Beşerî Sistemlerin Dünyevîliği; İslâm'ın Uhrevîliği
Beşerî Sistemlerin Dünyevîliği
Beşerî Sistemlerin
Dünyevîliği; İslâm'ın Uhrevîliği:
Beşerî sistemler eksiklerini başka sistemler
vâsıtasıyla tamamlasalar bile âhirete yönelik hiçbir şey söylemezler. İnsanın
ölümünden sonrasıyla ilgilenmezler. Dolayısıyla beşerî sistemler ne kadar ileri
olurlarsa olsunlar, ilgilendikleri özel alanda bile mükemmel olamazlar ve
insanın ölümden sonraki hayatı için bir şeyler verme iddiasında bulunamazlar.
Müslüman ise, âhireti hesaba katmadan en ufak bir davranışta bulunamaz.
Müslüman, dünya hayatıyla âhireti hedefleyendir. Dünyadaki olumlu veya olumsuz
gelişmeler, imtihan kabul edildiğinden, müslümanın istikameti üzerinde etkili
değildir. "Tâ ki, elde ettiğinizle sevinmeyesiniz, kaybettiğiniz dolayısıyla
da üzülmeyesiniz." (57/Hadîd, 23) Dünya hayatında ele geçirdiklerimize
sevinmeye değmez; kaybettiklerimiz için üzülmeye değmediği gibi.
Önemli olan, müslüman olarak kişinin kendi
sorumluluğunu yerine getirmesidir. Müslüman için en mühim şey, amellerinin sâlih
olması, eylemlerinin kabul edilecek vasıfta bulunmasıdır. Bu gerçekleşince, önde
veya arkada olmak önemli değildir. Netice almış, dünyada başarılı olmuş veya
mağlup düşmüş, marjinal kalmış, hiç önemli değildir. Bir hadis-i şerifte şöyle
buyrulur: "Kıyâmet gününde kimi peygamber yanında iki üç mü'minle birlikte
gelecek." Yani iki üç tane, hatta tek başına gelen peygamberleri biz
marjinal kaldı diye dâvetlerini tebliğ etmede kusurlu davrandıklarını mı kabul
edeceğiz? Nuh (a.s.) 950 yıl istikamet üzere yaptığı tebliğde dünyevî açıdan
netice alamadı veya çok küçük bir sonuç aldı diye, yaptıklarını küçümseyecek,
marjinal kaldı diye tenkit edebilecek miyiz?
Dolayısıyla biz hakkı ve hakikati başarılarda,
çoklukta, azlıkta, önde ve arkada olmakta değil; Allah'ın kitabına ve Rasûlün
sünnetine mutabakatta ararız. Allah'ın Kitabına ve Rasûlün sünnetine uygun
oldumu bir iş güzeldir; neticesi dünyevî olarak hiç olsa bile. Önemli olan
Allah'ın vereceği değerdir. Dünyevî sonuçları Allah verirse ne âlâ, vermezse
vermez. Hayatımız ve ölümümüz, Allah için olabiliyorsa, netice odur. İşte bu
anlamıyla hayatı kuşatan biricik sistem, kâmil din, sadece Allah Teâlâ'nın
dinidir.
Beşerî Sistemlerin
Dünyevîliği; İslâm'ın Uhrevîliği:
Beşerî sistemler eksiklerini başka sistemler
vâsıtasıyla tamamlasalar bile âhirete yönelik hiçbir şey söylemezler. İnsanın
ölümünden sonrasıyla ilgilenmezler. Dolayısıyla beşerî sistemler ne kadar ileri
olurlarsa olsunlar, ilgilendikleri özel alanda bile mükemmel olamazlar ve
insanın ölümden sonraki hayatı için bir şeyler verme iddiasında bulunamazlar.
Müslüman ise, âhireti hesaba katmadan en ufak bir davranışta bulunamaz.
Müslüman, dünya hayatıyla âhireti hedefleyendir. Dünyadaki olumlu veya olumsuz
gelişmeler, imtihan kabul edildiğinden, müslümanın istikameti üzerinde etkili
değildir. "Tâ ki, elde ettiğinizle sevinmeyesiniz, kaybettiğiniz dolayısıyla
da üzülmeyesiniz." (57/Hadîd, 23) Dünya hayatında ele geçirdiklerimize
sevinmeye değmez; kaybettiklerimiz için üzülmeye değmediği gibi.
Önemli olan, müslüman olarak kişinin kendi
sorumluluğunu yerine getirmesidir. Müslüman için en mühim şey, amellerinin sâlih
olması, eylemlerinin kabul edilecek vasıfta bulunmasıdır. Bu gerçekleşince, önde
veya arkada olmak önemli değildir. Netice almış, dünyada başarılı olmuş veya
mağlup düşmüş, marjinal kalmış, hiç önemli değildir. Bir hadis-i şerifte şöyle
buyrulur: "Kıyâmet gününde kimi peygamber yanında iki üç mü'minle birlikte
gelecek." Yani iki üç tane, hatta tek başına gelen peygamberleri biz
marjinal kaldı diye dâvetlerini tebliğ etmede kusurlu davrandıklarını mı kabul
edeceğiz? Nuh (a.s.) 950 yıl istikamet üzere yaptığı tebliğde dünyevî açıdan
netice alamadı veya çok küçük bir sonuç aldı diye, yaptıklarını küçümseyecek,
marjinal kaldı diye tenkit edebilecek miyiz?
Dolayısıyla biz hakkı ve hakikati başarılarda,
çoklukta, azlıkta, önde ve arkada olmakta değil; Allah'ın kitabına ve Rasûlün
sünnetine mutabakatta ararız. Allah'ın Kitabına ve Rasûlün sünnetine uygun
oldumu bir iş güzeldir; neticesi dünyevî olarak hiç olsa bile. Önemli olan
Allah'ın vereceği değerdir. Dünyevî sonuçları Allah verirse ne âlâ, vermezse
vermez. Hayatımız ve ölümümüz, Allah için olabiliyorsa, netice odur. İşte bu
anlamıyla hayatı kuşatan biricik sistem, kâmil din, sadece Allah Teâlâ'nın
dinidir.
ŞERİAT
- ŞERİAT
- Şeriat; Anlam ve Mâhiyeti
- İslâm Şeratının Kaynakları
- Kavram Olarak Şeriat
- Kur'an'daki Kullanımı
- Dinin Eşanlamlısı Olarak Şeriat
- Din'in Bölümleri
- Şeriat Kavramı ve Bazı Yanlış Değerlendirmeler
- İslâm Şeriatının Özellikleri
- Şer'î Hüküm..
- 1- Teklifî hüküm
- 2- Vaz'î hüküm
- Kur'ân-ı Kerim'de Şeriat Kavramı
- Hadis-i Şeriflerde Şeriat Kavramı
- Şeriatlerin Esasta Birliği
- Şeriat ve Laiklik
- Şeriate Bağlılık ve İbâdet
- İslâm'ın, Önceki Peygamberlerin Şeriatlarıyla İlişkisi
- Şeriatte Hile Olur mu? Hîle-i Şer'iyye Denilen "Hîle-i Şerriyye"
- Bazı Tasavvuf Erbâbının Şeriatı Basite İndirgemesi
- Zâhir-Bâtın Ayrımı
- Marifet ve Hakikat İddiası
- Şathiye; Şeriatle Bağdaşmayan, İsyanla Dolu Tasavvufî Söz ve Şiirler
- Devlet ve İslâm Devleti
- Siyasî Anlamıyla Devlet
- Müslümanların Tarihinde Devlet
- Devlet Amaç Değildir
- Hâkimiyet/Egemenlik Kayıtsız Şartsız Allah'ındır
- Kur'an'a Göre Hâkimiyet Türleri
- İslâm'a Göre Hâkimiyet