Fecir | Konular | Kitaplar

Güzel Teklifde, Emirde ve Nehiydeki İki Yol

Güzel Teklifde



Güzel Teklifde, Emirde ve Nehiydeki İki Yol:



Birincisi:
Yüce Allah'ın layık olduğu şekilde cemalinin, kemalinin, isimlerinin ve
sıfatlarının kullarına azami sevgiyi, tevazu ve itaati gerektirdiği şekilde
zatına ve sıfatlarına taalluk etmesidir .



İkincisi:
Özellikle kullarından daha zengin olmasıyla ve ancak kendisinden bir rahmet,
cömertlik ve kerem olarak kullarına ihsanda bulunmasıyla ihsanına ve
nimetlendirmesine taalluk etmesidir. Bu ise bir karşılık olarak veya menfaat
sağlamak yada bir zararı def etmek için değildir.[1]



Kişi yüce Allah'ın isimlerinden olan el-Hayy'a itibar ettiği zaman O'nun kemâl
sıfatlarından olan ilmini, işitmesini, görmesini, kudretini, iradesini,
rahmetini ve dilediğini yapmasını gerektirir  halde olduğunu görür.



Aynı şekilde el-Kayyûm isminin de ulvî ve suflî alemin işlerini yönetmeyi
gerektirdiğini, idare ve düzenini icra edip yürütmeyi ve onu muhafaza etmeyi
gerektirdiğini görür. Kim O'nun kemâl sıfatlarını inkar ederse O'nun el-Hayy ve
el-Kayyûm olduğuna iman etmemiş olur. Şayet bunu ikrar ederse isimler hakkında
doğru yoldan sapmış ve hakikatlerini terk etmiş olur. Oysa yüce Allah'ın
isimlerinin lafızlarını ta'til etmeye kimsenin gücü yetmez. Başarı ancak
Allah'tandır.[2]



Tevekkül, Esmâu'l-Hüsnâ'ya taalluk etmede makamların en kapsamlılarındandır.
Çünkü tevekkül için fiillerin isimlerinin umumuna ve sıfatların isimlerinin
umumuna özel bir taalluk vardır.



el-Gaffâr, et-Tevbe, el-Afuvv, er-Raûf, er-Rahîm, el-Fettâh, el-Vehhâb, er-Razzâk,
el-Mu'tî ve el-Mâni' isimlerine tevekkülün taalluku vardır. Bu ise yüce Allah'ın
dininin düşmanlarını zelil kılmak, onları alçaltmak ve yardım sebeplerinden
alıkoyma hususlarında kulun O'na tevekkülü yönündendir.



Kudret ve İrâde isimlerine taalluk, tevekkülün Esmâu'l-Hüsnâ'nın tamamına umumi
bir taalluku olduğunu gösterir. Bundan dolayı imamlardan açıklama yapan kimse bu
meseleyi yüce Allah'ı tanımaktır diye tefsir etmiştir. 



Ancak yüce Allah kulun bilmesi hesabıyla olmasını murat etti. Bu ise kul için
tevekkül makamının en salim şeklidir. Kul ne zaman Rabb'ini en iyi şekilde
tanırsa o zaman O'na olan tevekkülü en kuvvetli şekli alır.[3]



Murakabe (=gözetleme, takip); er-Rakîb, el-Hafîz, el-Alîm, es-Semî ve el-Basîr
isimleriyle kulluk etmektir. Kim bu isimleri ve bu isimlerin gereği ile kulluğu
idrak ederse onun için murakabe meydana gelmiştir. Allah en iyi bilendir.[4]



Bu, yüce Allah'ı tanımada, isimlerini ve isimlerinin manalarını tanımada ve
onlara tutunmada ziyadeyi gerekli kılar.



Muhakkak ki korkarak ümit eden Esmâu'l-Hüsnâ'ya tutunur, onlarla kulluk eder ve
onlarla dua eder. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"En güzel isimler (=el-Esmâü'l-hüsnâ) Allah'ındır. O halde O'na onlarla dua
edin"
(A'râf,



7/180)



Dua eden kimsenin kendileriyle dua ettiği en yüce isimler olan Yüce Allah'ın
Esmâu'l-Hüsnâsı ile dua etmeyi terk etmek kula yaraşmaz.



  

 




[1]
     Miftâhu's-Saadet,

2/


197.
 




[2]
     Tibyân, s.

102






[3]
     Medâricu's-Sâlikîn,

2/125.
 




[4]
     Aynı yer.