiğiklerimize nankörlük etsinler
bakalım! Haydi sefâ sürün; ama yakında bileceksiniz! Yoksa onlara bir delil
indirdik de, o delil, müşrik olmalarını mı söylüyor? İnsanlara bir rahmet
tattırdığımızda ona sevinirler. Şayet yaptıklarından ötürü başlarına bir fenâlık
gelse, hemen ümitsizliğe düşüverirler. Görmediler mi ki Allah, rızkı dilediğine
geniş geniş vermekte, dilediğinin rızkını da daraltmaktadır. Şüphesiz, imanlı
bir kavim için bunda, ibretler vardır. O halde sen, akrabâya, miskîne/yoksula,
yolda kalmışa hakkını ver. Allah'ın rızâsını isteyenler için bu, en iyisidir.
İşte onlar kurtuluşa erenlerdir. İnsanların mallarında artış olsun diye
verdiğiniz herhangi fâiz, Allah katında artmaz. Allah'ın rızâsını isteyerek
verdiğiniz zekâta gelince, işte zekâtı veren o kimseler, evet onlar (sevaplarını
ve mallarını) kat kat arttıranlardır. Allah, (o yüce zâttır) ki, sizi yaratmış,
sonra rızıklandırmıştır; sonra O, hayatınızı sona erdirecek, daha szonra da sizi
(tekrar) diriltecektir..." (30/Rûm,
33-40)
"Sarfettiğiniz her hangi bir şeyin yerine O daha
iyisini koyar." (34/Sebe', 39)
"Ey insanlar, Allah'ın vaadi gerçektir; sakın
dünya hayatı sizi aldatmasın ve o aldatıcı (Şeytan) Allah'ın affına güvendirmek
suretiyle sizi aldatmasın."
(35/Fâtır, 5)
"Ey insanlar! Siz Allah'a
fakirlersiniz/muhtaçsınız. Zengin ve övülmeye lâyık olan ancak O'dur,
Allah'tır." (35/Fâtır, 15)
"Eğer inkâr ederseniz, şüphesiz Allah, size
muhtaç değildir. Bununla beraber O, kullarının küfrüne râzı olmaz. Eğer
şükrederseniz bundan râzı/hoşnut olur..."
(39/Zümer, 7)
"Ey kavmim! Şüphesiz bu dünya hayatı, geçici bir
eğlencedir. Ama âhiret, gerçekten karar yeri, kalınacak yurttur."
(40/Mü'min, 39)
"Kim âhiret kazancını istiyorsa, onun
ekinini/kazancını arttırırız. Kim dünya ekinini/kârını istiyorsa ona da dünyadan
bir şey veririz. Fakat onun âhirette bir nasibi olmaz."
(42/Şûrâ, 20)
"Allah, kullarına rızkı bollaştırsaydı,
yeryüzünde azarlardı. Fakat "Eğer Allah rızkı kulları için bolca yaysaydı,
yeryüzünde taşkınlık yapar ve azarlardı. Fakat dilediği ölçüde indiriyor. Çünkü
O, kullarından haberdardır, her şeyi görendir."
(42/Şûrâ, 27)
"Rabbının rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar?
Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz taksim ettik ve onlardan
kimini ötekine derecelerle üstün kıldık ki, biri diğerine iş gördürebilsin.
Rabbının rahmeti, onların toplayıp yığdıklarından daha hayırlıdır. İnsanlar bir
tek ümmet olacak olmasaydı, Rahman'ı inkâr edenlerin evlerine gümüşten tavanlar
ve üzerine binip çıkacakları merdiven yapardık. Ve evlerine kapılar ve üzerine
yaslanacakları koltuklar, kanepeler ve süsler verirdik. Bütün bunlar, sadece
dünya metâından ibarettir. Âhiret ise, Rabbının katında sakınanlara mahsustur."
(43/Zuhruf, 32-35)
"İnkâr edenler ateşe sunulacakları gün,
âdünyadaki hayatınızda bütün güzel şeyleri harcadınız, onların zevkini sürüp
tükettiniz (burası için hiçbir şey bırakmadınız). Yeryüzünde haksız yere
istikbâr etmenizden/büyüklük taslamanızdan ve fıskınızdan/yoldan çıkmanızdan
dolayı bugün, alçaltıcı bir azap göreceksiniz' denir."
(46/Ahkaf, 20)
"Kâfirler/inkâr edenler (dünyada) zevklenirler,
hayvanların yediği gibi yerler. Onların yeri ateştir."
(47/Muhammed, 12)
"Dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlencedir. Eğer
iman eder ve ittika ederseniz (sakınırsanız) Allah size mükâfatınızı verir. Ve
sizden mallarınızı tamamen sarfetmenizi istemez. Eğer onları isteseydi ve sizi
zorlasaydı, cimrilik ederdiniz ve bu da sizin kinlerinizi ortaya çıkarırdı. İşte
sizler, Allah yolunda infâka/harcamaya çağrılıyorsunuz. İçinizden kiminiz
cimrilik ediyor. Ama kim cimrilik ederse, ancak kendisen cimrilik etmiş olur.
Allah zengindir. Siz ise fakirsiniz. Eğer O'ndan yüz çevirirseniz, yerinize
sizden başka bir toplum getirir, sonra da onlar sizin benzerleriniz olmazlar."
(47/Muhammed, 36-38)
"İnsan için, kendi çalışmasından başka bir şey
yoktur." (53/Necm, 39)
"Zengin eden de, varlıklı kılan da O'dur."
(53/Necm, 48)
"Bilin ki dünya hayatı, ancak bir oyun, eğlence,
bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlât sahibi olma isteğinden
ibarettir. Tıpkı yağmurun bitirdiği ve ziyaretçilerin de hoşuna giden bir bitki
gibi önce yeşerir sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da
çerçöp olur. Âhirette ise çetin bir azap vardır. Yine orada Allah'ın mağfireti
ve rızâsı vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir geçinmeden başka bir şey değildir."
(57/Hadîd, 20)
"Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen
herhangi bir musîbet yoktur ki Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış
olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır. Böylece elinizden çıkana
üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız. Çünkü Allah,
kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez. Onlar, cimrilik edip insanlara da
cimriliği emrederler. Kim yüz çevirirse şüphesiz ki Allah zengindir,
hamde/övgüye lâyıktır." (57/Hadîd,
22-24)
"Onların malları da, oğulları da Allah'a karşı
kendilerine bir fayda vermez..."
(58/Mücâdele, 17)
"Allah'ın fethedilen ülkeler halkının
mallarından Peygamberi'ine verdiği ganîmetler, Alla9h, Peygamber, yakınları,
yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Böylece o mallar, içinizden
yalnız zenginler arasında dolaşan bir devlet olmaz. Peygamber size ne verdiyse
onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. Allah'tan korkun. Çünkü
Allah'ın azâbı çetindir. Allah'ın verdiği bu ganimet malları, yurtlarından ve
mallarından çıkarılmış olan, Allah'tan bir lutuf ve rızâ dileyen, Allah'ın
dinine ve Peygamberine yardım eden fakir muhâcirlerindir. İşte doğru olanlar
bunlardır." (59/Haşr, 7-8)
"Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız
sizi Allah'ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana
uğrayanlardır. Herhangi birinize ölüm gelip de âRabbim! Beni yakın bir süreye
kadar geciktirseydin de sadaka verip iyilerden olsaydım!' demesinden önce, size
verdiğimiz rızıktan infak edin, Allah için harcayın."
(63/Münâfıkun, 9-10)
"Doğrusu, mallarınız ve çocuklarınız sizin için
bir fitnedir/imtihandır. Büyük mükâfat ise Alah'ın yanındadır. O halde,
gücünüzün yettiği kadar Allah'tan korkun. Dinleyin, itaat edin, kendi
iyiliğinize olarak infâk edin/harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa
işte onlar kurtuluşa erenlerdir."
(64/Teğâbün, 15-16)
"Kim Allah'tan sakınıp korkar ve günahlardan
kaçınırsa, (Allah) ona bir çıkış (yolu) yaratır ve onu ummadığı yerden
rızıklandırır. Kim Allah'a güvenirse, O, ona yeter."
(65/Talak, 2-3)
"(Kitabı sol tarafından verilen şöyle der:)
Malım bana hiç fayda sağlamadı."
(69/Haakka, 28)
"Muhakkak ki insan hırslı ve
sabırsız yaratılmıştır. Ona bir kötülük dokunduğunda feryad eder. Bir hayır
eriştiğinde ise cimrilik eder. Ancak namazlarını kılanlar müstesnâdır. Onlar
namazlarında devamlıdırlar. Mallarında isteyen ve istemeyen yoksullar için belli
bir hak vardır. Onlar hesap gününe iman ederler. Onlar Rablerinin azâbından
korkarlar." (70/Meâric, 19-27)
"Cennet içindekiler, günahkârlara, âSizi şu
yakıcı ateşe sokan nedir?' diye uzaktan uzağa sorarlar. Onlar şöyle cevap
verirler: âBiz namazımızı kılmıyorduk, yoksulu doyurmuyorduk."
(74/Müddessir, 40-44)
"Hayır, siz aceleciyi, (çabuk geçen dünya
hayatını ve nimetlerini) seviyor, âhireti bırakıyorsunuz."
(75/Kıyâmet, 20-21)
"Onlar (Cennetteki has kullar), kendi canları
çekmesine rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler. âBiz size Allah
razâsı için yemek yediriyoruz; o yüzden, sizden ne bir karşılık, ne de bir
teşekkür bekliyoruz. Biz, sert ve belâlı bir günde Rabbimizden (O'nun azâbına
uğramaktan) korkarız' (derler)."
(76/İnsân, 8-10)
"Fakat siz (ey insanlar!) âhiret, daha hayırlı
ve daha devamlı olduğu halde dünya hayatını (yakın hayatı) tercih ediyorsunuz."
(87/A'lâ, 16-17)
"Fakat insan böyledir; Rabbı ne zaman kendisini
imtihan edip ona ikramda bulunur, ona nimet verirse; âRabbım bana ikram etti'
der. Ama Rabbı onu imtihan edip rızkını daraltırsa; âRabbım bana ihanet etti,
beni küçük düşürdü' der. Hayır, doğrusu siz, yetime ikram etmiyorsunuz. Yoksula
yemek vermeye teşvik etmiyorsunuz. Mirası, helâl haram demeden yiyorsunuz. Malı
da pek çok seviyorsunuz." (89/Fecr,
15-20)
"Kim verir ve sakınırsa, en güzeli de tasdik
ederse, Biz de onu en kolaya hazırlar, onda başarılı kılarız. Kim cimrilik edip
vermez, kendini zengin sayıp hakka boyun eğmez, en güzeli de yalanlarsa, Biz de
onu en zora yöneltiriz. Öylesi, çukura yuvarlandığı zaman malı kendisine hiç
fayda vermez." (92/Leyl, 5-11)
"(Allah) Seni bir fakir olarak
bulup da zengin yapmadı mı? Öyleyse yetimi sakın ezme. El açıp isteyeni de sakın
azarlama. Ve Rabbinin nimetini minnet ve şükranla an."
(93/Duhâ, 8-11)
"Gerçek şu ki, insan, (ilim ve malda) istiğnâ
ederek/zengin olduğunu görerek azar."
(96/Alak, 6-7)
Kur'ân-ı Kerim'de Fakirlik ve
Zenginlik
Kur'ân-ı Kerim'de fakirlik/yoksulluk anlamındaki
"fakr" ve türevleri 13 yerde geçer. Aynı anlamda "miskîn" kelimesi, tekil ve
çoğul olarak 23 yerde kullanılır. Zenginlik anlamında "ğınâ" ve türevleri ise 73
yerde zikredilir.
"(O muttakiler ki,) Bizim rızıklandırdığımız
şeylerden infak ederler (Allah için harcarlar)."
(2/Bakara, 3)
"İşte onlar, âhirete karşılık dünya hayatını
satın alan kimselerdir. Bu yüzden ne azapları hafifletilecek, ne de kendilerine
yardım edilecektir." (2/Bakara, 86)
"Andolsun ki sizi biraz korku, açlık, mallardan,
canlardan ve ürünlerden biraz azalma (fakirlik) ile imtihan eder, deneriz. (Ey
Peygamber!) Sen sabırlı davrananları müjdele."
(2/Bakara, 155)
"Onlardan öylesi vardır ki: âRabbimiz, bize
dünyada da hasene (iyilik ve güzellik) ver, âhirette de hasene (iyilik ve
güzellik) ver ve bizi ateş azabından koru' der."
(2/Bakara, 201)
"İnkâr edip kâfir olanlara dünya hayatı süslendi
(süslü gösterildi). Bu yüzden onlar, iman edenlerden bazısı ile alay eder. Oysa
ki (iman edip) ittika eden, Allah'ın azâbından korunanlar, kıyâmet gününde
onların üstündedir. Allah dilediğine hesapsız rızık verir."
(2/Bakara, 212)
"Sana (Allah yolunda) ne infak edip
harcayacaklarını soruyorlar. De ki: âHayırdan harcadığınız şey, ebeveyn,
yakınlar, yetimler, fakirler ve yolcular içindir. Hayır olarak ne yaparsanız,
şüphesiz Allah onu bilir." (2/Bakara,
215)
"Mallarını Allah yolunda harcayanların hali, her
başağı yüz daneli yedi başak bitiren bir tohumun hali gibidir. Allah dilediği
kimseye daha kat kat verir. Allah'ın ihsânı çok geniştir. Her şeyi hakkıyla
bilendir." (2/Bakara, 261)
"Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden
ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan hayra harcayın. Size verilse
gözünüzü yummanız hâriç, severek alamayacağınız derecede kötü ve değersiz şeyler
vererek sakın hayır yapmaya kalkışmayın. Bilin ki Allah zengindir, övülmüştür."
(2/Bakara, 267)
"Şeytan sizi fakirlikle tehdit eder (korkutur,
fakir olursunuz diyerek sadaka vermenize engel olur) ve sizin cimri olmanızı
emreder/telkin eder. Allah ise size katından bir mağfiret ve lütuf/bolluk vaad
eder. Allah, her şeyi ihâta eden (ihsânı geniş olan) ve her şeyi bilendir."
(2/Bakara, 268)
"Eğer sadakaları açık olarak
verirseniz o, ne güzel. Eğer onları gizler ve bu şekilde fakirlere verirseniz,
işte bu, sizin için daha hayırlıdır."
(2/Bakara, 271)
"(Yapacağınız hayırlar, sadakalar) Kendilerini
Allah yolunda cihada adamış, Allah'a tâatten başka bir düşüncesi olmayan, o
sebeple yeryüzünde dalaşıp kazanmaya imkân bulamayan, durumunu bilmeyen
kimselere karşı gösterdikleri tokluktan dolayı onlarca zengin sayılan fakirlere
verilmelidir. Sen onları görünce yüzlerinden tanırsın. Çünkü onlar, yüzsüzlük
ederek insanlardan istemezler. Yaptığınız ve yapacağınız hayırlarınızı Allah
eksiksiz bilir ve karşılığını verir."
(2/Bakara, 273)
"Mallarını gizli ve açık olarak gece ve gündüz
harcayan kimseler var ya, işte onların, Rableri katında ecirleri vardır. Onlara
hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır."
(2/Bakara, 274)
"Allah, fâizi tüketir (fâiz karışan malın
bereketini giderir), sadakaları ise bereketlendirir. Allah küfürde ve günahtar
ısrar eden hiç kimseyi sevmez."
(2/Bakara, 276)
"Bilinmelidir ki inkâr edenlerin malları da,
evlâtları da Allah huzurunda kendilerine bir fayda sağlamayacaktır. İşte onlar
cehennem yakıtıdırlar." (3/Âl-i İmrân,
10)
"Kadınlardan, oğullardan, kantarlarca yığılmış
altın ve gümüşten, (otlağa) salınmış atlardan, davarlardan ve ekinlerden gelen
zevklere düşkünlük, insanlara süslü (câzip) gösterildi. Bunlar sadece dünya
hayatının geçimidir. Asıl varılacak güzel yer, Allah'ın yanındadır."
(3/Âl-i İmrân, 14)
"De ki: âMülkün gerçek sahibi olan Allah'ım! Sen
mülkü dilediğine verirsin ve mülkü dilediğinden geri alırsın. Dilediğini aziz
kılar, yüceltir; dilediğini de zelil kılar, alçaltırsın. Her türlü iyilik Senin
elindedir. Gerçekten Sen her şeye kaadirsin. Geceyi gündüze katar, gündüzü de
geceye katarsın. Ölüden diriyi çıkarır, doiriden de ölüyü çıkarırsın. Dilediğine
de sayısız rızık verirsin." (3/Âl-i
İmrân, 26-27)
"Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcayıncaya
kadar birre (Cennete ve iyiliğin en güzeline) eremezsiniz."
(3/Âl-i İmran, 92)
"...Kim inkâr edip kâfir olursa,
bilmelidir ki, Allah bütün âlemlerden müstağnîdir/zengindir."
(3/Âl-i İmrân, 97)
"İnkâr edip kâfir olanlar var ya,
onların malları da, evlâtları da Allah'ın huzurunda kendilerinden hiçbir şeyi
(azâbı) uzaklaştırmayacaktır. İşte onlar, orada ebedî kalacaklardır."
(3/Âl-i İmrân, 116)
"Allah'ın kereminden kendilerine
verdiklerini (infakta) cimrilik gösterenler, sanmasınlar ki o, kendileri için
hayırlıdır; tersine, bu, onlar için çok fenâdır. Cimrilik ettikleri şey de
kıyâmet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mîrâsı Allah'ındır.
Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır. Şüphesiz, 'Allah fakirdir, biz ise
zenginiz' diyenlerin sözünü andolsun ki Allah işitmiştir. Onların bu sözünü,
haksız yere peygamberleri öldürmeleri ile birlikte yazacağız ve diyeceğiz ki:
âtadın o yakıcı azâbı! "
(3/Âl-i İmrân, 180-181)
''Evlilik çağına gelinceye kadar
yetimleri (gözetip) deneyin. Eğer onlarda bir olgunlaşma görürseniz hemen
mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler (de geri alacaklar) diye o malları
israf ile ve tez elden yemeyin. Velilerden kim zengin ise, yetimin malını
yemekten kaçınsın. Kim de fakir ise, örfe göreç (ihtiyaç ve emeğine uygun
olarak) yesin..."
(4/Nisâ, 6)
"Allahâ ibâdet edin ve O'na hiçbir şeyi
şirk/ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara... ihsân edin,
iyi davranın. Allah kendini beğenen ve daima böbürlenen kimseyi sevmez. Bunlar
cimrilik eden ve insanlara da cimriliği tavsiye eden, Allah'ın kendilerine
lutfundan verdiğini gizleyen kimselerdir. Biz kâfirler için alçaltıcı bir azap
hazırladık." (4/Nisâ, 36-37)
"... De ki: Dünya metâı/menfaati
azdır/önemsizdir. Allah'tan korkanlar için âhiret daha hayırlıdır. Size kıl
kadar haksızlık edilmez." (4/Nisâ,
77)
"Eğer (eşler) birbirinden ayrılırsa Allah, bol
nimetinden her birini zenginleştirir (diğerine muhtaç olmaktan kurtarır);
Allah'ın lutfu geniş, hikmeti büyüktür."
(4/Nisâ, 130)
"Ey iman edenler, ...zengin olsun
fakir olsun, adâleti titizlikle ayakta tutan (hâkim) ler ve Allah için şahitlik
eden insanlar olun...''
(4/Nisâ, 135)
"Ey iman edenler! Allah'ın size helâl ettiği
şeyleri haram kılmayın, hudûdu aşmayın. Doğrusu Allah aşırı gidenleri sevmez.
Allah'ın size helâl ve temiz olarak verdiği rızıklardan yiyin ve kendisine iman
etmiş bulunduğunuz Allah'tan korkun."
(5/Mâide, 87-88)
"Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir
şey değildir. İttika edenler, (Allah'ın azâbından) korkanlar için elbette âhiret
yurdu daha hayırlıdır. (Dünya hayatının fâniliğine) hâlâ akıl erdiremiyor
musunuz?" (6/En'âm, 32)
"Rabbin zengindir, rahmet sahibidir. Dilerse
sizi yok eder ve sizden sonra yerinize dilediği bir kavmi yaratır. Tıpkı sizi,
başka bir kavmin zürriyetinden yarattığı gibi."
(6/En'âm, 133)
"De ki: âAllah'ın kulları için çıkardığı
(yarattığı) zîneti/süsü ve güzel rızıkları kim haram kılabilir?' De ki: âOnlar,
dünya hayatında (inanmayanlarla birlikte) mü'minlerindir. Kıyâmet gününde ise
yalnız iman edenlerindir.' İşte, bilen bir topluluk için âyetleri böyle
açıklarız." (7/A'râf, 32)
"İyi bilin ki mallarınız ve çocuklarınız birer
fitneden/imtihandan ibarettir. Allah yanında ise büyük ecirler/mükâfatlar
vardır."(8/Enfâl, 28)
"Eğer Allah'a hak ile bâtılın ayrıldığı gün, iki
ordunun birbiri ile karşılaştığı (Bedir Savaşı) günü kulumuza indirdiğimize iman
etmişseniz, bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri
Allah'a, Rasûlüne, O'nun akrabâlarına, yetimlere, yoksullara, ve (harçlıksız
kalmış) yolcuya âittir. Allah her şeye hakkıyla kaadirdir."
(8/Enfâl, 41)
"Ey iman edenler!... yoksulluktan korkarsanız,
(biliniz ki,) Allah dilerse sizi kendi lutfundan zengin edecektir. Çünkü Allah
her şeyi iyi bilendir, hikmet sahibidir."
(9/Tevbe, 28)
"Sadakalar (zekâtlar), Allah'tan
bir farz olarak ancak, fakirlere, miskinlere (yoksullara, düşkünlere)...
mahsustur. Allah alîm ve hakîmdir."
(9/Tevbe, 60)
"Allah ve Rasûlü için (insanlara) öğüt
verdikleri takdirde, zayıflara, hastalara ve (savaşta) harcayacak bir şey
bulamayanlara (savaşa katılmamalarından dolayı) bir günah yoktur. Zira iyilik
edenlerin aleyhine (kınanmasına) bir yol yoktur. Çünkü Allah çok bağışlayan ve
çok merhamet edendir. Kendilerini bindirip sevk etmen için sana geldiklerinde,
âSizi bindirecek bir binek bulamıyorum' deyince, harcayacak bir şey
bulamadıklarından dolayı üzüntüden gözleri yaş dökerek dönen kimselere de
(sorumluluk yoktur). Sorumluluk, ancak, zengin oldukları halde, senden izin
isteyenleredir. Çünkü onlar, geri kalan kadınlarla beraber olmaya râzı oldular.
Allah da onların kalplerini mühürledi, artık onlar bilemezler."
(9/Tevbe, 91-93)
"Dünya hayatının (şu yakın hayatın) durumu,
gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, insanların ve hayvanların yiyeceklerinden
olan yeryüzü bitkileri o su sebebiyle (ağ gibi birbirlerine örülüp) karışırlar.
Nihayet yeryüzü zînetini takınıp, (rengârenk) süslendiği ve sahipleri de ona
(ürünleri biçmeye, yemişleri toplamaya) kadir olduklarını sandıkları bir sırada,
gece veya gündüz ona emrimiz (âfetimiz) gelir de onu sanki dün (öyle süslü)
değilmiş gibi kökünden koparılarak biçilmiş bir hale getiririz. İşte iyi
düşünecek toplumlar için âyetlerimizi böyle açıklarız."
(10/Yûnus, 24)
"Yeryüzünde yürüyen her canlının rızkını vermek
Allah'a aittir." (11/Hûd, 6)
"Allah dilediğine rızkını bollaştırır ya da
daraltır. Onlar dünya hayatıyla şımardılar. Oysa âhiretin yanında dünya hayatı,
(basit) eşyadan, geçici bir zevkten başka bir şey değildir."
(13/Ra'd, 26)
"Hatırlayın ki, Rabbiniz size: Eğer
şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artıracağım ve eğer nankörlük ederseniz,
hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir! diye bildirmişti.
Mûsâ dedi ki: âEğer siz ve yeryüzünde olanların hepsi nankörlük etseniz
(Allah'ın bir şeyi noksan olmaz). Çünkü Allah gerçekten zengindir, hamdedilmeye
lâyıktır." (14/İbrâhim, 7-8)
"Allah, rızıkta kiminizi diğer bir kısmınıza
üstün kıldı." (16/Nahl, 71)
"Sizin yanınızdaki (dünya malı) tükenir ama,
Allah katında olanlar sonsuzdur, tükenmez. Elbette sabırlı davrananlara,
yapmakta olduklarının en güzeliyle mükâfatlarını vereceğiz."
(16/Nahl 96)
"Allah güven (ve) huzur içinde olan bir şehri
misal verir ki, o şehrin (halkının) rızkı, her taraftan bol bol gelirdi. Fakat,
Allah'ın nimetlerine nankörlük ettiler de yapmakta oldukları şeylerden dolayı
Allah, onlara açlık ve korku elbisesini tattırdı. Andolsun ki, onlara
kendilerinden peygamber geldi de onu yalanladılar. Onlar (kendilerine)
zulmederlerken azap onları hemen yakalayıverdi. Artık, Allah'ın size rızık
verdiği şeylerden helâl ve temiz olarak yiyin de eğer (gerçekten) yalnız Allah'a
ibâdet ediyorsanız, O'nun nimetlerine şükredin."
(16/Nahl, 112-114)
"(Cezayı hak etmiş bir toplumu) Bir ülkeyi helâk
etmek istediğimizde, o ülkenin zenginlik sebebiyle şımarmış elebaşılarına
(iyilikleri) emrederiz; buna rağmen onlar orada kötülük işlerler. Böylece o
ülke, helâke müstahak olur; Biz de orayı darmadağın ederiz."
(17/İsrâ, 16)
"Kim bu aceleciyi (çabuk geçen dünyayı) isterse,
ona, dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını verir, sonra da onu, kınanmış ve
mahrum bırakılmış olarak gireceği cehenneme sokarız. Kim de âhireti diler ve bir
mü'min olarak kendine yaraşır bir çaba ile o gün için çalışırsa, işte bunların
çalışmaları makbuldür. Hepsine; dünyayı isteyenlere de, âhireti isteyenlere de,
Rabbinin ihsânından, ayırdetmeksizin veririz. Rabbinin ihsânı kısıtlanmış
değildir. Baksana, Biz insanların kimini kiminden nasıl üstün kılmışızdır!
Elbette ki âhiret, derece ve üstünlük farkları bakımından daha büyüktür."
(17/İsrâ, 18-21)
"Akrabâya, miskîne/yoksula, yolcuya hakkını ver.
Gereksiz yere de saçıp savurma. Zira, böylesine saçıp savuranlar, şeytanların
dostlarıdır. Şeytan ise, Rabbine karşı çok nankördür. Eğer, Rabbinden umduğun
bir rızkı beklemek durumunda olduğun için onlara bakamıyorsan, hiç olmazsa,
kendilerine gönül alıcı bir söz söyle. Eli sıkı olma; büsbütün eli açık da olma.
Sonra kınanır, (kaybettiklerinin) hasretini çeker kalırsın. Çünkü Rabbin rızkı
dilediğine çok, dilediğine az verir. Şüphesiz ki O, kullarından haberdardır,
(onları) çok iyi görür. Geçim endişesi ile çocuklarınızın canına kıymayın. Biz,
onların da, sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek, gerçekten büyük bir
suçtur." (17/İsrâ, 26-31)
"Onlara, dünya hayatının tıpkı şöyle olduğunu
anlat: Gökten bir su indirdik, yerin bitkisi onunla karışıp yeşerdi. Sonra
(kuruyup) rüzgârların savurduğu çöp kırıntıları haline geldi (işte bu dünya
hayatı, böyle bir mevsim kadar kısadır). Allah her şeye kadirdir, her şey
üzerinde iktidar sahibidir. Mal/servet ve oğullar, dünya hayatının süsüdür.
Kalıcı ve ölümsüz olan güzel işler ise, Rabbinin katında hem sevapça daha
hayırlı, hem de ümit etmeye daha lâyıktır."
(18/Kehf, 45-46)
"Size verdiğimiz rızkın temizlerinden yiyin. Ama
bu hususta taşkınlık etmeyin; sonra gazabım üzerinize iner. Kimin üstüne gazabım
inerse artık o, (ateşe) düşmüştür."
(20/Tâhâ, 81)
"Sakın, kendilerini denemek için onlardan
bazılarını faydalandırdığımız dünya hayatının süsüne gözlerini dikme! Rabbinin
rızkı hem daha hayırlı, hem daha süreklidir.
Ailene namaz kılmakla emret ve kendin de ona sebat ile devam et. Biz senden
rızık istemiyoruz. Seni biz rızıklandırırız. Güzel âkıbet takvâ ehlinindir."
(20/Tâhâ, 131-132)
"Bayramda kesilen kurbanların
etlerinden yeyin; yoksulu, fakiri de doyurun."
(22/Hacc, 28)
"Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Hakikaten
Allah, yalnız O, (hiçbir şeye muhtaç olmayacak kadar) zengin ve övgüdeğerdir."
(22/Hacc, 64)
"İçinizden bekârları, köle ve
câriyelerinizden sâlih olanları evlendirin. Eğer fakir iseler Allah onları
(evlilik sâyesinde) kendi lutfu ile zengin kılar. Allah, (lutfu) geniş olan ve
(her şeyi) bilendir. Evlenme imkânını bulamayanlar ise, Allah, lutfu ile
kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar..."
(24/Nûr, 32-33)
"...Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur;
nankörlük edene gelince, o bilsin ki Rabbim müstağnîdir/zengindir, çok kerem
sahibidir." (27/Neml, 40)
(Hz. Mûsâ, Firâvun'un ülkesi
Mısır'dan çıkınca yolda yedi gün kadar aç kalmıştı) ve şöyle dedi:
"Rabbim, şüphesiz ben, bana
indireceğin hayra fakirim/muhtacım."
(28/Kasas, 24)
"Size verilen şeyler, dünya hayatının geçim
vâsıtası ve debdebesi/süsüdür. Allah'ın yanında olan ise, daha hayırlı ve daha
kalıcıdır. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz?"
(28/Kasas, 60)
"Allah'ın sana verdiğinden (O'nun yolunda
harcayarak) âhiret yurdunu gözet; ama dünyadan da nasibini unutma. Allah'ın sana
ihsân ettiği gibi, sen de (insanlara) iyilik et. Yeryüzünde fesâdı/bozgunculuğu
arzulama. Şüphesiz ki Allah, müfsidleri/bozguncuları sevmez."
(28/Kasas, 77)
"Cihad eden, ancak kendisi için cihad etmiş
olur. Şüphesiz Allah, âlemlerden müstağnîdir/zengindir."
(29/Ankebût, 6)
"Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan
ibarettir. Âhiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş
olsalardı." (29/Ankebût, 64)
"Allah, kullarından dilediği kimsenin rızkını
genişletir ve dilediğine de kısar. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilir."
(29/Ankebut, 82)
"Onlar, sadece şu dünya hayatının/yakın hayatın
görünen dış yüzünü bilirler; âhiretten ise onlar tamamen gâfildirler."
(30/Rûm, 7)
"İnsanlar bir darlığa uğrayınca, Rablerine
yönelerek O'na yalvarırlar. Sonra Allah, kendi katından onlara bir rahmet
(nimet ve bolluk) taddırınca, bakarsınız ki onlardan bir grup Rablerine
şirk/ortak koşup durmaktadırlar. Kendilerine verdiğiklerimize nankörlük etsinler
bakalım! Haydi sefâ sürün; ama yakında bileceksiniz! Yoksa onlara bir delil
indirdik de, o delil, müşrik olmalarını mı söylüyor? İnsanlara bir rahmet
tattırdığımızda ona sevinirler. Şayet yaptıklarından ötürü başlarına bir fenâlık
gelse, hemen ümitsizliğe düşüverirler. Görmediler mi ki Allah, rızkı dilediğine
geniş geniş vermekte, dilediğinin rızkını da daraltmaktadır. Şüphesiz, imanlı
bir kavim için bunda, ibretler vardır. O halde sen, akrabâya, miskîne/yoksula,
yolda kalmışa hakkını ver. Allah'ın rızâsını isteyenler için bu, en iyisidir.
İşte onlar kurtuluşa erenlerdir. İnsanların mallarında artış olsun diye
verdiğiniz herhangi fâiz, Allah katında artmaz. Allah'ın rızâsını isteyerek
verdiğiniz zekâta gelince, işte zekâtı veren o kimseler, evet onlar (sevaplarını
ve mallarını) kat kat arttıranlardır. Allah, (o yüce zâttır) ki, sizi yaratmış,
sonra rızıklandırmıştır; sonra O, hayatınızı sona erdirecek, daha szonra da sizi
(tekrar) diriltecektir..." (30/Rûm,
33-40)
"Sarfettiğiniz her hangi bir şeyin yerine O daha
iyisini koyar." (34/Sebe', 39)
"Ey insanlar, Allah'ın vaadi gerçektir; sakın
dünya hayatı sizi aldatmasın ve o aldatıcı (Şeytan) Allah'ın affına güvendirmek
suretiyle sizi aldatmasın."
(35/Fâtır, 5)
"Ey insanlar! Siz Allah'a
fakirlersiniz/muhtaçsınız. Zengin ve övülmeye lâyık olan ancak O'dur,
Allah'tır." (35/Fâtır, 15)
"Eğer inkâr ederseniz, şüphesiz Allah, size
muhtaç değildir. Bununla beraber O, kullarının küfrüne râzı olmaz. Eğer
şükrederseniz bundan râzı/hoşnut olur..."
(39/Zümer, 7)
"Ey kavmim! Şüphesiz bu dünya hayatı, geçici bir
eğlencedir. Ama âhiret, gerçekten karar yeri, kalınacak yurttur."
(40/Mü'min, 39)
"Kim âhiret kazancını istiyorsa, onun
ekinini/kazancını arttırırız. Kim dünya ekinini/kârını istiyorsa ona da dünyadan
bir şey veririz. Fakat onun âhirette bir nasibi olmaz."
(42/Şûrâ, 20)
"Allah, kullarına rızkı bollaştırsaydı,
yeryüzünde azarlardı. Fakat "Eğer Allah rızkı kulları için bolca yaysaydı,
yeryüzünde taşkınlık yapar ve azarlardı. Fakat dilediği ölçüde indiriyor. Çünkü
O, kullarından haberdardır, her şeyi görendir."
(42/Şûrâ, 27)
"Rabbının rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar?
Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz taksim ettik ve onlardan
kimini ötekine derecelerle üstün kıldık ki, biri diğerine iş gördürebilsin.
Rabbının rahmeti, onların toplayıp yığdıklarından daha hayırlıdır. İnsanlar bir
tek ümmet olacak olmasaydı, Rahman'ı inkâr edenlerin evlerine gümüşten tavanlar
ve üzerine binip çıkacakları merdiven yapardık. Ve evlerine kapılar ve üzerine
yaslanacakları koltuklar, kanepeler ve süsler verirdik. Bütün bunlar, sadece
dünya metâından ibarettir. Âhiret ise, Rabbının katında sakınanlara mahsustur."
(43/Zuhruf, 32-35)
"İnkâr edenler ateşe sunulacakları gün,
âdünyadaki hayatınızda bütün güzel şeyleri harcadınız, onların zevkini sürüp
tükettiniz (burası için hiçbir şey bırakmadınız). Yeryüzünde haksız yere
istikbâr etmenizden/büyüklük taslamanızdan ve fıskınızdan/yoldan çıkmanızdan
dolayı bugün, alçaltıcı bir azap göreceksiniz' denir."
(46/Ahkaf, 20)
"Kâfirler/inkâr edenler (dünyada) zevklenirler,
hayvanların yediği gibi yerler. Onların yeri ateştir."
(47/Muhammed, 12)
"Dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlencedir. Eğer
iman eder ve ittika ederseniz (sakınırsanız) Allah size mükâfatınızı verir. Ve
sizden mallarınızı tamamen sarfetmenizi istemez. Eğer onları isteseydi ve sizi
zorlasaydı, cimrilik ederdiniz ve bu da sizin kinlerinizi ortaya çıkarırdı. İşte
sizler, Allah yolunda infâka/harcamaya çağrılıyorsunuz. İçinizden kiminiz
cimrilik ediyor. Ama kim cimrilik ederse, ancak kendisen cimrilik etmiş olur.
Allah zengindir. Siz ise fakirsiniz. Eğer O'ndan yüz çevirirseniz, yerinize
sizden başka bir toplum getirir, sonra da onlar sizin benzerleriniz olmazlar."
(47/Muhammed, 36-38)
"İnsan için, kendi çalışmasından başka bir şey
yoktur." (53/Necm, 39)
"Zengin eden de, varlıklı kılan da O'dur."
(53/Necm, 48)
"Bilin ki dünya hayatı, ancak bir oyun, eğlence,
bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlât sahibi olma isteğinden
ibarettir. Tıpkı yağmurun bitirdiği ve ziyaretçilerin de hoşuna giden bir bitki
gibi önce yeşerir sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da
çerçöp olur. Âhirette ise çetin bir azap vardır. Yine orada Allah'ın mağfireti
ve rızâsı vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir geçinmeden başka bir şey değildir."
(57/Hadîd, 20)
"Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen
herhangi bir musîbet yoktur ki Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış
olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır. Böylece elinizden çıkana
üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız. Çünkü Allah,
kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez. Onlar, cimrilik edip insanlara da
cimriliği emrederler. Kim yüz çevirirse şüphesiz ki Allah zengindir,
hamde/övgüye lâyıktır." (57/Hadîd,
22-24)
"Onların malları da, oğulları da Allah'a karşı
kendilerine bir fayda vermez..."
(58/Mücâdele, 17)
"Allah'ın fethedilen ülkeler halkının
mallarından Peygamberi'ine verdiği ganîmetler, Alla9h, Peygamber, yakınları,
yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Böylece o mallar, içinizden
yalnız zenginler arasında dolaşan bir devlet olmaz. Peygamber size ne verdiyse
onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. Allah'tan korkun. Çünkü
Allah'ın azâbı çetindir. Allah'ın verdiği bu ganimet malları, yurtlarından ve
mallarından çıkarılmış olan, Allah'tan bir lutuf ve rızâ dileyen, Allah'ın
dinine ve Peygamberine yardım eden fakir muhâcirlerindir. İşte doğru olanlar
bunlardır." (59/Haşr, 7-8)
"Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız
sizi Allah'ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana
uğrayanlardır. Herhangi birinize ölüm gelip de âRabbim! Beni yakın bir süreye
kadar geciktirseydin de sadaka verip iyilerden olsaydım!' demesinden önce, size
verdiğimiz rızıktan infak edin, Allah için harcayın."
(63/Münâfıkun, 9-10)
"Doğrusu, mallarınız ve çocuklarınız sizin için
bir fitnedir/imtihandır. Büyük mükâfat ise Alah'ın yanındadır. O halde,
gücünüzün yettiği kadar Allah'tan korkun. Dinleyin, itaat edin, kendi
iyiliğinize olarak infâk edin/harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa
işte onlar kurtuluşa erenlerdir."
(64/Teğâbün, 15-16)
"Kim Allah'tan sakınıp korkar ve günahlardan
kaçınırsa, (Allah) ona bir çıkış (yolu) yaratır ve onu ummadığı yerden
rızıklandırır. Kim Allah'a güvenirse, O, ona yeter."
(65/Talak, 2-3)
"(Kitabı sol tarafından verilen şöyle der:)
Malım bana hiç fayda sağlamadı."
(69/Haakka, 28)
"Muhakkak ki insan hırslı ve
sabırsız yaratılmıştır. Ona bir kötülük dokunduğunda feryad eder. Bir hayır
eriştiğinde ise cimrilik eder. Ancak namazlarını kılanlar müstesnâdır. Onlar
namazlarında devamlıdırlar. Mallarında isteyen ve istemeyen yoksullar için belli
bir hak vardır. Onlar hesap gününe iman ederler. Onlar Rablerinin azâbından
korkarlar." (70/Meâric, 19-27)
"Cennet içindekiler, günahkârlara, âSizi şu
yakıcı ateşe sokan nedir?' diye uzaktan uzağa sorarlar. Onlar şöyle cevap
verirler: âBiz namazımızı kılmıyorduk, yoksulu doyurmuyorduk."
(74/Müddessir, 40-44)
"Hayır, siz aceleciyi, (çabuk geçen dünya
hayatını ve nimetlerini) seviyor, âhireti bırakıyorsunuz."
(75/Kıyâmet, 20-21)
"Onlar (Cennetteki has kullar), kendi canları
çekmesine rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler. âBiz size Allah
razâsı için yemek yediriyoruz; o yüzden, sizden ne bir karşılık, ne de bir
teşekkür bekliyoruz. Biz, sert ve belâlı bir günde Rabbimizden (O'nun azâbına
uğramaktan) korkarız' (derler)."
(76/İnsân, 8-10)
"Fakat siz (ey insanlar!) âhiret, daha hayırlı
ve daha devamlı olduğu halde dünya hayatını (yakın hayatı) tercih ediyorsunuz."
(87/A'lâ, 16-17)
"Fakat insan böyledir; Rabbı ne zaman kendisini
imtihan edip ona ikramda bulunur, ona nimet verirse; âRabbım bana ikram etti'
der. Ama Rabbı onu imtihan edip rızkını daraltırsa; âRabbım bana ihanet etti,
beni küçük düşürdü' der. Hayır, doğrusu siz, yetime ikram etmiyorsunuz. Yoksula
yemek vermeye teşvik etmiyorsunuz. Mirası, helâl haram demeden yiyorsunuz. Malı
da pek çok seviyorsunuz." (89/Fecr,
15-20)
"Kim verir ve sakınırsa, en güzeli de tasdik
ederse, Biz de onu en kolaya hazırlar, onda başarılı kılarız. Kim cimrilik edip
vermez, kendini zengin sayıp hakka boyun eğmez, en güzeli de yalanlarsa, Biz de
onu en zora yöneltiriz. Öylesi, çukura yuvarlandığı zaman malı kendisine hiç
fayda vermez." (92/Leyl, 5-11)
"(Allah) Seni bir fakir olarak
bulup da zengin yapmadı mı? Öyleyse yetimi sakın ezme. El açıp isteyeni de sakın
azarlama. Ve Rabbinin nimetini minnet ve şükranla an."
(93/Duhâ, 8-11)
"Gerçek şu ki, insan, (ilim ve malda) istiğnâ
ederek/zengin olduğunu görerek azar."
(96/Alak, 6-7)
FAKİRLİK-ZENGİNLİK
- FAKİRLİK-ZENGİNLİK .. Fakirlik; Anlam ve Mâhiyeti
- Fakirliğe Karşı Getirilen Çözümler
- 1) Çalışma
- 2) Zengin Hısımların Himâyesi
- 3) Zekât
- 4) İslâm Devletinin Diğer Gelir Kaynakları
- Fairliğin Mertebeleri
- Miskîn; Anlam ve Mâhiyeti
- Zenginlik .
- Fakirlik mi, Zenginlik mi Daha Hayırlıdır? .
- 1- Fakirlik Üstündür
- 2- Zenginlik Üstündür
- 3-Kefâf (orta yol) Üstündür
- el-Ğanî; Allah'ın Güzel İsimlerinden .
- Kanaat; Eldekiyle Yetinme .
- Zühd .
- Zühdün Kısımları
- Zühdün Yozlaştırılması
- Gerçek Zâhidlik
- Hz. Peygamber'in Geçim Temini ve Zühdü .
- Evlilik So asında Ticârî Meşgaleleri
- Alış-Verişleri
- Ticaretinin Prensipleri
- Maîşet Temini Açısından Ticâretin Önemi
- Allah, Helâl Rızık İçin Çalışanları Sever
- Ticaret, Ziraat ve Cihad
- En Hayırlı Kazanç; Kendi Eliyle Çalışıp Kazanma
- Başkasına Yük Olmadan Yaşamak; Helâl Maîşet Temini
- Maîşet Temini İçin Peygamberimiz Çobanlık da Yapmıştır
- Yaşadığı Sâde Hayat ve İsraftan Kaçınması