Bu İsimleri Bilmenin Sağladığı Yararlar
Bu İsimleri Bilmenin Sağladığı Yararlar
Bu İsimleri Bilmenin Sağladığı Yararlar
1-
Allah'ın Evvel olduğunu bilmek, sadece sebeplere bakmaktan, bunlar üzerinde
durup düşünmekten veya sebep-sonuç ilişkisine bağlı kalmaktan kurtulmamızı ve
daha geniş düşünmemizi sağlar. O'nun salt lütuf ve ihsanına ve merhametine
bakmamıza yardım eder. Hiçbir varlığın herhangi bir katkısı olmadan O'nun bize
sayısız nimetler verdiğini düşünmemizi sağlar. Mutlak yokluğun olduğu bir
ortamda bütün varlığı sonra da bizleri yarattı. Bütün varlıklar yok iken, adı
dahi zikredilmez iken O, her şeyi bizim için hazırladı. Bize güç ve kuvvet
verdi, varlıklar için sebep-sonuç kanununu koydu. Onun bu lütuf ve ihsanı her
şeyin üstündedir. Sebep-sonuç kanunu da O'nun bize bir lütfudur. O'nun varlığı
hiçbir vesileye bağlı değildir. Allah'ın Evvel ismini bu şekilde anlayan O'na
mutlak manada muhtaç olduğunu bilir. Bütün içtenliğiyle O'na ibadet etmesi
gerektiğini daha iyi anlar.
2-
Allah'ın Âhir olduğunu bilmek insana, sebeplere fazla önem vermemeyi, onlara
bel bağlayıp güvenmemeyi, üzerinde fazla durmamayı öğretir. Bu sebeplerin
sonuçta mutlaka yok olacağını ve son bulacağını, sadece Âhir olan Allah'ın bâkî
kalacağını bilmemizi sağlar. Geçici varlıklara bağlanmak, yokluğa bağlanmaktır.
Halbuki Âhir olan Allah'a bağlanmak, kesinlikle yok olmayacak ve ebediyen
varolacak olana bağlanmaktır. O'na bağlanan yok olmayacak ve varlığı bir
kesintiye uğramayacaktır. Oysa yok olacak geçici şeylere bağlanmak böyle
değildir. Fânî şeylerin yok olmasıyla, onlara bağlananlar da yok olacaklardır.
Allah'ı bu şekilde tanıyan ve bilen ârif kişi, bütün sebepler yok olduktan sonra
sadece Allah'ın bâkî kalacağını, hiçbir şey yokken O'nun var olduğu gibi her şey
yok olduktan sonra da O'nun varolacağını bilir, daha bir samimiyetle O'na
ibadet etmeye çalışır. O'ndan başka hiçbir şeye güvenip bel bağlamaz.
Bu iki ismin anlamını iyi düşün. Sadece Allah'a yönelmenin ve O'na dayanıp
güvenmenin bir zorunluluk olduğunu anla. O'nun dışındaki her şeyden yüz çevirip
daima O'na muhtaç olduğunu unutma. Her şeyin O'ndan başladığını ve tekrar O'na
döneceğini hatırından çıkarma. Hiçbir vesile ve sebep yokken o kendi lütuf ve
ihsanı ile bütün varlıkları yarattı. Bu yüzden bütün sebep ve vesileler yine
O'na gelip dayanacak ve son bulacaklardır. O, her şeyin Evveli ve sonudur. O,
her şeyin yaratıcısı ve yapıcısı olduğu gibi aynı zamanda her şeyin ilâhı ve
idarecisidir. Ana amaç ve temel gaye O olmadıkça mutluluğa kavuşmak, kurtuluşa
ermek ve kemâle ulaşmak mümkün değildir.
O, bütün varlıkların kendisiyle varolduğu, varolmaya başladığı Evvel'dir. O,
kulluğun, istek ve iradenin ve sevginin gelip son bulduğu Âhir'dir. Bu yüzden
Allah'tan başka yönelecek, ibadet ve kulluk edilecek, tapınılacak bir varlık
yoktur. Nasıl ki O, kendisinden başka hiçbir şey yokken varlıkları yarattı,
nasıl ki seni tek başına yarattı ise sen de sadece O'nu ilâh kabul ederek
yalnız O'na kulluk et ki, kulluğun O'nun katında geçerli olsun. Senin
yaratılışın ve varlığın O'ndan başladığı gibi sen de O'nu, sevginin, iradenin
ve ilâhlığın temel amacı yap. Böylece Evvel ve Âhir isimleriyle O'na kulluğunu
gerçekleştir.
İnsanların çoğu Allah'a Evvel ismiyle kulluk ettiler. Oysa Âhir adıyla kulluk
etmeleri gerekirdi. Peygamberlerin ve onlara tâbi olanların kulluğu böyleydi.
O, bütün âlemlerin ve bütün peygamberlerin Rabb'idir. O, ne yücedir. O'na
şükürler olsun.[1]
3-
Allah'ın Bâtın ismini bilmenin faydası, bu ismi bilme sayesinde tam bir sevgi ve
samimiyetle, saf ve temiz bir niyetle Allah'a ibadet etmeyi sağlamasıdır. Kul,
bu ismi bilmekle Allah'ın her şeyden daha çok hatta canından bile kendisine
daha yakın olduğunu anlar.[2]
Allah, her şeyden Zâhir olmakla birlikte O, Bâtın olma özelliğine de sahiptir.
Bu durum zihinde herhangi bir karışıklığa yol açmamalıdır. Kul zihnini
karıştıracak böyle düşüncelerden uzak durmalıdır.[3]
4-
Allah'ın Zâhir ismini bilmek, kalbin tek bir ilâha yönelmesini ve ona ibadet
etmesini sağlar. Bu isim insana, bütün içtenliğiyle yöneldiği, ihtiyaçlarını
ilettiği ve sıkıntılı anlarda sığınıp dayandığı, hiçbir şeye muhtaç olmayan
gerçek bir ilâhın var olduğunu anlamasını sağlar. Bu anlam kulun kalbinde yer
ettiğinde ve kul, Rabb'ini Zâhir ismiyle tanıdığında ibadetleri bir düzen ve
intizama girer. Bu ibadetler kendisi için bir sığınak, barınak ve korunacak yer
olur. Dilediği zaman bu sığınağa girer ve huzur bulur.[4]
* * *
[1]
İbn Kayyim, "Tarîku'l-hicreteyn", s.
40.
[2]
İbn Kayyim, Kuran ve hadislere dayanarak yakınlığı üç şekilde açıklar:
a- Özel
yakınlık: Bu Allah'ın kendisine ibadet edenlere, dilekte bulunanlara ve dua
edenlere gösterdiği yakınlıktır. Bu yakınlık Allah'a Bâtın adıyla dua
etmenin ve ibadet etmenin sağladığı bir yarardır. Allah Teâlâ şu âyetle bu
tür yakınlığa işaret eder. "Kullarım beni sana soracak olursa, işte Ben
(onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap
veririm." Bakara,
186.
b- Kuşatma ve
içinde bulunma yakınlığından farklı olan özel yakınlık: Bu tür yakınlığa şu
âyet işaret eder: "Doğrusu Allah'ın rahmeti iyilik yapanlara pek
yakındır." A'raf,
56.
Hz. Peygamberden rivayet edilen şu hadis de bu tür yakınlığa işaret
etmektedir: "Kulun Rabbine en yakın olduğu an secde ettiği zamandır."
Müslim, Namaz,
482.
c- Allah'ın dua
ve zikir yapanlara yakınlığı. Bu tür yakınlığa, Ebû Musa'dan rivayet edilen
şu hadiste işaret edilmektedir: Ebû Musa anlatıyor: Hz. Peygamberle birlikte
bir seferdeydik. Tekbir seslerimiz yükselince Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
"Ey insanlar! Kendinize sahip olun. Sizler işitmeyen ve uzakta olan birine
dua etmiyorsunuz. Bilakis sizler, yakın olan ve işiten birine dua
ediyorsunuz. Öyle ki O size, birinizin bineğinin boynuna olan yakınlığından
daha yakındır." Buhârî,
2992;
Müslim,
2704.
[3]
İbn Kayyim, a.g.e., s.
44.
[4]
İbn Kayyim, a.g.e., s.
44.
Bu İsimleri Bilmenin Sağladığı Yararlar
1-
Allah'ın Evvel olduğunu bilmek, sadece sebeplere bakmaktan, bunlar üzerinde
durup düşünmekten veya sebep-sonuç ilişkisine bağlı kalmaktan kurtulmamızı ve
daha geniş düşünmemizi sağlar. O'nun salt lütuf ve ihsanına ve merhametine
bakmamıza yardım eder. Hiçbir varlığın herhangi bir katkısı olmadan O'nun bize
sayısız nimetler verdiğini düşünmemizi sağlar. Mutlak yokluğun olduğu bir
ortamda bütün varlığı sonra da bizleri yarattı. Bütün varlıklar yok iken, adı
dahi zikredilmez iken O, her şeyi bizim için hazırladı. Bize güç ve kuvvet
verdi, varlıklar için sebep-sonuç kanununu koydu. Onun bu lütuf ve ihsanı her
şeyin üstündedir. Sebep-sonuç kanunu da O'nun bize bir lütfudur. O'nun varlığı
hiçbir vesileye bağlı değildir. Allah'ın Evvel ismini bu şekilde anlayan O'na
mutlak manada muhtaç olduğunu bilir. Bütün içtenliğiyle O'na ibadet etmesi
gerektiğini daha iyi anlar.
2-
Allah'ın Âhir olduğunu bilmek insana, sebeplere fazla önem vermemeyi, onlara
bel bağlayıp güvenmemeyi, üzerinde fazla durmamayı öğretir. Bu sebeplerin
sonuçta mutlaka yok olacağını ve son bulacağını, sadece Âhir olan Allah'ın bâkî
kalacağını bilmemizi sağlar. Geçici varlıklara bağlanmak, yokluğa bağlanmaktır.
Halbuki Âhir olan Allah'a bağlanmak, kesinlikle yok olmayacak ve ebediyen
varolacak olana bağlanmaktır. O'na bağlanan yok olmayacak ve varlığı bir
kesintiye uğramayacaktır. Oysa yok olacak geçici şeylere bağlanmak böyle
değildir. Fânî şeylerin yok olmasıyla, onlara bağlananlar da yok olacaklardır.
Allah'ı bu şekilde tanıyan ve bilen ârif kişi, bütün sebepler yok olduktan sonra
sadece Allah'ın bâkî kalacağını, hiçbir şey yokken O'nun var olduğu gibi her şey
yok olduktan sonra da O'nun varolacağını bilir, daha bir samimiyetle O'na
ibadet etmeye çalışır. O'ndan başka hiçbir şeye güvenip bel bağlamaz.
Bu iki ismin anlamını iyi düşün. Sadece Allah'a yönelmenin ve O'na dayanıp
güvenmenin bir zorunluluk olduğunu anla. O'nun dışındaki her şeyden yüz çevirip
daima O'na muhtaç olduğunu unutma. Her şeyin O'ndan başladığını ve tekrar O'na
döneceğini hatırından çıkarma. Hiçbir vesile ve sebep yokken o kendi lütuf ve
ihsanı ile bütün varlıkları yarattı. Bu yüzden bütün sebep ve vesileler yine
O'na gelip dayanacak ve son bulacaklardır. O, her şeyin Evveli ve sonudur. O,
her şeyin yaratıcısı ve yapıcısı olduğu gibi aynı zamanda her şeyin ilâhı ve
idarecisidir. Ana amaç ve temel gaye O olmadıkça mutluluğa kavuşmak, kurtuluşa
ermek ve kemâle ulaşmak mümkün değildir.
O, bütün varlıkların kendisiyle varolduğu, varolmaya başladığı Evvel'dir. O,
kulluğun, istek ve iradenin ve sevginin gelip son bulduğu Âhir'dir. Bu yüzden
Allah'tan başka yönelecek, ibadet ve kulluk edilecek, tapınılacak bir varlık
yoktur. Nasıl ki O, kendisinden başka hiçbir şey yokken varlıkları yarattı,
nasıl ki seni tek başına yarattı ise sen de sadece O'nu ilâh kabul ederek
yalnız O'na kulluk et ki, kulluğun O'nun katında geçerli olsun. Senin
yaratılışın ve varlığın O'ndan başladığı gibi sen de O'nu, sevginin, iradenin
ve ilâhlığın temel amacı yap. Böylece Evvel ve Âhir isimleriyle O'na kulluğunu
gerçekleştir.
İnsanların çoğu Allah'a Evvel ismiyle kulluk ettiler. Oysa Âhir adıyla kulluk
etmeleri gerekirdi. Peygamberlerin ve onlara tâbi olanların kulluğu böyleydi.
O, bütün âlemlerin ve bütün peygamberlerin Rabb'idir. O, ne yücedir. O'na
şükürler olsun.[1]
3-
Allah'ın Bâtın ismini bilmenin faydası, bu ismi bilme sayesinde tam bir sevgi ve
samimiyetle, saf ve temiz bir niyetle Allah'a ibadet etmeyi sağlamasıdır. Kul,
bu ismi bilmekle Allah'ın her şeyden daha çok hatta canından bile kendisine
daha yakın olduğunu anlar.[2]
Allah, her şeyden Zâhir olmakla birlikte O, Bâtın olma özelliğine de sahiptir.
Bu durum zihinde herhangi bir karışıklığa yol açmamalıdır. Kul zihnini
karıştıracak böyle düşüncelerden uzak durmalıdır.[3]
4-
Allah'ın Zâhir ismini bilmek, kalbin tek bir ilâha yönelmesini ve ona ibadet
etmesini sağlar. Bu isim insana, bütün içtenliğiyle yöneldiği, ihtiyaçlarını
ilettiği ve sıkıntılı anlarda sığınıp dayandığı, hiçbir şeye muhtaç olmayan
gerçek bir ilâhın var olduğunu anlamasını sağlar. Bu anlam kulun kalbinde yer
ettiğinde ve kul, Rabb'ini Zâhir ismiyle tanıdığında ibadetleri bir düzen ve
intizama girer. Bu ibadetler kendisi için bir sığınak, barınak ve korunacak yer
olur. Dilediği zaman bu sığınağa girer ve huzur bulur.[4]
* * *
[1]
İbn Kayyim, "Tarîku'l-hicreteyn", s.
40.
[2]
İbn Kayyim, Kuran ve hadislere dayanarak yakınlığı üç şekilde açıklar:
a- Özel
yakınlık: Bu Allah'ın kendisine ibadet edenlere, dilekte bulunanlara ve dua
edenlere gösterdiği yakınlıktır. Bu yakınlık Allah'a Bâtın adıyla dua
etmenin ve ibadet etmenin sağladığı bir yarardır. Allah Teâlâ şu âyetle bu
tür yakınlığa işaret eder. "Kullarım beni sana soracak olursa, işte Ben
(onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap
veririm." Bakara,
186.
b- Kuşatma ve
içinde bulunma yakınlığından farklı olan özel yakınlık: Bu tür yakınlığa şu
âyet işaret eder: "Doğrusu Allah'ın rahmeti iyilik yapanlara pek
yakındır." A'raf,
56.
Hz. Peygamberden rivayet edilen şu hadis de bu tür yakınlığa işaret
etmektedir: "Kulun Rabbine en yakın olduğu an secde ettiği zamandır."
Müslim, Namaz,
482.
c- Allah'ın dua
ve zikir yapanlara yakınlığı. Bu tür yakınlığa, Ebû Musa'dan rivayet edilen
şu hadiste işaret edilmektedir: Ebû Musa anlatıyor: Hz. Peygamberle birlikte
bir seferdeydik. Tekbir seslerimiz yükselince Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
"Ey insanlar! Kendinize sahip olun. Sizler işitmeyen ve uzakta olan birine
dua etmiyorsunuz. Bilakis sizler, yakın olan ve işiten birine dua
ediyorsunuz. Öyle ki O size, birinizin bineğinin boynuna olan yakınlığından
daha yakındır." Buhârî,
2992;
Müslim,
2704.
[3]
İbn Kayyim, a.g.e., s.
44.
[4]
İbn Kayyim, a.g.e., s.
44.
Esmau'l-Husna
- Esmau'l-Husna
- İçindekiler
- Önsöz
- Kitap Hakkında
- ALLAH
- "Allah" Adının Bütün İsim ve Sıfatları Kapsaması
- "Allah" Kelimesinin Kökeni
- "Allah" Adı Türememiştir; Türediğini İddia Etmenin Amacı Nedir?
- "Allahümme" Kelimesinin Anlamı
- Basralı Dilbilimcilerin Cevabı
- EKREM-KERİM
- Ekrem'in Anlamı
- Kerîm'in Anlamı
- Ekrem Kerîm Arasındaki Fark
- Yüce Allah'ın Kerem Sahibi Oluşunun Göstergeleri
- EVVEL-AHİR-ZAHİR-BATIN
- Evvel ve'l-Âhir'in Anlamı
- Fahrüddin Râzî'nin Görüşü
- İbn Kayyim'in görüşü
- Bu İsimleri Bilmenin Sağladığı Yararlar
- BARİ
- Bu İsmi Bilmenin Faydası
- BASİT-KABIZ
- Bu İki İsmi Bilmenin Faydaları
- BAİS
- Bâ'is İsmini Bilmenin Faydası
- BAKİ
- Bâkî İsminin Anlamları
- BEDİ'
- BER