Fecir | Konular | Kitaplar

el-VEDÛD - eş-ŞEKÛR

Yeni Sayfa 1



﴿ اَلْوَدُودُ - اَلشَّكُورُ ﴾
el-VEDÛD
- eş-ŞEKÛR



"el-Vedûd":[1]



Nimetleri gereği kullarını sevendir. Çünkü O, (kullarından) kendisine tevbe eden
ve yönelen kimseyi sever. Yine O, sevilen (=mahbûb)dir.



Buhârî,

"Sahîh"de
der ki: "Vedûd, seven (=Habîb)dir."[2]



Araştırma sonucuna göre; Vedûd kelimesi, iki anlama gelmektedir. Çünkü yüce
Allah, dostlarını

sever

ve onlar tarafından da

sevilir.[3]
Hz. Şuayb (a.s) bu konu ile ilgili olarak şöyle der:



"Şüphesiz ki Rabb'im, Rahîm (=çok merhametli) ve Vedûd (=kullarını çok
seven)'dir."[4]



"el-Vedûd"
(=sevme) ismi, "er-Rahîm" (=merhamet etme) ismi ile "el-Gafûr" (=bağışlama)
ismine daha yakın bir anlam ifade eder. Fakat aralarında fark vardır. Örneğin,
kişi kendisine kötülük eden kimseyi bağışlayabilir, fakat onu sevmeyebilir. Yine
sevmediği kimseye de merhamet etmeyebilir de. Yüce Allah ise, kendisine tevbe
eden kulunu bağışlar, ona merhamet eder ve her şeye rağmen onu sever. Çünkü O,
tevbe eden kimseleri sever.[5]
Yine kulu kendisine tevbe ettiği zaman onu sever.



Kul, Allah'ın gayretiyle Rabb'ini sevince, Allah'ta onu bir başkasının
sevgisiyle mükafatlandırır. İşte bu, gerçekte tam bir ihsandır. Çünkü sebep de
O'dur, müsebbeb de O'dur. Bundan maksat, karşılıklı sevgi değildir. Bu ancak
kullarından şükredenleri ve şükürleri sebebiyle Allah'ın onları sevmesidir.
Bunların hepsi, kulun maslahatı ve iyiliği içindir.



Sevgiyi yaratan ve onu müminlerin kalbine yerleştiren yüce Allah çok mübarektir.
Daha sonra O, bu sevgiyi dostlarının kalbinde öyle bir noktaya ulaştırır ki,
artık bu noktada diğer bütün sevgiler çok küçük ve değersiz bir hale gelir ve
onların bağından kurtulurlar, bela ve musibetler onlara hafif gelir, ibadet ve
taatlerin zorlukları onlara zevk verir ve sonunda sevgilerin en yücesi olan
Allah sevgisini, Allah rızasını elde etme ve Allah'a yakın olma gibi çeşitli
kerametlerden dilediğini elde eder.[6] 



 
* * *

 




[1]
    
"Seven ve sevilen" anlamına gelen
"el-Vedûd"
ismi, Kur'an-ı Kerim'de


2
defa geçmektedir. Bunlar, Hûd:


11/90,
Burûc:


85/14'dır.
(ç)



        "Vedûd" kelimesi, katıksız sevgi anlamına gelen "vüdd" kelimesinden
türemiştir. Allah sevgisi, bütün amellerin özüdür. Gizli ve açık bütün
kulluk davranışları, Allah sevgisinden kaynaklanır. Gayelerin en büyüğü olan
Allahsevgisini kazanmanın en önemli yolu; Allah'ı çokça zikretmek, övmek,
O'na yönelmek, tevekkül etmek, farz ve nafile ibadetlerle O'na yaklaşmak,
söz ve fiillerde ihlaslı olmaktır. (ç)




[2]
     Mu'cemu Garîbi'l-Kur'an, s.

222




[3]
    
"el-Vedûd"
kelimesinin iki anlamı vardır. Bunlar:

1-
"Fail" vezninde
"seven"
anlamındadır. Yani Allah, peygamberleri, nebileri, dostlarını ve inanan
kullarını sever.

2-
"Mef'ul" vezninde
"sevilen"
anlamındadır. Yani Allah, sevilmeyi hak edendir. O, kulun bütün
sevdiklerinden daha üstün bir sevgiyi hak eder. Hatta O, kulun kendi
gözünden, kulağından ve nefsinden daha sevimlidir. B.k.z: İbn Kayyim,
Celâü'l-efhâm, s.

28
(ç)





[4]
     Hûd:

11/90




[5]
    
"Allah tevbe edenleri de sever"
(Bakara:

2/222)




[6]
     Şerhu'l-Kasîdeti'n-Nûniyye, s.

96