Fecir | Konular | Kitaplar

YÜCE ALLAH'IN SIFATLARI HAKKINDAKİ ÂYETLERDE TE'VİLİN OLMAMASI

YÜCE ALLAH



YÜCE ALLAH'IN SIFATLARI HAKKINDAKİ ÂYETLERDE



TE'VİLİN OLMAMASI



Kelamcıların maksadına delalet etmesi için ortaya bir kelam konduğu zaman onun
maksadı ancak onun kelamı ile anlaşılır.



Yüce Allah'ın Kelâmı üç kısımdır:



1.     
Yüce Allah'ın maksadı nass (=tevile ihtimali olmayan asıl)dır.



2.     
Her ne kadar ondan başkasının kast edilmesi ihtimali varsa da O'nun
maksadı zahirdir



3.     
O'nun maksadı  ne nastır nede zahirdir. Aksine ihtimalli ve açıklanması
gerekir.



Birincide tevil yapılması imkansızdır. Çünkü onun tevili Mütekellimi açık bir
şekilde yalanlamaktır. Bu, Kur'ân'ın açık olan naslarının manalarında umumi bir
durumdur. Hususi olarak ta sıfatlarla ve Tevhîd ile ilgili âyetler hakkındadır.
Muhakkak ki yüce Allah; mütekellim, emreden, nehyeden, söyleyen, haber veren,
icat eden, hükmeden, vadeden, korkutan, açıklayan, hidayet eden ve Dâru's-Selâm'a
çağırandır. O, kullarının üzerindedir. Her şeyden yücedir. O, Arşına istivâ
etmiştir.[1]



Buyruk, O'nun katından iner ve O'na yükselir. O, gerçek
{فعّال}



Fa'âl'dir[2].
O her an bir iştedir. Dilediği her şeyi yapandır. O'ndan başka mahlukat için ne
bir dost ne bir itaat olunan şefaatçi nede bir yardımcı vardır. O Rubûbiyyetin
de, yönetmesinde ve Kayyûmiyyetin de tektir. O şöyle buyurmaktadır:

"O, gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilir"

(Tâhâ,



20/7.)
"O'nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez"
(Enâm,



6/59.)



Yüce Allah açıkta olanları işittiği gibi gizli olanları da işitir. Göklerde ve
yerde ne varsa hepsini görür. Mahlukattan bir zerre dahi O'na gizli kalmaz.
Muhakkak ki O her şeye kadirdir. İlminden ve yaramasından çıkmadığı gibi elbette
kadir olunan hiçbir şey O'nun kudretinden çıkamaz. O'nun emri ile alem için
görevlendirilmiş melekleri vardır. O melekler yükselir ve inerler. Hareket eder
ve bir mekandan başka bir mekana intikal ederler. Yüce Allah dünyayı götürür, bu
alemi yok eder ve ahireti getirir. Kabirdekileri diriltir. On ve üç sayılarının
medlullerine[3]



delalet ettiği gibi ve güneş, ay, gece, gündüz, kara, deniz, at, katır, deve,
inek, erkek ve dişi kelimelerinin medlullerine delalet ettiği gibi maksatlarına
delalet eden naslardan bu misallere ulaşmak mümkündür. Elbette bunların arasında
hiçbir fark yoktur.[4]



 



* * *



 

 




[1]
     Dr. Said Ramazan el-Bûtî, müteşâbih naslar ve sıfatları içeren ayetler
hakkında şöyle der: "Buradaki bakış açısı müteşâbihlerin ve sıfatları içeren
ayetlerin lafızlarının tefsirinin zahirine göre yapılmasıdır.Yüce Allah'ı
yaratılanlara benzetmekten ve ortaktan tenzih etmekle birlikte bu mesele
üzerinde ittifak oluşmuştur. Bu ittifak ise bu ayetlerin uzuv ve cisim
olarak tefsir edilmesini reddetmeyi içermektedir. Misal olarak şöyle
denmiştir: ‘Yüce Allah Arşına istivâ etmiştir.' Nitekim şöyle denmiştir:
‘İstivâ, O'nun yüceliğine ve birliğine yakışır bir şekildedir. O'nun eli
vardır ancak Ulûhiyetine ve Celâline yakıştığı şekildedir." B.k.z: es-Selefiyyetu
Merhaletun Zamaniyyetun Mubareketun s.

132  
 




[2]
    
Fa'âl:
Mubalağa ismi fail kalıbıdır. "Çok iş yapan", "çok faal" manasındadır.   

                  




[3]
    
Medlul:
taşıdığı mana ile kendisiyle isimlenen şey. Her ismin delalet ettiği şeye
medlul denir. Mesela, güneş kelimesi bazı harflerin birleşmesiyle mana
taşıyan bir kelime olmuştur. Bu kelimenin medlulü ise her gün dünyamızı
aydınlatan ve ısıtan bir yıldızdır. (ç.) 
 




[4]
     Savâiku'l-Mürsele, s. 

50-51.