Câhiliyyede Hurâfeler

Câhiliyyede Hurâfeler

Câhiliyyede Hurâfeler:



"Tıyera", bir yolcunun sefere çıktığında
önünden geçen bir kuşu hayra yormamasıdır. "Hame", Muharrem ayını uğursuz sayma
ve bütün işlerin bu aylarda olduğu inancıdır. Gul, cin ve şeytanlardan bir
cinstir. "Gul", tenha ve ıssız çöllerde insana görünür, şaşırtır ve sonunda
helâk eder. Peygamber böyle bir varlığın olmadığını belirtmiştir (s. Buhârî
Muhtasarı Tecrîd-i Sarih Terc ve Şerhi, DİB Y. c. 4, s. 418-420). Günümüz
câhiliyyesinde kuşlardan baykuşun ev yakınına konması ve ötmesi, diğer
hayvanlardan da kara kedinin insanın önünden geçmesi uğursuz sayılır. Gul
efsânesi, gul-i yabânî adıyla günümüze kadar gelmiş, film ve hikâyelere konu
olmuştur.

Bir ölünün ardından üstü başı parçalamak, yüzü
tırmalamak, yanakları, yüzü, başı ve dizleri dömek gibi câhilî davranışlar,
bugün de devam etmektedir.

Kâbe'de 360 kadar put vardı. Her kabilenin
kendine has bir putu vardı. Bundan başka her evde birput bulunur, âile fertleri
buna ibâdet ederdi. Putperestlik câhiliyye Arabının ikinci tabiatı olmuştu ve
günlük hayatın her konumunda nüfûzunu icrâ etmekteydi. Câhiliyye Arap inancının
esası hastaya şifâ, çocuk edinme, kıtlık, vebâ gibi belâları kaldırma işini
başka ilâhlara devrederek, dünyanın idâresini onlara taksim etmekten ibâretti.
Cenâb-ı Hakk'ın yardımının ancak bu putlardan şefaat dilemekle elde
edilebileceğine inanırlardı. Araplar bu putlara secde ederler, bunlar adına
kurban keserler, ekinlerinin bir kısmını, sürülerinin bir kısmını bunlara tahsis
ederlerdi. Günümüzde benzer şekilde kabirlere gidilip kabir ehline duâ ederek
onların tasarrufuyla çocuk sahibi olmak istenmektedir. Ayrıca bazı şeyhlerin
nefeslerinden şifâ umulmakta, diri veya ölü olsun şefaatlerine sığınılmaktadır.
Kur'an'da Yüce Rabbimiz şefaati ancak izin verilenlerin yapabileceğini ve
yetkiyi sadece kendine has kıldığını belirtirken, günümüz câhiliyyesinde dünyada
iken bazı efendi veya şeyhlere bu makam verilmiştir. Bu yanlış anlayış, İslâmî
kesime hitap eden kitap, dergi, radyo ve televizyonların büyük bir kısmınca
sürdürülmekte ve yaygınlaştırılmaktadır.

Bir taraftan putperestlik, en yaygın şekliyle
Arapların dimağına hâkimken, Arapların içinde Allah'ın varlığını inkâr eden,
hesap gününü inkâr edenler de vardı. Bunlar, taptıkları putlarla bile alay
ederlerdi. Arapların meşhur şâiri İmru'l-Kays, babası öldürüldüğü zaman Arap
âdetlerine göre putu ile istişâre ederk babasının intikamını almak veya almamak
hususunu ilâhın hükmüne bağlı kılmıştı. Şair, birinin üzerine "evet", diğerinin
üzerine "hayır" yazılan bir de üzerinde istişârenin tekrarını ifade eden üç ok
almış ve bunları üç defa atmıştı. Sonuç, hep olumsuz çıkıyordu. Bu duruma
hiddetlenen şâir oku ilâhının yüzüne atarak, ona hitâben: "Sefil! Öldürülen
senin baban olsaydı, intikamını almaktan beni men etmezdin" demişti (M. Muhammed
Ali, peygamber'in Hayatı, Nur Y. s. 23).