Fecir | Konular | Kitaplar

İntihar

İntihar

İntihar

"İntihar" kelimesi, "nahr"
kökünden türemiştir. Nahr, gırtlak, boğaz anlamına gelir. Deve, göğsüne yakın
yerden boğazına bıçak vurulup kesildiğinden deve kesmeye "nahr" denir
(108/Kevser, 2). Tenâhur, boğaz boğaza, göğüs göğüse çarpışmak demektir. Aynı
kökten intihar da, kendi boğazını kesmek, kendini öldürmek anlamındadır.
"Nefislerinizi öldürmeyin.
Şüphesiz Allah, size karşı çok merhametlidir. Kim düşmanlık ve haksızlıkla bunu
yaparsa, (bilsin ki) onu ateşe koyacağız; bu ise Allah'a çok kolaydır."
(4/Nisâ, 29) Âyette geçen "nefislerinizi öldürmeyin" ifadesi, "sizin
kardeşleriniz olan mü'minleri, birbirinizi öldürmeyin" anlamına geldiği gibi,
daha çok da, "kendinizi öldürmeyin, kendi canınıza kıyıp da intihar etmeyin"
demektir.
Bir insanın canına kast etmek,
hayat hakkını ortadan kaldırmak, insanın kendi hayatı için de benzer bir suçtur,
haramdır. Hayatı veren de alan da Muhyî/hayat veren ve Mümît/öldüren isimlerine
sahip Yaratan Allah'tır. İnsan, hayatını devam ettirmek için ne gerekiyorsa
yapmaya izinlidir, hatta görevlidir. Fakat hayatı tehlikeye atmaya veya ortadan
kaldırmaya, hayatın gerçek sahibi Allah izin vermez (2/Bakara, 195; 4/Nisâ, 29).
İntihar, başkasının canına kıymak kadar büyük bir günahtır; bize canı veren
Allah olduğundan, gerçek sahibinin hakkını ihlâl etmek ve emanete
ihanettir.
Dünyada birçok insan, çeşitli
nedenlerle; ticarette iflâs ettiğinden, aile geçimsizliğinden, yaptığı
hatalardan bunalıma düşüp kurtuluş çaresini intiharda bulacağını sanır ve canına
kıyar. Oysa, intihar çare değildir. Ruh ölmez. Ruh, bedenden ayrıldıktan sonra,
insanın dünyada yaptığı hareketlere uygun bir yaşantı içine girer. Ölüm, ruhun
yeni ve sürekli bir hayata başlamasıdır. İntihar edenin uhrevî cezası, intihar
şekline uygun olarak verilir. "Kim kendisini dağdan atıp öldürürse, o
cehennem ateşinde sürekli olarak yuvarlanır durur. Kim zehir içip kendisini
öldürürse cehennem ateşi içinde elindeki zehri sürekli olarak içer durur. Kim
kendisini bıçak gibi bir demir parçasıyla öldürürse cehennem ateşi içinde
sürekli olarak onu karnına saplar." (Buhârî, Tıb 7; Müslim, İman 175;
Tirmizî, Tıb 7; Nesâî, Cenâiz 68) "Kendini (ip ve benzeri şeyle) boğan kimse,
cehennemde kendisini boğar, dünyada kendisini vuran da cehennemde kendisini
vurur durur (azabı böyle olur)." (Buhârî, Cenâiz 84)
Yine, Peygamberimiz (s.a.s.)
şöyle buyurmuştur: "Sizden önceki insanlar arasında, vücudunda yarası bulunan
bir adam vardı. Yaranın ağrısına dayanamadı, sızlandı, bir bıçak alıp elini
kesti. Akan kan durmadı ve adam öldü. Yüce Allah; ‘Kulum canını Benden önce
aldı, ona cenneti haram kıldım' buyurdu." (Buhârî, Enbiyâ 50, hadis no: 720;
Müslim, İman 47, hadis no: 180) Bu hadis-i şeriflerde dikkat çeken husus,
intihar edenlerin, intihar ânındaki acılarını, öteki âlemde, kendilerine sanki
sonsuz zaman kadar gelecek uzun bir süre boyunca aynen yaşayacaklarıdır.
Hz. Peygamber'in Zâtu's-Selâsil
seferine komutan olarak gönderdiği Amr bin el-Âs (r.a.), ihtilâm olmuş, hava çok
soğuk olduğu için, su bulunduğu halde, ölüm korkusundan dolayı teyemmümle namaz
kıldırmıştır. Durumunu Hz. Peygamber'e anlatırken, Nisâ sûresi, 29. âyete göre
amel ettiğini söylemiş ve Rasûlullah (s.a.s.) Amr'ın bu yaptığını tasvip
etmiştir. (Ebû Dâvud, Tahâret 124; Ahmed bin Hanbel, 4/203)
Hayber gazvesi sırasında, İslâm
askerleri arasında savaşan ve büyük fedâkârlıklar gösteren Kuzman adındaki
birisinin, sonunda cehenneme gideceği Hz. Peygamber tarafından haber verilmişti.
Bunun üzerine ashâb-ı kiramdan Huzâî Eksüm, Kuzman'ı izlemiş ve onun, aldığı
yaralara sabredemeyip kılıcı üzerine yaslanarak intihar ettiğini görmüştür. (Buhârî,
Kader 5, Rikak 33, Megâzî 38, Cihad 77 –182-; Müslim, İman 178, 179). Kuzman'ın
ölüm şekli Allah Rasûlüne iletilince şöyle buyurmuştur: "İnsanlar arasında
öyle kimseler vardır ki, dış görünüşe göre, cennet ehline yaraşır hayırlı işler
yaparlar; halbuki kendileri cehennemliktir. Öyle kimseler de vardır ki,
cehennemliklere ait kötü işler yaparlar, halbuki kendileri cennetliktir." (Buhârî,
Kader 5, Rikak 33; Müslim, İman 179).
İslâm âlimlerinin çoğunluğuna
göre, intihar eden dinden çıkmış olmaz, üzerine cenaze namazı da kılınır. Haber
Gazvesinde intihar eden Kuzman'ın cehennemlik olduğu bildirilmişse de,
cehennemde ebedî olarak kalacağını belirten açık bir ifade yoktur. Bu yüzden
intihar suçunu işleyenin cezasını çektikten sonra cehennemden kurtulacağı
umulur. Ancak bunun için, intihar edenin son anda mü'min sıfatını taşıması ve
intiharın helâl olduğuna inanmamış olması da şarttır (S. Buhârî, Tecrîd-i Sarih
Terc. 10/270).
Hz. Peygamber'in, bıçakla
kendisini öldüren kimsenin cenaze namazını kıldırmadığı nakledilir. Câbir İbn
Semûre (r.a.) anlatıyor: "Rasûlullah (s.a.s.)'a, intihar eden bir kimse haber
verilmişti: "Ben üzerine namaz kılmıyorum!" buyurdular. (Ebû Dâvud,
Cenâiz 51) Ancak, bu olay, intihar edeni cezalandırmak ve başkalarını böyle bir
fiilden men etmek amacına yöneliktir. Nitekim ashâb-ı kiram, bu kimsenin cenaze
namazını kılmıştır (el-Askalânî, Bülûğu'l-Merâm Terc. 2/276-277). İmam Ebû
Yûsuf'a göre intihar, hata ile veya şiddetli bir ağrıdan dolayı olmadıkça
intihar edenin cenaze namazı kılınmaz.
Beden, Cenâb-ı Hakk'ın
insanoğluna verdiği en büyük emanetlerden biridir. Bu emaneti, kişinin kendi
müdahalesi olmaksızın ruh bedenden ayrılıncaya kadar korumak gerekir. Bunun için
de, kişinin ruhî ve fizikî sıkıntılara sonuna kadar sabır göstermesi İslâm'ın
emir ve tavsiyesidir. Aksi halde intihar etmekle dünyevî sıkıntı ve
problemlerini çözeceğini düşünen kişi, hemen intikal edeceği kabir ve daha sonra
âhiret hayatında çok daha büyük sıkıntı ve felâketlerle karşılaşır. Hayat, en
kötü şartlar altında bile güzeldir. Çünkü ruh bedende kaldıkça Allah'tan ümit
kesilmez. Her geceden sonra gündüz, her zorluktan sonra bir kolaylık vardır.
Kulun Allah'a yönelmesi ve O'ndan yardım istemesi, sıkıntı ve problemlerin
çözümünün başlangıç noktasını teşkil eder. Yüce Yaratıcı, umulmayan, beklenmeyen
yer ve yönlerden kolaylıklar ihsan eder. Çünkü O'nun her şeye gücü yeter. O'na
dayanan da güç kazanır. (14)