Râbıta, Murâbata ve Murâbıt Kelimelerinin Tahlili
Râbıta
Râbıta, Murâbata
ve Murâbıt Kelimelerinin Tahlili
Gerek eski, gerekse yeni lügat
ve çeşitli kaynakları taradık. Bu mûteber sözlük ve kaynaklarda "Murâbıt"
kelimesinin ne anlama geldiğini tesbit ederek referanslarıyla birlikte şu
şekilde aşağıya aktardık:
El-Mu'cemu'l-Vecîz: "Rabata
(fiilinin türevlerinden) Murâbata ve rıbât: Stratejik noktada ve
(düşmanın sızabileceğinden) korkulan mevkîde sürekli bulundu, (nöbet tuttu
demektir.)"[1]
El-Müncid: "Rabata (fiilinin
türevlerinden) Murâbata ve rıbât: Bir işle sürekli ilgilendi (anlamına gelir.)"[2]
El-Mu'cemu'l-Arabiyyu'l-Esâsî:
"Rabata (fiilinin türevlerinden) Murâbata ve rıbât: Ordu, Stratejik noktada ve
(düşmanın sızabileceğinden) korkulan mevkide sürekli bekledi, (demektir.)"[3]
Mu'cemu Lûgati'l-Fukahâ': "Murâbata'(da
bulunmak)...: Olağanüstü bir durum için, düşmana karşı ülke sınırları üzerinde
yerleşmek (beklemek, nöbet tutmak demektir)."[4]
Lisân'ul-Arab: "Murâbata
kelimesi temel olarak: Karşıt iki ordunun, stratejik bir mevkide, bineklerini
yerleştirmeleri anlamına gelir. Bunlardan her biri, diğerine karşı alarm
halinde bulunur. Bu nedenle stratejik noktalarda yerleşip nöbet beklemeye
(karargâh kurmaya) murâbata adı verilmiştir."
İşte Arap ve İslâm Dünyası'nda
kullanılan yukarıdaki lûgatlarda "murâbata" budur ve bu görevi yapan kimseye de
yine Araplar tarafından "murâbıt" denmiştir.
Kezâ ünlü Tâcu'l-Arûs adlı
lûgatda da "murâbata" şu ifadelerle tanımlanmaktadır: "Temel anlamda
murâbata: Karşıt iki ordudan her birinin, kendi mevkiinde karargâh
kurmasıdır. Onlardan her biri, diğerine karşı alarm halinde bulunur.
Dolayısıyla stratejik noktalarda yerleşip nöbet beklemeye rıbât adı
verilmiştir. Sâğânî tarafından ve "el-Lisân" adlı kaynakta aktarıldığına göre,
(murâbata'nın anlamı budur.) Daha sonraları stratejik noktalarda nöbet
beklemek mânâsında kullanılmıştır. Bazen de bizzat (savaşa mahsus) atlara
rıbât adı verilmiştir. Bu cümleden olarak Allah Teâlâ buyuruyor ki: "Ey
iman edenler! Dayanın ve direnin; Murâbata yapın (alarm durumunda olun)
ve Allah'dan sakının ki başarıya eresiniz." (3/Âl-i İmrân, 200). Bu,
şöyle yorumlanmıştır: Dininizde kalmak için dayanın; Düşmanlarınıza karşı
direnin ve murâbata yapın (savaşa hazırlıklı olun.) Yani savaşmak ve
bineklerinizle irtıbat halinde olmak (onları savaşa hazır tutmak)
sûretiyle cihada devam ediniz."
Ayrıca, tamamen cihad konusunda
yazılmış en mükemmel kaynaklardan biri olan, İbn'un-Nahhâs'ın "Müsîru'l-Ğarâm
ilâ Dâri's-Selâm fî Fezâil'il-Cihâd" adlı eserinde "rıbât", "murâbıt" ve
"murâbata" terimleri hakkında şu önemli bilgiler verilmektedir: "Rıbat'dan
amaç: Düşmanın sızabileceği tahmin edilen stratejik bir mevkide cihad yapmak
-yani silâhlı savunmada bulunmak- ya da nöbet beklemek niyetiyle bir insanın
kendini rapt etmesi (o arazide devamlı yerleşmesidir); veya -güvenliği
sağlamak için- Müslüman (asker) sayısını artırmaktır."
"Yazar, -Allah taksiratını af
buyursun- şöyle diyor: "Doğrusunu Allah bilir, ama bana öyle geliyor ki: Kim
sırf kâfirlere karşı muhtemel bir silâhlı mücadeleye katılmak üzere ya da nöbet
beklemek amacıyla bir sınır bölgesinde murâbata yapar (hazır vaziyette
yerleşir) ve istediği zaman bu yerden zahmetsiz olarak ayrılabilirse işte bu
kişi murâbıttır ve ribât bekleme sevabına nâil olur."
Yine aynı kaynakta şöyle bir
açıklama yapılmaktadır: "Muhammed b. Atiyya, tefsirinde şunları kaydetmiştir:
"Sözün doğrusu şudur ki, râbıta denen şey, Allah yolunda düşmana karşı mücadele
etmektir. Bu kelimenin aslı (atı bir yere bağlamak) demek olan "rıbât" dan
türemiştir. Ondan sonra da ister süvari, ister piyade olsun, İslâm topraklarının
sınır boylarında askerlik yapan kimselere "murâbıt" adı verilmiştir."
"Murâbıt" teriminin, (sınır
boylarında askerlik yapan kimse) demek olduğunu kesinlik derecesinde te'yid
eden birkaç hadisi'i şerif de şöyledir:
"Sınır boyunda bir gün bir
gece rıbât yapmak (yani nöbet beklemek) bir aylık süreyi oruç ve namazla
ihya etmekten daha hayırlıdır. Ve her kim sınırda, murâbatada bulunurken
(yani nöbet beklerken) ölürse bu sevabın aynısına yine nâil olur. Aynı zamanda
(şehit gibi o da) rızıklandırılır." Bu hadisi Müslim rivâyet etmiştir.
Fudâla b. Ubeydillah'dan
rivâyet olunduğu üzere Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurdular: "Allah
yolunda murâbıt kişi (yani kâfirlerin muhtemel bir saldırısına karşı nöbet
bekleyen Müslüman) hâriç, ölen herkesin defteri dürülür. Ancak murâbıt kişinin
ameli kıyâmet gününe kadar nemalandırılır (artırılır.) Aynı zamanda mezar içi
cezalarına karşı da kendisine güven verilir."
Araplara âit mûteber
kaynaklardan yukarıya aktarılan tüm bu bilgilerden sonra bir kez daha
hatırlamalıyız ki "evliyâ"ya, Araplar tarafından "murâbıt" denildiği doğru
değildir. Şu var ki; Abbasî Devleti'nin parçalanmasından sonra Kuzey Afrika
sahillerine dadanan Batılı korsanlara karşı vaktiyle Müslüman Berberî
milisler, askerî bölgeler oluşturmuşlardı. Buralarda istilâcılara/işgalcilere
karşı murâbatada bulunuyorlardı. Yani İslâm topraklarını korumak amacıyla sahil
boylarında nöbet bekliyorlardı. Hatta bir zaman sonra bu Berberîler, Murâbıtlar
adı altında bir devlet bile kurdular. Mistik inanışlara önem verdikleri ve
Kur'ânî değerleri yozlaştırdıkları için daha çok bu yüzden Muvahhidler
tarafından yıkıldıkları sanılmaktadır.
Çok sonraları Kuzey Afrika
sahillerinde egemenlik kuran Osmanlılar'ın etkisi altında bu Berberî askerlere
âit karargâhlar birer tekkeye dönüştü. Bu mekânlarda yaşayan topluluklar,
asırların akışı içinde softalaşarak askerî kimliklerini tamamen yitirdiler.
İşte bu ilgilerle, Kuzey Afrika Ülkelerinde tarîkatçılara günümüzde de
"Murâbıtlar" adının veriliyor olması cehâletin ve gelenekselliğin sonucudur.
[1]
Mısır Arap Dil Kurumu, birinci basım. Kahire-1980
[2]
Luis Ma'lûf el-Yesûî
[3]
ALECSO-1989
[4]
Muhammed Ravâsî Kal'aci â Hâmid Sâdık Kunaibî
Râbıta, Murâbata
ve Murâbıt Kelimelerinin Tahlili
Gerek eski, gerekse yeni lügat
ve çeşitli kaynakları taradık. Bu mûteber sözlük ve kaynaklarda "Murâbıt"
kelimesinin ne anlama geldiğini tesbit ederek referanslarıyla birlikte şu
şekilde aşağıya aktardık:
El-Mu'cemu'l-Vecîz: "Rabata
(fiilinin türevlerinden) Murâbata ve rıbât: Stratejik noktada ve
(düşmanın sızabileceğinden) korkulan mevkîde sürekli bulundu, (nöbet tuttu
demektir.)"[1]
El-Müncid: "Rabata (fiilinin
türevlerinden) Murâbata ve rıbât: Bir işle sürekli ilgilendi (anlamına gelir.)"[2]
El-Mu'cemu'l-Arabiyyu'l-Esâsî:
"Rabata (fiilinin türevlerinden) Murâbata ve rıbât: Ordu, Stratejik noktada ve
(düşmanın sızabileceğinden) korkulan mevkide sürekli bekledi, (demektir.)"[3]
Mu'cemu Lûgati'l-Fukahâ': "Murâbata'(da
bulunmak)...: Olağanüstü bir durum için, düşmana karşı ülke sınırları üzerinde
yerleşmek (beklemek, nöbet tutmak demektir)."[4]
Lisân'ul-Arab: "Murâbata
kelimesi temel olarak: Karşıt iki ordunun, stratejik bir mevkide, bineklerini
yerleştirmeleri anlamına gelir. Bunlardan her biri, diğerine karşı alarm
halinde bulunur. Bu nedenle stratejik noktalarda yerleşip nöbet beklemeye
(karargâh kurmaya) murâbata adı verilmiştir."
İşte Arap ve İslâm Dünyası'nda
kullanılan yukarıdaki lûgatlarda "murâbata" budur ve bu görevi yapan kimseye de
yine Araplar tarafından "murâbıt" denmiştir.
Kezâ ünlü Tâcu'l-Arûs adlı
lûgatda da "murâbata" şu ifadelerle tanımlanmaktadır: "Temel anlamda
murâbata: Karşıt iki ordudan her birinin, kendi mevkiinde karargâh
kurmasıdır. Onlardan her biri, diğerine karşı alarm halinde bulunur.
Dolayısıyla stratejik noktalarda yerleşip nöbet beklemeye rıbât adı
verilmiştir. Sâğânî tarafından ve "el-Lisân" adlı kaynakta aktarıldığına göre,
(murâbata'nın anlamı budur.) Daha sonraları stratejik noktalarda nöbet
beklemek mânâsında kullanılmıştır. Bazen de bizzat (savaşa mahsus) atlara
rıbât adı verilmiştir. Bu cümleden olarak Allah Teâlâ buyuruyor ki: "Ey
iman edenler! Dayanın ve direnin; Murâbata yapın (alarm durumunda olun)
ve Allah'dan sakının ki başarıya eresiniz." (3/Âl-i İmrân, 200). Bu,
şöyle yorumlanmıştır: Dininizde kalmak için dayanın; Düşmanlarınıza karşı
direnin ve murâbata yapın (savaşa hazırlıklı olun.) Yani savaşmak ve
bineklerinizle irtıbat halinde olmak (onları savaşa hazır tutmak)
sûretiyle cihada devam ediniz."
Ayrıca, tamamen cihad konusunda
yazılmış en mükemmel kaynaklardan biri olan, İbn'un-Nahhâs'ın "Müsîru'l-Ğarâm
ilâ Dâri's-Selâm fî Fezâil'il-Cihâd" adlı eserinde "rıbât", "murâbıt" ve
"murâbata" terimleri hakkında şu önemli bilgiler verilmektedir: "Rıbat'dan
amaç: Düşmanın sızabileceği tahmin edilen stratejik bir mevkide cihad yapmak
-yani silâhlı savunmada bulunmak- ya da nöbet beklemek niyetiyle bir insanın
kendini rapt etmesi (o arazide devamlı yerleşmesidir); veya -güvenliği
sağlamak için- Müslüman (asker) sayısını artırmaktır."
"Yazar, -Allah taksiratını af
buyursun- şöyle diyor: "Doğrusunu Allah bilir, ama bana öyle geliyor ki: Kim
sırf kâfirlere karşı muhtemel bir silâhlı mücadeleye katılmak üzere ya da nöbet
beklemek amacıyla bir sınır bölgesinde murâbata yapar (hazır vaziyette
yerleşir) ve istediği zaman bu yerden zahmetsiz olarak ayrılabilirse işte bu
kişi murâbıttır ve ribât bekleme sevabına nâil olur."
Yine aynı kaynakta şöyle bir
açıklama yapılmaktadır: "Muhammed b. Atiyya, tefsirinde şunları kaydetmiştir:
"Sözün doğrusu şudur ki, râbıta denen şey, Allah yolunda düşmana karşı mücadele
etmektir. Bu kelimenin aslı (atı bir yere bağlamak) demek olan "rıbât" dan
türemiştir. Ondan sonra da ister süvari, ister piyade olsun, İslâm topraklarının
sınır boylarında askerlik yapan kimselere "murâbıt" adı verilmiştir."
"Murâbıt" teriminin, (sınır
boylarında askerlik yapan kimse) demek olduğunu kesinlik derecesinde te'yid
eden birkaç hadisi'i şerif de şöyledir:
"Sınır boyunda bir gün bir
gece rıbât yapmak (yani nöbet beklemek) bir aylık süreyi oruç ve namazla
ihya etmekten daha hayırlıdır. Ve her kim sınırda, murâbatada bulunurken
(yani nöbet beklerken) ölürse bu sevabın aynısına yine nâil olur. Aynı zamanda
(şehit gibi o da) rızıklandırılır." Bu hadisi Müslim rivâyet etmiştir.
Fudâla b. Ubeydillah'dan
rivâyet olunduğu üzere Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurdular: "Allah
yolunda murâbıt kişi (yani kâfirlerin muhtemel bir saldırısına karşı nöbet
bekleyen Müslüman) hâriç, ölen herkesin defteri dürülür. Ancak murâbıt kişinin
ameli kıyâmet gününe kadar nemalandırılır (artırılır.) Aynı zamanda mezar içi
cezalarına karşı da kendisine güven verilir."
Araplara âit mûteber
kaynaklardan yukarıya aktarılan tüm bu bilgilerden sonra bir kez daha
hatırlamalıyız ki "evliyâ"ya, Araplar tarafından "murâbıt" denildiği doğru
değildir. Şu var ki; Abbasî Devleti'nin parçalanmasından sonra Kuzey Afrika
sahillerine dadanan Batılı korsanlara karşı vaktiyle Müslüman Berberî
milisler, askerî bölgeler oluşturmuşlardı. Buralarda istilâcılara/işgalcilere
karşı murâbatada bulunuyorlardı. Yani İslâm topraklarını korumak amacıyla sahil
boylarında nöbet bekliyorlardı. Hatta bir zaman sonra bu Berberîler, Murâbıtlar
adı altında bir devlet bile kurdular. Mistik inanışlara önem verdikleri ve
Kur'ânî değerleri yozlaştırdıkları için daha çok bu yüzden Muvahhidler
tarafından yıkıldıkları sanılmaktadır.
Çok sonraları Kuzey Afrika
sahillerinde egemenlik kuran Osmanlılar'ın etkisi altında bu Berberî askerlere
âit karargâhlar birer tekkeye dönüştü. Bu mekânlarda yaşayan topluluklar,
asırların akışı içinde softalaşarak askerî kimliklerini tamamen yitirdiler.
İşte bu ilgilerle, Kuzey Afrika Ülkelerinde tarîkatçılara günümüzde de
"Murâbıtlar" adının veriliyor olması cehâletin ve gelenekselliğin sonucudur.
[1]
Mısır Arap Dil Kurumu, birinci basım. Kahire-1980
[2]
Luis Ma'lûf el-Yesûî
[3]
ALECSO-1989
[4]
Muhammed Ravâsî Kal'aci â Hâmid Sâdık Kunaibî
RİBAT-RABITA-MURÂBATA YAPMAK
- MURÂBATA YAPMAK (CİHAD İÇİN HAZIR OLMAK)
- Murâbata; Anlam ve Mâhiyeti
- Ribat; Anlam ve Mâhiyeti
- Ribat ve Râbıta.
- Râbıta'nın Anlamı
- Murâbıt Kimdir?.
- Kur'ân-ı Kerim'de Murâbata Kavramı
- Hadis-i Şeriflerde Murâbata ve Ribat Kavramı
- Râbıta Kavramının Yozlaştırılması
- Râbıta Nedir?.
- Tarîkat Kaynaklarına Göre Râbıta Hakkında Genel Bilgiler "Râbıta" Kelimesinin Sözlük Ve Terim Anlamı
- Râbıtanın Değişik Tanımları
- Râbıtanın Şartları ve Uygulanış Biçimi
- Tarîkat Rûhânîlerine Göre, Râbıta Yapmanın Kaçınılmaz Lüzumu
- Nakşîbendîlerin Râbıtaya İlişkin Delilleri
- Râbıtaya İlişkin Çok Yönlü Değerlendirmeler Nakşîbendîlikte Anlayış ve Yargı
- TASAVVUFTA RABITA
- Râbıtanın Meşru‘iyeti Âyet-Hadis-İcmâ‘ ve Kıyas ile Sâbittir
- Râbıta, Murâbata ve Murâbıt Kelimelerinin Tahlili
- Mutasavvıflar Tarafından Râbıtayı Anlatan Eserlerden Bazıları
- Tasavvufî Bir Terim Olarak Râbıta
- Rûhânîler ve Râbıta
- Halid Bağdâdî ve Râbıta
- Tasavvuf, Nakşîbendîlik ve Râbıta.
- Tasavvuf
- Nakşîbendîlik.
- Seyr-u Sülûk
- Nakşîbendîlik'de Kerâmet, Menkabe ve Râbıta İlişkisi
- Ermişlik
- Tarîkatta Evliyâ Nasıl Bir Kişiliktir