Fecir | Konular | Kitaplar

Allah'ın, Kemâl Sıfatları ile Celal Na'tlarının Çok Olması

Allah

Allah'ın, Kemâl Sıfatları ile Celal Na'tlarının Çok Olması:

Yüce Allah'ın

"O'nun benzeri hiçbir şey yoktur"[1]

sözü; O'nun kemâl sıfatlarının ve Celal na'tlarının çok olduğuna, çok büyük ve
her şeyi etkileyici olması sebebiyle bu sıfatlarda O'nun asla bir benzerinin
olmayacağını bildiren en büyük delilerden biridir. Değilse eğer bu âyetten,
‘O'nun sıfatları yoktur' manası çıksaydı, sırf yok olan "yokluk", bu övgüye daha
layık olurdu. Tabii aslında bir kimse, "Filancanın benzeri yoktur" dese, bütün
akıl sahipleri, bu sözden, "O filanca kişi, diğer insanlardan bazı özellik ve
sıfatlara ayrılır. O insanlarda bu sıfatlar yoktur" manasını anlarlar. O kişinin
bu sıfatları çoğaldıkça, benzeri bulunma olasılığı da o derecede ortadan kalkar.

Bununla birlikte Allah'ın,

"O'nun benzeri hiçbir şey yoktur"[2]
sözü, O'nun sıfat ve isimlerinin alabildiğine çok olduğuna en büyük delildir.

Yüce Allah'ın,

"O'nu gözler idrak edemez"[3]
sözü de; O'nun görüleceğine, fakat idrak olunamayacağına dair büyük bir
delildir.

Yine yüce Allah'ın,

"O, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş'ın üzerine istivâ edendir.
Yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve oraya yükseleni bilir. Nerede
olsanız, O sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görür"[4]
sözü de; O'nun, mahlukatından ayrı olduğunun en büyük delilidir. Çünkü O,
yaratıklarını, kendi Zatı için yaratmış, Zatından hariç (=dışında) olarak
yaratmıştır. Sonra da Arş üzerine istiva etmiş olduğu için mahlukatından ayrıdır
ve O, onların ne halde olduğunu bilir, onları görür, onları her şeyden hesaba
çeker, onları ilmi, kudreti, iradesi, işitmesi ve görmesi ile tamamen
kuşatmıştır. İşte

"nerede olsanız, O, sizinle beraberdir"
anlamının anlamı budur.

Bu güzel karşıtlığı, hem ifade ve hem de mana olarak yüce Allah'ın,

"O'nu gözler idrak edemez. O, gözleri idrak eder"[5]
sözünde de bulabilirsin. Çünkü Allah, azameti sebebiyle, gözlerin, kendisini
idrak ve ihata etmesinden yücedir, Latîf (=en ince şeyleri bilen) ve Habîr (=her
şeyden haberdar) olması sebebiyle de tüm gözleri O ihata eder ve bu nedenle de
O'na hiçbir şey gizli kalmaz.

O, latifliğinde azim (=pek büyük) ve azametinde latiftir. Yakın olmasına karşın
en yüksek ve en yüce, en yüce olmasına karşın çok yakındır. Ve O, işitendir,
bilendir. O'nugözler idrak edemez, fakat O gözleri idrak eder. O, Latîf'tir ve
Habîr'dir.[6]




[1]
Şûrâ:

42/11

[2]
Şûrâ:

42/11

[3]
En'âm:

6/103

[4]
Hadîd:

57/4

[5]
En'âm:

6/103

[6]
Hâdi'l-Ervâh, s.

203