Ermişlik
Ermişlik
Ermişlik:
Tarîkat rûhânîlerine, bu
hikâyelerde mal edilmiş olan insanüstü özellikler o kadar astronomiktir ki
Allah (cc)'ın Kitabı ve Rasulullah (s.a.s.)'ın Sünnetiyle aydınlanmış olan aklı
başında hiç bir mü'min, bunların içinde en ufak bir gerçek bile bulunabileceğine
kendini asla inandıramaz!
Çünkü "ermişlik" denen inanış
kadar sünnetullahı kökünden inkâr eden, Allah (cc)'ın kâinât üzerindeki sınırsız
egemenliğini yok sayan ve O'na açıkça kafa tutan başka bir inanış biçimi hemen
hemen yoktur; çünkü ateistler bile Allah'ı büsbütün inkâr etmekle bizzat
kendilerini inkâr ettiklerinden ermişliğe inananlar kadar büyük bir çelişki
içine düşmemektedirler. Zaten ateistlerin büyük çoğunluğu câhildir, geriye
kalanların ise aklî dengeleri ya da psikolojileri bozuktur. Buna karşı ermişliğe
inananların hemen hepsi de bilinçlidir.
Bu hikâyelerin, bizzat şeyhler
tarafından mürîdlere dikte ettirildiğini ileri sürmek, kuşkusuz zordur ve kanıt
ister. Ancak onları memnun etmek, ya da ünlerinden yararlanmak için, bazı
okur-yazar dervişlerin, bu masalları kaleme aldıkları düşünülebilir. Şu var ki
herhangi bir halîfe'nin, kendi şeyhi hakkında rivâyet edilen bu mitolojileri hiç
bir zaman yalanlamamış olması, tarîkat liderleri hakkında ciddi bir ahlâk
sorununun varlığını ortaya koymaktadır. Gerçekten de hemen hiç bir şeyh,
kendisini mezun etmiş olan mürşidinin göklere çıkarılmasına şimdiye kadar itiraz
etmemiştir. Tabiatıyla bu derece abartılı menkabeleri doğrulayanların râbıta ve
benzeri şirkiyâtı da İslâm'a mal etmede herhangi bir engel görmeyecekleri
kendiliğinden anlaşılmaktıdır.
Çünkü menkabe geleneği de aynen
râbıta gibi, hatta tarîkatın diğer tüm unsurları gibi yabancı kaynaklıdır.
Özellikle Şamanlıktaki "Kam" kültünün, Budizm'deki "Arhant" kültünün ve
Hristiyanlık'daki "Azizler" kültünün etkisi altında peydahlanan "ermişlik"
inancına bağlı olarak bu gelenek tarîkatlara yerleşmiş ve zamanla
kurumlaşmıştır.
Binâenaleyh râbıtanın
Budizm'den adapte edilmesine göz yumanların, bu menkabelerdeki mitolojilere
karşı çıkmaları beklenemez. Velîlik kavramına gelince bunun, İslâmî gerçekler
açısından sorun oluşturan yanı, bu kavrama ermişlik adı altında yüklenmiş olan
yabancı anlam ve imajlardır. Bu imajların sonucu olarak da evliyâ denen bir tip
icat edilmiş ve bu tip, Türkiye'de toplumun bilinçaltına yerleştirilmiştir.
Ermişlik:
Tarîkat rûhânîlerine, bu
hikâyelerde mal edilmiş olan insanüstü özellikler o kadar astronomiktir ki
Allah (cc)'ın Kitabı ve Rasulullah (s.a.s.)'ın Sünnetiyle aydınlanmış olan aklı
başında hiç bir mü'min, bunların içinde en ufak bir gerçek bile bulunabileceğine
kendini asla inandıramaz!
Çünkü "ermişlik" denen inanış
kadar sünnetullahı kökünden inkâr eden, Allah (cc)'ın kâinât üzerindeki sınırsız
egemenliğini yok sayan ve O'na açıkça kafa tutan başka bir inanış biçimi hemen
hemen yoktur; çünkü ateistler bile Allah'ı büsbütün inkâr etmekle bizzat
kendilerini inkâr ettiklerinden ermişliğe inananlar kadar büyük bir çelişki
içine düşmemektedirler. Zaten ateistlerin büyük çoğunluğu câhildir, geriye
kalanların ise aklî dengeleri ya da psikolojileri bozuktur. Buna karşı ermişliğe
inananların hemen hepsi de bilinçlidir.
Bu hikâyelerin, bizzat şeyhler
tarafından mürîdlere dikte ettirildiğini ileri sürmek, kuşkusuz zordur ve kanıt
ister. Ancak onları memnun etmek, ya da ünlerinden yararlanmak için, bazı
okur-yazar dervişlerin, bu masalları kaleme aldıkları düşünülebilir. Şu var ki
herhangi bir halîfe'nin, kendi şeyhi hakkında rivâyet edilen bu mitolojileri hiç
bir zaman yalanlamamış olması, tarîkat liderleri hakkında ciddi bir ahlâk
sorununun varlığını ortaya koymaktadır. Gerçekten de hemen hiç bir şeyh,
kendisini mezun etmiş olan mürşidinin göklere çıkarılmasına şimdiye kadar itiraz
etmemiştir. Tabiatıyla bu derece abartılı menkabeleri doğrulayanların râbıta ve
benzeri şirkiyâtı da İslâm'a mal etmede herhangi bir engel görmeyecekleri
kendiliğinden anlaşılmaktıdır.
Çünkü menkabe geleneği de aynen
râbıta gibi, hatta tarîkatın diğer tüm unsurları gibi yabancı kaynaklıdır.
Özellikle Şamanlıktaki "Kam" kültünün, Budizm'deki "Arhant" kültünün ve
Hristiyanlık'daki "Azizler" kültünün etkisi altında peydahlanan "ermişlik"
inancına bağlı olarak bu gelenek tarîkatlara yerleşmiş ve zamanla
kurumlaşmıştır.
Binâenaleyh râbıtanın
Budizm'den adapte edilmesine göz yumanların, bu menkabelerdeki mitolojilere
karşı çıkmaları beklenemez. Velîlik kavramına gelince bunun, İslâmî gerçekler
açısından sorun oluşturan yanı, bu kavrama ermişlik adı altında yüklenmiş olan
yabancı anlam ve imajlardır. Bu imajların sonucu olarak da evliyâ denen bir tip
icat edilmiş ve bu tip, Türkiye'de toplumun bilinçaltına yerleştirilmiştir.
RİBAT-RABITA-MURÂBATA YAPMAK
- MURÂBATA YAPMAK (CİHAD İÇİN HAZIR OLMAK)
- Murâbata; Anlam ve Mâhiyeti
- Ribat; Anlam ve Mâhiyeti
- Ribat ve Râbıta.
- Râbıta'nın Anlamı
- Murâbıt Kimdir?.
- Kur'ân-ı Kerim'de Murâbata Kavramı
- Hadis-i Şeriflerde Murâbata ve Ribat Kavramı
- Râbıta Kavramının Yozlaştırılması
- Râbıta Nedir?.
- Tarîkat Kaynaklarına Göre Râbıta Hakkında Genel Bilgiler "Râbıta" Kelimesinin Sözlük Ve Terim Anlamı
- Râbıtanın Değişik Tanımları
- Râbıtanın Şartları ve Uygulanış Biçimi
- Tarîkat Rûhânîlerine Göre, Râbıta Yapmanın Kaçınılmaz Lüzumu
- Nakşîbendîlerin Râbıtaya İlişkin Delilleri
- Râbıtaya İlişkin Çok Yönlü Değerlendirmeler Nakşîbendîlikte Anlayış ve Yargı
- TASAVVUFTA RABITA
- Râbıtanın Meşru‘iyeti Âyet-Hadis-İcmâ‘ ve Kıyas ile Sâbittir
- Râbıta, Murâbata ve Murâbıt Kelimelerinin Tahlili
- Mutasavvıflar Tarafından Râbıtayı Anlatan Eserlerden Bazıları
- Tasavvufî Bir Terim Olarak Râbıta
- Rûhânîler ve Râbıta
- Halid Bağdâdî ve Râbıta
- Tasavvuf, Nakşîbendîlik ve Râbıta.
- Tasavvuf
- Nakşîbendîlik.
- Seyr-u Sülûk
- Nakşîbendîlik'de Kerâmet, Menkabe ve Râbıta İlişkisi
- Ermişlik
- Tarîkatta Evliyâ Nasıl Bir Kişiliktir