Tasavvuf, Nakşîbendîlik ve Râbıta.
Tasavvuf
Tasavvuf,
Nakşîbendîlik ve Râbıta
Râbıtayı derinlemesine kavramak
bakımından tasavvufu ve Nakşîbendîliği de az çok tanımak gereklidir. Çünkü
tasavvufun evrim süreci içinde tarih boyunca hemen her rûhânîye göre epeyce
kişisel ve yöresel özellikler taşıyan mistik kurumlar peydahlanmıştır. İşte
Nakşîbendî Tarîkatı bunlardan biridir. Elbette ki bu kurumlardan her birinin
diğerlerinden farkı, onu güncelleştirmek için zamanla düzenlenmiş olan çeşitli
disiplinlerdir Ve işte râbıta da bu disiplinlerden biridir.
Görüldüğü üzere bu üç şey
arasında çok sıkı bir ilişki vardır. Bu ilişki ise, biri düşey, diğeri de dikey
olmak üzere iki farklı açıklama ile ancak anlaşılabilir.
Birincisi kısaca şudur:
Tasavvuf, tarîkat adı altında sayılamayacak kadar türemiş ve türeyebilecek olan
çeşitli mistik kurumların bir ilham kaynağıdır. Bu nedenle tasavvufun hiç bir
sınırı yoktur. Nakşîbendîlik de bu kaynaktan rûhunu alarak kurulmuş bir
tarîkattır. Râbıta ise bu tarîkatın sürekliliğinde büyük önemi olan
dinamiklerden biridir.
İkinci açıklama ise şöyledir:
Râbıta Nakşîliğin bir disiplinidir. Nakşîlik ise mistik felsefeye dayanan
batınî-rûhânî bir kurumdur.
Aslında bu iki farklı açıklama,
soyut bir şematik ifade olarak algılanmamalıdır. Bunlardan amaç, râbıtanın
gerek tümden gelim, gerekse tüme varım kurallarına göre tarîkat ve tasavvufla
olan ilişkisini bir sistem içinde ve özet olarak vermektir.
Şu halde râbıta bir tarîkat
disiplinidir ve yaklaşık iki yüz yıl kadar önce tanımlanmıştır. Râbıtanın âit
olduğu tarîkat, yalnızca Nakşîbendîliktir. Nakşîbendîlik ise yaklaşık yedi yüz
yıl önce Türkistan'da kurulmaya başlamış ve çeşitli din ve felsefelerden,
tasavvufî yollarla beslenerek o çağdan bu güne kadar bir evrim süreci içinde
türlü şekiller almış olan bir tarîkattır.
Hatta Nakşîbendîliğin tarihi
seyrini kaleme almış olanların kaydettiklerine bakılacak olursa tarîkat, bu
isimden önce (yani Nakşîbendîyye adını almadan önce): Sıddıykıyye, Tayfûriyye
ve Hâcegâniyye; ondan sonra da Ahrâriyye, Müceddidiyye, Mazhariyye ve Hâlidiyye
gibi çeşitli adlar daha almıştır[1]
İşte tarîkatın özetlenen bu
ilginç evrimi eğer dikkatle düşünülecek olursa, daha doğrusu eğer
Nakşîbendîliğin tasavvuftan beslenme şekli biraz incelenecek olursa râbıtanın,
bu tarîkatın bünyesine nasıl yerleştiği sorusuna çok daha aydınlatıcı cevaplar
bulmak mümkündür.
Bu bağlamda Nakşîliğin,
tasavvuftan nasıl beslendiği noktasına parmak basmadan önce tasavvufun esas
itibariyle ne olduğu üzerinde biraz durmak isabetli olur. Çünkü tasavvufu,
gerçek tanımının dışında sunarak insanları yanıltanların sayısı sanıldığından
daha çoktur. Dolayısıyla onu, tanımı ve amacıyla kavramayanlar Nakşîbendîliğin
içyüzünü keşfetme imkânına sahip olamazlar. Bu yüzden de tasavvuftan râbıtaya
kadar uzanan bir ilişkiler zincirini onlara anlatmak zordur.
Dolayısıyla konunun bir bütün
olarak aydınlanabilmesi için, önce tasavvuftan başlamak üzere bu üç kavrama
ilişkin ayrıntıları belli ölçüde ortaya koymak gereklidir. İşte sıra ile
tasavvuf, Nakşîbendîlik ve râbıta :
[1]
Bk. Muhammed bin Abdillâh el-Khânî, El-Bahja'tus-Seniyye s. 12
Tasavvuf,
Nakşîbendîlik ve Râbıta
Râbıtayı derinlemesine kavramak
bakımından tasavvufu ve Nakşîbendîliği de az çok tanımak gereklidir. Çünkü
tasavvufun evrim süreci içinde tarih boyunca hemen her rûhânîye göre epeyce
kişisel ve yöresel özellikler taşıyan mistik kurumlar peydahlanmıştır. İşte
Nakşîbendî Tarîkatı bunlardan biridir. Elbette ki bu kurumlardan her birinin
diğerlerinden farkı, onu güncelleştirmek için zamanla düzenlenmiş olan çeşitli
disiplinlerdir Ve işte râbıta da bu disiplinlerden biridir.
Görüldüğü üzere bu üç şey
arasında çok sıkı bir ilişki vardır. Bu ilişki ise, biri düşey, diğeri de dikey
olmak üzere iki farklı açıklama ile ancak anlaşılabilir.
Birincisi kısaca şudur:
Tasavvuf, tarîkat adı altında sayılamayacak kadar türemiş ve türeyebilecek olan
çeşitli mistik kurumların bir ilham kaynağıdır. Bu nedenle tasavvufun hiç bir
sınırı yoktur. Nakşîbendîlik de bu kaynaktan rûhunu alarak kurulmuş bir
tarîkattır. Râbıta ise bu tarîkatın sürekliliğinde büyük önemi olan
dinamiklerden biridir.
İkinci açıklama ise şöyledir:
Râbıta Nakşîliğin bir disiplinidir. Nakşîlik ise mistik felsefeye dayanan
batınî-rûhânî bir kurumdur.
Aslında bu iki farklı açıklama,
soyut bir şematik ifade olarak algılanmamalıdır. Bunlardan amaç, râbıtanın
gerek tümden gelim, gerekse tüme varım kurallarına göre tarîkat ve tasavvufla
olan ilişkisini bir sistem içinde ve özet olarak vermektir.
Şu halde râbıta bir tarîkat
disiplinidir ve yaklaşık iki yüz yıl kadar önce tanımlanmıştır. Râbıtanın âit
olduğu tarîkat, yalnızca Nakşîbendîliktir. Nakşîbendîlik ise yaklaşık yedi yüz
yıl önce Türkistan'da kurulmaya başlamış ve çeşitli din ve felsefelerden,
tasavvufî yollarla beslenerek o çağdan bu güne kadar bir evrim süreci içinde
türlü şekiller almış olan bir tarîkattır.
Hatta Nakşîbendîliğin tarihi
seyrini kaleme almış olanların kaydettiklerine bakılacak olursa tarîkat, bu
isimden önce (yani Nakşîbendîyye adını almadan önce): Sıddıykıyye, Tayfûriyye
ve Hâcegâniyye; ondan sonra da Ahrâriyye, Müceddidiyye, Mazhariyye ve Hâlidiyye
gibi çeşitli adlar daha almıştır[1]
İşte tarîkatın özetlenen bu
ilginç evrimi eğer dikkatle düşünülecek olursa, daha doğrusu eğer
Nakşîbendîliğin tasavvuftan beslenme şekli biraz incelenecek olursa râbıtanın,
bu tarîkatın bünyesine nasıl yerleştiği sorusuna çok daha aydınlatıcı cevaplar
bulmak mümkündür.
Bu bağlamda Nakşîliğin,
tasavvuftan nasıl beslendiği noktasına parmak basmadan önce tasavvufun esas
itibariyle ne olduğu üzerinde biraz durmak isabetli olur. Çünkü tasavvufu,
gerçek tanımının dışında sunarak insanları yanıltanların sayısı sanıldığından
daha çoktur. Dolayısıyla onu, tanımı ve amacıyla kavramayanlar Nakşîbendîliğin
içyüzünü keşfetme imkânına sahip olamazlar. Bu yüzden de tasavvuftan râbıtaya
kadar uzanan bir ilişkiler zincirini onlara anlatmak zordur.
Dolayısıyla konunun bir bütün
olarak aydınlanabilmesi için, önce tasavvuftan başlamak üzere bu üç kavrama
ilişkin ayrıntıları belli ölçüde ortaya koymak gereklidir. İşte sıra ile
tasavvuf, Nakşîbendîlik ve râbıta :
[1]
Bk. Muhammed bin Abdillâh el-Khânî, El-Bahja'tus-Seniyye s. 12
RİBAT-RABITA-MURÂBATA YAPMAK
- MURÂBATA YAPMAK (CİHAD İÇİN HAZIR OLMAK)
- Murâbata; Anlam ve Mâhiyeti
- Ribat; Anlam ve Mâhiyeti
- Ribat ve Râbıta.
- Râbıta'nın Anlamı
- Murâbıt Kimdir?.
- Kur'ân-ı Kerim'de Murâbata Kavramı
- Hadis-i Şeriflerde Murâbata ve Ribat Kavramı
- Râbıta Kavramının Yozlaştırılması
- Râbıta Nedir?.
- Tarîkat Kaynaklarına Göre Râbıta Hakkında Genel Bilgiler "Râbıta" Kelimesinin Sözlük Ve Terim Anlamı
- Râbıtanın Değişik Tanımları
- Râbıtanın Şartları ve Uygulanış Biçimi
- Tarîkat Rûhânîlerine Göre, Râbıta Yapmanın Kaçınılmaz Lüzumu
- Nakşîbendîlerin Râbıtaya İlişkin Delilleri
- Râbıtaya İlişkin Çok Yönlü Değerlendirmeler Nakşîbendîlikte Anlayış ve Yargı
- TASAVVUFTA RABITA
- Râbıtanın Meşru‘iyeti Âyet-Hadis-İcmâ‘ ve Kıyas ile Sâbittir
- Râbıta, Murâbata ve Murâbıt Kelimelerinin Tahlili
- Mutasavvıflar Tarafından Râbıtayı Anlatan Eserlerden Bazıları
- Tasavvufî Bir Terim Olarak Râbıta
- Rûhânîler ve Râbıta
- Halid Bağdâdî ve Râbıta
- Tasavvuf, Nakşîbendîlik ve Râbıta.
- Tasavvuf
- Nakşîbendîlik.
- Seyr-u Sülûk
- Nakşîbendîlik'de Kerâmet, Menkabe ve Râbıta İlişkisi
- Ermişlik
- Tarîkatta Evliyâ Nasıl Bir Kişiliktir