Alîm, Habîr ve Hakîm İsimlerinin Varlıklardaki Görünümleri
Alîm
Alîm, Habîr ve Hakîm İsimlerinin Varlıklardaki Görünümleri
Allah, her şeyden haberdar olan Habîr; her şeyi yerli yerine koyan ve layık
olduğu yere indiren Hâkim'dir. O, hiçbir şeyi uygun olmadığı bir yere koymaz,
layık olmadığı bir yere indirmez. O, bütün bunları kusursuz ilmi ve hikmeti ile
yapar. Buna göre; O, nimet verilmemesi ve yoksun bırakılması gereken yere nimet
vererek bağışta bulunmaz. Verilmesi gereken yere de vermemezlik yapmaz. Allah
sevap yerine ceza, ceza yerine de sevap vermez. Yükselteceği yerde alçaltmaz,
alçaltacağı yerde yükseltmez. İzzet yerine zillet, zillet yerine izzet vermez.
Yasaklaması gerekeni emretmez, emretmesi gerekeni yasaklamaz.
O, nerede, ne yapacağını, risaletini kime vereceğini, kimin bunu daha çok kabul
etmeye yatkın olduğunu, bu risaletin kendisine verilmesine kimin daha çok
şükredeceğini en iyi bilendir. Bu risalete kimin layık olmadığını, kimin onu hak
etmediğini de bilendir. Allah, nimeti hak etmeyene değil hak edene verir.
Eğer Allah, eşyanın yapısında var olan zararlı şeyleri yok etseydi, bu durumda
bunların üzerine kurulu olan yararlar kaybolur ve eşyaların tabiatı bozulurdu.
Oysa bu eşyaların yararı, içinde bulunan zararlardan çok daha fazladır. Şayet
zararı var diye bu varlıkları yok etse, kâinattaki düzen bozulur ve o eşyadan
sağlanan büyük yararlar yok olurdu. Örneğin; güneş, yağmur ve rüzgârdaki
yararlar sayılamayacak kadar çoktur. Bu varlıkların sağladığı yararlar,
verdikleri zarardan çok daha büyüktür. Eğer bu varlıkların yapısında bulunan
cüz'i zararlar engellenecek olsa, bu zararlardan kat kat daha fazla olan
yararlar elde edilemez.[1]
[1]
İbn Kayyim, "Medâricu's-sâlikîn",
2/184.
Alîm, Habîr ve Hakîm İsimlerinin Varlıklardaki Görünümleri
Allah, her şeyden haberdar olan Habîr; her şeyi yerli yerine koyan ve layık
olduğu yere indiren Hâkim'dir. O, hiçbir şeyi uygun olmadığı bir yere koymaz,
layık olmadığı bir yere indirmez. O, bütün bunları kusursuz ilmi ve hikmeti ile
yapar. Buna göre; O, nimet verilmemesi ve yoksun bırakılması gereken yere nimet
vererek bağışta bulunmaz. Verilmesi gereken yere de vermemezlik yapmaz. Allah
sevap yerine ceza, ceza yerine de sevap vermez. Yükselteceği yerde alçaltmaz,
alçaltacağı yerde yükseltmez. İzzet yerine zillet, zillet yerine izzet vermez.
Yasaklaması gerekeni emretmez, emretmesi gerekeni yasaklamaz.
O, nerede, ne yapacağını, risaletini kime vereceğini, kimin bunu daha çok kabul
etmeye yatkın olduğunu, bu risaletin kendisine verilmesine kimin daha çok
şükredeceğini en iyi bilendir. Bu risalete kimin layık olmadığını, kimin onu hak
etmediğini de bilendir. Allah, nimeti hak etmeyene değil hak edene verir.
Eğer Allah, eşyanın yapısında var olan zararlı şeyleri yok etseydi, bu durumda
bunların üzerine kurulu olan yararlar kaybolur ve eşyaların tabiatı bozulurdu.
Oysa bu eşyaların yararı, içinde bulunan zararlardan çok daha fazladır. Şayet
zararı var diye bu varlıkları yok etse, kâinattaki düzen bozulur ve o eşyadan
sağlanan büyük yararlar yok olurdu. Örneğin; güneş, yağmur ve rüzgârdaki
yararlar sayılamayacak kadar çoktur. Bu varlıkların sağladığı yararlar,
verdikleri zarardan çok daha büyüktür. Eğer bu varlıkların yapısında bulunan
cüz'i zararlar engellenecek olsa, bu zararlardan kat kat daha fazla olan
yararlar elde edilemez.[1]
[1]
İbn Kayyim, "Medâricu's-sâlikîn",
2/184.
Esmau'l-Husna
- Esmau'l-Husna
- İçindekiler
- Önsöz
- Kitap Hakkında
- ALLAH
- "Allah" Adının Bütün İsim ve Sıfatları Kapsaması
- "Allah" Kelimesinin Kökeni
- "Allah" Adı Türememiştir; Türediğini İddia Etmenin Amacı Nedir?
- "Allahümme" Kelimesinin Anlamı
- Basralı Dilbilimcilerin Cevabı
- EKREM-KERİM
- Ekrem'in Anlamı
- Kerîm'in Anlamı
- Ekrem Kerîm Arasındaki Fark
- Yüce Allah'ın Kerem Sahibi Oluşunun Göstergeleri
- EVVEL-AHİR-ZAHİR-BATIN
- Evvel ve'l-Âhir'in Anlamı
- Fahrüddin Râzî'nin Görüşü
- İbn Kayyim'in görüşü
- Bu İsimleri Bilmenin Sağladığı Yararlar
- BARİ
- Bu İsmi Bilmenin Faydası
- BASİT-KABIZ
- Bu İki İsmi Bilmenin Faydaları
- BAİS
- Bâ'is İsmini Bilmenin Faydası
- BAKİ
- Bâkî İsminin Anlamları
- BEDİ'
- BER