Ashâb-ı Kehf
Ashâb
Ashâb-ı Kehf
"Kehf" sûre-i celilesinde yer alır. Cenab-ı
Hak, 8-25. ayeti kerimelerde onlardan bahis buyurur.
Ashâb-ı Kehf'in bilinen isimleri şunlardır:
Telmiha, Mekselmina, Meslina, Mernus, Şazenuş,
Dedernus, Keşeftatayyuş ve peşlerine
takılıp, mağaranın iç kapısında onları bekleyen köpekleri Kıtmir.
Yaşadıkları asır:
Hazreti İsa (a.s.) ile Hz. Peygamberimiz
(s.a.v.) devrinin ortalarında, hıristiyanlığın bilinip, yer yer unutulduğu
çağdadır. Gerçeği ise, onların Tarsus şehrinde bulunduklarıdır. Roma
İmparatorluğu'na bağlı bu şehri ziyaret eden İmparator Dekyanus, hâdisenin
başlangıcının vesilesidir. Halkı putperestliğe çağıran İmparator, gençlerin
kendisine teslim ve batıla tâbi olmamalarına karşılık "kendilerini öldüreceğini"
söylemiş, gençler de davalarında ısrar edince, hükümdar onlar için bir müddet
tayin edip, başka şehre yönelmişti.
Gençler, topluca mezkur mağaraya sığınmışlar ve
Kur'an-ı Kerim'in beyanıyla da burada üç yüz dokuz sene uyumuşlardır. İmparator
Dekyanus dönüp de onların mağaraya saklandıklarını öğrenince, çıkmalarına engel
olmak için mağaranın girişini kapatmış, iki büyük zat da Ashâb-ı Kehf'in hayat
hikayelerini ve adlarını bir levhaya yazarak duvarların arasına koymuşlardı ki
"Rakim" denilen, bu levhadır.
Uykusu muntazam olmayan çocuklara, gecelerini
sıkıntılı geçiren hastalara, rahat bir gece geçirip, mışıl mışıl uyusunlar diye
yaşlı ninelerimizin sonsuz bir itimatla isimlerini sıralayarak, okuyup
üfledikleri yedisi insan ve sonuncusu köpek olan Ashâb-ı Kehf hikayesini belki
işitmemiş olanlarınız vardır.
Kur'an-ı Kerim'de Kehf sûresinin sekizinci
ayetinden yirmi beşinci ayetine kadar olan on sekiz ayet-i kerime onları bize
tanıtır ve meraklı maceralarını anlatır.
Telmiha, Mekselmina, Meslina, Mernus, Şazenuş,
Dedernus, Keşeftatayyuş isimli olan bu yedi mübarek zatın Kıtmir adında bir de
köpekleri vardır. Havarîlerden St. Paul (Sen Pol) Tarsus şehrine gelerek
Hıristiyan akidesini yaydığı sırada ilk iman edenlerden olduklarına göre, bu
zatların, miladın ilk asrının ikinci yarısında yaşamış olmaları icap eder. Yani
bu kimseler zamanımızdan 1700 küsur sene evvel yaşamış olan müminlerdir.
Çünkü, henüz Hz. İsa (a.s.)'ın dini ve kitabı, vahdaniyet bozulmamış,
Hıristiyanlık parlamamıştı. O tarihte Tarsus şehri de diğer birçok Anadolu şehri
gibi Roma İmparatorluğu'nun idaresi altında bulunmaktaydı. Putperest olan
Romalılar yeni yayılmaya başlayan Hıristiyanlık dinini menfur sayıyorlar ve bu
sebeple Hıristiyanlık dinini kabul edenleri merhametsizce öldürmekten
çekinmiyorlardı. Sirklerde toplanan muazzam insan kalabalıkları huzurunda
hıristiyanlar vahşi hayvanlara parçalatılırken, seyirciler büyük bir zevkle bu
feci manzarayı seyrederlerdi. Bu baskı ve zulme rağmen İsa (a.s.)'ın dinine iman
edenler yılmıyorlar, mahzenlerde, mağaralarda, ıssız saray harabelerinin
karanlık dehlizlerinde ibadetlerine devam ediyorlardı.
İşte bu korkunç devirde Roma İmparatoru Dekyanus
Tarsus şehrine gitmişti.
Hadise buradan başlamaktadırâ¦[1]
[1]
Fatma Keskin, Sabır, Misyon Yayınları.
Ashâb-ı Kehf
"Kehf" sûre-i celilesinde yer alır. Cenab-ı
Hak, 8-25. ayeti kerimelerde onlardan bahis buyurur.
Ashâb-ı Kehf'in bilinen isimleri şunlardır:
Telmiha, Mekselmina, Meslina, Mernus, Şazenuş,
Dedernus, Keşeftatayyuş ve peşlerine
takılıp, mağaranın iç kapısında onları bekleyen köpekleri Kıtmir.
Yaşadıkları asır:
Hazreti İsa (a.s.) ile Hz. Peygamberimiz
(s.a.v.) devrinin ortalarında, hıristiyanlığın bilinip, yer yer unutulduğu
çağdadır. Gerçeği ise, onların Tarsus şehrinde bulunduklarıdır. Roma
İmparatorluğu'na bağlı bu şehri ziyaret eden İmparator Dekyanus, hâdisenin
başlangıcının vesilesidir. Halkı putperestliğe çağıran İmparator, gençlerin
kendisine teslim ve batıla tâbi olmamalarına karşılık "kendilerini öldüreceğini"
söylemiş, gençler de davalarında ısrar edince, hükümdar onlar için bir müddet
tayin edip, başka şehre yönelmişti.
Gençler, topluca mezkur mağaraya sığınmışlar ve
Kur'an-ı Kerim'in beyanıyla da burada üç yüz dokuz sene uyumuşlardır. İmparator
Dekyanus dönüp de onların mağaraya saklandıklarını öğrenince, çıkmalarına engel
olmak için mağaranın girişini kapatmış, iki büyük zat da Ashâb-ı Kehf'in hayat
hikayelerini ve adlarını bir levhaya yazarak duvarların arasına koymuşlardı ki
"Rakim" denilen, bu levhadır.
Uykusu muntazam olmayan çocuklara, gecelerini
sıkıntılı geçiren hastalara, rahat bir gece geçirip, mışıl mışıl uyusunlar diye
yaşlı ninelerimizin sonsuz bir itimatla isimlerini sıralayarak, okuyup
üfledikleri yedisi insan ve sonuncusu köpek olan Ashâb-ı Kehf hikayesini belki
işitmemiş olanlarınız vardır.
Kur'an-ı Kerim'de Kehf sûresinin sekizinci
ayetinden yirmi beşinci ayetine kadar olan on sekiz ayet-i kerime onları bize
tanıtır ve meraklı maceralarını anlatır.
Telmiha, Mekselmina, Meslina, Mernus, Şazenuş,
Dedernus, Keşeftatayyuş isimli olan bu yedi mübarek zatın Kıtmir adında bir de
köpekleri vardır. Havarîlerden St. Paul (Sen Pol) Tarsus şehrine gelerek
Hıristiyan akidesini yaydığı sırada ilk iman edenlerden olduklarına göre, bu
zatların, miladın ilk asrının ikinci yarısında yaşamış olmaları icap eder. Yani
bu kimseler zamanımızdan 1700 küsur sene evvel yaşamış olan müminlerdir.
Çünkü, henüz Hz. İsa (a.s.)'ın dini ve kitabı, vahdaniyet bozulmamış,
Hıristiyanlık parlamamıştı. O tarihte Tarsus şehri de diğer birçok Anadolu şehri
gibi Roma İmparatorluğu'nun idaresi altında bulunmaktaydı. Putperest olan
Romalılar yeni yayılmaya başlayan Hıristiyanlık dinini menfur sayıyorlar ve bu
sebeple Hıristiyanlık dinini kabul edenleri merhametsizce öldürmekten
çekinmiyorlardı. Sirklerde toplanan muazzam insan kalabalıkları huzurunda
hıristiyanlar vahşi hayvanlara parçalatılırken, seyirciler büyük bir zevkle bu
feci manzarayı seyrederlerdi. Bu baskı ve zulme rağmen İsa (a.s.)'ın dinine iman
edenler yılmıyorlar, mahzenlerde, mağaralarda, ıssız saray harabelerinin
karanlık dehlizlerinde ibadetlerine devam ediyorlardı.
İşte bu korkunç devirde Roma İmparatoru Dekyanus
Tarsus şehrine gitmişti.
Hadise buradan başlamaktadırâ¦[1]
[1]
Fatma Keskin, Sabır, Misyon Yayınları.
SABIR
- Sabır Ve Namaz.
- SABIR..
- Önsöz.
- Sabr'ın Tanımı ve Mahiyeti
- Sabrın Anlamı Ve Çeşitleri
- Sabrın Önemi
- Sabırlı Olmak.
- Sözlü Saldırı Ve Eziyetlere Karşı Sabır
- Fiilî Saldırı Ve Eziyetlere Karşı Sabır
- Merhametli Olmak.
- Mütevazi Olmak.
- Daveti Allah İçin Yapmak.
- Kur'an-ı Kerim Sabrı Anlatıyor
- Asr Sûresinin Meali
- Asr Sûresi Hakkında Açıklama.
- Kur'an-ı Kerim'de Sabır
- Sabırda Israrlı Olmak
- Hadis-i Şeriflerde Sabır ve Sabrın Fazileti
- Tahrife Kurban Giden Sabır Kavramı Sabır; Pasiflik, Zillet ve Miskinlik midir?.
- Sabır Aktif Bir Direniştir
- Sabrın Sözlük Anlamları
- İman-Sabır İlişkisi
- İslâmî Hareket Mücadeleyi; Mücadele de Sabrı Gerektirir
- Sabrı Tavsiye.
- Kur'an-ı Kerim'de Peygamberlerin Sabırlarından Örnekler
- Hz. Musa ile Hızır Kıssası
- Eyyüb (a.s.)'ın Sabrına Dair Birkaç Söz..
- Hz. Yakup (a.s.)'ın Sabrı
- Sabır Çeşitleri
- 1. İbadetlerin Getirdiği Çilelere Sabır